Geçersiz Sözleşmelerde İade Yükümlülüğü
Geçersiz Sözleşmelerde İade Yükümlülüğü: TBK m. 77 vd. Çerçevesinde Uygulama
1. Giriş
Uygulamada en çok yaşanan sorunlardan biri şu:
-
Taraflar sözleşme yapıyor,
-
Edimler ifa edilmeye başlanıyor,
-
Yıllar sonra mahkeme “bu sözleşme geçersiz” diyor.
Müvekkilin ilk sorusu da şu oluyor:
“O zaman ödediğim para, teslim ettiğim mal, yaptığım iş ne olacak, geri alabilir miyim?”
Bu soru, geçersiz sözleşmelerde iade yükümlülüğünü doğrudan gündeme getiriyor. Türk Borçlar Kanunu’nun 77 ve devamı maddeleri, bu noktada ana başvuru çerçevesini oluşturuyor: sebepsiz zenginleşme hükümleri.
Geçersiz (hükümsüz) sözleşmelerde:
-
Taraflar arasında geçerli bir borç ilişkisi doğmamış kabul edildiği hâlde,
-
Bir taraf diğerine edim ifa etmişse,
-
Ortaya çıkan durum, klasik anlamda bir “haklı sebep olmaksızın zenginleşme” olarak karşımıza çıkar.
2. Geçersiz Sözleşme Kavramı ve Türleri
2.1. “Geçersizlik” Ne Demektir?
Borçlar hukukunda bir sözleşmenin kurulabilmesi için;
-
Tarafların iradelerinin uyuşması,
-
Konunun mümkün ve belirli/belirlenebilir olması,
-
Hukuka, ahlaka, kamu düzenine aykırılık içermemesi,
-
Bazı hâllerde aranıyorsa şekil şartına uyulması,
-
Ehliyet ve temsil şartlarının gerçekleşmiş olması
gerekir. Bu şartlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da sakatlığı, sözleşmeyi geçersiz hâle getirebilir.
Geçersizlik kavramı;
-
Kesin hükümsüzlük (butlan),
-
Askıda hükümsüzlük,
-
Yokluk,
-
İptal edilebilirlik
gibi alt kategorilerle birlikte değerlendirilir.
2.2. Kesin Hükümsüzlük (Butlan)
Kesin hükümsüz sözleşmeler, başından itibaren hiç hüküm doğurmamış kabul edilen sözleşmelerdir. Örneğin:
-
Hukuka veya ahlaka aykırı sözleşmeler,
-
Konusu imkânsız sözleşmeler,
-
Kanunun emredici hükümlerine açıkça aykırı sözleşmeler,
-
Kanunun öngördüğü zorunlu şekle uyulmaması hâlinde yapılan sözleşmelerin önemli bir kısmı
butlanla maluldür.
Butlan hâlinde:
-
Sözleşme ex tunc (başlangıçtan itibaren) hükümsüzdür,
-
Buna rağmen taraflar edimleri ifa etmiş olabilir,
-
Bu durumda TBK m. 77 vd. gereğince iade yükümlülüğü doğar.
2.3. Askıda Hükümsüzlük ve Yetkisiz Temsil
Yetkisiz temsil, özellikle ticari hayatta sık karşılaşılan bir durumdur. Temsil yetkisi olmayan bir kişinin başkası adına sözleşme yapması hâlinde:
-
Temsil olunan kişi sözleşmeyi sonradan onaylamazsa,
-
Sözleşme askıda hükümsüz kalır ve nihayetinde taraflar arasında geçerli sözleşme ilişkisi doğmaz.
Buna rağmen taraflardan biri karşı tarafa edim ifa etmişse, geçerli sözleşmeye dayanamayan bu ifa, sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri istenebilir.
2.4. Yokluk ve Görünüşte Sözleşmeler
Bazı hâllerde sözleşmenin kurulması için zorunlu unsurlardan biri eksiktir; örneğin:
-
Tapuda yapılması gereken bir taşınmaz satışının sadece adi yazılı sözleşmeyle yapılması,
-
Çok imzalı olması gereken bir sözleşmenin imzalanmaması,
-
Noterlik şekline tabi bir akdin hiç yapılmaması
gibi hâllerde yokluk söz konusu olabilir.
Fiili hayatta taraflar, bu yok hükmündeki sözleşmeye güvenerek edim ifa etmişse, yine karşımıza TBK m. 77 vd. çerçevesinde bir iade sorunu çıkar.
2.5. İptal Edilebilirlik ve İptal Hakkının Kullanılması
İrade sakatlığı hâllerinde (hata, hile, korkutma gibi):
-
Sözleşme, iptal edilinceye kadar geçerlidir;
-
İptal hakkı kullanıldığında, sözleşme baştan itibaren hükümsüz sayılır.
İptal hakkının kullanılmasından sonra, tarafların elde ettikleri edimleri birbirlerine iade etmeleri gerekir. Burada da TBK m. 77 vd. devreye girer ve sebepsiz zenginleşme mantığıyla iade rejimini belirler.
3. Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerinin Genel Çerçevesi (TBK m. 77 vd.)
3.1. Sebepsiz Zenginleşmenin Şartları
TBK’nın sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümleri, geçersiz sözleşmelerde iade sorununun temelini oluşturur. Klasik dört şart vardır:
-
Zenginleşme: Bir kimsenin malvarlığında artma veya borçlarında azalma olması.
-
Fakirleşme: Diğer tarafın malvarlığında buna karşılık gelen bir azalma olması.
-
İlliyet bağı: Zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik ilişkisi bulunması.
-
Haklı sebebin yokluğu: Zenginleşmeyi haklı kılacak geçerli bir hukuki sebebin bulunmaması.
Geçersiz sözleşmelerde:
-
Taraflar sözleşmenin geçerli olduğunu düşünerek edim ifa eder,
-
Sonradan sözleşmenin hiç doğmadığı veya baştan itibaren geçersiz olduğu tespit edilince,
-
Bu edimleri artık haklı kılacak bir hukuki sebep kalmaz,
-
Dolayısıyla zenginleşen taraf, sebepsiz zenginleşen konumuna düşer.
3.2. Sebepsiz Zenginleşme – Haksız Fiil – Vekâletsiz İş Görme Ayrımı
Uygulamada davanın hukuki niteliği önemlidir. Geçersiz sözleşmede iade talepleri:
-
Kural olarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanır,
-
Bazı özel hâllerde haksız fiil veya vekaletsiz iş görme ile yarışabilir.
Ancak tipik durum şudur:
Geçerli sözleşme yok, taraflar arasında geçerli borç ilişkisi doğmamış, buna rağmen edim ifa edilmişse, iade talebi için doğal zemin TBK m. 77 vd.’dir.
4. Geçersiz Sözleşmelerde İade Yükümlülüğünün Doğumu
4.1. İade Borcu Ne Zaman Ortaya Çıkar?
Geçersiz sözleşmelerde iade borcu, teknik olarak:
-
Sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olması,
-
Taraflardan birinin veya her ikisinin edim ifa etmiş olması,
-
Geçersizliğin tespiti/ileri sürülmesi ve artık bu edimi haklı kılacak bir sebebin kalmaması
ile birlikte ortaya çıkar.
Mahkemenin “geçersizlik” tespiti, genellikle geçmişe etkili biçimde sonuç doğurduğundan, edilgen taraf geriye dönük olarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade talep edebilir.
4.2. Tarafların Konumu: Zenginleşen Kim, Fakirleşen Kim?
Her dosyada şu üç soruyu sormak gerekir:
-
Kim zenginleşti?
-
Para alan, malı teslim alan, hakkı kullanan taraf kim?
-
-
Kim fakirleşti?
-
Ödeyen, teslim eden, harcama yapan taraf kim?
-
-
Zenginleşme hâlen mevcut mu?
-
Zenginleşme aynen duruyor mu, yoksa elden çıkmış, değer azalmış mı?
-
Örneğin:
-
Geçersiz kira sözleşmesinde kiracı yıllarca kira ödemişse, mal sahibi kira bedelleri kadar zenginleşmiş, kiracı ise fakirleşmiştir.
-
Geçersiz taşınmaz satışı nedeniyle alıcı satış bedelini ödemiş, buna karşılık tapu devri gerçekleşmemişse, satıcı zenginleşmiş, alıcı fakirleşmiştir.
4.3. İade Borcunun Hukuki Niteliği
Geçersiz sözleşmelerde iade borcu:
-
Sözleşmeden doğan “asli borç” değildir,
-
Kanundan doğan, sebepsiz zenginleşmeye dayalı ikincil bir borçtur.
Bu nedenle;
-
Zamanaşımı,
-
Faiz başlangıcı,
-
Talep edilebilecek kalemler,
doğrudan TBK m. 77 vd.’ye göre belirlenir; sözleşmedeki faiz, ceza koşulu vb. hükümler ise geçersiz sözleşmeye bağlı oldukları için kural olarak uygulanmaz.
5. İade Borcunun Kapsamı ve Sınırları
5.1. Aynen İade Esası
Sebepsiz zenginleşmede temel kural, mümkün olduğu ölçüde aynen iadedir.
-
Para alınmışsa, aynı miktar para iade edilir.
-
Bir mal alınmışsa, aynı mal iade edilir.
-
Kullanım hakkı sağlanmışsa, bir dönem boyunca bundan elde edilen yararın karşılığı iade edilmesi gündeme gelebilir.
Geçersiz sözleşmelerde de, ilk bakışta çözüm şöyledir:
Ne aldıysan onu geri vereceksin.
Ancak her zaman aynen iade mümkün olmayabilir.
5.2. Aynen İade Mümkün Değilse Değer İadesi
Mal telef olmuş, elden çıkarılmış, değerini kaybetmiş veya aynen iade imkânsız hâle gelmişse:
-
İyi niyetli zenginleşen, elindeki zenginleşme nispetinde ve zenginleşmenin devam ettiği ölçüde sorumludur.
-
Kötü niyetli zenginleşen ise çoğu durumda daha geniş bir sorumluluğa tabi tutulur; elde ettiği semereleri ve kaçınabildiği giderleri de iade etmek durumundadır.
Örneğin:
-
Geçersiz bir satış sözleşmesiyle alınan araç daha sonra satılmışsa, iade artık araç üzerinden değil, elde edilen bedel ve zenginleşme üzerinden yapılır.
-
Geçersiz kira sözleşmesinde kiracı taşınmazı kullanmış, ancak taşınmazı teslim etmişse, mal sahibi, haksız yere aldığı kira bedellerinin iadesiyle yükümlü olabilir; kiracının kullanımdan sağladığı fayda ile iade edilecek bedel arasında ayrıca dengeleme gündeme gelebilir.
5.3. Kullanma, Semere ve Masraflar
İade borcunun kapsamı belirlenirken şu noktalar önemlidir:
-
Semereler (gelirler):
-
Kötü niyetli zenginleşen, elde ettiği doğal ve medeni semereleri iade etmekle yükümlü kabul edilir.
-
İyi niyetli zenginleşenin sorumluluğu, genellikle elindeki fiili zenginleşme ile sınırlıdır.
-
-
Kullanma karşılığı bedel:
-
Geçersiz sözleşme uyarınca bir malı kullanma imkânı elde eden ve kullanmış olan tarafın, karşı tarafa kullanma karşılığı makul bir bedel ödemesi gündeme gelebilir.
-
Örneğin taşınmazı yıllarca kullanan taraf, taşınmaz malikine karşı bir kullanma bedeli ödemek zorunda kalabilir.
-
-
Yapılan masraflar:
-
Zenginleşen taraf, mal veya hakkın korunması için yaptığı zorunlu ve yararlı masraflar bakımından, masraf iadesi talep edebilir.
-
Bu, sebepsiz zenginleşmede karşı tarafın da hakkaniyet gereği gözetilmesi ilkesinin yansımasıdır.
-
5.4. İyi Niyet – Kötü Niyet Ayrımı
Geçersiz sözleşmelerde iade rejimini en fazla etkileyen unsurlardan biri iyi niyet – kötü niyet ayrımıdır.
-
İyi niyetli zenginleşen:
-
Geçersizliği bilmiyor, bilmesi de beklenmiyorsa,
-
Zenginleşmenin elinde kaldığı ölçüde sorumlu olur; elinden çıkmışsa, bazı hâllerde iade yükümlülüğü sınırlanabilir.
-
-
Kötü niyetli zenginleşen:
-
Geçersizliği biliyor veya bilebilecek durumdaysa,
-
Zenginleşmenin elinden çıkmış olmasına bakılmaksızın daha geniş kapsamda iade yükümlüdür;
-
Elde ettiği semereler ve kaçındığı giderler de iade konusu yapılabilir.
-
Örneğin:
-
Ahlaka veya kanuna aykırı sözleşmelerde çoğu zaman taraflar en azından bir ölçüde kötü niyetli sayılabilecek durumdadır. Uygulamada bu tür sözleşmelerde iade rejimi daha sıkı yorumlanmaktadır.
6. Farklı Geçersizlik Hâllerine Göre Uygulama Örnekleri
6.1. Şekil Eksikliği Nedeniyle Geçersiz Sözleşmeler
Kanun bazı sözleşmeler için geçerlilik şartı olarak şekil öngörmüştür. Örneğin:
-
Taşınmaz satış sözleşmesinin tapuda resmî şekilde yapılması,
-
Bazı kefalet sözleşmelerinin belirli şekil şartlarına tabi olması,
-
Bazı aile hukukuna ilişkin mal rejimi sözleşmelerinin noterde düzenleme şeklinde yapılması.
Bu şekil şartına uyulmadığında sözleşme geçersizdir; buna rağmen taraflar:
-
Bedel ödemiş,
-
Taşınmazı fiilen teslim etmiş,
-
Kredi kullanmış olabilir.
Bu durumda:
-
Geçersiz sözleşmeden doğan borç ilişkisi yoktur,
-
Taraflar TBK m. 77 vd. uyarınca verdiklerini geri isteme hakkına sahiptir.
Örneğin:
-
Tapuda satış yapılmadan alıcı, “adı satış” niteliğinde bir sözleşmeyle bedelin tamamını ödemişse; taşınmaz devri gerçekleşmemişse, alıcı ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme davasıyla talep edebilir.
6.2. Ahlaka veya Kanuna Aykırı Sözleşmeler
Hukuka veya ahlaka aykırı sözleşmeler, baştan itibaren hükümsüzdür. Ancak iade rejimi burada daha karmaşık hâle gelir; zira:
-
Bazı hâllerde tarafların eşit derecede kusurlu olduğu,
-
Bazı hâllerde taraflardan birinin daha ziyade korunmaya değer olduğu,
kabul edilebilir.
Örneğin:
-
Taraflardan biri diğerinin zayıf durumundan yararlanarak aşırı faiz veya ekonomik sömürü içeren bir sözleşme yapmışsa,
-
Aşırı yararlanma (gabin) veya kamu düzenine aykırı ağır dengesizlik söz konusuysa,
zayıf tarafın yaptığı ödemelerin tam iadesi, güçlü tarafınsa elde ettiği zenginleşmenin geri verilmesi gündeme gelir. Uygulamada, mahkemeler bu tür hâllerde hakkaniyet ve dürüstlük kuralını yoğun şekilde kullanmaktadır.
6.3. Ehliyetsizlik Hâlinde Yapılan Sözleşmeler
Ayırt etme gücü olmayan, küçük veya kısıtlı kişilerin yaptığı sözleşmelerde:
-
Sözleşme geçersiz kabul edilir,
-
Bu kişiler veya kanunî temsilcileri, verilen şeyin iadesini talep edebilir.
Ancak burada, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanırken korunan taraf genellikle ehliyetsiz veya zayıf taraftır. Örneğin:
-
Ayırt etme gücü olmayan kişinin yaptığı işlemlerde, karşı tarafın iyi niyetli olup olmaması,
-
Alınan edimin hâlihazırda muhafaza edilip edilmediği,
-
Ehliyetsiz kişinin malvarlığının uğradığı zararın kapsamı
iade hesabında ve sorumluluğun sınırlandırılmasında çok önemlidir.
6.4. Yetkisiz Temsil ve Askıda Hükümsüzlük
Yetkisiz temsil hâlinde sözleşme başlangıçta askıda hükümsüzdür. Temsil olunanın onayı gelmezse:
-
Taraflar arasında geçerli sözleşme ilişkisi doğmaz,
-
Buna rağmen edim ifa edilmişse, sebepsiz zenginleşme hükümleri devreye girer.
Örneğin:
-
Yetkisiz bir kişi bir şirket adına taşeronla sözleşme yapmış, taşeron işi yapmış, fakat şirket sözleşmeyi onaylamamışsa;
-
Taşeronun, yaptığı iş karşılığında sebepsiz zenginleşme veya vekâletsiz iş görme hükümlerine dayanarak iade/tazminat talep etmesi mümkündür.
6.5. Muvazaalı İşlemler
Muvazaalı işlemlerde de, görünüşteki sözleşme çoğu zaman geçersizdir. Taraflar:
-
Üçüncü kişileri aldatmak için gerçekte istemediklerini beyan etmiş,
-
Görünüşte sözleşme yapıp, aralarında farklı bir anlaşma kurmuş olabilirler.
Görünüşteki sözleşmenin hükümsüzlüğü tespit edildiğinde:
-
Bu sözleşmeye dayanarak edim ifa eden taraf,
-
Gerçek durum, muvazaanın kapsamı ve haksız amaç dikkate alınarak,
sebepsiz zenginleşme çerçevesinde geri istem hakkına sahip olabilir. Burada da tarafların kusur durumu ve kamu düzeni son derece belirleyicidir.
7. Zamanaşımı, Faiz ve Dava Stratejisi
7.1. Zamanaşımı Süresi
Sebepsiz zenginleşmeden doğan talepler için TBK’da iki kademeli bir zamanaşımı öngörülür:
-
Kısa süreli zamanaşımı:
-
Zarar gören, sebepsiz zenginleşmeyi ve zenginleşenin kim olduğunu öğrendiği tarihten itibaren nispeten kısa bir süre içinde davasını açmalıdır.
-
-
Uzun süreli zamanaşımı:
-
Öğrenmeden bağımsız olarak, zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten itibaren belirli bir azami süre geçince, artık dava açılamaz.
-
Geçersiz sözleşmelerde pratik sorun şudur:
-
Taraf genellikle sözleşmenin geçersiz olduğunu mahkeme kararıyla öğrenir,
-
Ancak sebepsiz zenginleşme olgusu ve zenginleşenin kim olduğu, çoğu durumda ifa anından itibaren bilinir kabul edilir.
Bu nedenle zamanaşımı konusunda dikkatli değerlendirme ve zamanında dava açma hayati önem taşır.
7.2. Faiz Başlangıcı
İade davasında faiz:
-
Kural olarak, borçlunun temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren söz konusu olur,
-
Geçersiz sözleşmede ödenen paraların iadesinde, çoğu zaman dava tarihi veya ihtar tarihi faiz başlangıcı kabul edilir,
-
Kötü niyetli zenginleşenler bakımından daha erken tarihten itibaren faiz talep edilmesi yönünde güçlü argümanlar geliştirilebilir.
Sözleşmedeki faiz hükümleri ise, sözleşme geçersiz kabul edildiği için tek başına dayanak olamaz; ancak hâkim, sebepsiz zenginleşmede faiz oranını ve başlangıç tarihini belirlerken, somut olayın özelliklerini ve tarafların durumunu dikkate alır.
7.3. Dava Türü ve Talep Sonucu
Uygulamada, avukat açısından en kritik noktalardan biri dava dilekçesinin hukuki dayanağı ve talep sonucudur:
-
Farklı senaryolarda;
-
Geçersiz sözleşmenin tespiti + iade (sebepsiz zenginleşme),
-
Sadece sebepsiz zenginleşme alacağının tahsili,
-
Terditli (kademeli) talepler
stratejik olarak kullanılabilir.
-
-
Aynı olayda hem sözleşmesel alacak hem sebepsiz zenginleşme ihtimalleri bir arada düşünülebiliyorsa,
-
Öncelikle sözleşmeye dayalı alacak,
-
Hilafına kanaat hâlinde sebepsiz zenginleşme talebi
ileri sürülmesi, müvekkilin menfaatini korur.
-
Taleple bağlılık ilkesi nedeniyle, mahkeme sebepsiz zenginleşme hükümlerine kendiliğinden dayanmayabilir; bu nedenle hukuki dayanağın net kurulması önemlidir.
9. Sık Sorulan Sorular
Soru 1: Geçersiz sözleşmelerde iade yükümlülüğü nedir?
Geçersiz sözleşmelerde iade yükümlülüğü, baştan itibaren hüküm doğurmayan veya sonradan geçersiz hâle gelen bir sözleşme uyarınca ifa edilen edimlerin, sebepsiz zenginleşme hükümleri (TBK m. 77 vd.) çerçevesinde geri verilmesini ifade eder. Geçerli sözleşme olmadığı için, iade borcu kanundan doğan ikincil bir borçtur.Soru 2: Geçersiz sözleşmede ödediğim parayı geri isteyebilir miyim?
Evet. Sözleşme hukuken geçersiz ise, bu sözleşmeye dayanarak ödediğiniz para, hukuki sebebi ortadan kalkmış bir zenginleşme oluşturur. TBK m. 77 vd. kapsamında, sebepsiz zenginleşme davası ile bu tutarın iadesini talep edebilirsiniz. Ancak zamanaşımı ve iyi/kötü niyet durumu mutlaka analiz edilmelidir.Soru 3: Geçersiz taşınmaz satış sözleşmesinde tapu devri yapılmadı, bedeli geri alabilir miyim?
Tapuda resmî şekilde yapılmamış satış sözleşmeleri kural olarak geçersizdir. Buna rağmen bedel ödendiği hâlde tapu devri yapılmamışsa, geçersiz sözleşmede iade yükümlülüğü gündeme gelir ve ödenen bedelin iadesi sebepsiz zenginleşme temelinde talep edilebilir. Somut olayda zamanaşımı, iyi/kötü niyet ve taşınmazın mevcut durumu ayrıca değerlendirilir.Soru 4: Ahlaka aykırı sözleşmelerde iade talep edilebilir mi?
Ahlaka aykırı sözleşmeler baştan itibaren hükümsüzdür. Ancak iade rejimi burada hassastır. Tarafların kusur durumu, korunmaya değer menfaatler ve kamu düzeni dikkate alınarak; kimi hâllerde sadece bir taraf lehine iade kararı verilebilir, kimi hâllerde iade istemi reddedilebilir. Somut olayın özellikleri belirleyicidir.Soru 5: Geçersiz sözleşmede iade davası açmak için zamanaşımı süresi nedir?
Sebepsiz zenginleşmeden doğan alacaklar, TBK’daki özel zamanaşımı süresine tabidir. Zenginleşen ve zenginleşmeden zarar görenin kim olduğunun öğrenilmesinden sonra belirli bir süre içinde dava açılması gerekir; ayrıca zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten itibaren belli bir azami sürenin geçmesiyle talep hakkı sona erer. Bu sürelerin somut olayda nasıl işleyeceği teknik bir değerlendirme gerektirir.Soru 6: Geçersiz sözleşmede iade davasında faiz ne zaman başlar?
Genel olarak, sebepsiz zenginleşme alacağı için faiz, borçlunun temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren talep edilir. Bu tarih çoğu zaman ihtarname tarihi veya dava tarihi olarak kabul edilir. Kötü niyetli zenginleşen bakımından daha erken tarihten itibaren faiz istenmesi yönünde argümanlar geliştirilebilir; ancak hâkimin takdiri ve somut olayın koşulları önemlidir.Soru 7: Geçersiz sözleşmelerde iade yükümlülüğü sadece para için mi geçerlidir?
Hayır. İade yükümlülüğü; para, mal, hak, kullanım imkânı, lisans, hizmet gibi her türlü malvarlığı değerini kapsar. Aynen iadenin mümkün olduğu durumlarda aynen, değilse değer iadesi gündeme gelir. Kötü niyetli zenginleşenler ayrıca semereleri ve kaçındıkları giderleri de iade etmek zorunda kalabilir.