Single Blog Title

This is a single blog caption

ARAÇ İŞLETEN ve SORUMLULUKLARI

İnsanlar hayatının büyük bir bölümünde günlük yaşamındaki sorumluluklarını yerine getirebilmek adına ulaşım araçlarına ihtiyaç duyarlar. Kimilerinin her gün gitmek zorunda olduğu bir işi, kimilerinin okulu, kimileri de seyahat amaçlı olarak ulaşım araçlarına ihtiyaç duyarlar. Son zamanlarda özellikle de ülkemizde toplu taşıma araçlarında ki kullanımında bir artış söz konusudur. Hal böyleyken toplu taşıma araçlarını kullandığımız sırada bu araçların karışabileceği olası bir kaza halinde bizim bu mağduriyetimizden kimlerin sorumlu olacağı bilinmesi gereken önemli bir konu haline gelmiştir. Olası bir trafik kazası halinde maddi ve manevi olarak bazı mağduriyetler yaşamamız oldukça muhtemel bir şeydir. İşte bizim bu yaşayacağımız mağduriyetlerin giderilmesi hususunda haklarımız kanunen koruma altına alınmıştır. Toplu taşıma araçlarını kullandığımız sırada bir kaza gerçekleşti ve bu kaza neticesinde maddi ve manevi boyutları olan kayıplarımız olduğunu farzedelim. Bu kayıplarımızdan araç sürücüsü, aracın işleteni ve sigorta şirketini sorumlu tutabiliriz. Bu yazımızda mağdurlara karşı sorumluluk altında olan araç işletenin sorumluluğundan bahsedeceğiz.

Araç İşleten Kimdir: Trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davaları, tazminat ve sorumluluk hukukumuzda önemli bir yere sahiptir. Bu davalarda kusurlu olanların yanında, araç işleteninde kusursuz sorumluluğu mevcuttur. Bir başka deyişle, araç işleteni kazanın meydana gelmesinde bir kusuru olmasa bile kusursuz olarak sorumlu tutulmaktadır. İşleten kavramını, motorlu aracı amacına uygun kullanan, gelir elde eden, yararları olan, giderlerine katlanan kişi olarak tanımlayabiliriz.İşleten kavramı Karayolları Trafik Kanunun 3. maddesinde ise şu şekilde açıklanmıştır: “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatı ile sicilde kayıtlı görülen veya aracı uzun süreli kiralama, ariyet veya rehini gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” bu açıklama doğrultusunda mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen kişi veya arıcın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu kanıtlanan kişi işleten sayılmaktadır. İşleten kavramını gerçek işleten ve farazi işleten olarak ikili bir gruplandırma yaparak incelemek mümkündür.

1. Gerçek İşleten: Bir kişiyi, aşağıdaki durumlarda gerçek işleten olarak nitelendirebiliriz.

– Araç maliki olan kişi

– Mülkiyeti saklı tutarak satıl alan alıcı

– Uzun süreli araç kiralayan kiracı

– Uzun süreli ödünç alan kişi

– Motorlu aracı rehin alan kişi

– Motorlu aracın işletilmesine katılan girişimciler

2. Farazi İşleten: Bir kişiyi, aşağıdaki durumlarda farazi işleten olarak nitelendirebiliriz.

– Araçların bakımı, onarımı, korunması ve satışı gibi alanlarda profesyonel şekilde mesleki çalışmada bulunanlar

– Yarış düzenleyicileri

– Hırsızlar ve gaspçılar

Araç İşletenin Sorumluluğu: Trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında sorumluluk kavramının öneminden bahsetmiştik. Araç işleten kişinin de ortaya çıkan bu kazalarda kusursuz bir sorumluluğunun olduğunu biliyoruz. KTK’nin 85. maddesinde de “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, işleten sayılan kişi bu zarardan sorumlu olacaktır.” denilerek işletenin sorumluluğunu açıkça belirtmiştir. İşletenin sorumlu tutulabilmesi için bazı şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartlar;

– Ortada bir zarar olmalıdır

– Zarar motorlu araç tarafından verilmelidir

– Zararın motorlu aracın kullanılması sırasında meydana gelmesi gerekmektedir

– Zararın meydana gelmesi ile aracın işletilmesi arasında bir illiyet bağı bulunması gerekmektedir

– İşletenin kurtuluş kanıtı getirmemiş olması gerekir

Araç İşleteninin Sorumluluktan Kurtulması: İşleten sıfatına sahip olan kişinin ortaya çıkan kazalarda sorumlu tutulacağını biliyoruz. Ancak her kaza halinde işleten kesin olarak sorumludur demek yanlış olacaktır. Belli şartlar halinde işletenin bu sorumluluklardan kurtulabilme ihtimali vardır. İşletilen halde olan araçlardan sorumluluğunun ortadan kalkabilmesi için en başta kazanın meydana gelmesinde kendisine veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilere yüklenebilecek bir kusur bulunmamalıdır ve araçtaki bozukluk kazanın oluşumunda rol oynamamalıdır. Ayrıca bu koşullarla beraber, zararla motorlu aracın işletilmesi arasındaki uygun illiyet bağının, mücbir sebep veya mağdurun veya üçüncü kişinin ağır kusuru ile kesildiğini ispatlaması gerekmektedir. Yani işletenin sorumluluğunun ortadan kalkması için sadece illiyet bağını kesen nedenlerden birini ispatlaması yeterli değildir. Ayrıca kusursuzluğunu ve araçtaki bozukluğun kazanın oluşumunda etkili olmadığını ispatlaması gerekmektedir. Burada ispat yükü zarar görenin omuzlarına yüklenmemiştir. Kanunda işletenin kusuru ile araçtaki bozukluk, karine olarak kabul edildiğinden; işleten kusursuzluğunu ve araçtaki bozukluğun kazaya sebebiyet vermediğini ispatlamak ile yükümlüdür. İşleten bu karineyi çürütemez ise, uygun illiyet bağını kesen nedenlerden birini ispatlamış olsa dahi motorlu aracın işletilmesinden doğan zarardan kurtulamaz.

FURKAN YILDIRIM

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button