Yabancılık Unsuru İçeren Sözleşmelerde Uygulanacak Hukuk ve Borçlar Hukuku Genel İlkeleri
Yabancılık Unsuru İçeren Sözleşmelerde Uygulanacak Hukuk ve Borçlar Hukuku Genel İlkeleri
1. Giriş: Sözleşme Sınırı Aştığında “Hangi Hukuk Uygulanacak?” Sorusu
Uluslararası ticaret, internet üzerinden hizmet sunumu, yabancı yatırım ve göç hareketliliği arttıkça, yabancılık unsuru içeren sözleşmeler hem uygulamanın hem de doktrinin merkezine yerleşmiş durumda. Bir tarafın Türkiye’de, diğerinin İngiltere’de olması; sözleşmenin Almanya’da imzalanıp ifasının Türkiye’de gerçekleşmesi; bedelin ABD doları üzerinden ödenmesi gibi pek çok unsur, sözleşmeyi birden fazla hukuk sistemiyle temas ettiriyor.
Bu noktada karşımıza iki temel soru çıkıyor:
-
Sözleşmeye hangi ülke hukuku uygulanacak?
-
Seçilen veya tespit edilen hukuk, Türk Borçlar Hukuku’nun genel ilkeleriyle nasıl ilişkilendirilecek?
Türk hukukunda bu soruların cevabı, başta Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) olmak üzere; Türk Borçlar Kanunu (TBK), Türk Medeni Kanunu’ndaki dürüstlük kuralı, emredici hükümler ve kamu düzeni rezervi ile şekillenmektedir.
2. Yabancılık Unsuru Nedir? Hangi Sözleşme “Uluslararası” Sayılır?
2.1. Yabancılık Unsurunun Tanımı
Sözleşmenin tarafları, konusu veya ifa yeri bakımından birden fazla devlet hukuku ile nesnel bağlantı kurulduğunda, sözleşmede yabancılık unsurunun bulunduğundan söz edilir. Örneğin:
-
Taraflardan birinin yerleşim yeri, işyeri veya mutad meskeni yabancı ülkede ise,
-
Sözleşmenin ifa yeri yabancı bir ülke ise,
-
Sözleşme konusu mal veya hizmet sınır ötesi hareket ediyorsa (örneğin ihracat sözleşmesi),
-
Sözleşmenin kurulması, müzakeresi veya ödeme yeri yabancı bir devletle ilgiliyse,
sözleşme artık salt “Türk iç hukuku” sorunu olmaktan çıkar; milletlerarası özel hukuk devreye girer.
2.2. Yabancılık Unsuru İçermeyen, Ama “Yabancı” Görünümlü Sözleşmeler
Uygulamada bazı sözleşmeler, yabancı para, yabancı dil veya yabancı hukuk atıfları nedeniyle “uluslararası” gibi algılansa da aslında yabancılık unsuru içermeyebilir. Örneğin:
-
Türkiye’de yerleşik iki Türk şirketinin aralarında imzaladığı, Türkçe olmayan, bedeli Euro olan bir sözleşme;
-
Tarafların tamamının Türkiye’de yerleşik olduğu, ifanın tamamen Türkiye’de gerçekleştirilmesi öngörülen bir sözleşme,
kural olarak yabancılık unsuru içermez; sadece taraflar, sözleşmeyi yabancı dilde düzenlemeyi veya bedeli döviz üzerinden belirlemeyi tercih etmişlerdir.
Bu ayrım önemlidir; zira yabancılık unsuru yoksa MÖHUK anlamında bir “hukuk seçimi” meselesi doğmaz; doğrudan Türk iç hukuku (TBK ve ilgili mevzuat) uygulanır.
3. Yabancılık Unsuru İçeren Sözleşmelerde Hukuk Seçiminin Kaynakları
3.1. MÖHUK’un Rolü
Yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde uygulanacak hukuku belirleyen temel düzenleme, MÖHUK’un sözleşmeden doğan borç ilişkilerine ilişkin hükümleridir. Bu hükümler:
-
Taraf iradesine öncelik verir (hukuk seçimi serbestisi),
-
Hukuk seçimi yoksa, en sıkı bağlı hukuk veya karakteristik edimi ifa edenin hukuku gibi objektif bağlantı kurallarına başvurur,
-
Tüketici, işçi gibi zayıf taraf içeren sözleşmeler için koruyucu özel bağlama kuralları getirir,
-
Türk kamu düzenine ve doğrudan uygulanan emredici kurallara üstünlük tanır.
3.2. TBK ve Borçlar Hukuku Genel Hükümlerinin İşlevi
MÖHUK, hangi ülke hukukunun uygulanacağını belirler; ancak seçilen veya tespit edilen hukuk ile sözleşme hükümlerinin içini doldururken, Türk mahkemesi:
-
Seçilen hukukun kendi borçlar hukuku ilkelerini,
-
Türk hukukunun genel ilkelerini (özellikle dürüstlük, hakkaniyet, sözleşme serbestisinin sınırları, emredici hükümler),
-
Usul bakımından ise Türk usul hukuku kurallarını,
göz önünde bulundurur. Başka bir ifadeyle; hangi ülke hukuku uygulanacak? sorusunu MÖHUK, seçilen hukuk çerçevesinde sözleşmenin nasıl kurulacağı ve sona ereceği sorusunu ise ilgili ülkenin borçlar hukuku kuralları cevaplar.
4. Tarafların Hukuk Seçimi (Lex Contractus): Sözleşme Serbestisinin Yansıması
4.1. Tarafların Hukuk Seçimi Serbestisi
Yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde en temel ilke, tarafların uygulanacak hukuku özgürce seçebilmeleridir. Bu, TBK’da yer alan sözleşme serbestisi ilkesinin milletlerarası özel hukuktaki yansımasıdır.
Taraflar;
-
Sözleşmede açık bir hükümle (örneğin “Bu sözleşmeye … hukuku uygulanacaktır.”)
-
Veya dolaylı, zımni ifadelerle (örneğin sadece belirli bir hukuk sisteminin kavram ve kurumlarına atıf yaparak, o hukuka göre geçerli tipik bir sözleşme modeli kullanarak)
uygulanacak hukuku belirleyebilirler. Ancak uygulamada her zaman açık ve tereddütsüz bir hukuk seçimi hükmü konulması, ileride çıkabilecek uyuşmazlıklarda büyük kolaylık sağlar.
4.2. Hukuk Seçiminin Sınırları: Emredici Hükümler ve Kamu Düzeni
Tarafların hukuk seçimi serbestisi sınırsız değildir. Hem MÖHUK hem TBK genel ilkeleri gereğince:
-
Türk hukukunun doğrudan uygulanan emredici hükümleri (örneğin iş sağlığı ve güvenliği, rekabet, tüketiciyi koruma, kişisel verilerin korunması gibi alanlarda) hukuk seçimiyle bertaraf edilemez.
-
Seçilen hukukun uygulanması, Türk kamu düzenine açıkça aykırı sonuçlar doğurursa, Türk mahkemesi bu hükümleri uygulamayı reddedebilir.
Dolayısıyla, taraflar örneğin:
-
Zayıf tarafı aşırı derecede korumasız bırakacak,
-
Temel insan haklarına aykırı,
-
Türk hukukunun temel değerleriyle bağdaşmayan,
bir hukuku seçseler dahi, kamu düzeni rezervi ve emredici kurallar sınır çizer.
4.3. Kısmi Hukuk Seçimi ve Sözleşmenin Parçalanması
Taraflar, sözleşmenin tamamı için değil, sadece belirli bölümleri için de kısmi hukuk seçimi yapabilirler. Örneğin:
-
Sözleşmenin kurulması, geçerliliği ve yorumunda İngiliz hukuku,
-
Rekabet etmeme yükümlülüğü veya gizlilik hükümlerinde Türk hukuku,
öngörülebilir. Bu durumda hâkim, sözleşmenin hangi kısmına hangi hukukun uygulanacağını bağlantı noktaları ve taraf iradesi çerçevesinde ayrıştırır.
Ancak uygulamada, çok parçalı ve karma hukuk seçimlerinden kaçınmak, sözleşmenin öngörülebilirliğini artırır.
5. Hukuk Seçimi Yoksa: Objektif Bağlama Kuralları ve Karakteristik Edim
Taraflar uygulanacak hukuku seçmezse, MÖHUK devreye girerek “objektif bağlama kuralı” uygulaması yapar. Klasik yaklaşım, sözleşmeye en sıkı bağlı hukuk veya karakteristik edimi ifa edenin hukuku çerçevesinde çözüm üretmektir.
5.1. Karakteristik Edim Kriteri
Çoğu sözleşmede;
-
Satımda satıcı,
-
Hizmet sözleşmesinde hizmet sağlayan,
-
Franchise, acentelik veya distribütörlükte franchise veren, acente veya dağıtıcı,
-
Lisans sözleşmesinde lisans veren,
karakteristik edimi ifa eder. Tarafların hukuk seçimi yoksa, genellikle karakteristik edimi ifa eden tarafın yerleşim yeri/işyeri hukuku sözleşmeye uygulanır.
Örneğin;
-
Türkiye’de yerleşik bir satıcı ile Almanya’da yerleşik bir alıcı arasındaki mal satım sözleşmesinde, taraflar hukuk seçimi yapmamışsa, karakteristik edimi ifa eden satıcının (örneğin Türkiye’deki satıcının) hukuku uygulanabilir.
5.2. En Sıkı Bağlı Hukuk Yaklaşımı
Bazı karmaşık sözleşmelerde karakteristik edimi tespit etmek güç olabilir. Bu durumda, sözleşmeyle “en güçlü bağa sahip hukuk” tespit edilmeye çalışılır. Değerlendirmede:
-
Tarafların yerleşim yerleri,
-
İfa yerleri,
-
Sözleşmenin kurulma yeri,
-
Sözleşmenin tipi ve ekonomik merkez,
birlikte göz önünde bulundurulur. Mahkeme, sözleşmenin ağırlık merkezini tespit ederek, buna en yakın hukuk sistemini uygular.
6. Özel Sözleşme Türlerinde Uygulanacak Hukuk: Tüketici, İşçi, Taşınmaz
MÖHUK, bazı sözleşme tiplerinde zayıf tarafı koruyan özel bağlama kuralları öngörür. Bu, borçlar hukukundaki zayıf taraf lehine yorum ve koruma ilkeleriyle paraleldir.
6.1. Tüketici Sözleşmeleri
Tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, mal veya hizmeti şahsi kullanım için edinen gerçek kişidir.
Tüketici sözleşmelerinde:
-
Taraflar hukuk seçimi yapmış olsa bile, tüketicinin mutad meskeninin bulunduğu ülkenin emredici koruma hükümleri bertaraf edilemez.
-
Örneğin Türkiye’de yerleşik bir tüketici, yabancı bir e-ticaret platformundan alışveriş yapmış ve sözleşmede yabancı hukuk seçilmişse, Türk mahkemesi önüne gelen uyuşmazlıkta Türk tüketici hukukunun koruyucu hükümlerini dikkate almak zorundadır.
Bu yaklaşım, TBK’daki sözleşme serbestisinin kişilik hakları, dürüstlük kuralı ve emredici hükümlerle sınırlandırılmasıyla uyumludur.
6.2. İş Sözleşmeleri
İş sözleşmelerinde de işçi lehine özel bağlama kuralları öngörülür. Tarafların hukuk seçimi:
-
İşçinin mutad çalıştığı ülkenin asgari koruma sağlayan emredici hükümlerini ortadan kaldıramaz.
-
Örneğin Türkiye’de fiilen çalışan bir işçi ile yabancı işveren arasında, iş sözleşmesine başka bir ülke hukuku uygulanacağı kararlaştırılsa da; Türk iş hukukunun asgari koruma düzeyinin altına düşülmesi mümkün değildir.
Bu yaklaşım, TBK ve iş hukuku genel ilkeleriyle uyumlu olarak, işçinin ekonomik ve sosyal olarak zayıf taraf olması gerçeğine dayanır.
6.3. Taşınmazlara İlişkin Sözleşmeler
Taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin sözleşmelerde, klasik ilke taşınmazın bulunduğu yer hukukudur. Kira gibi bazı borç ilişkilerinde ise, sözleşme hukukuna ek/destek bağlama kuralları devreye girer.
Örneğin Türkiye’de bulunan bir taşınmazın kiralanmasına ilişkin sözleşme, yabancılık unsuru içerse bile, Türk mahkemesi Türkiye’deki taşınmazı doğrudan etkileyen kısımlarda Türk hukukunun emredici kurallarını özel olarak dikkate almak zorundadır.
7. Sözleşmenin Şekline Uygulanacak Hukuk
Yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde, sözleşmenin geçerlilik şekli de önemli bir tartışma alanıdır.
Genel olarak:
-
Sözleşme, uygulanacak hukukuna göre geçerli şekilde yapılmışsa veya
-
Sözleşmenin yapıldığı yer hukukunun öngördüğü şekil kurallarına uygun ise,
şekil yönünden geçerli kabul edilir.
Pratikte bu, taraflara uygun şekil rejimini seçme konusunda belirli bir esneklik tanır. Ancak Türk hukukunda resmî şekle tabi işlemler (örneğin taşınmaz satış vaadi, bazı kefaletler, evlilik sözleşmeleri vb.) söz konusu ise, Türk mahkemesi Türk resmî şekil şartlarını ayrıca denetler.
8. Borçlar Hukuku Genel İlkeleriyle İlişki
Yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde uygulanacak hukuku belirledikten sonra, ikinci aşama seçilen hukukun borçlar hukuku ilkeleriyle ilişkisini anlamaktır. Türk mahkemesi, seçilen hukuku uygularken, TBK’daki temel ilkeleri dolaylı olarak dikkate alır; zira bu ilkeler, kamu düzeni ve emredici hükümlere ilişkin değerlendirmelerin ölçütünü oluşturur.
8.1. Sözleşme Serbestisi ve Sınırları
TBK’nın temel ilkelerinden biri sözleşme özgürlüğüdür. Taraflar:
-
Sözleşmenin türünü,
-
İçeriğini,
-
Uygulanacak hukuku,
serbestçe belirleyebilir. Ancak bu özgürlük;
-
Emredici hükümlere,
-
Kamu düzenine,
-
Genel ahlaka,
-
Kişilik haklarına,
aykırı düzenlemelerle sınırlandırılmıştır.
Yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde de, tarafların yabancı bir hukuk seçerek Türk emredici hükümlerinden kaçınma amacı taşıdığı anlaşılırsa, Türk mahkemesi bu seçimden bağımsız olarak Türk emredici hükümlerini ve kamu düzenini re’sen gözetir.
8.2. Dürüstlük Kuralı ve Yan Yükümlülükler
Türk Medeni Kanunu’ndaki dürüstlük kuralı, borçlar hukukunun da temel taşıdır. Taraflar:
-
Sözleşmenin müzakeresi,
-
Kurulması,
-
İfa ve sona ermesi,
süreçlerinde dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadır. Bu kapsamda:
-
Culpa in contrahendo (sözleşme görüşmelerinde kusur),
-
Bilgilendirme, uyarma ve özen gösterme yükümlülükleri,
-
Sadakat ve güven ilişkisi,
yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde de önem taşır.
Türk mahkemesi, yabancı hukuku uygulasa bile, özellikle dürüstlüğe açıkça aykırı, hileli, yanıltıcı uygulamalar karşısında kamu düzeni rezervini ve dürüstlük ilkesini devreye sokarak bazı hükümleri uygulamayı reddedebilir veya sınırlandırabilir.
8.3. Sözleşmenin Yorumu ve Sözleşmenin Nisbiliği
TBK’ya göre sözleşmeler:
-
Tarafların gerçek ve ortak iradesi esas alınarak,
-
Sadece lafza değil, amaç ve menfaat dengesine göre,
-
Tarafların dürüstlük kuralları çerçevesindeki makul beklentileri dikkate alınarak,
yorumlanır.
Yabancılık unsuru içeren bir sözleşmede de, uygulanacak hukuk kendi yorum kurallarını getirse de, Türk mahkemesi usul hukuku anlamında hâkimlik fonksiyonu çerçevesinde TBK’daki yorum ilkelerini dolaylı olarak göz önünde bulundurur.
Ayrıca sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereği, sözleşme sadece taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurur; üçüncü kişilere kural olarak borç yüklenemez. Bu nokta, üçüncü kişi lehine sözleşmeler, üçüncü kişi aleyhine taahhütler veya grup şirket sözleşmelerinde kritik hâle gelir.
8.4. Borca Aykırılık, Sorumluluk ve Tazminat
Borca aykırılık halleri (temerrüt, imkânsızlık, ayıplı ifa vb.), TBK’da ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Yabancı hukukun uygulandığı sözleşmelerde:
-
Borca aykırılığın şartları,
-
Tazminatın kapsamı,
-
Sorumluluğun kusura dayalı mı yoksa objektif mi olduğu,
-
Sözleşmesel sınırlama ve sorumsuzluk kayıtlarının geçerliliği,
seçilen hukuka göre belirlenir.
Ancak Türk hukuku, özellikle ağır kusur hâlinde sorumsuzluk kayıtlarına oldukça sınırlı hoşgörü gösterir. Seçilen hukukun bu konuda Türk hukukuna göre aşırı esnek olması hâlinde, kamu düzeni ve dürüstlük kuralı çerçevesinde bir denge arayışı gündeme gelebilir.
9. Uygulama Örnekleri
9.1. Örnek 1 – Uluslararası Satım Sözleşmesi
Türkiye’de yerleşik bir ihracatçı, Almanya’da yerleşik bir alıcıya tekstil ürünleri satmak üzere sözleşme imzalıyor. Sözleşmede uygulanacak hukuk belirtilmemiş.
-
Sözleşme yabancılık unsuru içeriyor (taraflardan biri yabancı ülkede yerleşik).
-
Hukuk seçimi yoksa, karakteristik edimi ifa eden satıcının yerleşim yeri hukuku (örneğin Türk hukuku) uygulanabilir.
-
Türk mahkemesi önüne gelen uyuşmazlıkta, sözleşmenin kurulması, borçlara aykırılık, tazminat gibi meselelerde TBK hükümleri devreye girer.
-
Eğer sözleşmede açık bir hukuk seçimi yapılmış (örneğin Alman hukuku) olsaydı, mahkeme temel olarak Alman borçlar hukuku hükümlerini uygular, ancak Türk kamu düzenine açıkça aykırı bir sonuç ortaya çıkarsa devreye girerdi.
9.2. Örnek 2 – Online Hizmet ve Türk Tüketici
Türkiye’de ikamet eden bir tüketici, ABD merkezli bir dijital platformdan abonelik hizmeti satın alıyor. Sözleşme metninde, platformun genel işlem şartlarında uygulanacak hukukun ABD hukuku olduğu yazıyor.
-
Sözleşme açıkça tüketici sözleşmesi niteliğinde.
-
Taraflar ABD hukukunu seçmiş olsa da, Türk mahkemesi önüne gelen bir uyuşmazlıkta, Türk tüketici hukukunun emredici hükümlerini (mesafeli sözleşmeler, cayma hakkı, haksız şartlar) gözetmek durumunda.
-
Borçlar hukuku genel ilkeleri (özellikle haksız şart yasağı, dürüstlük kuralı) gereği, tüketici aleyhine ağır dengesizlik yaratan hükümlerin geçerliliği tartışmalı olabilir.
9.3. Örnek 3 – Yurt Dışında Çalışan Türk İşçi
Türk vatandaşı bir işçi, İtalya’da yerleşik bir şirketle iş sözleşmesi imzalıyor, fiilen İtalya’da çalışıyor. Sözleşmede İtalyan hukuku öngörülmüş.
-
İş sözleşmesi yabancılık unsuru içeriyor.
-
Taraflar İtalyan hukukunu seçmiş olsa da, işçinin mutad çalıştığı yer İtalya olduğu için, İtalyan iş hukukunun asgari koruma düzeyi esastır.
-
Türk mahkemesinin önüne dava geldiğinde, uygulanacak hukuk tespit edilirken işçinin fiili çalışma yeri, mutad meskeni ve iş ilişkisinin ağırlık merkezi dikkate alınır.
-
TBK ve iş hukuku ilkeleri gereği, işçi lehine yorum ve asgari koruma ilkesi, kullanılacak bağlama kurallarının yorumuna yön verir.
9.4. Örnek 4 – Franchise Sözleşmesi
Türkiye’de yerleşik bir girişimci, ABD merkezli bir fast-food markasıyla franchise sözleşmesi imzalıyor. Sözleşmede ABD hukuku ve yabancı tahkim kararlaştırılmış.
-
Sözleşme karma nitelikli ve ciddi yabancılık unsuru içeriyor.
-
Hukuk seçimi geçerli; ABD hukuku sözleşmeye uygulanacak.
-
Ancak Türk hukukunun;
-
Rekabet yasağı,
-
Haksız şartlar,
-
Vergi ve kamu düzenine ilişkin emredici hükümleri,
-
Kişisel verilerin korunması,
gibi alanlarda doğrudan uygulanan kurallar olarak karşımıza çıkabilir.
-
-
TBK’daki dürüstlük kuralı ve sözleşme serbestisinin sınırları, özellikle franchise verenin aşırı baskın konumundan doğabilecek haksız şartları değerlendirmede dolaylı rol oynar.
10. Sık Sorulan Sorular
Soru 1: Yabancılık unsuru içeren sözleşmede hukuk seçimi yapılmazsa hangi hukuk uygulanır?
Taraflar uygulanacak hukuku açık veya zımni olarak seçmemişse, sözleşmeye en sıkı bağlı hukuk veya uygulamada çoğu kez karakteristik edimi ifa eden tarafın yerleşim yeri hukuku uygulanır. Örneğin ihracat sözleşmesinde, hukuk seçimi yoksa satıcının yerleşim yeri hukuku gündeme gelebilir.Soru 2: Yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde Türk hukukunu seçmek zorunlu mudur?
Hayır. MÖHUK çerçevesinde taraflar, yabancılık unsuru bulunan sözleşmelerde diledikleri ülke hukukunu seçebilirler. Ancak Türk hukukunun emredici hükümleri ve kamu düzenine ilişkin kuralları, hukuk seçimiyle tamamen devre dışı bırakılamaz.Soru 3: Tüketici sözleşmesinde yabancı hukuk seçilirse Türk tüketici mevzuatı uygulanmaz mı?
Tüketicinin mutad meskeninin Türkiye’de olması hâlinde, yabancı hukuk seçilmiş olsa dahi, Türk tüketici hukukunun asgari koruma sağlayan emredici hükümleri göz ardı edilemez. Yani hukuk seçimi, tüketiciyi Türk hukukundaki temel güvencelerden tamamen mahrum bırakamaz.Soru 4: İş sözleşmesinde uygulanacak hukuku işveren belirleyebilir mi?
Taraflar iş sözleşmesinde hukuk seçimi yapabilir; ancak bu seçim, işçinin mutad çalıştığı ülkenin asgari koruma düzeyini ortadan kaldıramaz. İşçi lehine yorum ve koruma ilkeleri, hem MÖHUK hem borçlar hukuku genel ilkeleriyle güvence altındadır.Soru 5: Yabancılık unsuru içeren sözleşmelerde borca aykırılık ve tazminat hesaplaması nasıl yapılır?
Borca aykırılık halleri (temerrüt, imkânsızlık, ayıplı ifa) ve bunların sonuçları, kural olarak uygulanacak hukuka göre belirlenir. Seçilen veya tespit edilen hukukun borçlar hukuku, tazminatın kapsamını, sorumluluk türünü ve sınırlama kayıtlarının geçerliliğini belirler. Ancak Türk mahkemesi, ağır kusur hâlinde sorumsuzluk kayıtlarına ilişkin Türk kamu düzeni yaklaşımını ve dürüstlük kuralını dolaylı olarak gözetebilir.Soru 6: Sözleşmede hem yabancı hukuk hem de yabancı tahkim seçilirse Türk mahkemeleri hiç devreye girmez mi?
Tahkim anlaşması ve hukuk seçimi geçerli olduğu sürece, uyuşmazlık kural olarak tahkim yoluyla çözümlenir. Ancak;
-
İhtiyati tedbir,
-
Kamu düzenine aykırılık denetimi,
-
Tahkim kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizi
söz konusu olduğunda Türk mahkemeleri yine devreye girer ve Türk kamu düzeni, emredici hükümler, borçlar hukuku genel ilkeleri üzerinden bir denetim yapar.