“Endüstriyel Tasarımlarda Kültürel Miras Unsurlarının Korunması: Sınai Mülkiyet Hukukunda Etnik Estetik Çatışması”
Küresel tasarım endüstrisinde geleneksel kültür ögeleri, modern ürünlerin estetik teması olarak sıkça kullanılmaktadır. Anadolu kilim desenleri, Orta Asya motifleri veya Mezopotamya sembolleri, bugün mobilyadan tekstile, ambalajdan dijital grafik tasarıma kadar birçok alanda “estetik malzeme” haline gelmiştir. Bu bağlamda, geleneksel kültürel ögelerin endüstriyel tasarım olarak tescil edilip edilemeyeceği, tescil edildiğinde doğacak mülkiyet hakkının kimde olacağı, sınai mülkiyet hukuku için yeni bir problematik oluşturur.
1. Tasarım Hukuku ve Kültürel Miras İkilemi
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 55. maddesinde tasarım, “bir ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümü” olarak tanımlanır. Ancak bu tanım, kültürel miras unsurlarını birey ya da şirket mülkiyetine geçirebilecek bir araç olarak da kullanılabilmektedir.
🔹 Örneğin:
Bir şirketin Şanlıurfa bölgesine özgü bir halı motifini ambalaj tasarımı olarak tescil ettirmesi halinde, bu motifin kullanımı üzerinde münhasır hak kazanması mümkündür. Peki bu durumda o motifin kültürel sahibi olan yöre halkı haklarını nasıl koruyacaktır?
2. Yargıtay ve TÜRKPATENT Uygulamalarında Boşluk
Mevzuatta veya Yargıtay içtihatlarında geleneksel kültür ögelerinin tasarım tesciline engel olup olmayacağına dair net bir kriter bulunmamaktadır. TÜRKPATENT tarafından yayımlanan kılavuzlarda da kültürel miras unsurlarına dair doğrudan bir değerlendirme yoktur. Bu boşluk, kötü niyetli tescil başvurularına açık kapı bırakmaktadır.
Bir örnek durum:
Bir tekstil firması, Yörük desenli geleneksel bir motifin varyasyonunu tescil ettirdiğinde, o motifin ticari kullanımını kontrol edebilecek ve o motif üzerinden kazanç sağlayabilecektir. Halbuki bu motif nesiller boyunca halk arasında anonimleşmiş, folklorik bir değer haline gelmiştir.
3. Uluslararası Düzenlemelerde Gelişmeler
Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO), “Traditional Cultural Expressions” başlığı altında kültürel ögelerin fikri mülkiyet korumasına dair çalışmalara devam etmektedir. Ancak bağlayıcı bir uluslararası metin henüz yürürlüğe girmemiştir. Hindistan, Kenya ve Peru gibi bazı ülkeler ulusal yasalarında kültürel miras korumasını özel düzenlemelerle güçlendirmiştir. Türkiye’de ise henüz bu alanda sistematik bir düzenleme mevcut değildir.
4. Hukuki Çözüm Önerileri
-
6769 sayılı Kanun’a ek madde ile kültürel miras tescillerinin sınırlanması, anonim geleneksel ögelerin özel kişilerce tescil edilmesinin önlenmesi gerekir.
-
TÜRKPATENT nezdinde “Geleneksel Estetik İnceleme Kurulu” oluşturulmalı ve başvurular kültürel özgünlük denetiminden geçirilmelidir.
-
Coğrafi işaret sistemi ile tasarım koruması entegre edilmeli, anonim motiflerin halka mal edilmişliği korunmalıdır.
-
Tasarım tescili başvurularında “kültürel hassasiyet beyanı” zorunlu hale getirilmeli, bu beyana aykırı davranışın tescilin iptaline yol açacağı düzenlenmelidir.
Sonuç
Sınai mülkiyet hukuku, bireysel yaratıcılığı teşvik ederken, halkların ortak estetik mirasını gasp etmenin aracı olmamalıdır. Özellikle kültürel kimlik unsurlarının ticarileştirilmesi, hem hukuken hem etik olarak tartışmalı sonuçlar doğurur. Bu nedenle sınai mülkiyet hukuku, sadece mülkiyet hakkını değil, kültürel adaleti de gözetmelidir.