Anonim Şirketlerin Sonlandırılması
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“Yeni TTK”), 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da yapılan değişikliklerle birlikte 1 Temmuz 2012 tarihinde herhangi bir erteleme olmaksızın yürürlüğe girmiştir.
Yeni TTK, sona erme ve tasfiye konularını 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) döneminde ortaya çıkan ihtiyaçlara göre yeniden düzenlemiştir. Bu çerçevede, haklı sebeplerle fesih, ek tasfiye ve tasfiyeden dönme gibi yeni kavramlar getirilmiştir.
Sona Erme
Yeni TTK’nın 529. maddesi, anonim şirketlerin sona erme sebeplerini belirlemektedir. Bu maddenin (a) bendi uyarınca, anonim şirketler esas sözleşmede belirtilen sürenin sona ermesiyle sona erer, eğer bu süre zarfında işlerine fiilen devam ederlerse belirsiz süreli hale gelmemiş olurlar. Bu düzenleme, TTK dönemindeki tartışmalı konuları netleştirmiştir. TTK döneminde, sürenin sona ermesine rağmen faaliyetlerine devam eden anonim şirketlerin belirsiz süreli hale geldiği ve esas sözleşmelerinin buna göre uyarlanması gerektiği Yargıtay kararlarıyla belirlenmişti. Yeni TTK ile bu tür tartışmalara son verilmiştir.
Yeni TTK’nın 529. maddesinin (b) bendi, işletme konusunun gerçekleşmemesi veya gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmesini de sona erme sebeplerinden biri olarak belirtmektedir. Bu düzenleme ile “şirket maksadı” yerine “işletme konusu” ifadesi kullanılmıştır.
Yeni TTK’nın 530. ve 531. maddeleri, özel sona erme durumlarını ele alır. 530. maddeye göre, uzun süre boyunca şirketin gerekli yasal organlarından birinin mevcut olmaması veya genel kurulun toplanamaması durumunda, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi durumu düzeltmek için bir süre verir. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, şirketin feshedilmesine karar verilir. Tek kişilik anonim şirketlerin kurulabilmesi ve pay sahiplerinin sayısının beşin altına düşmesi durumu Yeni TTK ile sona erme sebebi olarak kabul edilmemiştir.
Yeni TTK’nın 531. maddesi ise, TTK’da bulunmayan haklı sebeplerle fesih kurumunu düzenler. Bu madde uyarınca, haklı sebeplerin varlığı durumunda, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri, şirketin feshine karar verilmesi için şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine başvurabilirler. Burada bir azlık hakkı öngörülmüştür. Haklı sebeplerin neler olduğu maddenin kendisinde belirtilmemiştir, ancak mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının gerçek değerlerinin ödenmesi ve pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına ya da duruma uygun başka bir çözüme karar verebilir.
Yeni TTK’nın 532. maddesi, sona ermenin iflas ve mahkeme kararından başka bir sebepten kaynaklanması durumunda, yönetim kurulu tarafından ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerektiğini belirtir. Sona eren şirket, kanundaki istisnalar hariç, tasfiye sürecine girer. 533/2. madde, şirketin tasfiyeye girmesiyle birlikte organların yetkilerinin tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam edeceğini açıklar. İflas durumunda tasfiye ve şirket organlarının durumu, TTK’ya benzer şekilde düzenlenmiştir.
Tasfiye
Yeni TTK’nın 536. ve sonraki maddeleri, tasfiyeye ilişkin düzenlemeleri içerir. Tasfiye memurlarını düzenleyen 536. maddeye göre, esas sözleşme veya genel kurul kararı ile tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye yönetim kurulu tarafından yapılır. Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Madde 3. fıkrasına göre, şirketin feshine mahkeme kararıyla karar verilmişse, tasfiye memuru mahkeme tarafından atanır. Önceki dönemde tasfiye işleri yönetim kurulu tarafından yürütülmekteydi. Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve Türkiye’de yerleşim yeri bulunması şarttır.
Yeni TTK’nın 537/1. maddesi, atanmış tasfiye memurlarının veya görevlerini yerine getiren yönetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından her zaman görevden alınabileceğini belirtir. Maddenin ikinci fıkrası, mahkeme tarafından atanan tasfiye memurlarının tescil ve ilan edilmesi için mahkeme kararının yeterli olduğunu düzenler. Eğer tasfiye memurlarının hiçbiri Türk vatandaşı değilse veya Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme, pay sahiplerinin, alacaklıların veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın talebi üzerine bu şartlara uygun birini tasfiye memuru olarak atar.
Yeni TTK’nın 539. maddesi, tasfiye memurlarının yetkilerinin sınırlandırılması ve genişletilmesini düzenler. Tasfiye memurlarının yetkileri devredilmez, ancak belirli işlemleri yapabilmeleri için başka bir tasfiye memuruna veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi verebilirler. Tasfiye memurunun tasfiye amacı dışındaki işlemleri, üçüncü kişinin bu işlemin tasfiye amacına uygun olmadığını bilmesi veya bilmesi mümkün olmaması durumunda, şirketi bağlamaz. Tasfiyenin tescil ve ilan edilmesi, bu durumun ispatı için yeterli değildir.
Tasfiye sürecindeki ilk envanter ve bilanço, Yeni TTK’nın 540. maddesi uyarınca, tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz hazırlanır. Yeni TTK, şirket mallarına değer biçmek için gerekirse uzmanlardan yardım alınabileceğini öngörür.
Yeni TTK’nın 541. maddesi, alacaklıların çağrılması ve korunmasına ilişkin düzenlemeleri getirir. Alacaklı oldukları bilinen ve adresleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar ise Ticaret Sicili Gazetesi, şirketin internet sitesi ve esas sözleşmede belirtilen şekillerde, bir hafta arayla yapılacak üç ilanla bilgilendirilir ve alacaklarını bildirmeye çağrılır. Alacaklıların bildirimde bulunmamaları durumunda, alacakları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın belirlediği bir bankaya depo edilir.
Tasfiye sonucunda dağıtım, Yeni TTK’nın 543. maddesinde düzenlenir. Bu maddeye göre, tasfiye aşamasında şirket borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlık, esas sözleşmede farklı bir düzenleme yoksa, pay sahipleri arasında, ödedikleri sermaye ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. İmtiyazlı payların varlığı halinde, esas sözleşmede belirtilen düzenlemeler uygulanır. Böylece, önce ödenmiş pay bedellerinin iade edileceği ve kalan mevcudun, esas sözleşmede aksi belirtilmemişse, pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı hüküm altına alınmıştır.
Tasfiyenin sonunda, defterler ve tasfiyeye dair belgeler, Yeni TTK’nın 82. maddesi uyarınca saklanır. Tasfiye sürecinin tamamlanmasının ardından, şirketin ticaret unvanı, tasfiye memurlarının talebi üzerine ticaret sicilinden silinir ve talep üzerine silinme, tescil ve ilan edilir.
Yeni TTK’nın 546. maddesi, pay sahipleri ile tasfiye memurları arasındaki uyuşmazlıkların basit yargılama usulüne göre çözüleceğini belirtir. Mahkeme, kararını otuz gün içinde verir, böylece uyuşmazlıkların hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulması sağlanır.
Ek Tasfiye
Yeni TTK, tasfiyeye ilişkin olarak iki yeni kurum sunar. Bunlardan biri ek tasfiyedir ve Yeni TTK’nın 547. maddesinde düzenlenmiştir. Tasfiye sürecinin kapanmasının ardından ek tasfiye işlemleri yapılmasının gerekli olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirketin yeniden tescilini talep edebilirler. Bu durumda, şirket tasfiyeden sonra ek işlemler için yeniden tescil edilir.
Sonuç
Yeni TTK, anonim şirketlerin sona erme ve tasfiye süreçlerini daha kapsamlı ve anlaşılır bir şekilde düzenleyerek, önceki yasal düzenlemelerdeki eksiklikleri gidermeyi ve işlemleri daha verimli hale getirmeyi hedeflemektedir. Şirketlerin süresinin sona ermesine rağmen faaliyetlerine devam etmeleri durumunda, belirsiz süreli hale gelme gibi sorunlar açıklığa kavuşturulmuştur. Ayrıca, haklı sebeplerle fesih, ek tasfiye ve tasfiyeden dönme gibi yeni düzenlemeler, şirketlerin tasfiye sürecinde karşılaşabilecekleri çeşitli durumları ele almakta ve daha fazla esneklik sunmaktadır. Yeni TTK’nın sunduğu bu yeniliklerle, şirketlerin sona erme ve tasfiye süreçlerinin daha düzenli, adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi sağlanacaktır. Bu değişiklikler, hem şirketler hem de pay sahipleri için daha öngörülebilir ve güvenilir bir hukuki ortam oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede, Yeni TTK’nın getirdiği düzenlemelerin uygulama aşamasında şirketler açısından olumlu sonuçlar doğurması beklenmektedir.