Fahiş Cezai Şart ve İndirim Ölçütleri
1. Cezai Şartın Tanımı, Hukuki Dayanağı ve Amacı
Cezai şart, borçlunun borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi hâlinde, önceden kararlaştırılmış belirli bir para cezasını ödemesini öngören yan edimdir. Türk Borçlar Kanunu’nun 179 ila 182. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK m.179 uyarınca, “Cezai şart, borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde, borçlunun ödemeyi taahhüt ettiği bir edimdir.”
Cezai şartın hukuki dayanağı, borç ilişkisinin ifasını güvence altına almak ve alacaklının uğrayacağı zararın ispat külfetini hafifletmektir. Sözleşme serbestisi çerçevesinde taraflar, asıl borcun yanında cezai şartı da düzenleyebilir. Cezai şart, hem caydırıcı hem de tazmin edici işlev görür; borçluyu sözleşmeye bağlı kalmaya zorlar, alacaklının zararını ispat etmesine gerek bırakmadan belirli bir bedeli elde etmesini sağlar. Bu yönüyle cezai şart, özel hukukta ifa güvencesi niteliğindedir.
Cezai şartın türleri üç başlık altında toplanır:
-
İfa cezası: Borcun ifa edilmemesi hâlinde ödenir.
-
Gecikme cezası: Borcun süresinde yerine getirilmemesi durumunda uygulanır.
-
Seçimlik (dönme) cezası: Alacaklıya, ya ifayı ya da cezayı talep etme hakkı tanır.
2. Fahiş Cezai Şartın Kamu Düzeninden Kaynaklanması
Cezai şart, sözleşme serbestisinin bir yansıması olmakla birlikte, fahiş cezai şartın varlığı hâlinde kamu düzeni devreye girer. Türk Borçlar Kanunu’nun 182. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, “Hâkim, aşırı gördüğü cezayı kendiliğinden indirir.” Bu hüküm emredici niteliktedir; taraflar sözleşmeyle hâkimin indirim yetkisini bertaraf edemezler.
Fahiş cezai şartın kamu düzenine dayanmasının nedeni, özel hukukta dahi adalet ve hakkaniyet ilkesinin korunması zorunluluğudur. Taraflar arasındaki ekonomik güç dengesizliği veya aşırı caydırıcı hükümler, borçlunun ekonomik özgürlüğünü ortadan kaldırabilir. Bu nedenle hâkim, tarafların iradesine rağmen fahişliği denetleyerek sözleşme adaletini sağlar.
Bu bağlamda, cezai şartın fahişliği hâlinde hâkim, borçlu talep etmese bile indirime gidebilir. Zira yasa, indirim yetkisini hâkimin takdirine bırakmıştır ve bu yetki kamu düzeninden kaynaklanmaktadır. Ancak dikkat edilmelidir ki hâkim, cezai şartı tamamen ortadan kaldıramaz; yalnızca hakkaniyete uygun ölçüde azaltabilir. Cezai şartın tamamen kaldırılması, sözleşme serbestisini zedeleyeceği için kanunen mümkün değildir.
3. Tacirler Arasında Fahiş Cezai Şartın İndirimi
Uygulamada en tartışmalı konu, tacirler arasında yapılan sözleşmelerde hâkimin fahiş cezai şartı indirip indiremeyeceğidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca tacirler, işlerinde basiretli davranmak zorundadır. Ancak bu yükümlülük, onları TBK m.182/son’daki korumadan tamamen mahrum bırakmaz.
4. Uygulama Şartları ve İndirim Ölçütleri
Tacirler arasındaki sözleşmelerde cezai şartın indirilip indirilmeyeceği şu ölçütler ışığında değerlendirilir:
-
Cezanın asıl edim bedeline oranı: Ceza, asıl edimin bedeliyle karşılaştırıldığında orantısız derecede yüksekse fahişlik kabul edilir.
-
Kusur derecesi: İhlal kasıtlı değil, hafif kusurlu davranıştan kaynaklanmışsa indirim oranı artar.
-
İhlalin ağırlığı ve süresi: Kısmi ifa, geçici aksaklık veya kısa süreli gecikmeler cezayı azaltıcı unsurdur.
-
Kümülatif yaptırımlar: Aynı ihlal için faiz, kur farkı, cezai şart gibi mükerrer yaptırımlar öngörülmüşse toplam yükün makullüğü denetlenir.
-
Tarafların ekonomik gücü: Bir tarafın açık biçimde güçlü, diğerinin zayıf konumda olması hâkimin indirim takdirini etkiler.
-
Sözleşmenin niteliği ve ticari teamül: Piyasadaki benzer sözleşmelerdeki oranlar da karşılaştırma ölçütü oluşturur.
Yargıtay uygulamasında, sözleşme bedelinin %10–20’sini aşan cezai şartların genellikle fahiş bulunduğu; ancak bu oranın mutlak kural olmadığı, olayın özelliğine göre değişebileceği kabul edilmektedir.
5. Sonuç
Sonuç olarak, cezai şart tarafların serbest iradesiyle kararlaştırılan bir güvence olmakla birlikte, fahiş cezai şart ve indirim ölçütleri kamu düzeniyle yakından ilişkilidir. Hâkim, cezai şartın orantısız olduğunu tespit ettiğinde borçlu talep etmese dahi indirim yapabilir; ancak cezayı tamamen kaldırma yetkisine sahip değildir. Tacirler arasında yapılan sözleşmelerde dahi bu ilke geçerlidir; yalnızca fahişliğin değerlendirilmesinde ticari hayatın gerekleri, basiretli tacir ilkesi ve sözleşme dengesi birlikte dikkate alınır.
Bu yönüyle cezai şart kurumu, sözleşme özgürlüğü ile hakkaniyet ilkesi arasında hassas bir denge kurarak, özel hukukun temel amacına —adaletin somut olayda gerçekleşmesine— hizmet eder.