Single Blog Title

This is a single blog caption

Usulsüz Tebligat

Tebligat, yargılama sürecindeki işlemlerin ilgililere kanunda belirtilen şekle uygun bir şekilde bildirilmesi işlemidir. Tebligat kurumunun temelinde adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkı yer almaktadır. Bu nedenledir ki kanuni şekle aykırı yani usulsüz bir tebligat yapıldığında ilgili kişinin bu iki temel hakkı ihlâl edilmiş olur. Başta Tebligat Kanunu olmak üzere ilgili kanunlarda tebligat yapılacak kişiler, tebligatın yapılamaması durumunda hangi aşamaların izleneceği düzenlenmiştir.

Tebligat Kanunu m.10 uyarınca tebliğ yapılacak kişinin “bilinen en son adresinde” tebligat yapılmalıdır. Bu adrese tebligatın yapılması elverişli değilse, yapılamıyorsa kişinin “adres kayıt sisteminde yer alan yerleşim adresi” bilinen son adres gibi kabul edilecektir. Kimlere tebligat yapılabileceği hususunda Tebligat Kanunu m.11 – 20 arasında çeşitli ayrımlara yer vermiştir. Tebligat Kanunu m.22’ye göre muhatap dışında tebligat yapılacak kişilerin görünüşüne bakılarak 18 yaşından küçük olmadığı ve ehliyetsiz olmadığı anlaşılmalıdır.

Tebliğin imkânsızlığı yahut tebellüğden imtina edilmesi hali ise 21. maddede düzenlenmiştir. Bu iki halin bulunması halinde tebligatı yapmakla görevli memur söz konusu evrakı o yer muhtarına, ihtiyar heyeti azasından birine, zabıta amir ya da memurlarına imzalarını alarak teslim etmelidir. Bunun ardından ilgili ihbarnameyi muhatabın dairesinin kapısına en yakın komşuna/yöneticiye/kapıcıya haber vererek yapıştıracaktır. Burada önemli olan haber verilen kişinin sıfatının da açık ve net bir şeklide belirtilmesidir. Ancak, aksi bir durumla karşılaşıldığında kişinin sıfatına yönelik bir araştırma yapılarak tespit yapılması halinde usulsüz tebligat oluşmamış kabul edilecektir. Buradan da anlaşıldığı gibi usulsüz bir tebligat söz konusu ise kanuni şekle aykırılık vardır yani her zaman geçersiz bir tebligat olarak kabul edilmemelidir. Muhatabın usulsüz tebligatı öğrenmesi, tebliğ tarihi sayılacaktır; yani yine buradan da anlaşıldığı gibi usulsüz tebligat geçersiz sayılmayacaktır.[1]

Muhatabın usulsüz tebligatı ileri sürmesi üzerine mahkemeye düşen bu hususta inceleme yapmak ve sonucunda karar vermektir. Aksi halde başta da belirtildiği üzere muhatabın hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Burada önemli olan sağlıklı bir yargılama süreci amaçlandığından mahkemenin usulsüz tebligatı kendiliğinden tespit etmesi halinde davaya devam etmek yerine muhataba yeniden tebligat yapılması yönünde bir karar vermesi doğru olacaktır.[2]

İlgili Yargıtay Kararları:

  • Yargıtay, 12. HD., E. 2016/16007 K. 2017/7913 T. 23.05.2017

“Şikâyetçiye çıkarılan ödeme emrinin; “A1” adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ memurunca; “gösterilen adres K2’e ait olup muhatabın her ne kadar T.C kimlik sorgulamasından bu adreste görünse de muhatap adreste tanınmıyor. Mahalle muhtarı K3’nun tasdikiyle iade” şerhi ile 29.09.2015 tarihinde iade edildiği, bunun üzerine tebligat zarfı üzerine “mernis adresi” olduğu yazılarak, TK’nun 21/2. maddesi gereğince muhatabın adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresine 07.10.2015 tarihinde tebligat yapıldığı, ancak tebliğ zarfının üzerine, tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; bu durumda, tebliğ memurunun tebliğ işlemini T.K.’nun 21/2. maddesi uyarınca yapması, yukarıda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. (…) usulsüz tebligat şikâyetin kabulü (…)”

  • Yargıtay, 12. HD., E. 2020/2725 K. 2020/9813 T. 16.11.2020

“(…) 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşu/kapıcı/yönetici … Yıldız’a haber verilmiştir.” şerhi ile yapıldığı görülmektedir. Tebligatın incelenmesinden; tebligatın TK’ nun 21/1. maddesi şartlarını taşıdığı anlaşılmıştır. Beyanı alınan kişinin sıfatı açık ve net bir şekilde belirlenmeden tebliğ işlemi tamamlanmışsa da; borçlunun … isminde birini tanımadığını beyan etmesi karşısında, hiç bir araştırma yapılmadan tebligatın usulsüzlüğüne karar verilmesinin doğru olmadığı, gerektiğinde kolluk araştırması yapılmak suretiyle … isimli şahsın kim olduğunun tespit edilerek, komşu/kapıcı/yönetici sıfatlarından birine haiz olduğu takdirde tebligatın iptalinin gerekmeyeceği anlaşılmakla, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetsiz olup, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. (…)”

  • Yargıtay 12. HD., E. 2016/9085 K. 2017/2110 T. 16.2.2017

“(…) O halde mahkemece, tarafların iddiaları ile ilgili deliller toplanarak, ispatlanmasına imkan tanınması, borçlunun, … isminde bir komşusunun olmadığını belirtmesi karşısında, komşu olduğu tespit edilen …’nun ve tebliğ memurunun tanık olarak beyanları alınarak, tebliğ mazbatasında ismi geçen komşunun aynı komşu olup olmadığının, böyle bir tebligat yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.(…)”

  • Yargıtay 12. HD., E. 2020/3556 K. 2020/10917 T. 16.12.2020

“(…) “yetkili … Ç. imzadan imtina ettiği için ilgili evrak ilgili mahalle muhtarına tebliğ edildi” şerhi ile tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda, kendisine tebliğ evrakı teslim edilen muhtarın adresini ihtiva eden ve muhatabın tebligatı muhtardan alabileceğini bildiren ihbarnamenin borçlunun kapısına yapıştırılmadığı tebliğ mazbatasındaki açıklamadan anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, anılan hesap kat ihtarı tebliğinin Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 31. maddelerinde öngörülen usule aykırı olduğu açıktır.(…)”

  • Yargıtay, 3. HD., E. 2022/4397 K. 2022/7182 T. 29.9.2022

“(…) Somut olayda, davacı vekiline yapılan tebliğe ilişkin mazbataya, “..site yönetimine soruldu. Site yönetimi muhatabın bu adreste ikamet ettiğini, tevziat saatleri içerisinde adres dışında olduğunu sözlü beyan etti. İsim ve imzadan imtina etti…” şeklinde şerh düşülmüş olup, tebliğ memurunca site yöneticisine ulaşıldığına göre belgelendirme unsurunun gerçekleşmesi için site yöneticisinin isminin sorularak tebligat parçasına yazılması gerekirdi.

TK m.21/1 hükmüne göre muhataba keyfiyetin haber verilmesi bildirilen yöneticinin adı tevsik edilmeyip, mazbataya “site yönetimi” yazılmakla yetinilmiş olması nedeniyle davacıya yapılan tebligat usulsüz olup, usulsüz yapılan tebligat ile HMK m.207’de yetkili mahkemeye gönderilmesi talebinin iletilmesi için belirlenen iki haftalık sürenin başladığından söz edilemeyeceğinden Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/112-847 sayılı 14.01.2019 tarihli davanın açılmamış sayılmasına ilişkin ek kararının bozulmasına karar verilmiştir (…)”

[1] Aslı Aras, “Davada veya İcra Takibinde Usulsüz Tebligatın Re’sen Dikkate Alınması Gerekliliği”, TBB Dergisi 2022 (158), s.195. http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2022-158-2025 (Erişim Tarihi: 11/05/2023).

[2] A.g.e., s.200.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button