Sahtecilik Suçları
Sahtecilik genel olarak, başkasını veya başkalarını aldatmak için kullanılan her türlü hile ve yöntem şeklinde tanımlanabilir. Günümüzde birçok sektörde sahte ürün üretilmektedir. Sahte kredi kartı, kimlik, yazılım veya makine yedek parçaları bunlara örnek olarak gösterilebilir. Bu suç türü de Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir. Sahteciliğin kendine has birtakım özellikleri bulunmaktadır. Bunlar:
- Hile, sahteciliğin içerisinde her daim bulunan bir ögedir.
- Sahtecilik, haksız bir çıkar elde etmek için kullanılan bir araçtır.
- Teknolojik gelişmelerle sahtecilik suçları da artış göstermektedir.
- Sahtecilik suçlarında kıymetli evrak kapsamına girdiğinde devletin de maddi kaybı ortaya çıkmaktadır, gibi sahteciliğin özellikleri bulunmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’na göre sahteciliği konularına göre sınıflandırmak mümkündür. Buna göre sahtecilik:
- Para ve kıymetli damgalarda sahtecilik
- Mühürde sahtecilik
- Belgelerde (resmi/özel) sahtecilik
- Para ve kıymetli damgalarda sahtecilik, kanunun 197, 198, 199, 200 ve 201. Maddelerinde düzenlenmiştir. 197. Maddeye göre, parayı sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden, tedavüle koyan veya sahte parayı bilerek kabul eden kişi için hem hapis hem adli para cezası öngörülmüştür. Maddenin son fıkrasına göre ise sahte olduğunu bilmeden kabul edip niteliğini bilerek tedavüle koyan kişi için ise hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür. 198. Maddede nelerin paraya eşit değerde sayıldığı sıralanmıştır. (hisse senetleri, tahviller ve kuponlar gibi) 199. Maddede parada sahtecilik hususları tek tek incelendiği gibi bu maddede de kıymetli damgada sahtecilik hususu belirtilmiştir. Yalnızca para ve kıymetli damgalarda sahtecilik olmayıp bunları yapmaya yarayan araçların da üretilmesi, ülkeye sokulması, satın alınması veya muhafaza edilmesi de kanunun 200. Maddesine göre hem hapis hem adli para cezası ile cezalandırılır. Kanunun 201. Maddesi bu suç tipindeki etkin pişmanlığı incelemektedir. Bu hükme göre kişi, suçun işlenmesinin ardından yetkili mercilere haber vermesi ve verilen bilgi neticesinde suç ortaklarının yakalanması ve sahte olarak üretilen şeyin ele geçirilmesini sağlaması halinde kişiye ceza verilmeyeceği açıklanmıştır.
- Mühürde sahtecilik ve bozma kanunun 202 ve 203. Maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre, Cumhurbaşkanlığı, TBMM veya başkanlık tarafından kullanılan mührü sahte olarak kullanan veya üreten kişi, aynı şekilde kamu idarelerince kullanılan mührü sahte olarak işleyen kişiler hakkında hapis cezası öngörülmüştür. Mührün amacına aykırı olarak hareket eden kişiler ise TCK m.203’e göre hapis veya adli para cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir.
- Belgelerde sahtecilik suçları TCK 204-212. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanunun 204. Maddesine göre, resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, değiştiren veya kullanan kişi hapis cezası ile cezalandırılır. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre bu suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde cezada arttırım yapılır. Yine aynı maddenin 3. fıkrasına göre sahteliği karara bağlanana kadar nitelik gereği geçerli olan bir belge olması halinde yine cezada arttırım yapılır. Kanunun 205. Maddesine göre, resmî belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi hapis cezası ile cezalandırılır ve suç işleyen kişinin kamu görevlisi olması halinde ceza arttırılır. Kanunun 207 ve 208, maddeleri bu suç tipinde konu olan resmî belgenin özel belge olması durumunu belirtmiştir. Kanun koyucu 210. Maddede resmî belge hükmünde bulunan belgeleri sınırlı sayıda belirtmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrası ise suç işleyen kişilerin sağlık mensubu olması durumunu ele almıştır. Kanunun 211. Maddesine göre, Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi durumunda verilecek olan cezada indirim yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu konuyla ilgili son hüküm olan 212. Madde ise içtima hususunu ele almıştır. Bu hükme göre sahte belge bir başka suçun işlenmesinde kullanılıyor ise her iki suçtan da ceza verilmesi gerekmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 204. Maddesinin 2. fıkrasında resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi durumunu anlatmıştık. Bu suç türünde ceza verilebilmesi için kişinin kamu görevlisi olması şarttır. Bazı suçlar vardır ki, bunun gibi kişiye ceza verilebilmesi için suçu işleyen kişinin yalnızca suçun tanımında belirtilen kişi tarafından yapılmış olması gerekir. Bu tanımı anlatan kavrama ise ‘özgü suç’ denir. Özgü suçlarda tanımda belirtilmiş olan kişi dışındaki kişilere ceza verilebilmesi ancak ve ancak kişinin azmettiren veya yardım eden sıfatı ile suça karışmış olması gerekir. Bu durumu daha iyi anlayabilmek için bir yargıtay kararı göstermek daha iyi olacaktır. Yargıtay kararının bir bölümü şu şekildedir:[1]
TCK 204. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen “görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleme” suçu, sadece kamu görevlisi tarafından işlenebilen “özgü suç” olduğundan; aynı kanunun 40. maddesinin 2. fıkrası gereğince, bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilir. Kamu görevlisi olan ve haklarında suç duyurusunda bulunulan kamu görevlilerinin işlediği düşünülen sahtecilik suçundan, kamu görevlisi olmayan sanıkların sorumlu tutulabilmeleri için, kamu görevlilerini belirtilen suça azmettirmeleri veya ona yardım ettiklerinin belirlenmesi gerektiğinden; …
Resmî belgede sahtecilik suçunda görevli mahkeme konusu ise, eğer suç Türk Ceza Kanunu’nun 204. Maddesinin 1. fıkrasında yer aldığı gibi kamu görevlisi olmayan kişi tarafından işlenirse Asliye Ceza Mahkemesinde görülür. Eğer suç aynı kanun maddesinin 2. fıkrasında özgü suç şeklinde ifade edilen kamu görevlisi tarafından işlenmesi durumunda dava Ağır Ceza Mahkemesinde görülür. Ayrıca bu suç şikayete tabi değildir. Savcı re’sen soruşturabilir.
[1] Yargıtay 15. Ceza dairesi / 2019/7938E. / 2020/11547K. / 18.11.2020 tarihli kararı