Almanya’da Şirket Kurmak

Almanya’da Şirket Kurmak (2025): Avrupa’nın “Ciddi Oyuncu” Sahnesine Giriş Hikâyesi

Almanya’da bir şirket sahibi olma fikri, çoğu girişimcinin kafasında iki duyguyu aynı anda uyandırıyor: “Avrupa’nın kalbinde sağlam bir iş kurarım” heyecanı ve “ya süreç çok bürokratikse?” tedirginliği. İkisi de doğru. Almanya gerçekten disiplinli ve resmî ilerleyen bir ülke; ama aynı zamanda kuralları net, zemini sağlam ve kurumsal güveni yüksek. Sonuçta eline geçen şey sadece bir şirket değil; AB içinde “ciddi, güvenilir, uzun vadeli oyuncu” algısı yaratan bir kimlik.

Bu yazıda Almanya’da şirket kurmanın mantığını, 2025’in güncel gerçekleriyle, blog tadında ve akıcı şekilde anlatıyorum. Noter, sermaye, ticaret sicili, UG–GmbH farkı… Hepsi var ama kafa yormayan bir dille.

---

GmbH ve UG: Alman sisteminin iki ana yolu

Almanya’da yabancıların en çok kullandığı iki şirket formu var: GmbH ve UG (haftungsbeschränkt).

GmbH, Alman limited şirketi. Büyük firmalarla iş yaparken, banka kredisi ararken veya yatırımcı karşısına çıkarken “standart ve prestijli” form olarak görülüyor. Hukuken asgari sermaye 25.000 € ve tescil aşamasında bunun en az 12.500 €’sunun şirket hesabına yatırılmış olması gerekiyor. Bu sermaye devletin aldığı bir fee değil; şirketin kasasında duran ve işin için kullanılabilen gerçek bir başlangıç kaynağı.

UG (haftungsbeschränkt) ise halk arasında “mini GmbH” diye anılıyor. Sembolik olarak 1 € sermayeyle bile kurulabiliyor ve bu yüzden başlangıç seviyesindeki girişimler için güzel bir kapı. Sadece UG’nin bir büyüme karakteri var: yıl sonunda kâr çıkarsa bunun %25’i yasal bir rezervde birikmek zorunda. Bu rezerv zamanla 25.000 € seviyesine ulaşınca şirket isterse GmbH’ye dönüştürülebiliyor. Yani UG, “önce küçük başlayayım, işi büyüttükçe sermayeyi tamamlarım” diyenlere göre tasarlanmış bir model.

Kısaca:

• Kurumsal görüntü + güçlü müşteri/banka hedefi → GmbH daha ağır basıyor.

• Düşük sermayeyle başlama + zamanla büyütme → UG mantıklı geliyor.

Ve evet, yabancı olmak burada bir engel değil; Alman sistemi milliyete veya ikamete bakmadan bu şirketlerin kurulmasına izin veriyor, Alman ortak zorunluluğu yok.

---

“Almanya işi ciddiye alır” kısmı: isim ve adres kültürü

Alman şirket kurulumunda isim meselesi şaşırtıcı derecede önemli. Şirket adı ayırt edici olmak zorunda ve sektörde var olan isimlerle karışmaması bekleniyor. Uygulamada birçok girişimci, ismi seçtikten sonra yerel Ticaret Odası/IHK üzerinden bir ön kontrolle ilerlemeyi tercih ediyor; çünkü sonradan isim yüzünden süreç uzasın istemiyor.

Adres tarafı da benzer şekilde “formaliteden” ziyade işin omurgası. Almanya’da şirketin Almanya içinde bir iş adresi bulunması gerekiyor. Yabancı girişimciler ilk etapta fiziksel ofis yerine virtual office / registered address hizmetiyle bu şartı karşılayabiliyor. Bu, Almanya’da gayet normal ama seçilen adresin gerçekten tebligatları takip eden güvenilir bir yer olması önemli; çünkü resmi bildirimler oraya gidiyor.

---

Noter gerçeği: Almanya’nın “eşik kapısı”

Almanya’yı diğer birçok ülkeden ayıran kritik nokta şu: GmbH ya da UG’nin kuruluşu notersiz olmuyor. Ana sözleşme hazırlanıyor ve ortaklar ile müdür(ler) (Geschäftsführer) noter huzurunda imza atıyor. Noter sadece imzayı onaylamıyor; sözleşmeyi hukuka uygunluk açısından kontrol ediyor ve ticaret siciline gidecek dosyanın doğru kurulmasını sağlıyor.

2022’den beri Almanya’da nakit sermayeyle kurulan GmbH/UG’ler için video konferansla online noterlik imkânı da var; yani bazı dosyalar tamamen uzaktan yürüyebiliyor. Ama pratikte yabancı ortaklı yapılarda noter, dosyaya göre yüz yüze kimlik teyidi isteyebiliyor. Yani sistem dijitalleşiyor ama Almanya’nın güvenlik refleksi hâlâ güçlü.

---

Sermaye ve banka kısmı: sabır isteyen ama kritik bir aşama

Noter imzasından sonra şirket adına banka hesabı açılıyor ve sermaye hesaba yatırılıyor. GmbH’de tescil öncesi yatırılan en az 12.500 € şartı, bankadan alınan dekont/hesap ekstresiyle ispatlanıyor.

Burası yabancılar açısından bazen süreçteki en “yavaş akan” etap olabiliyor. Alman bankaları AML/KYC kuralları gereği pasaport, adres kanıtı, ortaklık yapısı ve bazen iş planı gibi belgeleri görmek isteyebiliyor. Bu tamamen normal; Almanya’da finans sistemi riski en baştan elemek ister.

---

Handelsregister tescili: şirketin resmen “doğduğu an”

Noter, sermaye yatırımı kanıtını da dosyaya koyup şirketi Handelsregister (ticaret sicili) için ilgili mahkemeye gönderiyor. Şirket sicile işlendiği an tüzel kişiliği tam olarak kazanıyor ve sınırlı sorumluluk koruması da o anda “tam kapasite” çalışmaya başlıyor.

Süre tarafında ortalama tablo şöyle: noter + banka + sicil süreci çoğu zaman 4–6 hafta bandında tamamlanıyor; yabancı ortaklı dosyalarda biraz daha uzaması şaşırtıcı değil.

---

Tescilden sonra hayat: Gewerbe, Finanzamt ve düzen

Şirketin sicile girip “doğmasından” sonra iş, Almanya’nın düzenli işletme evresine geçiyor. Ticari faaliyet yürütülecekse belediyeye bağlı Gewerbeamt’ta işletme kaydı (Gewerbeanmeldung) yapılıyor ve ardından Finanzamt (vergi dairesi) şirketin vergi numarasını oluşturuyor; AB içi satışlar içinse VAT ID süreci devreye giriyor.

Almanya’nın muhasebe kültürü sıkıdır; özellikle ilk yıldan itibaren doğru bir Steuerberater (mali müşavir) ile yürümek şirketin “ayakta kalma konforunu” ciddi artırır. Çünkü Almanya’da uyum, şirketin itibarının bir parçası gibi görülür.

---

Yabancılar açısından küçük ama önemli bir ayrım

Almanya’da şirket sahibi olmak için Alman vatandaşı veya Almanya’da ikamet eden biri olmak gerekmiyor. Fakat işin Almanya’da fiilen yürütülmesi ve kurucunun Almanya’da bizzat çalışması söz konusuysa, AB dışı kişiler için oturum/çalışma izni boyutu ayrı bir dosya olarak gündeme gelebiliyor. Yani “uzaktan sahiplik” ile “Almanya’da yaşayıp işi yönetmek” hukuken aynı şey değil.

Almanya’da şirket kurmanın asıl değeri, o şirketin taşıdığı marka etkisinde yatıyor. Alman tüzel kişiliği:

• AB içinde iş yaparken güven bariyerini düşürüyor,

• kurumsal müşterilerle çalışırken “ciddi tedarikçi” algısı sağlıyor,

• bankalar ve yatırımcılar nezdinde daha öngörülebilir bir ilişki kurmana yardımcı oluyor.

Evet, süreç resmî. Ama aynı resmiyet, Almanya’yı ticari olarak çok sağlam bir zemin haline getiriyor.