Unutulma Hakkı
Unutulma hakkı, kişilerin kendileriyle alakalı hukuka uygun olan ve internet arama sonuçlarında görünen içeriklerin artık görünmemelerini istemeleri hakkıdır. İlk kez Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın aldığı bir karar ile Mayıs 2014’te Avrupa Birliği’nde resmileşmiştir. Karara konu olay; Mario Costeja adlı bir avukat, kendi adı Google arama motoruna yazıldığında çıkan haberlerden rahatsız olması nedeniyle konuyu Avrupa Birliği Adalet Divanı’na taşımıştır. Mahkeme linklerin kaldırılmasına hükmetmiştir. Veriler internet ortamından silinmemiş, arama sonuçlarından kaldırılmıştır. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın bu kararına göre, arama motorunda çıkan sonuçların yetersiz, alakasız ya da artık alakasız veya aşırı olmaları halinde unutulma hakkından söz edilebilir. Arama motorunun kişinin kamusal yaşamı ve çıkarları da göz önünde tutulmalıdır.
Avrupa Birliği’nin 20 Şubat 1995 tarihinde kabul edilen 95/46 sayılı Kişisel Verilen İşlenmesi ve Serbest Dolaşımı Bakımından Bireylerin Korunmasına İlişkin Direktifte unutulma hakkından bahsedilmese de, bazı maddelerinde verilerin silinmesinden bahsedilmiştir. Bu Direktif 1998 yılında yürürlüğe girmiştir. Direktifte erişim hakkının düzenlendiği maddede Direktif hükümlerine göre uygun olmayan verilerin varlığı halinde, verilerin düzeltilmesi, engellenmesi veya silinebilmesi mümkündür. Bu Direktif 20 yıl yürürlükte kalmıştır. 2016 yılında kabul edilen Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR), 25 Mayıs 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlamıştır. Bu değişiklik uygulama açısından olumlu bir adımdır. Direktif’in uygulanabilmesi için muhatap üyelerin ulusal mevzuatlarında birtakım değişiklikler yapması gerekiyordu. Bu da Direktif’in uygulanmasını güçleştirir nitelikteydi. Buna karşılık Tüzükler AB üyesi ülkelerde doğrudan doğruya uygulanabilir. Dolayısıyla 95/46 sayılı Direktif yerini Tüzük’e bırakması önemli bir gelişmedir. Ayrıca bu Tüzük, Direktif’e kıyasla bireyin haklarını daha çok öne çıkarır. Yine Direktif’ten farklı olarak unutulma hakkından doğrudan söz edilmektedir. Kullanıcının sahip olduğu verinin gecikmeksizin silinmesi için bazı haller Tüzüğün 17. Maddesinin ilk fıkrasında özel olarak belirtilmiştir. Ancak unutulma hakkı sınırsız bir hak değildir. Bu şartlar gerçekleşse dahi kamu yararının gerekleri, bilgi edinme ve ifade özgürlüğü gibi hakların korunması adına unutulma hakkı kısıtlanabilir. Önemli olan husus, bu haklar arasındaki dengeyi sağlayabilmektir.
Tüzüğün 2 nci maddesinde bu hükümlerin gerçek kişilere uygulanması gereğinden bahsedilmektedir. Bu bakımdan Tüzükte eksiklikler olduğu düşünülebilir. Nitekim, sadece gerçek kişilerin değil, tüzel kişilerin de korunmaya değer verileri vardır. AİHM’in de şirketlerin özel hayat haklarından veya unutulma hakkından yararlanabileceğine ilişkin herhangi bir kararı bulunmamaktadır[1]. Yine 2 nci maddede “tamamen kişisel veya ev faaliyeti esnasında bir gerçek kişi tarafından” kişisel verilerin işlenmesine Tüzüğün uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Türk Hukuku Kapsamında Unutulma Hakkı
Unutulma hakkı Türkiye’de Anayasada açıkça düzenlenmemiştir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasındaki diğer hükümlerden unutulma hakkının varlığı kabul edilir. Anayasanın Kişinin Hakları ve Ödevleri başlıklı ikinci bölümünde yer alan 17 nci maddede kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, 19 uncu maddede kişi hürriyeti ve güvenliği ve 20 nci maddede özel hayatın gizliliğine ilişkin hükümler unutulma hakkı ile doğrudan ilişki içindedir.
Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın verdiği kararlarda unutulma hakkına değinildiğini ve bundan evrensel bir hak olarak bahsedildiğini görüyoruz. Örneğin Yargıtay 17.06.2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 sayılı kararında unutulma hakkından bahsederken kişisel verilerin korunması hakkının çatısını oluşturduğundan ve bunun birey için ne kadar önemli olduğundan söz etmiştir. Bu hakkın üstün kamu yararı olması halinde sınırlanabileceğini belirtmiştir.
Kabul tarihi 29 Temmuz 2020 tarihli ve 7253 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan değişiklikler ile tam olarak “unutulma hakkı” terimi kullanılmasa da bu hakkın tanımına değinilmiştir. Bu şekilde hukukumuzda ilk defa unutulma hakkından bahsedilmiştir. Bunun dışında 7253 sayılı düzenleme ile sosyal ağ sağlayıcı kavramının varlığı kabul edilmiş olup, bunlara temsilci atama, başvurulara yanıt verme, verilerin Türkiye’de muhafaza edilmesi, rapor verme ve erişimin engellenmesi veya içeriğin çıkarılması gibi yükümlülükler getirilmiştir.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 23/06/2020 Tarihli ve 2020/481 Sayılı Kararı unutulma hakkının Türkiye’deki gelişimi bağlamında önemli bir karardır. Bu karar ile arama motorlarının veri sorumluluğu, bu verilerin kişisel veri sayıldığı ve ilgili kişilerin arama sonuçlarının indeksten çıkarılması için ilgili arama motoruna başvuruda bulunabilecekleri belirtilmiştir. Arama motorundan olumsuz bir cevap gelmesi veya cevap gelmemesi halinde de ilgili kurula şikayet edebileceklerine ve hatta doğrudan yargı yoluna başvurmalarının da mümkün olduğuna değinilmiştir. Kararda belirtilen önemli husus, bu taleplerin değerlendirilmesinde ilgili kişinin temel hak ve özgürlükleri ile kamunun söz konusu bilgiyi edinmesinden sağlayacağı menfaatler arasında bir denge testi yapılması gerektiğidir. Bu, somut olaya göre değerlendirilecektir.
[1] Tamer Soysal, UNUTULMA HAKKININ AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GENEL VERİ KORUMA TÜZÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ, dergipark, 2019.
Şeydanur TOSUN
Merhaba, makalenizi ilgiyle okudum. Zihnimde yeni sorular oluştu. Unutulma hakkı konusunda başka ülkelerle karşılaştırma yapmayı düşünüyor musunuz? Mesela Batı dünyasında nasıl bir yaklaşım var? Teşekkürler!
Merhaba, bu yazıyı okurken aklıma şu soru geldi: Unutma hakkı sadece kişisel hafızamızı mı kapsıyor yoksa diğer insanların da unutma hakkı var mı? Örneğin, birisi benimle ilgili bir hatıramı unutmak istediğini söyleyebilir mi? İlginç bir konu, düşündürdü. Teşekkürler!