FİKRİ HAKLARIN İHLALİNDE CEZAİ YAPTIRIMLAR
Fikri Hakların İhlalinde Cezai Yaptırımlar ve Hukuki Yollar
Giriş
Fikri ve sınai haklar, günümüz bilgi toplumunda en önemli ekonomik değerlerden biri haline gelmiştir. Eser sahipleri, markalar, patent sahipleri ve tasarımcılar, yaratıcılıklarının meyvelerini korumak ve ticari olarak değerlendirmek için fikri mülkiyet haklarına ihtiyaç duyarlar. Bu hakların ihlal edilmesi, sadece ekonomik kayıplara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda yaratıcılığı teşvik eden hukuki yapıyı da zedeler. Bu nedenle, fikri hakların korunması için etkin hukuki yolların yanı sıra caydırıcı cezai yaptırımların da bulunması gerekmektedir.
Fikri mülkiyet hakları ihlallerine karşı Türk hukukunda cezai yaptırımlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gibi çeşitli yasal düzenlemelerle korunmaktadır. Makalede, fikri hakların ihlalinde cezai yaptırımlar ve hukuki yollar ele alınacak, ilgili kanun maddeleri çerçevesinde açıklamalara yer verilecektir.
I. Fikri Hakların Korunmasında Cezai Yaptırımlar
Fikri mülkiyet haklarının korunmasında cezai yaptırımlar, ihlalin niteliğine göre değişiklik göstermektedir. Cezai yaptırımlar, genellikle eser sahibinin izni olmaksızın yapılan çoğaltma, yayma, kiralama, kamuya iletim ve eser sahibinin diğer mali haklarının ihlali durumlarında uygulanır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71. maddesi, eser sahibinin izni olmadan yapılan çoğaltma ve dağıtma faaliyetlerini cezalandırır. Buna göre, eser sahibinin izni olmaksızın bir eseri çoğaltan, dağıtan veya ticari amaçla satan kişiler, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, eser üzerinde değişiklik yaparak veya eserin asıl niteliğini bozarak kullanım durumlarında da benzer cezai yaptırımlar uygulanır.
Madde 71 – (Değişik: 23/1/2008-5728/138 md.)
Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya
bağlantılı hakları ihlal ederek:
1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın
işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline
yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya
çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair
şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para
cezasına hükmolunur.
2. Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis
veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle
işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.
3. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar
hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
4. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında
kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
5. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi,
altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
6. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak
çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para
cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bahsi geçen fiilleri yetkisiz
olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik
sağlayıcılar hakkında, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç
aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış, dağıtılmış veya yayımlanmış bir
eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma
evresinden önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını sağladığı takdirde,
hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ise marka, patent ve tasarım haklarının ihlalinde öngörülen cezai yaptırımları düzenler. Kanun’un 30. maddesi, marka hakkını ihlal eden kişilere karşı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası uygulanmasını öngörür. Bu yaptırımlar, marka sahibinin izni olmaksızın markayı kullanan, taklit eden veya markayı ticaret amacıyla satan kişiler için geçerlidir.
Marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler
Madde 30- (1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz
ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari
amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve
yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi
olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile
cezalandırılır.
(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya
rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne
kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın
Türkiye’de tescilli olması şarttır.
(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden
veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya
çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya
hükmolunmaz.
II. Hukuki Yollar
Fikri hakların ihlalinde başvurulabilecek hukuki yollar, hem hak sahibinin uğradığı zararın giderilmesi hem de ihlalin durdurulması amacıyla önemli bir yer tutar. Hukuki yollar, genellikle hukuk davaları aracılığıyla yürütülür ve ihlalin sonuçlarına göre farklı talepleri içerebilir.
a. İhtiyati Tedbir
Fikri hakların ihlalinde en yaygın kullanılan hukuki yollardan biri ihtiyati tedbir talebidir. İhtiyati tedbir, ihlalin durdurulması ve daha fazla zarar doğmasının engellenmesi amacıyla mahkemeden talep edilen bir koruma önlemidir. Fikri mülkiyet hakları söz konusu olduğunda, ihtiyati tedbir talebi genellikle eserin veya ürünün piyasadan çekilmesi, çoğaltma faaliyetlerinin durdurulması veya ticari amaçlı satışların engellenmesi gibi taleplerle şekillenir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesi, ihtiyati tedbir taleplerinin özellikle patent ve marka hakkı ihlallerinde etkin bir şekilde kullanılabileceğini düzenler. İhtiyati tedbir kararı, ihlal durumunun aciliyet arz ettiği hallerde, mahkemeler tarafından genellikle hızlı bir şekilde verilir.
b. Tazminat Davaları
Fikri hakların ihlal edilmesi durumunda, hak sahipleri uğradıkları maddi ve manevi zararların tazminini talep edebilirler. Tazminat davaları, genellikle ihlal sonucunda doğan ekonomik kayıpların ve manevi zararın giderilmesine yönelik olarak açılır. Fikri hak ihlalinden kaynaklanan tazminat talepleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68. maddesi ile düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, eser sahibinin mali haklarının ihlali durumunda, ihlal eden kişiden talep edilebilecek tazminat miktarı, ihlalden doğan fiili zararlar, eser sahibinin uğradığı kazanç kaybı ve ihlalin meydana getirdiği manevi zararları kapsar. Aynı zamanda, eser sahibinin mali haklarını ihlal eden kişinin haksız olarak elde ettiği kazancın iadesi de talep edilebilir.
Mali haklara tecavüz halinde:
Madde 68 – (Değişik: 23/1/2008-5728/137 md.)
Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni
almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses
veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri
sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca
tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların,
çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını
geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması
durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın
hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa hak sahibi, tecavüz edenin elinde
bulunan nüshalar hakkında ikinci fıkradaki şıklardan birini kullanabilir.
İkinci ve üçüncü fıkraların eser sahibinden başka hak sahiplerince uygulanabilmesi
için eser sahibinin bu Kanunun 52 nci maddesine uygun yazılı çoğaltma izni aranır.
Hak sahiplerinden biri, ikinci ve üçüncü fıkralar uyarınca talepte bulunduklarında
Ceza Muhakemesi Kanununun el koymaya ilişkin hükümleri delil elde etmek amacı dışında
uygulanmaz.
Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması
halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.
c. İhlalin Tespiti ve İhlalin Men’i Davaları
Fikri hak ihlallerine karşı bir diğer hukuki yol, ihlalin tespiti ve ihlalin men’i davalarıdır. Bu davalar, özellikle ihlalin devam ettiği durumlarda ihlalin durdurulması ve gelecekte benzer ihlallerin önlenmesi amacıyla açılır. İhlalin men’i davası, eserin izinsiz kullanımı, taklit ürünlerin piyasaya sürülmesi veya haksız rekabet gibi durumlarda etkili bir çözüm yoludur.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149. maddesi, marka, patent ve tasarım haklarının ihlali durumunda ihlalin men’ine yönelik hükümleri içermektedir. Bu madde kapsamında, mahkemeden ihlalin durdurulması ve ihlalin etkilerinin ortadan kaldırılması talep edilebilir.
Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibinin ileri sürebileceği talepler
MADDE 149- (1) Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, mahkemeden
aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti.
b) Muhtemel tecavüzün önlenmesi.
c) Tecavüz fiillerinin durdurulması.
ç) Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini.
d) Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde
münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer
ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.
e) (d) bendi uyarınca elkonulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet
hakkının tanınması.
f) Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz
edene ait olmak üzere (d) bendine göre elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların
şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına
tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası.
g) Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait
olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet
olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda, söz konusu ürün,
cihaz ve makinelerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değerin kabul edilen tazminat
miktarını aşması hâlinde, aşan kısım hak sahibince karşı tarafa ödenir.
(3) Birinci fıkranın (g) bendinde belirtilen talebin kabulü durumunda ilanın şeklî ve
kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep
edilmezse düşer.
(4) Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları bakımından manevi zararın tazmini talep
edilemez.
III. Fikri Hak İhlallerine Karşı Cezai Yaptırımların Etkinliği
Fikri hakların ihlali durumunda öngörülen cezai yaptırımlar, hak sahiplerini korumak ve ihlalleri caydırmak açısından önemli bir rol oynar. Ancak, cezai yaptırımların etkinliği, uygulamada karşılaşılan bazı sorunlar nedeniyle sınırlı olabilmektedir. Özellikle, fikri mülkiyet hakları ihlallerinde yeterli delil toplanamaması veya uzun süren yargı süreçleri, cezai yaptırımların etkisini azaltmaktadır.
Bu noktada, hukuki yolların etkin bir şekilde kullanılması, cezai yaptırımların uygulanmasında önemli bir faktördür. Özellikle ihtiyati tedbir ve tazminat davalarının hızlı ve etkili bir şekilde sonuçlandırılması, hak sahiplerinin zararlarını minimize etmekte ve ihlallerin tekrarlanmasını engellemektedir.
Bununla birlikte, uluslararası ticaretin ve dijital ortamların gelişmesiyle birlikte, fikri mülkiyet haklarına yönelik ihlallerin boyutu da genişlemiştir. Özellikle dijital platformlarda meydana gelen fikri hak ihlalleri, sınır aşan niteliği nedeniyle cezai yaptırımların uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda, uluslararası işbirliği ve düzenlemeler, fikri hakların korunmasında önemli bir yer tutmaktadır.
Sonuç
Fikri hakların ihlali, yaratıcı emeğin ve yenilikçi çalışmaların korunması açısından büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu ihlallere karşı hem cezai yaptırımlar hem de hukuki yollar, etkin bir koruma sağlamak amacıyla devreye girmektedir. Türk hukukunda, fikri mülkiyet haklarının ihlali durumunda öngörülen cezai yaptırımlar ve hukuki yollar, eser sahipleri ve diğer hak sahiplerinin haklarını korumak için yeterli güvenceler sağlamaktadır. Ancak, bu korumanın etkinliği, uygulamada karşılaşılan sorunların çözülmesi ve yargı süreçlerinin hızlandırılması ile daha da artırılabilir. Bu bağlamda, fikri mülkiyet haklarının korunmasına yönelik hukuki ve cezai düzenlemelerin, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde güncellenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Öğrenci Stajyer
Behiye Zeynep Öztürk