Yabancı Sanığa Tebligat, Duruşmadan Haberdar Etme ve Yoklukta Yargılama
1. Giriş: Yabancı Sanık Dosyalarında “Haberdar Etme” Sorunu
Ceza yargılamasında sanığın duruşmada hazır bulunması, savunma hakkının çekirdeğini oluşturur. Özellikle yabancı sanık söz konusu olduğunda bu çekirdek hak, adres tespiti, dil bariyeri, ülkesine dönmüş olması, sınır dışı edilme gibi sebeplerle daha da kırılgan hâle gelir.
Uygulamada sıklıkla karşılaşılan tablo şu şekildedir:
-
Yabancı sanık yakalanır, ifadesi alınır ve serbest bırakılır.
-
Sanık Türkiye’den ayrılır veya içerde ikamet adresini değiştirir.
-
Mahkeme, soruşturma aşamasındaki eski adrese veya dosyada görünen tek adrese tebligat yaparak duruşmaları yürütür.
-
Sanık hiç haberdar olmadan yokluğunda hüküm kurulur; dosya infaz aşamasında veya yakalama emriyle gündeme geldiğinde “usulsüz tebligat – yoklukta yargılama – yeniden yargılama” sorunu patlak verir.
Yabancı sanığa yönelik tebligat, duruşmadan haberdar etme ve yoklukta yargılama meseleleri; yalnızca şekli usul kuralları değil, adil yargılanma hakkının kapsamı ve sınırlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle mahkemelerin ve müdafilerin, konuyu hem CMK ve Tebligat Kanunu düzeyinde hem de Anayasa ve AİHS ekseninde ele alması zorunludur.
2. Yabancı Sanık ve Adil Yargılanma Hakkı
2.1. Yabancı Sanık Kimdir?
Ceza muhakemesinde “yabancı sanık”; Türk vatandaşı olmayan, hakkında Türkiye’de ceza soruşturması veya kovuşturması yürütülen kişidir. Çifte vatandaşlık, göçmen statüsü, sığınmacı/uluslararası koruma statüsü gibi farklı kimlik halleri yabancılık sıfatını tamamen bertaraf etmez; aksine tebligat ve haberdar etme açısından yeni sorun başlıkları doğurabilir.
Yabancı sanığı, Türk sanığa göre farklılaştıran iki ana başlık bulunmaktadır:
-
Ulaşılabilirlik sorunu:
Ülkesiyle bağlantısı, Türkiye’de sürekli bir adresinin olmaması, sık ülke değiştiriyor olması, idari işlem sonucu deport edilmiş olması gibi nedenlerle tebligat daha zor hâle gelir. -
İletişim ve anlama sorunu:
Türkçe bilmemesi veya sınırlı bilmesi nedeniyle hem tebligatı hem de duruşma işlemlerini anlayabilmesi için tercüman ve açıklama ihtiyacı doğar.
Bu iki başlık, doğrudan savunma hakkı, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleriyle bağlantılıdır.
2.2. Adil Yargılanma, Haberdar Edilme ve Duruşmaya Katılma Hakkı
Adil yargılanma hakkının ceza yargılaması bakımından en önemli unsurlarından bazıları:
-
Hakkındaki suçlamadan zamanında ve ayrıntılı şekilde haberdar edilme,
-
Savunmasını hazırlamak için yeterli zaman ve imkâna sahip olma,
-
Duruşmada hazır bulunma veya bu haktan geçerli şekilde feragat etme,
-
İddia makamının delillerine karşı görüş bildirme ve delil sunma imkânına sahip olma.
Yabancı sanık bakımından bu hakların içi ancak şu şartlarda gerçek anlamda doldurulabilir:
-
Tebligatların fiilen ulaşabileceği adreslere, mümkünse ülkesinde bulunduğu adrese usulüne uygun yapılması,
-
Tebligatların içeriğinin sanığın anlayabileceği bir dilde açıklanması,
-
Mümkün olduğunca sanığın bizzat duruşmaya katılımının sağlanması, bu mümkün değilse SEGBİS gibi uzaktan katılım imkânlarının değerlendirilmesi,
-
Zorunlu müdafi atanmışsa, müdafinin de sürecin tüm aşamalarından bilgi sahibi edilmesi.
3. Normatif Çerçeve: CMK, Tebligat Kanunu ve Uluslararası Standartlar
3.1. CMK’daki Temel Hükümler
Yabancı sanığa tebligat ve yoklukta yargılama bakımından önem arz eden başlıca CMK hükümleri özetle şunlardır:
-
CMK m. 34–35: Karar ve işlemlerin ilgililere bildirilmesi, tefhim ve tebliğ usulleri.
-
CMK m. 37: Yabancı ülkede bulunan kişilere tebligatta Tebligat Kanunu ve milletlerarası andlaşmaların dikkate alınacağına ilişkin çerçeve düzenleme.
-
CMK m. 176 ve devamı: Çağrı kâğıdı düzenlenmesi, duruşma gününün bildirilmesi.
-
CMK m. 193: Sanığın duruşmada hazır bulunmaması ve yoklukta yargılama; 7445 sayılı Kanun sonrası sanığın sorgusu yapılmadan yokluğunda hüküm verilebilecek hallerin sınırlandırılması.
-
CMK m. 196: Ses ve görüntü bilişim sistemiyle duruşmaya katılma imkânı.
-
CMK m. 202: Sanığın meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmemesi hâlinde tercüman atanması.
-
CMK m. 247: Kaçak sanık hakkında kovuşturma.
Bu hükümler yabancı sanığa özgü değil; tüm sanıklar için geçerlidir. Ancak yabancı sanık söz konusu olduğunda, bu maddelerde öngörülen hak ve yükümlülüklerin uygulanması, özel bir dikkat ve özen gerektirir.
3.2. Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği
Yabancı sanığa tebligatın hukuki zemini 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği ile çizilir. Özellikle:
-
Yabancı ülkede bulunan kişilere tebligat hükümleri,
-
Konsolosluk aracılığıyla veya ilgili yabancı devlet makamları üzerinden tebligat yapılmasına dair düzenlemeler,
-
Adresini bildirmeyen veya adresine ulaşılamayan kişilere ilişkin hükümler,
-
İlanen tebligat imkânı ve sınırları
yabancı sanık bakımından önem taşır.
3.3. AİHS ve AİHM Standartları
AİHM, gıyabi yargılama ve yoklukta verilen hükümleri kategorik olarak yasaklamamakta; ancak şu iki kriter üzerinde ısrarla durmaktadır:
-
Sanık, duruşmalardan ve suçlamadan zamanında ve gerçek anlamda haberdar edilmiş olmalıdır.
-
Sanığın yokluğunda hüküm kurulmuşsa, daha sonra bizzat katılabileceği, delillerle yüzleşebileceği bir yeniden yargılama imkânı bulunmalıdır.
Bu iki kriter, yabancı sanığa tebligat ve yoklukta yargılama tartışmalarında pusula işlevi görmelidir.
4. Yabancı Sanığa Tebligat: Adres, Dil ve Usul
4.1. Soruşturma Aşamasında Adres Tespiti ve Kayıt
Sağlıklı bir tebligat zincirinin ilk halkası, soruşturma aşamasında kurulur. Özellikle:
-
Gözaltına alınan veya ifadesi alınan yabancı sanığın açık adresi tutanaklara eksiksiz geçirilmelidir.
-
Sanığın yurt dışındaki adresi, Türkiye’den ayrılması hâlinde kendisine ulaşılabilecek e-posta, telefon, konsolosluk bilgileri mümkün olduğunca kayıt altına alınmalıdır.
-
Eğer yabancı sanığın uluslararası koruma, ikamet, çalışma izni gibi idari statüleri varsa, bu statülere ilişkin dosyalardaki adres bilgileriyle çapraz kontrol yapılmalıdır.
Bu aşamada yapılan ihmal, kovuşturma aşamasında “bilinen son adres” bahanesiyle yetinilmesine ve dosyanın yıllarca sağlıksız tebligatlarla sürüklenmesine yol açar.
4.2. Türkiye’de Bulunan Yabancı Sanığa Tebligat
Yabancı sanık Türkiye’de ikamet ediyorsa, prensip olarak Türk sanıkla aynı usuller geçerlidir. Ancak şu noktalarda hassasiyet artırılmalıdır:
-
Adres sık güncellenmelidir; her duruşmada sanığın adresi teyit edilmelidir.
-
Sanığın avukatı varsa, hem sanığa hem müdafiye tebligat yapılması tercih edilmelidir.
-
Türkçe bilmeyen sanığa, en azından temel nitelikteki tebligatlarda (iddianamenin tebliği, nihai hükmün tebliği gibi) içeriği tercüme edilerek bilgi verilmesi, ileride doğabilecek ihlal iddialarını büyük ölçüde azaltır.
4.3. Yurt Dışında Bulunan Yabancı Sanığa Tebligat
Yabancı sanık yurt dışındaysa, artık yalnızca ulusal mevzuat değil, uluslararası adli yardımlaşma mekanizmaları da devreye girer. Genel çerçeve şöyle özetlenebilir:
-
Türkiye’nin taraf olduğu çok taraflı sözleşmeler (örneğin Lahey Tebligat Sözleşmesi) ve ikili adli yardımlaşma anlaşmaları dikkate alınır.
-
Tebligat, çoğu durumda Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve AB Genel Müdürlüğü koordinasyonuyla, muhatap ülke adli makamları veya konsolosluk kanalıyla yapılır.
-
Yabancı devlet, kendi iç hukukuna göre tebligatı gerçekleştirir; süreç zaman alabilir ve bazen hiç sonuç alınamayabilir.
Bu noktada mahkemelerin yapması gereken, dosyada yalnızca “tebligat istendi” kaydıyla yetinmemek; talep yazısını, iade gelen evrakı, tebligatın akıbetine dair bilgiyi dosyada açık biçimde görünür kılmaktır. Aksi hâlde yoklukta verilen hükmün dayanağı da tartışmalı hâle gelir.
4.4. İlanen Tebligat ve Yabancı Sanık
Adresin bilinmemesi, sanığa fiilen ulaşılamaması hâlinde Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği ilanen tebligat imkânı tanımaktadır. Ancak yabancı sanık bakımından ilanen tebligat, en son çare olarak değerlendirilmelidir.
İlanen tebligat yoluna gidilmeden önce:
-
Bilinen tüm adreslerin denenmiş olması,
-
Konsolosluk veya adli yardımlaşma yollarının tüketilmiş olması,
-
Elektronik iletişim araçlarının (e-posta, telefon) kullanılıp kullanılmadığının tutanaklara geçirilmesi
beklenmelidir. İlanen tebligat, tek başına “sanığın duruşmadan haberdar olduğu” yönünde güçlü bir karine oluşturmaz; özellikle yabancı sanık yönünden AİHM önünde savunulması zordur.
5. Duruşmadan Haberdar Etme: Çağrı, Tercüme ve SEGBİS
5.1. Çağrı Kâğıdı ve İçeriği
Duruşmadan haberdar etmenin en temel aracı, çağrı kâğıdıdır. Çağrı kâğıdında yer alması gereken asgari unsurlar —mahkemenin adı, dosya numarası, duruşma günü ve saati, gelinmediğinde doğacak sonuçlar— yabancı sanık bakımından da geçerlidir.
Fakat yabancı sanık özelinde şu ilaveler önem taşır:
-
Tebligata, sanığın anlayabileceği dilde kısa bir açıklama notu eklenmesi (örneğin İngilizce/Arapça temel özet),
-
Özellikle “gelmediği takdirde yokluğunda hüküm kurulabileceği” hususunun açık biçimde belirtilmesi,
-
İmkan varsa SEGBİS ile katılım opsiyonundan da bahsedilmesi.
Bu tür basit ama etkili önlemler, ileride yoklukta yargılama eleştirilerini önemli ölçüde zayıflatır.
5.2. Tercüman Kullanımı ve Tebligatın Anlaşılması
CMK m. 202, meramını anlatamayacak ölçüde Türkçe bilmeyen sanıklar için tercüman atanmasını düzenler. Bu hüküm yalnızca duruşma salonunu değil, tebligatın ve kararların fiilen anlaşılmasını da ilgilendirir.
Pratikte şu model tercih edilebilir:
-
Tutuklu yabancı sanıklar bakımından, kritik ara kararlar ve nihai karar, tercüman aracılığıyla sanığa sözlü olarak açıklanır, bu durum tutanağa yazılır.
-
Serbest durumda olan yabancı sanık için, en azından hükmün ve duruşma gününün bildirildiği tebligatların özet tercümesi yapılır ve tebligata eklenir.
Bu yöntem, ileride “ben bu davadan hiç haberim yoktu” savunmasını bütünüyle ortadan kaldırmasa da ciddi şekilde zayıflatır ve yargılamanın meşruiyetini güçlendirir.
5.3. SEGBİS ile Duruşmaya Katılım
Yabancı sanık ülkesinde bulunuyor, Türkiye’ye gelemiyor ancak duruşmaya katılmak istiyorsa SEGBİS önemli bir imkân sunar. Burada dikkat edilmesi gerekenler:
-
Sanığın bulunduğu ülkedeki ceza kurumu veya adli makamlarla teknik koordinasyon sağlanmalıdır.
-
SEGBİS bağlantısı kurulurken tercüman mutlaka hazır bulundurulmalıdır.
-
Sanığın kimliği, bağlantı öncesi ve sonrasında açıkça teyit edilmelidir.
SEGBİS kullanımının yaygınlaştırılması, hem kovuşturmaların makul sürede bitirilmesine hem de yabancı sanığın yargılamaya etkin katılımına katkı sağlar.
6. Yoklukta Yargılama: Şartlar, Sınırlar ve Yabancı Sanık
6.1. Yoklukta Yargılamanın Genel Mantığı
CMK m. 193’ün temel mantığı, sanığın duruşmada hazır bulunmasının esası olduğunu, ancak bazı şartlar altında yokluğunda da davanın yürütülebileceğini kabul eder.
Sanığın yokluğunda yargılama yapılabilmesi için genel olarak:
-
Sanığa usulüne uygun çağrı yapılmış olması,
-
Gelmeme gerekçesinin haklı sayılmaması,
-
Yokluğunda yargılama yapılabileceği hususunun bildirilmesi
aranır. 7445 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında sanığın sorgusu yapılmadan yokluğunda hüküm kurulabilecek haller ayrıca sınırlandırılmış, mahkûmiyet başta olmak üzere bazı kararlarda sanığın sorgusunun alınması zorunluluğu güçlendirilmiştir.
6.2. Kaçak Sanık – Yoklukta Sanık Ayrımı
CMK m. 247’de düzenlenen kaçak sanık, kendisi hakkında yakalama emri çıkarılmış olmasına rağmen bilerek yargılamadan kaçan sanıktır. Bu durumda yargılama, belirli sınırlamalarla sanığın yokluğunda sürdürülebilir.
Yabancı sanık bakımından kaçaklık statüsünün tespiti, özellikle önemlidir:
-
Sanık hakkında çıkarılan yakalama emri kendisine bildirilmiş mi?
-
Adresi biliniyor mu, biliniyorsa tebligat yapılabilmiş mi?
-
Sanığın yurt dışına çıkış tarihi, dosyadaki işlemlerle örtüşüyor mu?
Bu sorular netleşmeden “kaçak” statüsü verilmesi ve bu statüye dayanarak yoklukta hüküm kurulması, ileride ihlal iddialarına zemin hazırlayabilir.
6.3. Yabancı Sanık Bakımından Daha Sıkı Ölçütler
Yabancı sanık, doğası gereği duruşmadan haberdar edilmesi en zor kesimlerden biridir. Bu nedenle yoklukta yargılama yapılırken mahkemelerin, Türk sanığa göre daha sıkı denetim uygulaması gerekir:
-
Tebligatın hangi adrese, hangi usulle yapıldığı,
-
Yabancı ülke adli yardımlaşma süreçlerinin kullanılıp kullanılmadığı,
-
Konsolosluk yolunun denenip denenmediği,
-
Tercüme imkânının sağlanıp sağlanmadığı
gibi hususlar açıkça dosyada gösterilmelidir.
Yalnızca “Tebligat yapılamadı, ilan verildi, gelmedi” kalıbıyla yetinilmesi, adil yargılanma hakkı bağlamında son derece risklidir.
7. Hükmün Yabancı Sanığa Tebliği, Öğrenme Tarihi ve Yeniden Yargılama
7.1. Hükmün Tebliği ve Sürelerin Başlangıcı
Mahkûmiyet hükmü verildikten sonra, temyiz veya istinaf sürelerinin sağlıklı işlemesi için hükmün sanığa veya müdafiine usulüne uygun tebliği zorunludur. Yabancı sanık bakımından:
-
Hüküm, mümkünse sanığın ülkesindeki adresine uluslararası tebligat yoluyla gönderilmelidir.
-
Sanığın avukatı varsa, avukata yapılan tebligatın yanında sanığa da bilgilendirme yapılması tercih sebebidir.
-
Tebligatta hükmün sonuç kısmının, en azından sanığın anlayabileceği dilde kısa bir özetle açıklanması, ileride “kararı anlamadım” iddialarını azaltır.
Hükmün tebliğ edilemediği ve sanığın yıllar sonra dosyadan haberdar olduğu durumlarda ise, öğrenme tarihi önem kazanır. Yargı içtihadı, çoğu durumda sürelerin öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlayabileceğini kabul etmektedir; elbette bu durum her olayın somut şartları ve iyi niyet kriteri çerçevesinde değerlendirilir.
7.2. Yeniden Yargılama ve Telafi İmkânları
Sanığın hiç haberdar olmadığı bir yargılamada yokluğunda hüküm kurulduğu ve bu durum sonradan ortaya çıktığı takdirde, çeşitli telafi mekanizmaları devreye girebilir:
-
Süre tutum dilekçesi ile birlikte istinaf/temyiz başvurusu,
-
Şartları varsa yargılamanın yenilenmesi talebi,
-
AYM ve AİHM önünde adil yargılanma hakkı ihlali iddiası.
Bu noktada önem arz eden husus, müdafinin yabancı sanıkla gerçekten iletişim kurup kurmadığı, sanığın hakları konusunda bilgilendirilip bilgilendirilmediğidir. Dosyada bulunmayan bir tebligat, yapılmamış kabul edilir; ancak dosyada bulunan eksik tebligat da, bazen fiili durum karşısında “etkisiz tebligat” olarak değerlendirilmiştir.
8. Uygulamada Sık Yapılan Hatalar ve Pratik Öneriler
8.1. Sık Yapılan Hatalar
Yabancı sanık dosyalarında en sık rastlanan hatalar şu şekilde özetlenebilir:
-
Eski adrese ısrarla tebligat:
Soruşturma aşamasındaki ilk adres, yıllarca güncellenmeksizin kullanılmakta, sanığın ülkesine döndüğü veya adres değiştirdiği bilgisi dikkate alınmamaktadır. -
Uluslararası tebligat yollarının denenmemesi:
Sanığın yurt dışında olduğu bilindiği hâlde, yalnızca Türkiye’deki eski adresine veya ilanen tebligatla yetinilmektedir. -
Tercüme yapılmayan tebligatlar:
Özellikle nihai hükmün tebliğinde, yabancı sanığın ana dilinde veya bildiği bir dilde özet açıklama yapılmadığı için, sanık fiilen karardan haberdar olamamaktadır. -
Yalnızca müdafiye yapılan tebligatla yetinme:
Yabancı sanığın ülkesiyle bağının zayıf olduğu ve avukatla iletişimin sınırlı kaldığı durumlarda, yalnızca müdafiye yapılan tebligat, sanığın bilgilendirilmesi için yeterli olmayabilir. -
İlanen tebligata kolay başvurma:
Diğer tüm yollar tüketilmeden ilanen tebligata gidilmesi, yabancı sanığın duruşmadan haberdar edildiği yönündeki iddiayı zayıflatır.
8.2. Hakimin Bakış Açısından Öneriler
Hakim ve mahkeme heyeti, yabancı sanık dosyalarında şu adımları içeren bir kontrol listesi kullanabilir:
-
Sanığın son adresi nedir? Göç İdaresi, Nüfus, konsolosluk veya önceki dosyalarla çapraz kontrol yapıldı mı?
-
Yurt dışındaki adres biliniyorsa, ilgili devlete resmî tebligat talebi gönderildi mi, akıbeti dosyaya yansıdı mı?
-
Tebligatlarda tercüme imkânı değerlendirildi mi?
-
Sanığın SEGBİS ile katılımına yönelik girişimde bulunuldu mu?
-
Kaçaklık kararı verildiyse, bu kararın dayanakları açıkça ortaya konuldu mu?
Bu sorulara olumlu cevap verilebiliyorsa, yoklukta yargılama yoluna gidilmesi daha savunulabilir hale gelir.
8.3. Müdafi ve Sanık Açısından Öneriler
Müdafiler ve yabancı sanıklar açısından pratik öneriler ise şöyledir:
-
Dosya başında sanığın hem Türkiye’de hem ülkesinde kullanılabilecek en güncel adresleri bildirilmelidir.
-
Uluslararası tebligat ve tercüme maliyetleri konusunda müvekkil bilgilendirilmeli, ileride yaşanabilecek hak ihlallerinin önüne geçmek için gerekli başvurular yapılmalıdır.
-
Hüküm yoklukta verilmişse, sanığın kararı fiilen öğrendiği tarih ayrıntılı biçimde kayıt altına alınmalı ve süreler buna göre işletilmelidir.
-
Gerekirse AYM ve AİHM başvuruları için duruşmadan gerçek anlamda haberdar edilmeme iddiaları somut delillerle desteklenmelidir.
9. Sonuç: Yabancı Sanık İçin “Gösterişli Değil, Etkin” Bir Haberdar Etme Rejimi
Yabancı sanığa tebligat, duruşmadan haberdar etme ve yoklukta yargılama; teknik gibi görünen fakat özünde adil yargılanma hakkının kalbine dokunan meselelerdir.
Bu alanda sağlıklı bir uygulama için:
-
Adrese takılıp kalmayan, güncel bilgi toplamaya açık bir yaklaşım,
-
Uluslararası adli yardımlaşma ve konsolosluk mekanizmalarını gerçekten kullanan,
-
Sadece şekli tebligatı değil, sanığın anlayabilmesini ve katılımını önceleyen bir perspektif,
-
Yoklukta yargılamayı istisna, sanığın bizzat veya SEGBİS ile katıldığı yargılamayı ise kural haline getiren bir zihniyet değişimi
gerekmektedir.
Böyle bir yaklaşım benimsendiğinde, hem yabancı sanığın hakları korunacak hem de verilen kararlar, iç hukuk ve uluslararası denetim organları önünde çok daha sağlam bir zemine oturacaktır. Özellikle uygulayıcılar açısından, yabancı sanık dosyalarında “tebligat yapıldı mı?” sorusundan çok, “sanık gerçekten haberdar oldu mu ve kendisini savunma imkânı buldu mu?” sorusunu merkeze almak, hem hukuken hem de pratikte en güvenli yoldur.