Single Blog Title

This is a single blog caption

Dolandırıcılık

Dolandırıcılık, şahıs ile ilişki kurulduktan sonra iyi niyetin suistimal edilmesi suretiyle mal, değeri olan eşya ya da paranın alınması olayıdır. Bir kişiyi kandırabilecek nitelikte hile ve buna benzer davranışlarda bulunarak kişiyi hataya düşürüp onun zararına veya başkasına haksız menfaat sağlayan kişinin işlemiş olduğu eylem suçtur şeklinde tanımlanabilir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157. Maddesinde dolandırıcılık suçu tanımlanmıştır. Bu maddeye göre dolandırıcılık, “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişi” olarak belirtilmiştir. Yaptırımı ise, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası olarak öngörülmüştür. Kanunu lafzından anlaşılacağı üzere tipik fiilin gerçekleşebilmesi için hileli davranışın bulunması gerekir. Hileli davranış kişiyi yanılgıya düşüren her türlü davranış olarak belirlenebilir. Bu hususu bir yargıtay kararı ile göstermek gerekir ise;[1] “Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte birtakım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.”

Dolandırıcılık suçunun nitelikli hali kanunun 158. Maddesinde düzenleme yerini bulmuştur. Bu hükmün 1. fıkrasına göre:

  • Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
  • Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
  • Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
  • Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
  • Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
  • Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
  • Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
  • Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
  • Sigorta bedelini almak maksadıyla,
  • Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

 

İşlenmesi durumunda üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak 5. 6. 9. 11. 12. Maddelerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

Aynı maddenin 2. fıkrasına göre; “kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra

hükmüne göre cezalandırılır.”

 

Cezayı arttıran ve daha az cezayı gerektiren sebepler:

Aynı maddenin 3. fıkrasına göre; “bu madde ile 157. maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

TCK’nın 159. Maddesine göre, dolandırıcılığın bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikâyet üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

 

Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep:

   Türk Ceza Kanunu’nun 167. Maddesinde bu konu düzenlenmiştir. Maddenin 1. fıkrasına göre,

  • Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
  • Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,
  • Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

Aynı maddenin 2. fıkrası ise cezada indirim sebebini açıklamaktadır. Şöyle ki, “Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.”

 

Etkin pişmanlık hususu kanunun 168. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre, dolandırıcılık suçu tamamlandıktan sonra kavuşturma süreci başlamadan önce failin, azmettirenin ya da yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri veren veya tazmin suretiyle gideren kişiye verilecek olan cezanın üçte ikisine kadar indirilir. Kovuşturma başladıktan sonra pişmanlığın bulunması halinde ise cezada yarısına kadar indirime gidilir.

   Tüzel kişilerin dolandırıcılık suçunu işlemesi halinde ise 169. Maddeye göre güvenlik tedbirleri saklı tutulmuştur.

 

   Dolandırıcılık Olayların Yöntemleri

  • Emanet eşyanın su istimal edilmesi: Şahısların aldıkları otomobil, mal veya değerli eşyanın sahiplerine iadesi yapılmayıp sahte evrak ile satılması şeklinde oluşur.
  • Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılması: Bu durum TCK’da dolandırıcılığın nitelikli halleri arasında sayılmıştır. Bu yöntemler her somut olaya göre şekillendiğinden maddeleri yargıtay kararı ile örneklendirmek en doğrusudur. Bu sebeple bu koruya ilişkin bir yargıtay kararı örneği ise:[2]           Sanığın, Dünya Basketbol Şampiyonası maçlarını izlemek isteyen katılana bilet bulmak için kimlik ve sürücü belgesi fotokopisi gerektiğini söyleyerek, katılanın sürücü belgesi ve kimlik fotokopisini temin ettiği ve katılana ait sürücü belgesine kendi fotoğrafını yapıştırarak düzenlediği sahte sürücü belgesiyle, müşteki adına Fortisbank …şubesine kredi kartı başvurusunda bulunup kredi kartı aldığı ve bu kartla 2.661,64 TL’lik harcama yaptığı olayda, sahte sürücü belgesi aslının ele geçirilmiş olması karşısında resmi belgede sahtecilik suçundan sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, bu suçtan sanık hakkında beraat hükmü kurulması gerektiği göz ardı edilerek atılı suçtan mahkumiyet hükmü kurulması ayrıca sanığın, bankaya müracaat ederek sahte belge kullanmak suretiyle kredi kartı çıkartmak ve kullanmak şeklinde gerçekleşen eyleminin bir bütün olarak TCK’nın 245/3. maddesine muhalefet suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında hataya düşerek uygulama yer bulunmayan TCK 158/1-j maddesi gereği sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması, şeklinde hükme vurgu yapılarak açıklanmıştır.
  • Karşılıksız çek ve sahte senet ile dolandırıcılık: Karşılıksız çekler veya sahte senetlerle mal satın alınıp vatandaşları dolandırma yöntemidir.
  • Makam veya unvan sahibi olarak gösterilen dolandırıcılık: Şahıs kendisini bankacı, polis, avukat, savcı gibi göstererek vatandaşların mal varlığını alması şeklinde gösterilen dolandırıcılık çeşididir. Yargıtay kararı ile örneklendirmek gerekir ise:[3]

   “Sanığın telefon ile katılanı arayarak kendisini komiser … olarak tanıtıp terör örgütü elemanları tarafından kimlik bilgilerinin ele geçirildiğini, kimliğinin kopyalandığını, banka hesaplarına giren terör örgütü elemanlarının hesabı üzerinden para transferi yaptıklarını, şahısları yakalamak için operasyon yapıldığını, operasyon gizli olduğundan kimseye bir şey söylememesini, yatıracağı paraların devlet güvencesinde olduğunu söyleyip bir yandan da arka planda telsiz sesleri dinletmek suretiyle inandırıcılık sağlayarak verdiği hesap numaralarına katılanın toplam 78.580 TL yatırmasını sağlayıp ardından bu paraları bizzat bankadan çekerek menfaat temin edip katılanı dolandırdığı sabit olan olayda; bankanın maddi varlığının kullanılmaması karşısında eylemin TCK 158/1-f maddesinde düzenlenen suça vücut vermeyeceği, olayda sanığın kendisini komiser olarak tanıtması karşısında eylemin TCK 158/1-L maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu ancak suç tarihi itibarı ile bu maddenin henüz yürürlükte olmaması nedeni ile suçun işlendiği tarih itibarı ile basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu neticede sanık hakkında TCK 158/1-L maddesi ve 157. madde kıyaslaması yapılmak sureti ile yapılacak uyarlama yargılamasının ardından sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken vasıfta hataya düşülmek sureti ile TCK 158/1-f maddesi uygulamak sureti ile hüküm kurulması,

 

  • İkna etme suretiyle yapılan dolandırıcılık
  • Sanal dolandırıcılık: Günümüzde internet kullanıcılığı oldukça yaygınlaşmıştır. Özellikle e-posta, internet bankacılığı, e-alışveriş gibi birçok alanda yoğunluk vardır. Bunların yanı sıra bu alanlarda kötü niyetli internet kullanıcıları da bu durumu istismar etmektedir. Bu istismarların başında ‘phishing’ Phishing, bankanızın, e-postanızın veya bilgi girmenizi gerektiren bir kurumun web sayfasından kullanıcının hesap bilgilerini çalmayı hedefleyen bir internet dolandıcılığıdır. Phishing yöntemi ile kredi kartı numaraları, şifreler, hesap numaraları, kullanıcı kodu ve şifreleri ele geçirilebilmektedir. Bu durumdan korunabilmek için vatandaşların bilinçlenmesi ve hassas davranması gerekmektedir. E-posta adresine gelen mesajların doğruluğundan emin olunmadan açılmamalı, sitenin güvenli olup olmadığı anlaşılmadan bilgiler girilmemelidir. Şifreler belirli aralıklarla değiştirilmelidir. İşletim sistemi güncel olmalıdır. Klavye ve ekran görüntülerini kopyalayabilen programlar aracılığı ile girilen bilgilerin ve şifrelerin çalınması yöntemi ise ‘keylogger’ terimi ile karşımıza çıkmaktadır. Keylogger programının yer aldığı dolandırıcılık suçuna ilişkin yargıtay kararları bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak:[4]

 

1-29.12.2005 tarihli bilirkişi raporunda müştekilerin de işyeri olan …… Elektrik Santralinde kurulu bilgisayarların harddiskinde şifre kırmaya yarayan “Keylogger” programının bulunduğunun tespit edildiğinin ve program sayesinde elde edilen klavye bilgilerinin önceden belirlenen bir e-mail adresine yönlendirildiğinin, diğer bir deyişle bu program sayesinde müştekilerin hesabına girildiğinin anlaşılmasına karşın, anılan programı yükleyen kişinin kimliğinin ve ele geçirilen bilgilerin hangi adreslerle irtibatlı bulunduğunun incelenmesi gerekirken bu hususlarda herhangi bir araştırma ve incelemeye girilmemesi,
2-Müştekilerin banka hesaplarından internet bankacılığı şifresi kırılarak hesapta bulunan paraların sanıkların banka hesabına aktarıldığının anlaşılması karşısında; sanıkların eylemleri 5237 sayılı TCK’nın 142/2-e maddesindeki suçu oluşturduğu halde, aynı Yasa’nın 244/4. maddesi ile uygulama yapılması,

Burada TCK’nın 142/2-e maddesine vurgu yapılmıştır. Bu madde Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından bahsetmektedir. Yani hükümden anlaşılacağı üzere şifre kırıcı programların kullanılması mağdurun durumu bakımından suçun nitelikli halini ortaya koymaktadır.

 

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

 

Basit dolandırıcılık suçunda yetkili ve görevli olan mahkeme neticenin meydana geldiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesidir. Nitelikli dolandırıcılık suçunda ise Ağır Ceza Mahkemesidir.

 

ŞİKAYET VE UZLAŞMA

  

Dolandırıcılık suçu, re ’sen soruşturulabilen bir suç olmasına karşın TCK 159. Maddenin söz konusu olduğu durumlarda şikâyete tabii suçlara girebilmektedir. Bu durumda öncesinde uzlaştırma yoluna gidilmektedir. Uzlaşma gerçekleştiği durumda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Uzlaşma gerçekleşmez ise iddianame düzenlenip dava yoluna gidilecektir.

Belirlenmiş bir şikâyet süresi olmasa da dava zamanaşımı süresi 8 yıl olduğundan en geç 8 yıl içerisinde dava açılması daha sağlıklı olacaktır.

 

 

 

  • Bu verilmiş olan bilgiler vatandaşın ancak ve ancak temel bir bilgi sahibi olmasını sağlar. Bunun dışında kişinin dava sürecini temel bilgilerle yürütebilmesi olanaklı değildir. Dolayısıyla daha detaylı bilgi almak ve uzman bir kadroyla süreci yürütebilmek için büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

[1] Yargıtay 15.ceza dairesi / 2013/32533E. / 2014/276K. / 14.01.2014 tarihli kararı

[2] Yargıtay 15. Ceza dairesi / 2020/1234 / 2020/4207 / 02.06.2020 tarihli kararı

[3] Yargıtay 15. Ceza dairesi / 2017/2252E. / 2019/609K. / 12.02.2019 tarihli kararı

[4] Yargıtay 17. Ceza dairesi / 2015/10051E. / 2016/9471K. / 23.06.2016 tarihli kararı

1 Response

  1. Mehmet

    Makaleyi keyifle okudum. Dolandırıcılık hakkında gerçekten önemli bilgiler sunmuşsunuz. Peki sizce önlem almak için hangi adımları atmalıyız? Bu konuda daha fazla öneri almak isterim. Teşekkürler!

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button