Usulsüz Lisans Çıkartma ve Sahte Lisansla Sporcu Oynatmak
Sporda Lisans Sistemi Neden Vardır?
Spor lisansı, bir sporcunun ilgili federasyon nezdinde resmî olarak tanınmasını, yaş, uyruk, sağlık ve kulüp aidiyetinin kayıt altına alınmasını sağlar.
Bu belge, sporun adil rekabet, şeffaflık ve dürüstlük ilkelerinin korunması açısından hukuki güvence oluşturur.
Ancak zaman zaman kulüplerin veya yöneticilerin, yaş küçültme, yabancı kotasını aşma, transfer yasağını delme ya da sakat sporcuyu oynatma amacıyla sahte veya usulsüz lisans düzenledikleri görülmektedir.
Bu tür eylemler, yalnızca disiplin ihlali değil, aynı zamanda suç teşkil eden fiillerdir.
Lisansın Hukuki Niteliği
Spor lisansı, idari bir izin niteliği taşır.
Tıpkı bir sürücü belgesi veya ruhsat gibi, lisans da bir kamu otoritesi (federasyon) tarafından verilir ve idari işlemler hukukuna tabidir.
a) Lisansın Dayanağı
Her federasyon, Gençlik ve Spor Bakanlığı gözetiminde çıkardığı Lisans, Tescil, Transfer ve Vize Talimatı ile lisans verme usulünü belirler.
Örneğin, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Lisans Talimatı’na göre, sporcu lisans başvurularında kimlik, sağlık raporu, kulüp tescil belgesi ve uygun yaş kategorisi belgeleri zorunludur.
b) Lisansın Amacı
-
Sporcuların kimlik tespitini sağlamak,
-
Amatör ve profesyonel düzeyde müsabaka düzenini korumak,
-
Fair play ilkesini garanti etmek,
-
Yaş, uyruk, sağlık, cinsiyet gibi kriterlerde manipülasyonun önüne geçmektir.
Usulsüz Lisans ve Sahte Lisans Kavramı
a) Usulsüz Lisans
Lisansın, mevzuata aykırı şekilde ancak resmî belgelerle çıkarılması durumudur.
Örneğin:
-
Sporcunun sağlık raporunun süresi dolmuşken lisans yenilenmesi,
-
Transfer dönemleri dışında lisans çıkarılması,
-
Federasyon onayı olmadan kulüp değişikliği yapılması,
usulsüzlük teşkil eder.
b) Sahte Lisans
Sahte lisans ise, tamamen gerçeğe aykırı belge düzenlenmesi anlamına gelir.
Örneğin:
-
Başkasına ait kimlikle lisans çıkarılması,
-
Doğum tarihi değiştirilerek yaş küçültülmesi,
-
Lisansın dijital ortamda tahrif edilmesi veya fotomontaj yapılması.
Bu durumda sadece disiplin suçu değil, resmî evrakta sahtecilik (TCK m. 204) suçu da oluşur.
Mevzuat Çerçevesi
a) Türk Ceza Kanunu
TCK m. 204/1:
“Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Spor federasyonlarınca düzenlenen lisans belgeleri “resmî belge” sayıldığından, bu fiiller TCK kapsamında resmî evrakta sahtecilik suçunu oluşturur.
b) 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun
6222 m. 15/1:
“Spor müsabakalarında hile yapılması, sonucu etkilemeye teşebbüs veya gerçeğe aykırı belge düzenlenmesi suçtur.”
Bu hüküm, usulsüz lisansla sporcu oynatmayı da kapsar.
Zira lisansın sahte düzenlenmesi, doğrudan müsabaka sonucunu etkileyebilecek bir hiledir.
c) Federasyon Disiplin Talimatları
Her federasyonun “Disiplin Talimatı” sahte lisans düzenlenmesini ağır yaptırıma bağlar.
Örneğin:
-
TFF Futbol Disiplin Talimatı m. 41: “Gerçeğe aykırı belge düzenleyen kulüpler hakkında küme düşürme dahil ağır yaptırımlar uygulanır.”
-
Türkiye Voleybol Federasyonu Disiplin Talimatı m. 25: “Sahte lisans kullanan kulüp 1 yıldan 3 yıla kadar men edilir.”
Yargıtay Kararları Işığında Uygulama
Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2019/2734 E., 2020/5643 K. sayılı kararında;
“Sporcu lisansının sahte belgelerle alınması ve bu lisansla müsabakaya katılınması, hem TCK 204 kapsamında resmî belgede sahtecilik hem de 6222 sayılı Kanun kapsamında müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturur.”
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2020/1578 E., 2021/2034 K. kararında ise;
“Federasyon görevlilerinin bilerek sahte belgeyi onaylamaları halinde görevi kötüye kullanma (TCK m. 257) suçu da gündeme gelir.”
Bu içtihatlar, spor hukukunun yalnızca disiplin alanında değil, ceza yargılamasıyla da iç içe geçtiğini gösterir.
Disiplin Sorumluluğu ve Yaptırımlar
Sahte lisansla sporcu oynatmanın, kulüpler ve yöneticiler bakımından doğuracağı disiplin yaptırımları oldukça ağırdır:
a) Kulüp Sorumluluğu
-
Mağlubiyet sayılma veya hükmen yenilgi (3–0),
-
Puan silme,
-
Küme düşürme,
-
Lisanslı sporcu transfer yasağı.
b) Yöneticiler ve Antrenörler
-
1 yıldan 3 yıla kadar hak mahrumiyeti,
-
Para cezası,
-
Tekrarlanması halinde süresiz men cezası.
c) Sporcu
-
Sahte belge kullandığı tespit edilen sporcu, lisansının iptaliyle birlikte 1–2 yıl arası müsabakalardan men edilir.
-
Tekrarlayan durumda, ömür boyu lisans yasağı uygulanabilir.
Disiplin ve Ceza Sorumluluğunun Ayrımı
Spor hukukunda disiplin sorumluluğu ile ceza sorumluluğu birbirinden bağımsızdır.
Bir kişi hem disiplin talimatı uyarınca ceza alabilir, hem de aynı fiil nedeniyle adli yargıda cezai yaptırımla karşılaşabilir.
Bu durum, “ne bis in idem” ilkesine aykırılık oluşturmaz; çünkü disiplin cezaları adli değil, idari niteliktedir.
Etik ve Fair Play Boyutu
Sahte lisansla sporcu oynatmak, yalnızca hukuki değil, etik bir ihlaldir.
Bu eylem, rakip takımın emeğine, seyircinin güvenine ve sporun doğasına zarar verir.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Etik Kuralları, dürüstlük, eşitlik ve saygı ilkelerini temel alır.
Sahtecilik, bu ilkelerin tamamına aykırıdır ve federasyonların uluslararası itibarını zedeler.
Federasyonların Denetim Sorumluluğu
Federasyonlar, sahte lisans olaylarını önlemek için dijital sistemler kurmakla yükümlüdür.
TFF e-Lisans Sistemi, TURNA Dijital Platformu, MERNİS entegrasyonu gibi uygulamalar bu amaçla geliştirilmiştir.
Ancak sistemin denetlenmemesi veya yetkili kişilerin ihmali, federasyon görevlileri için de idari ve cezai sorumluluk doğurabilir.
TCK m. 257 uyarınca “görevi kötüye kullanma” suçu oluşabilir.
Sonuç: Sporun Dürüstlüğü Hukukla Başlar
Sporun özü rekabettir; ama bu rekabet hukukla çerçevelenmiş dürüstlük içinde yürütülmelidir.
Sahte lisansla sahaya çıkan her sporcu, sadece rakibini değil, adaleti de yenmektedir.
Spor hukukunda bu tür eylemler;
-
TCK m. 204 gereği cezai yaptırım,
-
6222 m. 15 gereği hileli müsabaka suçu,
-
Federasyon talimatları gereği disiplin cezası doğurur.
Bu nedenle, kulüplerin lisans işlemlerinde titizlik göstermesi, belgelerin doğruluğunu teyit etmesi ve etik değerlere bağlı kalması zorunludur.
Sporun itibarı, yalnızca sahadaki başarıyla değil, hukuka sadakatle korunur.