Rekabet Hukukunda Yeniden Satış Fiyatının Belirlenmesi (RPM)
Rekabet Hukuku Kapsamında Yeniden Satış Fiyatının Belirlenmesi (RPM)
Giriş
Rekabet hukuku, serbest piyasa ekonomisinin işleyişini güvence altına alarak hem tüketicilerin korunmasını hem de teşebbüsler arasında adil ve etkin bir rekabet ortamının oluşmasını sağlar. Serbest piyasanın en önemli unsurlarından biri, fiyatların arz-talep dengesi çerçevesinde, doğal rekabet dinamikleriyle belirlenmesidir. Ancak bazı teşebbüsler, özellikle üretici veya tedarikçi konumunda olanlar, dağıtım kanallarında bağımsız fiyatlama özgürlüğünü kısıtlayarak nihai satış fiyatlarını doğrudan veya dolaylı biçimde belirleme yoluna gidebilmektedir. Bu uygulama, rekabet hukuku literatüründe yeniden satış fiyatının belirlenmesi (Resale Price Maintenance – RPM) olarak adlandırılmaktadır.
RPM, gerek Türk rekabet hukuku gerek Avrupa Birliği ve ABD antitröst hukukunda, rekabeti doğrudan sınırlayan en ağır ihlallerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi, RPM’yi açıkça yasaklamakta; Rekabet Kurulu kararları ise bu yasağın ihlal edilmesi durumunda yüksek tutarlı idari para cezaları öngörmektedir.
RPM’nin Kavramsal Çerçevesi
Tanımı
Yeniden satış fiyatının belirlenmesi, üretici, ithalatçı veya tedarikçinin, mal veya hizmeti dağıtıcıya veya bayiye satarken, o ürünün nihai tüketiciye hangi fiyattan satılacağını doğrudan belirlemesi ya da dolaylı yöntemlerle kontrol altına almasıdır. Bu, ya sabit bir fiyat konulması, ya da asgari satış fiyatı sınırı getirilmesi şeklinde ortaya çıkar. “Tavsiye edilen fiyat listesi” gibi görünen ancak fiilen zorunlu tutulan uygulamalar da RPM kapsamına girer.
Uygulama Biçimleri
-
Sabit fiyat belirleme
-
Asgari fiyat belirleme
-
Tavsiye fiyat listesinin fiilen bağlayıcı hale getirilmesi
-
İndirim veya kampanyaların engellenmesi
-
Fiyat listesine uymayan bayilere yaptırım uygulanması
Ekonomik Etkiler
RPM, doğrudan serbest rekabeti kısıtlayan bir davranıştır.
-
Tüketici zarar görür: Rekabetçi fiyatlar yerine yüksek fiyatlarla karşılaşır.
-
Bayilerin bağımsızlığı ortadan kalkar: Serbest fiyat politikası uygulayamaz.
-
Pazara giriş engellenir: Yeni firmalar düşük fiyat avantajıyla tutunamaz.
-
Yenilikçilik engellenir: Bayilerin kampanya, promosyon ve farklı pazarlama stratejileri devre dışı kalır.
Türk Hukukunda RPM’nin Hukuki Çerçevesi
4054 Sayılı Kanun
Kanun’un 4. maddesi, rekabeti sınırlayıcı anlaşmaları yasaklamaktadır. RPM, doğrudan fiyat rekabetini ortadan kaldırdığı için “çıplak kısıtlama” olarak değerlendirilir.
Dikey Anlaşmalar Tebliği
2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği, dikey anlaşmalara belirli şartlar altında muafiyet tanır. Ancak yeniden satış fiyatının sabitlenmesi veya asgari fiyat belirlenmesi ağır ihlal kabul edilir ve muafiyet kapsamı dışındadır.
Muafiyetin Mümkün Olmadığı Haller
-
Üreticinin bayilere sabit veya asgari fiyat dayatması
-
Tavsiye fiyatın fiilen zorunlu hale getirilmesi
-
Fiyat listesi dışına çıkan bayilerin cezalandırılması
Avrupa Birliği ve Uluslararası Uygulamalar
AB Rekabet Hukuku
Avrupa Birliği’nde RPM, “hardcore restriction” yani ağır kısıtlama olarak tanımlanmıştır. Avrupa Adalet Divanı’nın Consten & Grundig, GlaxoSmithKline gibi kararlarında, RPM’nin tüketici refahını azalttığı ve rekabeti bozan bir uygulama olduğu kabul edilmiştir.
ABD Antitröst Hukuku
ABD’de RPM uzun süre per se illegal (kesin yasak) olarak değerlendirilmiş, 2007’deki Leegin kararı ile “rule of reason” (etki analizi) yaklaşımına geçilmiştir. Buna göre bazı istisnai hallerde RPM rekabeti artırıcı sonuçlar doğurabilir. Ancak Türk hukuku ve AB uygulaması bu kadar esnek değildir.
Rekabet Kurulu Kararlarında RPM
Arçelik Kararı (2003)
Bayilere gönderilen fiyat listelerinin fiilen bağlayıcı olması nedeniyle ihlal tespit edilmiş ve idari para cezası uygulanmıştır.
Samsung Kararı (2017)
Tavsiye fiyat listesinin zorunlu tutulduğu, bayilerin kampanya yapmasının engellendiği belirlenmiş; RPM ihlali nedeniyle ceza verilmiştir.
Henkel Kararı (2019)
Bayilerin belirlenen fiyatların altında satış yapmalarının engellenmesi, RPM olarak nitelendirilmiş ve ceza yaptırımı uygulanmıştır.
Kurulun kararlarında ortak nokta, RPM’nin “ağır ve doğrudan rekabet ihlali” olarak değerlendirilmesidir.
Yargıtay ve Danıştay Uygulamaları
Yargıtay
Yargıtay 11. HD., 2017/4358 E., 2019/2211 K. sayılı kararında, fiyat serbestisinin ortadan kaldırılmasının haksız rekabet teşkil ettiğini ve hukuki sorumluluk doğurduğunu belirtmiştir.
Danıştay
Danıştay ise Rekabet Kurulu’nun verdiği para cezalarının iptali taleplerinde, RPM’nin ağır ihlal olduğunu vurgulamış ve Kurul kararlarını genellikle onamıştır.
RPM’nin Tüketici, Pazar ve Teşebbüsler Üzerindeki Etkileri
-
Tüketici Refahı: Fiyat rekabeti ortadan kalktığı için tüketici daha yüksek fiyat öder.
-
Pazar Dinamikleri: Rekabetin azalması, piyasada verimlilik kaybına yol açar.
-
Girişim Özgürlüğü: Bayiler fiyatlama konusunda bağımsız hareket edemez.
-
Marka Değeri Tartışması: Bazı akademisyenler, RPM’nin markanın imajını koruyabileceğini savunsa da, Türk rekabet hukuku uygulaması buna izin vermemektedir.
Uygulamada Karşılaşılan Örnekler
-
Elektronik Sektörü: Televizyon, telefon gibi ürünlerde üreticilerin fiyat listelerine bağlı kalınması.
-
Otomotiv Sektörü: Bayilerin araç satışında belirli fiyat altına inememesi.
-
Hızlı Tüketim Malları: Marketlerde promosyon kampanyalarının engellenmesi.
Eleştiriler ve Akademik Görüşler
Bazı iktisatçılar, RPM’nin her durumda zararlı olmadığını; özellikle kısa süreli promosyonlarda, marka imajını koruma veya hizmet kalitesini artırma amacıyla kullanılabileceğini ileri sürmektedir. Ancak Türk hukuku ve Rekabet Kurulu uygulaması, bu konuda katı bir yaklaşım benimsemektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Yeniden satış fiyatının belirlenmesi (RPM), rekabet hukuku bakımından en ağır ihlallerden biri olarak kabul edilmektedir. Hem Türk hukuku hem de Avrupa Birliği hukuku, RPM’yi doğrudan yasaklamakta; Rekabet Kurulu kararları ve yargı içtihatları bu yaklaşımı desteklemektedir.
RPM’nin tüketici refahını azaltması, bayilerin bağımsızlığını ortadan kaldırması ve pazar dinamiklerini bozması nedeniyle, teşebbüslerin dağıtım anlaşmalarında fiyat serbestisini korumaları hukuki bir zorunluluktur. Aksi halde yüksek idari para cezalarıyla karşılaşılması kaçınılmazdır.