Single Blog Title

This is a single blog caption

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu (TCK m.184)

TCK’nın ilgili maddesinde imar kirliliğine neden olma suçu şöyle tanımlanmaktadır:

“Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişinin işlediği suçtur.”

İmar, yapısal olarak bir yeri düzenlemek, orayı daha güzel bir hale getirmek, yaşama koşullarını optimize ederek bayındır duruma getirmektir.[1] İmar kelime kökeni olarak belirli bir düzendir. Kişilerin çevrede huzurlu bir şekilde yaşaması kanun koyucu tarafından korunur. Bu belirli düzene karşı işlenen suç imar kirliliği suçunu oluşturur. Düzeni oluşturmak için belirli planların olması gerekmektedir. Kişilerin çevrede sağlıklı ve yaşanabilir bir alanda hayatlarını devam ettirebilmeleri için planların yapılması gerekmektedir. Plansız olarak yaşayan çevrelerde insanların hayat kalitesi düşmekle birlikte o çevreden alınabilecek verimde düşmektedir. İmar planları yapılması belediyelerin ya da orada yaşayan insanların keyfi duruma göre değil yasal bir şekilde zorunlulukla yapılmaktadır. 3194 sayılı İmar Kanununda imar planları ile ilgili bir tanım yapılmamakla birlikte ilgili yönetmeliklerde tanımlara yer verilmiştir. İmar planları belirli ölçekler ile yapılmaktadır. Buna göre imar planı “Belde halkının sosyal ve kültürel gereksinimlerini karşılamayı, sağlıklı ve güvenli bir çevre oluşturmayı, yaşam kalitesini arttırmayı hedefleyen ve bu amaçla beldenin ekonomik, demografik, sosyal, kültürel, tarihsel, fiziksel özelliklerine ilişkin araştırmalara ve verilere dayalı olarak hazırlanan, kentsel yerleşme ve gelişme eğilimlerini alternatif çözümler oluşturmak suretiyle belirleyen, arazi kullanımı, koruma kısıtlama kararları , örgütlenme ve uygulama ilkelerini içeren pafta, rapor ve notlardan oluşan belgelerdir.”[2] İmar planları kendi içerisinde ayrıma tabi tutulmaktadır. Nazım imar planları ve uygulamalı imar planları olarak. Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği, madde 4’e göre:

  1. Nazım imar planları: Çevre düzeni planının genel ilke, hedef ve kararlarına uygun olarak, arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, çeşitli kentsel ve kırsal yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarını, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere, varsa kadastral durumu işlenmiş olarak 1/5.000 ölçekte, büyükşehir belediyelerinde 1/5000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte, onaylı halihazır haritalar üzerine, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanan plandır.
  2. Uygulama imar planı: Nazım imar planı ilke ve esaslarına uygun olarak yörenin koşulları ve planlama alanının genel özellikleri, yapının kullanım amacı ve ihtiyacı, erişilebilirlik, sürdürülebilirlik ve çevreye etkisi dikkate alınarak; yapılaşmaya ilişkin yapı adaları, kullanımları, yapı nizamı, bina yüksekliği, taban alanı katsayısı, kat alanı kat sayısı veya emsal, yapı yaklaşma mesafesi, ön cephe hattı, ifraz hattı, kademe hattı, ada ayrım çizgisi, taşıt, yaya ve bisiklet yolları, ulaşım ilişkileri, parkları, meydanları, kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanlarını, gerektiğinde; parsel büyüklükleri, parsel cephesi ve derinliği, arka cephe hattı, yol kotu ve bu kotun altındaki kat adedi, bağımsız bölüm sayısı gibi yapılaşma ve uygulamaya ilişkin kararları, uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren ve varsa kadastral durumu işlenmiş olarak 1/1.000 ölçekte onaylı halihazır haritalar üzerinde, plan notları ve ayrıntılı raporuyla bir bütün olarak hazırlanan plandır.

 

Planlar kendi içerisinde ana planlar ve alt kademe plan türleri olarak ayrılmaktadır. İmar planları, ana planlar içerisinde yer almaktadır. Planların oluşturuldukları yerlerin ihtiyacına göre düzenlenmektedir. Buna göre ana plan kademeleri; bölge planı, çevre düzeni planı, imar planlarıdır.

-Bölge planı, planlanacak yerin gelişme eğilimlerini analiz edip hedefler koyarak düzenlenen planlardır.

-Çevre düzeni planı, ülke ve bölge kapsamında sürekli olarak ilerlemeyi hedef alarak büyük ölçekli uygulama alanlarına sahip bir şekilde hazırlanan planlardır. Sanayi, turizm, ulaşım gibi alanları içerisine alır.

-İmar planlarını yukarıda tanımlanmaktadır.

Alt kademe plan türleri ise; revizyon imar planı, ilave imar planı, mevzii imar planı, ıslah imar planları olarak ayrılmaktadır.

-Revizyon imar planı: Planlarda uygulanması mümkün olmayan bölümlerin yenilenmesi ile yapılan plan türüdür. Plan kararlarının ana esaslarını etkilemektedir.

-İlave imar planı: Yürürlükte olan planın yetersiz kaldığı durumlara olan plana uygulanan bitişik, süreklilik ve uyum sağlayacak şekilde oluşturulan plandır.

-Mevzii imar planı: Mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ve sınırlarının ilgili idarece belirlenmesi halinde, Yönetmeliğin plan yapım kurallarına uyulmak üzere yapımı mümkün olan, yürürlükteki her tür ve ölçekteki plan sınırları dışında, planla bütünleşmeyen konumdaki sosyal ve teknik altyapı ihtiyaçlarını kendi bünyesinde sağlayan raporuyla bir bütün olan imar planlarıdır.[3]

-Islah imar planı: İmar planlarının amacı çevrede sağlıklı ve yaşanılabilir bir hayatı sunmak adına düzenleme yapmaktır. Eğer ki çevrede sağlıksız bir şekilde oluşmuş yapılar mevcutsa durumu dengeli ve düzenli hale getirmek için yapılan planlardır.

İmar planlarının yapılması ve değişiklikleri ile ilgili düzenlemeler kanunda belirtilmiştir. Plan değişiklikleri yapma yetkisi belediye meclislerine aittir. Nazım ve uygulama imar planları belediyelerce yapılır. Belediye meclisinde onaylanarak yürürlüğe girdikten sonra onay tarihinden itibaren bir ay süre ile ilan edilir ve bu bir aylık süre içerisinde planlara idari itirazda bulunulması mümkündür. İtiraz halinde belediye meclisleri onbeş gün içinde inceleyerek kesin karar oluşturur. Bu kesin karar bağlayıcıdır.

TCK’nın 184. Maddesi kapsamında nelerin suç kavramı içerisinde değerlendirilip nelerin değerlendirilemeyeceği bina ile yapı arasındaki farktan anlaşılmaktadır. Madde hükmünce yalnızca binalardan söz edilmektedir. Her bina bir yapıdır ama her yapı bir bina değildir. Evin bahçesinin etrafına örülen tel çitler bir bina değildir. Bundan kaynaklı imar kirliliğine neden olma suçu oluşturmaz örneklendirecek olursak. Bina yapıldıktan sonra eklenen yapıların bina içerisinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusu Yargıtay kararı ile düzenlenmiştir. [4] Bu karara göre sonradan eklenen yapının binanın taşıyıcı unsurunu etkileyip etkilemediği veya alan kazanıp kazanılmadığı durumları değerlendirilerek sonuca ulaşılır.

Kaçak yapılar, imar kirliliğini oluşturan en önemli etkenlerdir. Kaçak yapılar, kişinin kendi mülkiyeti üzerinde imar mevzuatına ve yapı ruhsatına aykırı olarak yapılan yapılardır.

Çevreye karşı işlenen suçlar TCK kapsamında hapis cezaları öngörülmektedir. İmar Kanunu içerisinde ise imar para cezası verilmektedir.

İmar kirliliğini neden olma suçunun unsurları maddi ve manevi unsurlardır.

  1. Maddi Unsurlar: Maddi unsurları anlayabilmek için maddenin gerekçesini bilmek gerekmektedir.

Madde metninde imar mevzuatında belirlenen usul ve koşullara aykırı olarak inşa faaliyetinde bulunmak, suç olarak tanımlanmıştır.

TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrasına göre suç, yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmakla oluşur. Böylece, sadece binayı inşa eden yüklenici, taşeron, usta veya kalfa değil; inşaatın sahibi de, bu suçtan dolayı fail olarak sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, bu tür inşa faaliyetlerine kontrol ve denetim hizmeti veren teknik kişiler de bu suçtan dolayı fail sıfatıyla cezalandırılacaktır.

TCK’nın 184. maddesinin ikinci fıkrasında; yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılması ya da bu hizmetlerden yararlanılmasına müsaade edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

TCK’nın 184. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, yapı ruhsatiyesine dayalı olarak yapılmış olsun veya olmasın, yapı kullanma izni alınmamış binalara elektrik, su, telefon veya gaz bağlantısı yapılması veya bu hizmetlerden yararlanılmasına müsaade edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

TCK’nın 184. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai veya ticari faaliyetin icrasına müsaade edilmesi, ayrı bir suç oluşturmaktadır.

TCK’nın 184. maddesinin beşinci fıkrasında bu madde hükümlerinin uygulanma alanı ile ilgili sınırlama getirilmiştir. Bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanabilecektir. Örneğin organize sanayi bölgeleri, özel imar rejimine tabi bölge niteliği taşımaktadır. Ancak, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından bu sınırlama kabul edilmemiştir. Bu bakımdan, köy sınırları içinde inşa edilen, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından da bu madde hükümleri uygulanabilecektir.

  1. Suçun Konusu ve Mağduru

TCK m.184/1’ de düzenlenen suçun konusu, belediye sınırları veya özel imar rejimine tabi yerlerde bulunan binadır. Yani suçun konusu binalardır. TCK m.184/2’ de düzenlenen suçun konusu şantiyedir. Şantiye, lüzum ve ihtiyaca göre inşaatın devamı süresinde kullanılıp yıkılmak üzere yapılacak binadır. TCK m.184/3’de düzenlenen hükümde sınai faaliyet suçun konusunu oluşturur. Burada önemli ayrım kanun hükmünden hareketle sadece sınai faaliyetlerin suç oluşturacağı yönündedir. Ticari faaliyetler suç oluşturmaz. Fiillerde suçun konusu bağlamında değerlendirilir.

Suçun mağduru ise belirli bir kişi ya da kişi topluluğu değil düzenli bir çevrede yaşama hakkına sahip olan tüm bireylerdir.

  1. Fail

TCK m.184/1’ göre suçun faili, ruhsatsız veya ruhsata aykırı bina yapan veya yaptıran kişidir. Buna ek olarak inşa faaliyetlerini kontrol ve denetiminden sorumlu kişiler de suçtan fail olarak sorumlu tutulur.

  1. Suçun Manevi Unsuru: İmar kirliliğine neden olma suçu kasten işlenmektedir. Taksirle işlenmesi söz konusu değildir.

 

İmar kirliliğine neden olma suçunda etkin pişmanlık mümkündür. TCK’nın 184/5 hükmünce etkin pişmanlık oluşabilmektedir. Madde hükmüne göre:

“Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptırdığı binayı imar planına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılamaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.”

Bu kanun hükmünde düzenlenen etkin pişmanlık ile diğer maddelerde düzenlenen etkin pişmanlık kavramı birbirinden farklılık göstermektedir. Çünkü, kişi etkin pişmanlık gösterdiğinde suç aslında oluşmuştur ve cezası buna göre ya indirilir ya da verilmez. İmar kirliliğine neden olma suçunda etkin pişmanlıkta ise suç sanki hiç oluşmamış gibi bir sonuca ulaşılmaktadır. Bu durum etkin pişmanlığı şahsileştirdiği için etkin pişmanlık şartlarıyla uyum göstermez.

İmar kirliliği günümüzde artan şehirleşme, göç ve çarpık kentleşme ile oldukça güncel bir sorun haline gelmiştir. Belediyelerin sorumlulukları, kişilerin ve denetim merkezlerinin sorumluluklarını ihlal etmeleri durumunda bu suç oluşur. Belediyelerin sunması gereken hizmetleri sunmaması sonucu bu suçun oluşması mümkündür. Belediyelerin görevlerinden bazıları şunlardır: “Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak.” (5216 s. Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7. Maddesinin (r) bendi) Belediyeler bu görevlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Yapı kullanma izni verilmeyen veya alınmayan yapıların izin alıncaya kadar belediye hizmetlerinden ve tesislerinden faydalanamayacakları belirtilmiş olduğundan yapı kullanma izin belgesi (iskan) olmayan konuta su abonesi yapma zorunluluğu yoktur. Aksine eylem suçtur.[5]

İmar kirliliği ile bir diğer çok önemli bir kavram mevcuttur: İmar Barışı

İmar barışı düzenlenmesinin temel hedefi, idarenin Yapı Kayıt belgesinden elde edeceği gelirlerle kentsel dönüşüm uygulamalarının maddi kaynağını sağlamasıdır.[6] Yargıtayı Hukuk Genel Kurulunun bir kararında bu durum açıklanmıştır; “… Taşınmaz sahibi imara aykırı olan yapı ile ilgili yapı kayıt belgesi aldığında binanın kullanılması sağlanabilecektir ancak yapı kayıt belgesi yukarıda belirtildiği üzere binayı iskan alınacak şekilde imara uygun hale getirmeyecektir…”[7] İmar barışı ile imar affı kavramları aynı değildir. İmar affı kavramı, imar mevzuatına aykırı yapılar hukukun içine dahil edilmiş; yasama yoluyla hukuka aykırılıkları ortadan kaldırılmıştır.

İmar kirliliğine neden olma suçunda soruşturma, kovuşturma ve cezalandırma bölümü oldukça önemlidir.

İmar kirliliğine neden olma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı değildir, re’sen takip edilir. Adli ve idari yaptırımlar mümkün olmakla birlikte hapis cezasının verilmesi de mümkündür. Hapis cezasının süreleri kanunda belirtilmiştir. Buna göre:

TCK madde 184: (1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2)Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3)Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçun zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Savcılığın imar kirliliğine neden olma suçunun gerçekleştiği andan itibaren sekiz yıl içerisinde soruşturmayı başlatması gerekmektedir.

Son olarak görev ve yetkili mahkemeleri incelememiz gerekir. Dava süreci için hangi mahkemenin görevli hangi mahkemenin yetkili olduğunu bilmek oldukça önemlidir. Görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemesidir. Yetkili mahkemesi ise, imar kirliliğine neden olma suçunun işlendiği yerdir.

 

Unutmayın ki her olay ve durum kendi şartları içerisinde değerlendirilir, bir sonuca ulaşılır. Daha detaylı bilgi alabilmek ve sağlıklı bir süreç yönetebilmek adına büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

[1] Ali Rıza İlgezdi, Serkan Batak, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, Seçkin Yayınevi, 2021, s26.

[2] Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik, BK: madde 3/11

[3] Ali Rıza İlgezdi, Serkan Batak, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, Seçkin Yayınevi, 2021, s30.

[4] Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 06.11.2018 tarih, E:2015/176, K:2018/503

[5] Yargıtay 13. HD: E: 2006/13231 K. 2007/640 T. 25.01.2007- Legal Hukuk Dergisi Temmuz 2007 sayı 55 s. 2267-2268

[6] M. Lamih Çelik, Cüneyd Altıparmak, 101 Soruda İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu ve İmar Barışı, Seçkin Yayınevi, 2021, s197.

[7] YGHK, E: 202/15-168 K: 2020/394 T: 10.06.2020

2 Responses

  1. Emi̇ne

    Makaleniz için teşekkürler! İmar kirliliği, çevremize ve doğaya verdiği zararlar nedeniyle gerçekten ciddi bir suçtur. Ancak, bazen marjinal bölgelerdeki yoksul insanların yaşam koşullarını iyileştirme amacıyla yapılan illegal yapılar da göz ardı edilmemeli. Bu noktada nasıl bir denge sağlanabilir? Makalede bu konuya da değinmenizi rica ederim.

  2. Rabi̇a

    Merhaba, makaleniz oldukça aydınlatıcı oldu. Ancak, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu’nun caydırıcılığının artırılması konusunda ne düşünüyorsunuz? Suçun cezai yaptırımlarının daha da sertleştirilerek bu tür kötü niyetli eylemleri önlemeye yönelik adımlar atılabilir mi? Şimdiden teşekkürler!

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button