Single Blog Title

This is a single blog caption

Tedbir Nafakası Talebi

AİLE MAHKEMESİ MAHKEMESİNE

TEDBİR NAFAKASI TALEPLİDİR

DAVACI : M.Y. (T.C. Kimlik No: …)
Adres : … / …

VEKİLİ : Av. Y.Y
Adres : … / …

DAVALI : D.Y. (T.C. Kimlik No: …)
Adres : … / …

KONU :
Evlilik birliği içinde davalının ağır kusurlu davranışları nedeniyle ortak hayatın davacı yönünden çekilmez hale gelmesi ve fiilî ayrılığın başlaması sebebiyle; Türk Medeni Kanunu’nun 169 ve 197. maddeleri uyarınca davacı eş lehine, dava tarihinden itibaren aylık … TL tedbir nafakasına hükmedilmesi, nafaka miktarının her yıl ÜFE/TÜFE oranında kendiliğinden arttırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine ilişkin istemlerimizden ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

  1. Davacı M.Y. ile davalı D.Y., …/…/20… tarihinde evlenmiş olup, tarafların evliliği halen resmi olarak devam etmektedir. Bu evlilikten …/…/20… doğumlu … ve …/…/20… doğumlu … isimli iki ortak çocuk dünyaya gelmiştir. Evlilik başlangıcında taraflar, karşılıklı sevgi, saygı ve dayanışma içinde, aile birliğini birlikte sürdürme iradesine sahipken, ilerleyen süreçte davalının tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliği temelinden sarsılmıştır.
  2. Davalı eş, evlilik birliğinin gereklerine uygun davranmamış; aile birliğinin ekonomik yükümlülüklerine katılmama, davacıya karşı ilgisiz davranma, davacının sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını yok sayma, ortak çocuklara yönelik bakım ve ilgi görevini ihmal etme gibi kusurlu davranışları ile davacı ve çocukların huzurlu bir aile ortamında yaşamasını imkânsız hâle getirmiştir.
  3. Özellikle son iki yıl içerisinde davalı, ortak konutu sık sık terk etmiş, ev masraflarına, kira ve faturaların ödenmesine, çocukların eğitim ve sağlık giderlerine düzenli olarak katkıda bulunmamış, aksine büyük ölçüde davacının üzerine bırakmıştır. Davacı, ev hanımı/gelir düzeyi düşük bir çalışan olup, tek başına hem kendisinin hem de çocukların geçimini sağlamakta büyük zorluk çekmekte, kimi zaman temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanmaktadır.
  4. Davalı, düzenli bir işte çalışmakta ve … sektöründe faaliyet gösteren … isimli işyerinden aylık net yaklaşık … TL gelir elde etmektedir. Buna rağmen davalı, aile birliğinin giderlerine katılma yükümlülüğünü (TMK m. 186/son) yerine getirmemekte, elde ettiği geliri büyük ölçüde kendi şahsi harcamalarına ayırmakta; davacı ve çocukların zorunlu ihtiyaçlarını karşılamamaktadır.
  5. Davalının bu tutumu sebebiyle, davacı ve müşterek çocuklar, kira, elektrik, su, doğal gaz, gıda, ulaşım, eğitim, sağlık gibi zorunlu giderlerini karşılayamaz hâle gelmiş; temel yaşam standartlarının altına düşmüşlerdir. Davacı, ailesinin ve yakın çevresinin maddi desteği ile ancak ayakta durabilmekte, bu durum hem davacının onurunu zedelemekte hem de çocuklar üzerinde psikolojik baskı ve kaygı oluşturmaktadır.
  6. Davalının aile içi sorumluluklarını yerine getirmemesi, eş ve çocuklara yönelik ilgisiz ve zaman zaman küçük düşürücü tutumları nedeniyle taraflar arasında sık sık tartışmalar yaşanmış; nihayetinde davalı, …/…/20… tarihinde ortak konutu tamamen terk etmiş ve bir daha geri dönmemiştir. Davalı bu tarihten itibaren, davacıya tek kuruş katkı sağlamadığı gibi, telefonlarını dahi açmayarak çocukların psikolojik durumunu da olumsuz etkilemiştir.
  7. Tarafların fiilî ayrılık hâli yaklaşık … aydır devam etmekte olup, davacı ayrı yaşama hakkını, Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca haklı sebeple kullanmaktadır. Evlilik birliği içinde haklı bir sebebe dayanarak ayrı yaşayan eş, diğer eşten kendisi ve çocukları için uygun tedbirler alınmasını isteme hakkına sahiptir. Bu kapsamda, davacı lehine ve çocuklar yararına tedbir nafakası talep edilmesi yasal zorunluluk hâlini almıştır.
  8. Davacı M.Y., … yaşında olup, eğitim durumu …’dır. Davacı, şu anda … işinde/ev hanımı olarak, sınırlı gelirle yaşamını sürdürmekte; düzenli ve yüksek bir gelire sahip değildir. Davacının aylık ortalama geliri … TL civarındadır. Bu gelir, kira, fatura, gıda, ulaşım, ortak çocukların okul giderleri, giyim ve sağlık giderleri düşünüldüğünde son derece yetersiz kalmakta, davacıyı borçlanmaya ve yakın çevresinden yardım istemeye mecbur bırakmaktadır.
  9. Davacı, … adresinde kiracı olarak oturmakta olup, aylık kira bedeli … TL’dir. Bunun yanında elektrik, su, doğal gaz, internet ve aidat gibi faturalar toplamda aylık ortalama … TL’ye ulaşmakta; gıda ve mutfak giderleri … TL’yi bulmaktadır. Müşterek çocukların okul, kırtasiye, servis/ulaşım, kurs ve benzeri eğitim giderleri ile giyim ve sağlık giderleri de aylık ortalama … TL civarındadır.
  10. Davacı, bu giderleri karşılayabilmek için zaman zaman kredi kartı borçları, tüketici kredisi gibi borçlanma yollarına başvurmakta; borçları ödeyemediği dönemlerde icra takibi ve benzeri yaptırımlarla karşılaşma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Dolayısıyla, davacı ve çocukların asgari yaşam standardının korunabilmesi için, davalıdan tedbir nafakası alınması zorunludur.
  11. Davalı D.Y. ise, … yaşında olup, … ilinde faaliyet gösteren … şirketinde/… işyerinde … unvanı ile çalışmakta ve aylık net yaklaşık … TL ücret almaktadır. Bunun yanında, davalının kayıt dışı ek gelirleri de bulunmaktadır. Davalının üzerine kayıtlı … marka … model bir aracı, banka hesaplarında düzenli para giriş-çıkışları ve zaman zaman yurt içi/yurt dışı seyahat harcamaları mevcuttur.
  12. Davalı, kendi hayat standardını oldukça yüksek tutmakta, lüks sayılabilecek kişisel harcamalar yapabilmekte, buna karşılık davacı ve çocuklara karşı parasal yükümlülüklerini yerine getirmemektedir. Dolayısıyla davalının, ödeyebilecek durumunun üzerinde bir nafakaya hükmedilmesi söz konusu olmaksızın, makul ve hakkaniyete uygun bir tedbir nafakasını rahatlıkla karşılayabilecek gelir düzeyine sahip olduğu açıktır.
  13. Türk Medeni Kanunu’nun 186. maddesine göre, eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılmak zorundadırlar. Davalı, bu zorunluluğu uzun süredir yerine getirmediği gibi, davacıyı ve çocukları ekonomik anlamda tamamen sahipsiz bırakmıştır. Eşin kusurlu davranışı, Yargıtay içtihatlarına göre tedbir nafakası takdirinde göz önünde bulundurulan önemli bir kriter olup, davalının eş ve çocuklara karşı yükümlülüklerini ihmal etmesi, lehine nafaka miktarının düşürülmemesini gerektirmektedir.
  14. Tedbir nafakası, evlilik birliği devam ederken veya boşanma davası açıldığında; eşlerden birinin veya çocukların barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması için diğer eşin gelir durumuna uygun bir miktar parayı düzenli olarak ödemesi şeklinde karşımıza çıkan geçici nitelikli bir nafaka türüdür.
  15. Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi uyarınca, boşanma veya ayrılık davası açıldığında hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan geçici önlemleri, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin hükümleri resen almakla yükümlüdür. Bu madde kapsamında hükmedilen nafaka “tedbir nafakası” olarak adlandırılmaktadır.
  16. Yine TMK m. 197 uyarınca, “Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Hâkim, eşlerin ayrı yaşamasını haklı kılan sebeplerin varlığı hâlinde, eşlerin barınmasına, geçimine, malvarlığına ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin tedbirleri alır.” Hükümden de açıkça görüldüğü üzere, davacı ayrı yaşama konusunda haklı olduğunda, hâkimin davacı lehine tedbir nafakasına hükmetmesi zorunludur.
  17. Somut olayımızda davacı, davalının kusurlu davranışları sonucu ortak hayatın çekilmez hâle gelmesi sebebiyle ortak konutu terk etmek zorunda kalmış; ekonomik açıdan ciddi sıkıntıya düşmüştür. Davacı, ayrı yaşama hakkını kanuni düzenlemeye dayanarak kullanmaktadır. Bu çerçevede, mahkemenizce davacı lehine ve müşterek çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi, hem kanunun amir hükmü hem de hakkaniyet gereğidir.
  18. Tedbir nafakası takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, yaşam standartları, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, özel ihtiyaçları, güncel ekonomik koşullar, ülkemizdeki enflasyon oranları ve alım gücündeki düşüş mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Davacının gelirinin son derece yetersiz, davalının ise düzenli ve yüksek gelirli olduğu gözetildiğinde, davacı ve çocukların insanca yaşayabilecekleri asgari seviyede bir nafaka tutarına hükmedilmesi gerekmektedir.
  19. Tedbir nafakası, boşanma davası açılmasa dahi, evlilik birliği devam ederken bağımsız bir tedbir talebi olarak da istenebilir. Bu dilekçe ile, davacı yalnızca tedbir nafakası talebinde bulunmakta olup, boşanma talebi bu aşamada ileri sürülmemiştir. Ancak ileride boşanma davası açılması hâlinde, hâkimin takdir edeceği yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası bakımından, tedbir nafakasına esas alınan kriterler yol gösterici olacaktır.
  20. Davacı ve çocukların barınma, beslenme, giyim, sağlık, eğitim, ulaşım ve sosyal ihtiyaçları için aylık toplam giderleri ayrıntılı biçimde değerlendirildiğinde, davalının gelir durumu da nazara alınarak, davacı lehine (ve çocuklar yararına) dava tarihinden itibaren aylık en az … TL tedbir nafakasına hükmedilmesi talep edilmektedir.
  21. Nafaka, salt rakamsal bir ödeme değil, aynı zamanda davacı ve çocukların insan onuruna yakışır bir hayat sürebilmeleri için zorunlu asgari gelir desteğidir. Bu nedenle nafaka miktarı belirlenirken, yalnızca bugünkü ekonomik koşullar değil, ayrıca ilerleyen dönemdeki muhtemel fiyat artışları ve gelir kayıpları da göz önünde bulundurulmalıdır.
  22. Davacının kira, fatura, gıda, giyim, sağlık ve ulaşım giderleri toplamı aylık yaklaşık … TL; müşterek çocukların eğitim, kırtasiye, kurs, servis, harçlık, giyim, sağlık vb. giderleri ise aylık yaklaşık … TL civarındadır. Bu durumda, davacı ve çocukların toplam asgari aylık gideri yaklaşık … TL’yi bulmaktadır.
  23. Davalının ise aylık net geliri … TL olup, kayıt dışı/ilave gelirleriyle birlikte fiili gelir düzeyi bu tutarın üzerindedir. Davalının kendi geçimi için ayıracağı makul bir miktarın dışında, davacı ve çocuklara rahatlıkla … TL veya üzerinde bir tedbir nafakası ödeyebilecek kapasiteye sahip olduğu açıktır.
  24. Ayrıca, ülkemizdeki ekonomik koşullar, sürekli yükselen kiralar, gıda giderleri ve eğitim masrafları dikkate alındığında, nafaka miktarının emsal nafaka kararları ve Yargıtay’ın yerleşik içtihat çizgisine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Yargılama sırasında toplanacak deliller ışığında, mahkemenizce daha yüksek bir nafaka takdiri mümkün görülürse, bunun da hakkaniyete uygun olacağı kanaatindeyiz.
  25. Bu sebeple, tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, her ay peşin olarak, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, nafaka miktarının da her yıl ÜFE/TÜFE oranında kendiliğinden artırılmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Böylelikle, ilerleyen yıllarda enflasyon sebebiyle nafakanın fiili değer kaybının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
  26. Tedbir nafakası, yalnızca taraflar arasındaki özel hukuk ilişkisini düzenleyen bir ödeme değildir. Aynı zamanda, aile birliğinin korunmasına, zayıf durumdaki eş ve çocukların sosyal devlet ilkesi gereği korunmasına yönelik kamu düzenine ilişkin bir kurumdur. Bu nedenle, nafaka takdir edilirken yalnızca talep edilen miktar değil, aynı zamanda toplumdaki genel ekonomik koşullar ve sosyal gerçeklik de dikkate alınmalıdır.
  27. Davacı, evlilik birliği içinde çoğu zaman ev içi emekle katkıda bulunmuş; çocukların bakımı, evin idaresi, yemek, temizlik gibi pek çok işi üstlenmiş; bu nedenle çalışma hayatından geri kalmıştır. Bu durum, davacının kendi gelirini yaratma ve iş piyasasında yer alma imkânını önemli ölçüde azaltmıştır. Nitekim Yargıtay uygulamasında da ev hanımı olan eşin, evlilik birliğine yaptığı katkının göz ardı edilemeyeceği kabul edilmektedir.
  28. Davalının daha güçlü ekonomik imkânlara sahip olması; davacının ise evlilik süresince ev içi emek harcaması ve bugün itibariyle ekonomik olarak zayıf durumda bulunması, tedbir nafakasına hükmedilmesi açısından önemli kriterlerdendir. Mahkemeniz, bu yönleri dikkate alarak, davacı lehine adil ve caydırıcı nitelikte bir nafaka takdir etmelidir.
  29. Ayrıca, müşterek çocukların üstün yararı ilkesi uyarınca, çocukların bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyecek her türlü ekonomik eksiklik giderilmeli; çocuklar, ebeveynler arasındaki ihtilaflardan etkilenmeden, güvenli ve istikrarlı bir ortamda büyütülmelidir. Tedbir nafakası, bu bakımdan da çocukların üstün yararını koruyan bir enstrümandır.

HUKUKİ DELİLLER:

Tedbir nafakası talebimizin ispatı için aşağıdaki delillere dayanıyoruz:

  • Nüfus kayıt örneği: Tarafların evliliğine ve müşterek çocukların varlığına ilişkin nüfus kayıt örnekleri,
  • Sosyal ve ekonomik durum araştırması: Taraflar hakkında kolluk marifetiyle yapılacak sosyal ve ekonomik durum araştırma raporu,
  • SGK kayıtları ve hizmet dökümleri: Davalıya ait sigortalı çalışma kayıtları, maaş bordroları, hizmet dökümleri,
  • Banka hesap dökümleri: Davalının adı üzerine kayıtlı banka hesaplarına ait hareket dökümleri (gerekirse mahkemenizce ilgili bankalara müzekkere yazılmasını talep ediyoruz),
  • Tapu ve araç kayıtları: Davalı adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz malların tespiti için ilgili kurumlara müzekkere yazılması, tapu kayıtları ve araç tescil kayıtları,
  • Kira sözleşmesi: Davacının ikamet ettiği konuta ilişkin kira sözleşmesi,
  • Fatura ve gider belgeleri: Elektrik, su, doğal gaz, internet, aidat faturaları; çocukların okul ve servis ücretlerine dair sözleşme ve dekontlar; gıda, giyim, sağlık harcamalarına ait belgeler,
  • Tanık beyanları: Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, davalının aile içindeki davranışlarını, ortak konutu terk ettiğini ve davacı ile çocukların geçimine katkıda bulunmadığını bilen tanıklar (isimleri bildirilecek),
  • Her tür yasal delil: Taraflar lehine olan her türlü yazılı delil, bilirkişi incelemesi, keşif ve gerektiğinde yemin delili.

Delillerin toplanması için gerekli müzekkerelerin yazılması, kurum kayıtlarının celbi ve taraflar hakkında sosyal ve ekonomik durum araştırması yaptırılması hususunda mahkemenizden talepte bulunuyoruz.


 HUKUKİ NEDENLER:

Türk Medeni Kanunu başta olmak üzere, ilgili tüm mevzuat tedbir nafakasına ilişkin açık hükümler içermektedir. İşbu davada dayandığımız başlıca hukuki nedenler şunlardır:

  • 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 169, 185, 186, 197 ve ilgili diğer hükümler,
  • 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun,
  • 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu,
  • 4722 sayılı Kanun,
  • Yargıtay içtihatları,
  • İlgili sair mevzuat.

Özellikle TMK m. 169 ve 197 hükümleri, hâkimin, taraflar arasında ayrı yaşama hâli ortaya çıktığında ve/veya boşanma sürecinde; eş ve çocukların barınma, geçim ve bakım ihtiyaçlarını karşılamak üzere resen geçici önlemler almasını, bu kapsamda da tedbir nafakası takdir etmesini zorunlu kılmaktadır.


SONUÇ VE İSTEM:

Yukarıda arz ve izah olunan ve mahkemenizce re’sen dikkate alınacak sair nedenlerle;

  1. Davacının, davalının kusurlu davranışları nedeniyle ayrı yaşamada haklı olduğunun tespitine,
  2. Türk Medeni Kanunu’nun 169 ve 197. maddeleri uyarınca, davacı M.Y. lehine ve müşterek çocukların yararına, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık … TL tedbir nafakasının, her ay peşin olarak davalı D.Y.’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
  3. Takdir edilecek tedbir nafakası miktarının, her yıl ÜFE/TÜFE oranında kendiliğinden artacak şekilde hüküm altına alınmasına,
  4. Nafaka ödemelerinin aksatılması hâlinde, geciken her bir taksit için yasal faize hükmedilmesine,
  5. Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına,

Karar verilmesini, davacı vekili olarak saygıyla arz ve talep ederiz.

Tarih : 17 / 11 / 2025

Davacı
M.Y.

Vekili
Av. Y.Y
(İmza)

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button