SAĞLIK HUKUKU VE İDARİ YARGI
Sağlık Hukukunda İdari Yargı
Giriş
Sağlık hukuku, bireylerin sağlık hizmetlerinden faydalanma süreçlerinde haklarının korunmasını, sağlık hizmeti sunanların yükümlülüklerini ve devletin bu alandaki denetleyici rolünü düzenleyen çok geniş bir hukuk dalıdır. İdari yargı, kamu gücü kullanarak yapılan idari işlemler ile idarenin eylem ve işlemlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümlendiği bir yargı türüdür. Sağlık hukukunda, idarenin sağlık hizmetlerinin sunumunda ve düzenlenmesinde aldığı kararlar sık sık yargı denetimine tabi tutulur. Bu bağlamda, idari yargının sağlık hukuku içindeki önemi, sağlık hizmetlerinin kamu yararına uygun şekilde yürütülmesini sağlama amacından kaynaklanır.
I. Sağlık Hukukunda İdari Yargının Rolü
Sağlık hukuku alanında idari yargının en önemli işlevi, sağlık hizmeti sunumunda yapılan idari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetlemektir. Bu denetim, Anayasa’nın 125. maddesi çerçevesinde “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” ilkesi ile güvence altına alınmıştır. İdari yargı, kamu kurumlarının sağlık hizmetleriyle ilgili aldığı kararların, bireylerin sağlık haklarına müdahale edip etmediğini ve hukuka uygun olup olmadığını denetler.
İdari yargının sağlık hukukundaki işlevi, çeşitli hukuki düzenlemelerle şekillendirilmiştir. Örneğin, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, kamu sağlık çalışanlarının disiplin cezaları ve idari işlemleri hakkında önemli hükümler içerir. Bu kanunlar çerçevesinde verilen idari kararlar, yargı denetimine tabi olabilir. Ayrıca, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde, kamu hastanelerinin mali yönetiminde yapılan idari işlemler de idari yargı denetimine tabidir.
II. Sağlık Hizmetleri ve İdari Yargı Uyuşmazlıkları
Sağlık hizmetlerinin sunumunda, idari yargıya konu olan başlıca uyuşmazlık türleri arasında ruhsat iptalleri, sağlık hizmeti sunan kuruluşlara verilen cezalar, sağlık çalışanlarının atama ve yer değiştirme işlemleri, tıbbi cihaz ve ilaç ruhsatlandırma işlemleri gibi konular yer alır. Bu uyuşmazlıklar, genellikle bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanma haklarının ihlal edilip edilmediği veya sağlık çalışanlarının haklarına müdahale edilip edilmediği noktasında ortaya çıkar.
Örneğin, bir hastanenin kapatılması kararı, sağlık hizmetlerinden faydalanan bireyler ve sağlık çalışanları açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu tür kararlar, idari yargı tarafından, hukuka uygunluk denetimine tabi tutulur. Danıştay, bu tür uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir rol oynar. Danıştay’ın, sağlık hizmetleriyle ilgili idari kararlar üzerinde yürütmeyi durdurma kararı verebilmesi, idari işlemlerin bireylerin sağlık haklarına olası olumsuz etkilerini önlemeyi amaçlar.
III. Sağlık Çalışanlarının İdari İşlemler Karşısındaki Durumu
Sağlık çalışanlarının, idari işlemler karşısında haklarını koruma amacıyla idari yargıya başvurma hakları bulunmaktadır. Bu bağlamda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun sağlık çalışanlarına sağladığı güvenceler ve disiplin cezalarına karşı idari yargıda dava açma hakkı büyük önem taşır. Sağlık çalışanlarının mesleki faaliyetleri sırasında karşılaştıkları idari yaptırımlar, sıklıkla yargıya taşınmaktadır.
Özellikle, kamu sağlık çalışanlarının görevden alınmaları, görev yerlerinin değiştirilmesi veya disiplin cezalarına maruz kalmaları durumunda idari yargı yolu açıktır. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde idari yargı, kamu hizmeti gerekleri ile sağlık çalışanlarının hakları arasında bir denge kurmayı amaçlar.
IV. Sağlık Hizmetlerine Erişim ve İdari Yargı
Sağlık hizmetlerine erişim, Anayasa’nın 56. maddesi ile güvence altına alınmış temel bir hak olup, devletin bu hakkın kullanılabilirliğini sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak, idarenin sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin kararları, zaman zaman bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini sınırlayabilir. Örneğin, bir bölgedeki hastanenin kapatılması veya sağlık hizmeti sunan birimin kapasitelerinin azaltılması gibi idari işlemler, bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlayabilir. Bu tür kararlar, idari yargıda iptal davasına konu olabilir.
İdari yargı, sağlık hizmetlerine erişimi sınırlayan idari işlemleri denetlerken, bireylerin sağlık hakkını koruma yükümlülüğü ile idarenin kamu hizmeti gerekleri arasında bir denge kurar. Bu denetim sırasında, mahkemeler idarenin takdir yetkisini de değerlendirir. İdari işlemin iptali için, işlemin açıkça hukuka aykırı olması veya kamu yararı ile bağdaşmaması gerekmektedir.
V. Sağlık Hizmetlerinde İdari Yargı Kararlarının Etkileri
İdari yargının verdiği kararlar, sağlık hizmetlerinin sunumu üzerinde doğrudan etkili olabilir. Özellikle, idari işlemlerin iptali veya yürütmesinin durdurulması kararı, sağlık hizmetlerinin sunumunda önemli değişikliklere yol açabilir. Bu nedenle, idari yargı kararları sağlık hukuku alanında büyük bir titizlikle uygulanmaktadır.
Danıştay’ın, sağlık hizmetleri ile ilgili verdiği emsal kararlar, idare için bağlayıcı nitelikte olup, idarenin gelecekte alacağı kararlarda hukuka uygunluğu gözetmesine yardımcı olur. Aynı zamanda, idari yargı kararları, sağlık çalışanları ve hizmet sunucularının haklarının korunmasında da önemli bir rol oynar.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, hatalı tedavi yapılması sonucu malül kalması nedeniyle maddi ve manevi zararının giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, sigortalının davalı Kurum hastahanesinde hatalı tedavi yapılması sonucu malul kalması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Dava nitelikçe, kamu görevlisi bulunan sağlık görevlisinin hizmetten ayrılmayan hizmet içi görev kusuruna dayanmaktadır.
Anayasa’nın 125/son fıkrasında “idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” hükmüne göre 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında gösterilmiştir.
Öte yandan 19.1.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesine Dair Kanun’un 10. maddesi uyarınca yayımını takip eden günden bir ay sonra yürürlüğe giren 4/a ve 4/c maddelerinin açık hükmüne göre sağlık birimlerinin sağlık hizmeti sunumundan kaynaklanan davaların Sağlık Bakanlığı husumeti ile yürütüleceği de şüphesizdir. 5283 sayılı Yasının dava tarihinden önce yürürlüğe girmesine dair bir koşul bulunmadığı gibi ilgili hastane olay ve dava tarihinde SGK’na bağlı bağlıyken yargılama aşamasında 5283 sayılı Yasa uyarınca Sağlık Bakanlığına devredilmiş olması dahi İdari yargı yerinin görevli kabul edilmesi için yeterlidir.
Somut olayda kamu hizmeti yürüttüğü kuşkusuz olan ve olay tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı bulunan S.S.K Kayseri Hastenesinin bu hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararların giderilmesinin, ancak idari yargıda açılacak tam yargı davası ile mümkün olacağı açıktır.
Bu durumda, uyuşmazlığın çözüm yerinin 5521 sayılı Yasa’nın 1. maddeleri uyarınca İş Mahkemesi olmayıp İdare Mahkemesi olduğu açıktır. Uyuşmazlık Mahkemesinin 25.12.2006 gün E:2006/251, K:2006/271 sayılı kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.10.2008 gün ve 2008/4-637-631 sayılı kararı da bu yöndedir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sonuç
Sağlık hukukunda idari yargı, idarenin sağlık hizmetlerinin sunumundaki kararlarını hukuka uygunluk denetimine tabi tutarak, bireylerin sağlık hakkını ve sağlık çalışanlarının haklarını korumada kritik bir işlev görür. İdari yargının bu alandaki etkinliği, sağlık hizmetlerinin kamu yararına ve hukuk kurallarına uygun bir şekilde sunulmasını sağlamaktadır. Kanunlarla güvence altına alınmış hakların korunması açısından, idari yargının verdiği kararlar büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle, sağlık hukuku alanında idari yargıya başvuru sürecinin etkin ve adil bir şekilde işlemesi, hem bireylerin hem de sağlık çalışanlarının haklarının korunması açısından hayati bir rol oynar.
Öğrenci Stajyer
Behiye Zeynep Öztürk