SÖZLEŞMELERİN UYARLANMASI VE AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ: HUKUKİ TEMELLER VE UYGULAMA ALANLARI
Sözleşmelerin Uyarlanması ve Aşırı İfa Güçlüğü:
Sözleşmelerin uyarlanması; sözleşme taraflarının başlangıçta kabul ettikleri şartların sonradan değişen durumlar nedeniyle adil olmayan sonuçlar doğmasını engellemek amacıyla, sözleşmenin hükümlerinin yeniden düzenlenmesidir. Uyarlama; tarafların yeni koşullara uyum sağlamasına imkân tanır ve genellikle mahkeme kararıyla veya tarafların karşılıklı anlaşması ile gerçekleştirilir.
Sözleşmenin Uyarlanması
Aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmenin uyarlanması, mevcut sözleşme koşullarının yeni duruma uygun hale getirilmesi anlamına gelir. Uyarlama talepleri, genellikle şu şekillerde olabilir:
- Sözleşme Koşullarının Değiştirilmesi:
- Taraflar arasında anlaşma sağlanması halinde, sözleşme koşulları yeni duruma uygun olarak değiştirilir. Örneğin, ödeme planları, teslimat süreleri, işin kapsamı gibi konular yeniden düzenlenebilir.
- Sözleşmenin Feshedilmesi:
- Uyarlamanın mümkün olmadığı veya tarafların buna yanaşmadığı durumlarda, borçlu sözleşmenin feshedilmesini talep edebilir. Fesih, taraflar arasında yeni koşullar üzerinde uzlaşma sağlanamaması durumunda son çare olarak devreye girer.
Sözleşmelerin uyarlanabilmesi için bulunması gereken şartlar:
Beklenmeyen Durum: Tarafların sözleşmeyi gerçekleştirirken öngöremeyeceği veya öngörseler bile etkilerini tam olarak hesaplayamayacakları bir durumun ortaya çıkması gerekir. Bu durum; ekonomik kriz, doğal afet, yasaların değişmesi gibi sebeplerle meydana gelebilir.
Ağırlaşan Koşullar: Ortaya çıkan durum, taraflardan birinin borçlandığı edimin ifasını aşırı derecede zorlaştırmalı veya imkânsız hale getirmelidir. Böyle bir durumda sözleşmedeki edimin aynen ifa edilmesi, adaletsiz sonuçlar doğurabilir.
Uyarlama Talebi: Taraflar bu değişen koşullar karşısında sözleşmenin uyarlanmasını talep edebilirler. Eğer taraflar anlaşamazlarsa, mahkemeye başvurulabilir.
Aşırı İfa Güçlüğü:
Aşırı ifa güçlüğü, sözleşme kurulduktan sonra meydana gelen ve tarafların öngöremeyeceği ya da öngörmüş olsalar dahi sözleşmenin kurulması sırasında bu durumu hesaba katmadıkları beklenmedik olaylar nedeniyle, borcun ifasının taraflardan biri için aşırı derecede güç hale gelmesidir. Bu durum, sözleşmenin ifasını imkansız hale getirmese de taraflardan biri için büyük bir ekonomik veya pratik zorluk yaratır. Sözleşmenin yapılmasından sonra borçlunun borçlandığı edimin ifasını aşırı derecede zorlaştıran veya ifayı imkânsız hale getiren olaylar meydana gelmelidir. Bu olaylar öngörülemeyen veya öngörülse bile önlenemeyen nitelikte olmalıdır.
Objektif imkânsızlık: Borçlunun ifa kabiliyetinin önemli ölçüde etkilenmiş olması gerekir. Borçlunun ifasını ciddi şekilde zorlaştıran durumlar, bu madde kapsamında değerlendirilebilir.
Derhal bildirim: Borçlu, bu tür bir durumla karşılaştığında derhal alacaklıya bildirimde bulunmalı ve çözüm yollarını aramalıdır.
Borçlu, aşırı ifa güçlüğü sebebiyle mahkemeden sözleşmenin uyarlanmasını veya fesih edilmesini isteyebilir. Mahkeme, bu durumda sözleşmenin şartlarını yeniden düzenleyebilir, ifayı erteleyebilir ya da sözleşmeyi sona erdirebilir.
Aşırı İfa Güçlüğü ve Uyarlama Koşulları:
Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi, aşırı ifa güçlüğü durumunda sözleşmenin uyarlanmasına olanak tanımaktadır. Aşırı ifa güçlüğüne dayanarak bir sözleşmenin uyarlanabilmesi için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:
- Sözleşmenin Süreklilik Arz Etmesi:
- Uyarlama talebi genellikle uzun süreli ve sürekli borç doğuran sözleşmelerde gündeme gelir. Kısa süreli sözleşmelerde bu tür bir uyarlama talebi genellikle kabul edilmez.
- Olağanüstü Bir Durumun Meydana Gelmesi:
- Sözleşme kurulduktan sonra meydana gelen olağanüstü bir durum, taraflardan birinin borcunu ifa etmesini aşırı derecede zorlaştırmış olmalıdır. Bu olağanüstü durum öngörülemeyen ve kaçınılamayan bir nitelikte olmalıdır. Örneğin, ekonomik kriz, doğal afet, salgın hastalıklar gibi durumlar olağanüstü durumlar arasında sayılabilir.
- Sözleşme Koşullarının Değişmesi:
- Meydana gelen olağanüstü durum nedeniyle, sözleşme koşulları taraflardan biri aleyhine aşırı derecede değişmiş olmalıdır. Bu durumda, sözleşmenin orijinal haliyle yerine getirilmesi adil olmayan sonuçlar doğurabilir.
- Borçlunun Kusurunun Bulunmaması:
- Aşırı ifa güçlüğü durumunun ortaya çıkmasında borçlunun kusuru bulunmamalıdır. Borçlu, bu durumu öngörmüş ya da duruma sebebiyet vermişse, uyarlama talep edemez.
- Talep:
- Borçlu, sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını karşı taraftan talep edebilir. Eğer karşı taraf bu talebi kabul etmezse, borçlu mahkemeye başvurarak sözleşmenin yeni duruma uyarlanmasını isteyebilir.
Aşırı İfa Güçlüğünün Uygulama Alanları
Aşırı ifa güçlüğü ve sözleşme uyarlaması, özellikle uzun süreli kira sözleşmeleri, iş sözleşmeleri, inşaat sözleşmeleri gibi sözleşme türlerinde sıkça karşımıza çıkar. Ekonomik krizler, döviz kurlarındaki ani değişiklikler, pandemi gibi küresel olaylar nedeniyle bu tür durumların son yıllarda daha sık gündeme geldiği görülmektedir.
Mahkemenin Rolü
Mahkemeler, aşırı ifa güçlüğü nedeniyle uyarlama talebi ile karşılaştıklarında, sözleşmenin yeni duruma uygun hale getirilip getirilemeyeceğini değerlendirirler. Mahkemeler, hakkaniyete uygun bir çözüm bulmak için tarafların ekonomik durumlarını, sözleşmenin amacını ve meydana gelen olağanüstü durumun etkilerini dikkate alırlar.
Sözleşmelerin uyarlanması ve aşırı ifa güçlüğü, sözleşme taraflarının hak ve yükümlülüklerini dengede tutmak için hukukun sunduğu önemli bir araçtır. Bu araç, beklenmedik ve olağanüstü durumların taraflardan biri üzerinde adaletsiz bir yük oluşturmasını önlemek amacıyla geliştirilmiştir. Taraflar, bu tür durumlarda müzakere yoluyla çözümler arayabilir veya mahkemeye başvurarak sözleşmenin yeni duruma uygun hale getirilmesini talep edebilirler.
Hukuk Öğrenci Stajyeri Nursena İbanoğlu