Single Blog Title

This is a single blog caption

Hizmet Tespit Davası

Hizmet Tespit Davası Nedir?

Hizmet tespit davası sigortasız çalışılan dönemi sigortalı hale getirmek için açılan bir davadır.  Halk arasında hizmet tespit davası, “prim tespit davası” olarak da adlandırılabilir. Bu terim, özellikle işçinin çalışma hayatı boyunca elde ettiği primlerin tespiti için açılan davalarda kullanılabilmektedir. Ancak hizmet tespit davası kapsamı daha geniş olduğu için, işçinin diğer haklarının da tespiti için açılabilecek bir davadır.

Hizmet tespit davası Anayasal hak olan sosyal güvenlik hakkına ilişkin olduğundan kamu düzenini ilgilendiren bir davadır. Bu dava, SGK’ya işçinin sigortalılığının bildirilmemesi, hizmet süresinin eksik bildirilmesi, işten ayrılmamasına rağmen işe giriş çıkışının yapılıp gösterilmesi, SGK girişlerinin geç yaptırılması veya sigortasının hiç yaptırılmaması gibi durumlarda işçinin işverenine karşı açtığı bir davadır. Bu davada amaç, işçinin sosyal güvenlik hakkını korumak ve önceki çalışma dönemlerindeki sigortalılığını sağlamaktır. Davanın sonucunda, eksik veya hiç ödenmemiş sigorta primleri ödenerek işçinin sigortalılığı sağlanabilir ve sosyal güvence hizmetlerinden yararlanması mümkün hale gelir. Bu dava, çalışanın önceki işvereninin sigorta primlerini ödemediği veya eksik ödeme yaptığı durumlarda, çalışanın primlerin tamamını ödeyerek sigortalı hale gelmesini sağlamak amacıyla açılır. Bu dava sonucunda, çalışan sigorta primlerinin eksik ödenen kısmını ödeyerek geçmişe yönelik sigortalı hale getirilebilir ve emeklilik, sağlık hizmetleri ve diğer sosyal güvencelerden yararlanabilir.

Hizmet Tespit Davası’nda Zamanaşımı

Hizmet tespit davası hak düşürücü süreye tabi bir davadır. Bu dava, 5 yıllık hak düşürücü süre ile sınırlıdır. Yani, çalışanın sigorta primlerinin ödenmesi gereken dönemlerinden geçen 5 yıl içinde hizmet tespit davası açmaması durumunda, bu hakkı kaybedebilir. Bu nedenle, çalışanların işe başlama tarihinden itibaren sigorta primlerinin düzenli ödendiğinden emin olmaları ve gerekirse hizmet tespit davasını zamanında açmaları önemlidir.

Hizmet tespit davası, çalışma ilişkisinden kaynaklanan alacakların tespiti ve tahsili amacıyla açılan bir davadır. Bu davada da 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı işçinin işten ayrıldığı tarih değildir.

Hizmet tespit davasında, işçinin son ücretini aldığı tarih, hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi olarak kabul edilir. Bu süre, işçinin çalıştığı döneme ait ücret, fazla mesai ücreti, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı gibi alacakları için dava açma süresidir. İşçi, son ücretini aldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde hizmet tespit davası açmazsa hakları zaman aşımına uğrar. Ancak, bazı durumlarda, hak düşürücü süreler farklılık gösterebilir ve bu nedenle konuyla ilgili hukuki danışmanlık alınması önerilir.

İşçinin ölümü halinde, mirasçıları çalışma hayatı boyunca işçinin alacağı bulunup bulunmadığını tespit etmek ve bu alacakların tahsili amacıyla hizmet tespit davası açabilirler. Bu durumda da doğru bilgi, hizmet tespit davasının hak düşürücü süresi işçinin ölüm tarihinden itibaren 5 yıldır. Mirasçılar, işçinin ölüm tarihinden itibaren 5 yıl içinde hizmet tespit davası açmazlarsa, hakları zaman aşımına uğrar ve artık dava açamazlar.

Hizmet Tespit Davası Zamanaşımı İstisnaları

Hizmet tespit davası zaman aşımı süresi, genellikle işçinin son ücretini aldığı tarihten itibaren 5 yıldır. Ancak, bazı istisnai durumlarda, hizmet tespit davası açmak için daha uzun süreler öngörülebilir veya hak düşürücü sürelerin işlememesine karar verilebilir.

Bazı hallerde, hak düşürücü sürenin uzatılması veya işletilmemesi mümkündür. Örneğin, işverenin işçiye belirli bir alacak ödemeyi vaat etmesi ve bu ödemenin gerçekleşmemesi durumunda hak düşürücü sürenin işletilmemesi söz konusu olabilir. Buna ek olarak, işçinin ölümü, işyerinin kapatılması veya işverenin iflası gibi durumlarda da hak düşürücü sürelerin işletilmemesine karar verilebilir.

Ayrıca, hizmet tespit davasının zamanaşımı süresi, hak düşürücü sürenin işletilmesine engel teşkil eden bazı durumlarda daha uzun süreler öngörülebilir. Örneğin, işçinin işveren tarafından gözardı edilerek alacaklarını talep etmek için dava açamayacak durumda olması (örneğin, yurtdışında olduğu için), hak düşürücü süre daha uzun bir süre için işletilmeyebilir.

Ancak, bu istisnalar her zaman geçerli değildir ve her durumda mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, hizmet tespit davası açmayı düşünen işçilerin veya mirasçılarının, konuyla ilgili hukuki danışmanlık almaları önerilir.

Hangi Durumlarda Hizmet Tespit Davası Açılır?

Hizmet tespit davası, işçinin çalışma hayatı boyunca elde ettiği hakları belirlemek ve bu hakların ödenmesi için dava açmak amacıyla açılan bir davadır. İşçinin alacaklarının ödenmemesi durumunda, işçi veya mirasçıları hizmet tespit davası açabilirler.

Hizmet tespit davası, işçinin haklarını belirlemek için açılan bir dava olduğundan, işçinin elde edebileceği haklar da çeşitli olabilir. Bazı örnekler şunlardır:

  • İşçinin son ücreti, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer sosyal haklarının ödenmesi
  • İşçinin çalışma süresinin tespiti
  • İşçinin işyerindeki pozisyonunun tespiti
  • İşçinin işveren tarafından sigorta primlerinin yatırılmamış olması durumunda primlerin yatırılması
  • İşçinin sendikal aidatlarının ödenmesi

Hizmet tespit davası, işverenin işçiye borçlu olduğu ancak ödemediği her türlü alacak için açılabilir. Bu nedenle, hizmet tespit davası, işçinin elde edebileceği haklar bakımından oldukça kapsamlı bir davadır.

Ancak, her hizmet tespit davası açma talebi uygun olmayabilir ve her durumda dava açmak için gerekli şartların mevcut olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, hizmet tespit davası açmayı düşünen işçilerin veya mirasçılarının, konuyla ilgili hukuki danışmanlık almaları önerilir.

Hizmet tespit davası sonucunda alınan kararlar işçi ve işveren açısından farklılık gösterebilir. Aşağıda, davada alınabilecek kararlar ve bunların işçi ve işveren açısından sonuçlarına ilişkin genel bilgiler verilmiştir:

  • İşçinin haklı olduğu tespit edilirse, işveren işçinin talep ettiği ücretleri, izin ücretleri, fazla mesai ücretleri, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer sosyal hakları ödemek zorundadır. Bu durum işçi için olumlu sonuçlar doğururken, işveren için ek mali yükümlülükler anlamına gelebilir.
  • İşçinin taleplerinin kısmen kabul edilmesi durumunda, işveren ödemeleri gereken miktarı belirli bir oranda azaltabilir. Bu durumda işçi de alacaklarından kısmen mahrum kalabilir.
  • İşçinin taleplerinin reddedilmesi durumunda, işveren ödemeler yapmaktan muaf olur. Bu durum işçi için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Hizmet tespit davası sonuçları, işçi ve işverenin talepleri, sunulan deliller, mahkeme kararı ve yargılama süreci gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, davada alınacak kararlar ve sonuçları hakkında net bir öngörüde bulunmak mümkün olmayabilir. Ancak, işçinin elde ettiği haklar ve işverenin bu hakları ödemekle yükümlü olması ilkesi, hizmet tespit davası sürecinde en temel ilkedir.

EYT için Hizmet Tespit Davası Nasıl Açılır?

Hizmet tespit davası, genellikle İş Mahkemelerinde görülen bir davadır. Bu davayı açan kişi, davacı sıfatıyla işçi olarak, davalı sıfatıyla işverene karşı açacaktır.

SGK, bu davalarda doğrudan davalı sıfatıyla yer almaz. Ancak mahkemelerce, SGK’nın işin içeriğine ilişkin bilgi vermesi veya davaya müdahil olması gerektiği takdirde, mahkemece SGK’ya fer’i müdahillik talebinde bulunulabilir. Feri müdahillik, bir dava konusu hakkında başka bir kişinin müdahil olarak davaya katılmasıdır. Fer’i müdahil olarak yer alan SGK, dava sürecinde önemli bir rol üstlenebilir. SGK’nın verdiği bilgiler, mahkemenin davayı daha doğru bir şekilde değerlendirmesine yardımcı olabilir.

EYT düzenlemesi kapsamında işçilerin, hizmet başlangıç tarihinin 08.09.1999 tarihinden önce olması gerekmektedir. Ancak, işverenin Kuruma daha geç bir tarihi bildirmesi durumunda, işçinin bu tarihten önce işe başlamasına rağmen sigortalılık süresi bu tarihten sonra başlamış gibi gözükebilir.

Bu durumda işçi, hizmet başlangıç tarihini doğru bir şekilde tespit etmek için hizmet tespit davası açabilir. Eğer mahkeme işçinin haklı olduğuna karar verirse, işçinin sigortalılık süresi bu tarihten önce başlamış kabul edilir ve EYT düzenlemesi kapsamında değerlendirilir.

Ancak, hizmet tespit davası açmadan önce işçinin SGK’dan hizmet dökümü alarak hizmet başlangıç tarihini doğrulaması ve eksikliklerin olup olmadığını kontrol etmesi önemlidir.

Yazan

Dudu ESRA SELLİ

 

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button