Single Blog Title

This is a single blog caption

Sendikanın İşe İade İstemi Dava Dilekçesi

NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’NE
İSTANBUL

DAVACI: Ad Soyadı Tc Kimlik No,Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası-Adres

VEKİLİ: Avukat Adı ve Soyadı-Adres-Cep Tel

DAVALI: .. Belediye Başkanlığı-Adres

KONU: İşe iade istemidir.

AÇIKLAMALAR:

  • Müvekkil üyesi işçi, davalı işverenlik bünyesinde işçi olarak görev yapmakta iken;../../.. tarih ve  29896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 677 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında” Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 4 sayılı listede isminin yer alması sebebiyle başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarıldığını öğrenmiştir.
  • 677 sayılı KHK’nin 1. maddesinde; terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan; ekli listelerde yer alan kişilerin, kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarıldıkları, bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmayacağı belirtilmiştir.
  • Müvekkil üyesi işçinin terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla hiçbir şekilde irtibatı söz konusu değildir. Müvekkil üyesi işçinin terör örgütleri/yapı/oluşum ile uzaktan yakından ilgisi bulunmamıştır ve bulunması da mümkün değildir. Bugüne kadar müvekkil üyesi işçi hakkında örgüt üyeliği ve benzer suçlamalar ile herhangi bir şikâyette bulunulmamıştır. Bahsi geçen suçlamalarla alakalı daha önce hakkında açılmış bir disiplin soruşturması ya da ceza kovuşturması mevcut değildir.
  • Müvekkil üyesi işçiye söz konusu örgütler, yapı, oluşum ve örgütler ile mücadele kapsamında yapılan işlemlerde somut olarak ne ile suçlandığı bildirilmemiş, savunması dahi alınmamıştır. Yapılan fesih, bu anlamda 4857 sayılı İş Kanunu’nun en yalın prosedürüne dahi uyulmadan, Yasanın 19. maddesine aykırı olarak yapılmıştır.
  • Ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Anayasamızda yer alan emredici hükümler dikkate alınmaksızın haksız ve geçersiz bir şekilde fiilen iş akdi feshedilmiştir:

a) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil Yargılanma Hakkı” başlıklı 6. maddesine göre: “… Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır. Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir: Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek; Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak;” şeklindeki hakların asgari olarak sağlanması öngörülmektedir. Bu temel haklar yok sayılmıştır.

b) Avrupa Sosyal Şartı; akit devletlerin vatandaşlarına “adil ve eşit biçimde çalışma hakkı tanımasını” zorunlu kılmıştır. Yapılan işten çıkarma, savunma alınmadan, çalışma hakkına ilişkin uluslararası yükümlülüklere rağmen hukuksuz bir şekilde gerçekleşmiştir.

c) Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmeleri olarak bilinen metinlerden “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme” 6. Maddesinde: “Bu Sözleşme’ye taraf devletler, herkesin serbestçe seçtiği ya da kabul ettiği bir işte çalışarak hayatını kazanma fırsatı veren çalışma hakkını tanırlar ve bu hakkın korunması için gerekli tedbirleri alırlar.” hükmüyle devletimize yüklenen yükümlülüklere de uyulmadığı anlaşılmıştır.

d) Anayasanın 15. maddesi uyarınca olağanüstü hallerde dahi “suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” Oysa bu Anayasa hükmü de ihlal edilmiştir.

e) Anayasanın 49. maddesi de yukarıda belirttiğimiz uluslararası sözleşme hükümlerine paralel olarak; “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” Hükmüyle devlete yükümlülük yüklemiştir. Bu yükümlülük fiili fesih işlemiyle hukuka aykırı olarak ihlal edilmiştir.

  • Müvekkil üyesi işçinin iş sözleşmesi işvereni dışında bir makamca feshedilmiştir. Bunun da geçerliliği tartışmalıdır. Zira bu, Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve İş Kanunu gibi temel yasalara ve özel hukuk hükümlerine tabi iş akdinin üçüncü bir tarafça fiili olarak son verilmesidir. Bu nedenle anılan uygulama belirttiğimiz temel Yasa hükümlerine açıkça aykırıdır. Öte yandan Olağanüstü Hal Yasasında idareye böyle bir yetki de tanınmamıştır. Hukuk normları, somut olaylara ve belli kişilere yönelik olarak değil, aynı durumda olan herkese uygulanabilecek şekilde soyut ve genel olmalıdır. Kişiye özel kanun yapılması, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Bu nedenle kişi ismiyle kural yaratılması, tasarruf yapılmasına hukuki geçerlilik tanınamaz. Bu bakımdan da anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin bağlayıcılığı yoktur.
  • Bu dava Anayasamızın 36. maddesi ile güvence altına alınmış “hak arama hürriyeti” kapsamında açılmıştır. “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” Bu hak ayrıca uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmıştır. Kaldı ki Anayasanın 90. maddesi son fıkrası: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmü uyarınca uluslararası sözleşmeler öncelikle uygulanacak hukuk metinleridir.
  • Müvekkil üyesi işçiye savunma hakkı tanınmamış olup, hangi gerekçe ile kamu görevinden çıkarıldığını dahi bilememektedir. Bu bağlamda, müvekkil üyesi işçi hakkındaki terör örgütleri/yapı/oluşum ile irtibat halinde olduğuna ilişkin iddialar tamamen asılsız ve mesnetsizdir. Müvekkil üyesi işçinin herhangi bir örgütle bağlantı içinde bulunduğunu delillendirecek nitelikte somut bir delil bulunması mümkün değildir. Olağanüstü hal döneminde dahi olsa, kamu görevinden çıkarma gibi ağır bir yaptırım ile ilgili kararın verilmesinde idareye tanınan takdir yetkisi şüphesiz ki keyfi, sınırsız ve mutlak bir yetki değildir ve bu yönüyle de yargının denetimine tabidir. Kamu görevinden çıkarılmayı gerektirecek somut nedenlerin açık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması gereklidir. Bu bağlamda, davanın kabulü hakkaniyet gereğidir.
  • Müvekkil üyesi işçi, haksız ve mesnetsiz bir şekilde işlemediği bir suçtan dolayı terör örgütü üyeliği ile suçlanmaktadır. Kamu görevinden çıkarılmak, iş hayatında karşılaşılabilecek en ağır yaptırımdır. Hiçbir somut gerekçe bulunmadığı halde bu şekilde bir yaptırımla karşı karşıya bırakılması, müvekkil üyesi işçiyi ve ailesinin maddi ve manevi anlamda telafisi imkansız zararlara uğratacaktır. Bu nedenle işbu davayı açarak müvekkilimin mağduriyetinin giderilmesi için en kısa zamanda karar verilmesini isteme zorunluluğu doğmuştur.

DELİLLER: Resmi Gazete, işyeri şahsi sicil dosyası, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, bilirkişi raporu, vs yasal deliller.

HUKUKİ SEBEPLER: T.C. Anayasası, 4857 sayılı İş Kanunu, HMK ve ilgili mevzuat

SONUÇ VE TALEP:

Yukarıda kısaca arz edilen sebeplerle;

  • İş akdinin feshinin geçersizliğine ve davacının eski işine iadesine,
  • Mahkemece verilecek işe iade kararı kesinleşinceye kadar geçecek süre için 4 aylık süreye ilişkin ücret ve diğer haklarının, Mahkemece verilecek işe iade kararına davalı yanca uyulmaması halinde 8 aya kadar ücreti tutarında tazminatın ödenmesine,
  • Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

Davacı Vekili
Avukat Adı ve Soyadı
İmza

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button