Şirket Ana Sözleşmesi Hangi Hukuki Riskleri Taşır ve Neden İncelenmelidir?
Giriş
Bir ticaret şirketinin temel taşı niteliğinde olan ana sözleşme, şirketin hukuki kişiliğinin yapıtaşıdır. Türk Ticaret Kanunu’na göre (TTK m. 339 vd.), sermaye şirketlerinin kuruluşu, amaçları, faaliyet alanları, yönetim organları, hisse devri şartları ve kar dağıtım esasları gibi hayati unsurlar bu belgede şekillenir. Due diligence süreçlerinde yatırımcılar ve hukukçular açısından, bu belgenin dikkatle incelenmesi hayati öneme sahiptir. Çünkü ana sözleşmede yer alan maddeler, yalnızca bir iç düzenleme metni değil, aynı zamanda üçüncü kişileri de bağlayabilecek hukuki sonuçlar doğurur.
1. Ana Sözleşmenin Hukuki Niteliği ve Bağlayıcılığı
Ana sözleşme, şirketin kuruluş sözleşmesi olup, hem şirket ile ortaklar arasındaki ilişkiyi, hem de şirket ile üçüncü kişiler arasındaki hukuki çerçeveyi belirler. Bu nedenle, ana sözleşme sadece şirket içi uyum açısından değil, dış ilişkiler bakımından da bağlayıcıdır.
Örnek:
Bir şirketin faaliyet alanı ana sözleşmede “inşaat işleri” olarak belirlenmişse, bu şirketin finansal kiralama veya enerji ithalatı gibi alanlarda işlem yapması hukuken tartışmalı hâle gelebilir. Bu durumda, yapılan sözleşmelerin geçerliliği dahi sorgulanabilir.
2. Kuruluş Amacının Belirlenmesi ve Sınırlandırılması
a) Faaliyet Alanının Sınırları
Ana sözleşmede yer alan faaliyet alanı, şirketin hangi ticari eylemlerde bulunabileceğini belirler. Bu kapsamın dışında yapılan işlemler, yetkisiz işlem niteliğinde sayılabilir ve hem hukuki hem cezai riskler doğurabilir.
Uygulama Örneği:
Ana sözleşmesinde “tekstil ürünleri ithalat ve ihracatı” yazan bir şirketin, kimyevi madde alım-satımı yapması durumunda; bu işlem, şirketin amacı dışında sayılabilir. Bu da ortakların sorumluluğunu artırabilir ve vergi cezalarına dahi yol açabilir.
b) Faaliyet Kapsamındaki Eksiklikler
Bazı şirketlerde ana sözleşme, faaliyet alanını yeterince kapsamlı belirtmez. Bu durum, ileride yapılacak yatırımlarda veya yeni iş kollarına girerken tapu, ruhsat, lisans gibi işlemlerde engel teşkil edebilir.
3. Sermaye ve Pay Yapısının Belirlenmesi
Ana sözleşmede yer alan sermaye miktarı, her bir ortağın sermaye payı, türü (A veya B grubu), nama yazılı olup olmadığı, oy hakları ve imtiyazlı paylar dikkatle analiz edilmelidir.
Risk:
Ana sözleşmede A grubu paylara tanınan yönetim kurulu üyelerini belirleme yetkisi, yatırımcının yönetimde yer alamaması anlamına gelebilir. Bu durum, yatırımın etkinliği açısından ciddi bir sınırlamadır.
4. Yönetim ve Temsil Yapısının Belirlenmesi
Şirketin temsil ve ilzam şekli, yani kimlerin şirketi dışarıya karşı temsil edebileceği, hangi yetkilerle işlem yapabileceği yine ana sözleşmede yer alır.
Kritik Nokta:
Ana sözleşmede “şirketi temsile münferit yetkili” olarak belirtilmiş bir müdür veya yönetim kurulu üyesi, tek başına banka kredisi çekebilir, teminat mektubu düzenleyebilir veya ipotek verebilir. Bu da yüksek mali yükümlülüklere yol açabilir.
Uygulama:
Ana sözleşmede temsil yetkisinin “iki imza birlikte” şeklinde sınırlandırılması, şirketin riskini azaltır. Yatırımcı, bu tür sınırlamaları inceleyerek daha kontrollü bir yönetim yapısı kurabilir.
5. Hisse Devri Şartlarının Değerlendirilmesi
Birçok ana sözleşmede hisse devrine ilişkin kısıtlamalar yer alır:
-
Ortaklar arasında önalım hakkı,
-
Yönetim kurulu onayı şartı,
-
Belirli gruplar arasında devir yasağı gibi hükümler olabilir.
Pratik Risk:
Yatırımcı, hedef şirketin hisselerini devralmak istediğinde, bu sınırlamalar nedeniyle işlem iptal edilebilir veya uzun süre onay bekleyebilir. Ana sözleşmede bu hükümler varsa, alım öncesi tarafların yazılı muvafakatı alınmalıdır.
6. Kar Dağıtım ve Kâr Payı Uygulamaları
Ana sözleşmede kâr dağıtımı ile ilgili düzenlemeler, ortaklar arasında gelir paylaşımını etkiler. Özellikle imtiyazlı paylar varsa, bu durum yatırımın geri dönüşünü doğrudan etkiler.
Örnek:
B grubu pay sahiplerine sadece %5 kâr dağıtımı öngörülmüşse, kalan tutarın A grubu hissedarlara tahsis edilmesi, yatırımcının getirisini sınırlayabilir.
7. Ana Sözleşmede Denetim Hükümleri
Ana sözleşmede şirketin denetim şekli belirtilmiş olabilir:
-
İç denetim mi var?
-
Bağımsız denetim zorunlu mu?
-
Denetçi kim tarafından atanır?
Denetim hükmü, yatırımcının şirket faaliyetlerini ne ölçüde kontrol edebileceğini gösterir.
8. Tasfiye ve Fesih Şartları
Ana sözleşmede tasfiye süreci, tasfiye memuru tayini, şirketin kendini feshetme mekanizmaları gibi hususlar yer alabilir. Tasfiye süreci özellikle yatırımın geri dönüşü ve risk analizi açısından dikkatle incelenmelidir.
9. Uyuşmazlık Çözüm Yolu: Tahkim mi, Mahkeme mi?
Bazı şirketler ana sözleşmelerine uyuşmazlık halinde İstanbul Tahkim Merkezi veya başka tahkim kurumlarına başvurulmasını şart koşar. Bu durum yatırımcıyı, mahkemelere erişimden mahrum bırakabilir ve tahkim ücretleriyle karşı karşıya bırakabilir.
10. Ana Sözleşmede Bulunan Diğer Özel Hükümler ve Riskler
Bazı şirketler, ana sözleşmeye özgü hükümler ekler:
-
Ortaklıktan çıkarma şartları
-
Çekilme hakkı
-
Rekabet yasağı
-
Sermaye artırımı öncelik hakkı
Bu özel hükümler, yatırımcının gelecekteki haklarını kısıtlayabilir ya da değerli bir imtiyaz sağlayabilir. Bu nedenle her hüküm detaylı şekilde analiz edilmelidir.
Sonuç: Yatırım Öncesi Risklerin Haritası Ana Sözleşmede Gizli
Bir şirketin kurumsal geçmişi, ortaklar arası ilişki biçimi, yönetim yapısı ve finansal geleceği hakkında ilk ve en temel belge ana sözleşmedir. Due diligence süreçlerinde bu belgenin eksiksiz ve uzman kişilerce incelenmesi, ileride yaşanabilecek ortaklık çatışmaları, iptal davaları, sorumluluk tartışmaları gibi hukuki risklerin önüne geçilmesini sağlar.
Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gamze Akbulut