Single Blog Title

This is a single blog caption

Rekabet Hukuku Kapsamında “De Facto” Kavramı


Rekabet Hukuku Kapsamında “De Facto” Kavramı

Giriş

Rekabet hukuku, piyasalarda adil ve etkin bir rekabetin tesis edilmesini amaçlayan temel hukuk disiplinlerinden biridir. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“RKHK”), Türkiye’de rekabet düzeninin korunmasına ilişkin ana yasal çerçeveyi oluşturur. Bu kanun kapsamında hakim durum, kartel, rekabeti engelleyici anlaşmalar, yoğunlaşmalar gibi kavramlar ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Ancak uygulamada bazı durumlarda kanunda açıkça tanımlanmayan kavramlara da başvurulmaktadır. İşte bunlardan biri de “de facto” kavramıdır.

“De facto”, Latince kökenli olup “fiilen var olan” anlamına gelir. Hukukta, “de jure” yani “hukuken var olan” kavramının karşıtı olarak kullanılır. Rekabet hukukunda ise “de facto durum”, hukuken tanınmamış veya yazılı bir düzenleme ile öngörülmemiş olmasına rağmen, fiilen piyasada etkisini gösteren ve rekabeti etkileyen olguları ifade eder.

Bu makalede, de facto kavramının rekabet hukukundaki yeri, Türk hukuku açısından önemi, yargı kararlarındaki yansımaları ve doktrindeki tartışmalar detaylı biçimde incelenecektir.


I. De Facto Kavramının Genel Hukuktaki Anlamı

  1. De jure – de facto ayrımı

    • De jure: Hukuken geçerli, kanunla veya sözleşmeyle tanınmış statü.

    • De facto: Hukuken düzenlenmemiş olsa da fiilen var olan durum.

  2. Hukuk dallarında kullanımı

    • Anayasa hukukunda “de facto yönetim” (fiili rejim),

    • Ticaret hukukunda “de facto yönetim kurulu üyesi” (fiilen yöneten kişi),

    • İdare hukukunda “de facto uygulama” (kanuna aykırı ama fiilen sürdürülen idari işlem).

  3. Rekabet hukukuna yansıması
    Rekabet hukukunda de facto, özellikle piyasa yapısı, hakim durumun varlığı veya etkin piyasa gücü tartışmalarında kendini göstermektedir.


II. Rekabet Hukuku ve De Facto Durumlar

1. Rekabet Hukukunda Temel Amaç

Rekabet hukuku, ekonomik etkinliği artırmak ve tüketici refahını korumak amacıyla;

  • Rekabeti kısıtlayıcı anlaşmaları,

  • Hakim durumun kötüye kullanılmasını,

  • Yoğunlaşmalar yoluyla rekabetin azalmasını yasaklar.

Bu bağlamda, hukuken bir sözleşme yapılmamış olsa dahi de facto işbirlikleri, piyasa bölüşümleri veya fiili tekelleşmeler rekabet ihlali doğurabilir.

2. De Facto Hakim Durum

  • De jure hakim durum: Kanun veya düzenleme ile tanınan tekel hakkı (örneğin kamu tekeli).

  • De facto hakim durum: Kanunen tekel hakkı tanınmamış olmasına rağmen, fiilen piyasada rakipsiz hale gelinmesi.

    • Örnek: Teknolojik üstünlük, marka sadakati veya şebeke etkileri sonucu bir firmanın pazarda alternatifsiz hale gelmesi.

3. De Facto Kartel

  • Yazılı anlaşma veya sözleşme olmaksızın, fiilen uyumlu eylem ile piyasada rekabetin kısıtlanması.

  • Örneğin akaryakıt fiyatlarının şirketler arasında yazılı protokol olmaksızın fiilen eşgüdümlü belirlenmesi.

4. De Facto Yoğunlaşma

  • Resmî bir birleşme veya devralma olmadan, fiilen şirketlerin yönetim, pazarlama veya fiyatlama politikalarını ortaklaştırması.


III. Türk Rekabet Hukukunda De Facto Kavramının Mevzuattaki Yeri

1. 4054 Sayılı Kanun’da Açık Düzenleme Yok

RKHK’da “de facto” kavramı açıkça geçmemektedir. Ancak 4, 6 ve 7. maddelerin uygulanması sırasında fiili durumların değerlendirilmesi gerekir.

  • m.4: Rekabeti kısıtlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar yasaktır. Burada yazılı anlaşma olmasa dahi “uyumlu eylem” fiilen var olabilir.

  • m.6: Hakim durumun kötüye kullanılması. Hukuken tekel olmayan ancak fiilen piyasada baskın olan teşebbüslerin eylemleri bu kapsamda değerlendirilir.

  • m.7: Birleşme ve devralmalar. Fiilen kontrolün devri de inceleme konusu olabilir.

2. Rekabet Kurulu Kararlarında De Facto Kullanımı

Rekabet Kurulu, kararlarında “de facto hakim durum” veya “fiili tekel” kavramlarını sıklıkla kullanmaktadır.

  • Özellikle telekomünikasyon, enerji ve dijital platformlar alanında, fiilen tekelleşme ihtimalleri incelenmiştir.

3. AB Hukuku Etkisi

Türk rekabet hukuku, büyük ölçüde Avrupa Birliği rekabet hukukundan etkilenmiştir. ABAD içtihatlarında de facto kavramı, özellikle pazar gücü ve uyumlu eylem değerlendirmelerinde önemli rol oynamaktadır.


IV. De Facto Hakim Duruma İlişkin İnceleme

1. Tanım

De facto hakim durum, hukuken tanınan bir ayrıcalık olmaksızın, fiilen bir teşebbüsün pazarda belirleyici güç kazanmasıdır.

2. Ölçütler

  • Pazar payının yüksekliği,

  • Rakiplerin piyasaya giriş engelleri,

  • Şebeke etkileri,

  • Marka sadakati,

  • Ölçek ekonomileri.

3. Yargı Kararları

Türk yargısı, özellikle Danıştay ve idare mahkemeleri kararlarında, Rekabet Kurulu’nun “fiili hakim durum” tespitlerini onaylamaktadır.

4. Örnek Olay

Bir GSM operatörünün uzun süre %70 pazar payına sahip olması, de facto hakim durumun göstergesi olarak kabul edilmektedir.


V. De Facto Karteller

1. Yazılı Anlaşma Olmaksızın Koordinasyon

Kartel, genellikle yazılı anlaşmalarla ortaya çıkar. Ancak rekabet hukuku, fiili işbirliklerini de kapsar.

2. Uyumlu Eylem Kavramı

4054 sayılı Kanun m.4, uyumlu eylemi açıkça yasaklar. Bu, tam da “de facto kartel”e karşı getirilen bir düzenlemedir.

3. Örnekler

  • Akaryakıt dağıtım şirketlerinin fiyatları aynı gün artırması.

  • Bankaların faiz oranlarını eşzamanlı belirlemesi.


VI. De Facto Yoğunlaşmalar

1. Hukuki Çerçeve

Kanunda birleşme ve devralmaların Rekabet Kurulu iznine tabi olduğu düzenlenmiştir. Ancak bazen fiili kontrol devri söz konusu olabilir.

2. Örnek Durum

Bir şirketin yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunu başka bir teşebbüsün belirlemesi, fiili kontrol devrini ortaya çıkarabilir.


VII. Doktrindeki Görüşler

  • Destekleyenler: De facto kavramının, rekabet hukukunun etkinliği için gerekli olduğunu, aksi halde yazılı anlaşma olmaksızın yapılan fiili tekelleşmelerin gözden kaçacağını savunur.

  • Eleştirenler: Kavramın sınırlarının belirsiz olduğunu, hukuki güvenliği zedeleyebileceğini belirtir.


VIII. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

  1. İspat güçlüğü: Fiili durumların belgelerle kanıtlanması zor olabilir.

  2. Piyasa analizlerinin karmaşıklığı: Özellikle dijital platformlarda pazar gücü tespitleri zorlaşmaktadır.

  3. Hukuki güvenlik: De facto kavramının sınırları net çizilmediğinde teşebbüsler için öngörülebilirlik azalır.


IX. Çözüm Önerileri

  • Rekabet Kurulu’nun kararlarında “de facto” kavramını somut kriterlerle açıklaması,

  • Yargı içtihatlarının çoğalması,

  • AB rekabet hukuku uygulamalarından yararlanılması,

  • Doktrinde kavramın tanımının netleştirilmesi.


Sonuç

Rekabet hukukunda de facto kavramı, kanunda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte, fiilen piyasada rekabeti etkileyen durumların tespitinde vazgeçilmez bir araçtır. Hakim durum, kartel ve yoğunlaşma incelemelerinde fiili olguların göz ardı edilmesi, rekabet hukukunun temel amacına aykırı olurdu.

Bu nedenle, Rekabet Kurulu’nun kararlarında ve yargı içtihatlarında “de facto hakim durum”, “de facto kartel” gibi kavramların giderek daha fazla kullanıldığı görülmektedir. Ancak kavramın sınırlarının belirsizliği, hukuki güvenlik açısından dikkatle yönetilmelidir.

Sonuç olarak, de facto durumların rekabet hukukunda dikkate alınması zorunludur, ancak bu dikkate almanın objektif ölçütlere dayalı, öngörülebilir ve tutarlı olması gerekir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button