Single Blog Title

This is a single blog caption

Rekabetin Sınırlanmasının Özel Hukuk Alanındaki Sonuçları

1. Giriş

Serbest piyasa ekonomisinin sağlıklı işleyişi, teşebbüsler arasında adil rekabetin varlığına bağlıdır. Rekabet, hem tüketicilerin daha kaliteli mal ve hizmetlere daha uygun fiyatlarla ulaşmasını sağlar hem de teşebbüsleri yenilikçi olmaya zorlar. Bu nedenle rekabet hukuku, yalnızca ekonomik düzeni koruyan değil; aynı zamanda tüketici refahını artıran bir hukuk dalıdır.

Türkiye’de rekabet hukukunun temel kaynağı olan 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK), Avrupa Birliği rekabet hukuku ile büyük ölçüde paralel düzenlemeler içermektedir. Kanunun 4. maddesi rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar, 6. maddesi hâkim durumun kötüye kullanılması, 7. maddesi ise birleşme ve devralmalar yoluyla rekabetin sınırlanmasını yasaklamaktadır.

Çoğunlukla Rekabet Kurulu’nun uyguladığı idari yaptırımlar gündeme gelse de, rekabetin sınırlanmasının özel hukuk alanında doğurduğu sonuçlar en az bunlar kadar önemlidir. Zira özel hukuk yaptırımları, doğrudan taraflar arasındaki ilişkileri ve zarar görenlerin telafi imkanlarını ilgilendirir.

Bu makalede, 4054 sayılı Kanun’un özel hukuk sonuçları, kanun hükümleri, Yargıtay kararları ve Avrupa Birliği uygulamaları ışığında kapsamlı biçimde ele alınacaktır.


2. Rekabeti Sınırlayan Anlaşmaların Geçersizliği (m. 56)

2.1. Genel İlke

4054 sayılı Kanun’un 56. maddesi, rekabeti sınırlayıcı anlaşmaların ve teşebbüs birliği kararlarının kesin hükümsüz olduğunu açıkça belirtir. Bu durum, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 27. maddesinde öngörülen “kanuna aykırılık nedeniyle kesin hükümsüzlük” yaptırımı ile aynı doğrultudadır.

2.2. Hükümsüzlüğün Niteliği

  • Mutlak hükümsüzlük söz konusudur. Mahkeme, taraflar ileri sürmese dahi sözleşmenin geçersizliğini resen dikkate alır.

  • Hükümsüzlük başlangıçtan itibaren geçerlidir (ex tunc). Yani sözleşme hiç doğmamış gibi kabul edilir.

  • Taraflar, geçersiz sözleşmeye dayanarak hak talep edemez.

2.3. Yargıtay Uygulaması

Yargıtay 11. HD, 2009/4955 E., 2010/1526 K. kararında, rekabeti sınırlayan anlaşmaların kesin hükümsüz olduğunu, tarafların bu sözleşmelere dayanarak hak iddia edemeyeceklerini açıkça vurgulamıştır.

2.4. Avrupa Birliği Hukuku ile Karşılaştırma

AB hukukunda da benzer düzenleme mevcuttur. Avrupa Birliği İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın (ABİHA) 101/2. maddesi, rekabeti sınırlayıcı anlaşmaların geçersiz olacağını öngörür. Dolayısıyla Türk hukuku, bu noktada AB hukukuyla tam bir uyum içerisindedir.


3. Tazminat Sorumluluğu (m. 57-58)

3.1. Genel Düzenleme

Kanunun 57. maddesi, rekabetin sınırlanmasından zarar görenlere tazminat talep etme hakkı tanımaktadır. Buna göre:

  • Rekabet ihlali nedeniyle zarar gören kişi veya teşebbüs, uğradığı zararın tamamını isteyebilir.

  • Zarar hem doğrudan zarar (ör. yüksek fiyat nedeniyle fazla ödeme) hem de dolaylı zarar (ör. pazar kaybı) olabilir.

3.2. Kusur Esası ve İspat

Tazminat sorumluluğu kural olarak kusura dayalıdır. Ancak rekabet ihlalleri çoğunlukla bilinçli şekilde yapıldığından, kusurun varlığı genellikle kolay kabul edilir.

  • İspat yükü, zarar görene aittir.

  • Rekabet Kurulu’nun ihlal tespit kararları, özel hukuk davalarında kuvvetli delil niteliğindedir.

Yargıtay 11. HD, 2017/4358 E., 2019/2211 K. kararında, Rekabet Kurulu kararlarının mahkeme açısından bağlayıcı olmamakla birlikte güçlü delil teşkil ettiği belirtilmiştir.

3.3. Üç Kat Tazminat (m. 58)

4054 sayılı Kanun’un 58. maddesi, Türk hukukuna özgü bir düzenleme getirerek zararın üç katına kadar tazminine hükmedilebileceğini öngörmüştür.

  • Amaç yalnızca zararı gidermek değil, aynı zamanda caydırıcı bir etki yaratmaktır.

  • Mahkeme, ihlalin ağırlığını, kusurun derecesini ve tarafların ekonomik durumunu dikkate alarak üç kat tazminata karar verebilir.

Bu düzenleme, Anglo-Sakson hukukundaki punitive damages (cezalandırıcı tazminat) anlayışına benzemektedir.

3.4. Zararın Hesaplanması

Zararın hesaplanmasında şu yöntemler öne çıkar:

  1. Karşılaştırmalı yöntem: İhlal olmasaydı piyasa nasıl işleyirdi?

  2. Aşırı fiyatlandırma yöntemi: Fazla ödemenin hesaplanması.

  3. Kâr kaybı yöntemi: Rakip teşebbüsün kaybettiği pazar payı ve kârın tespiti.


4. Rekabet Kurulu Kararlarının Özel Hukuk Davalarına Etkisi

Rekabet Kurulu, idari para cezası vermekle birlikte özel hukuk davaları için de önemli rol oynar.

  • Kurul kararı olmadan da tazminat davası açılabilir.

  • Ancak Kurul kararı, mahkemeye kuvvetli delil sağlar ve davacının ispat yükünü hafifletir.

Yargıtay da bu yaklaşımı benimsemiştir. Örneğin Yargıtay 11. HD, 2014/4797 E., 2015/8626 K. kararında, Kurul kararının özel hukuk davasında bağlayıcı olmamakla birlikte önemli delil teşkil ettiği kabul edilmiştir.


5. Haksız Rekabet ile İlişkisi

4054 sayılı Kanun kapsamındaki rekabet ihlalleri çoğu kez Türk Ticaret Kanunu’ndaki (TTK m. 54 vd.) haksız rekabet hükümleri ile de örtüşmektedir.

  • Rekabet ihlali aynı zamanda haksız rekabet sayılabilir.

  • Bu durumda zarar gören taraf, hem RKHK’ya hem de TTK’ya dayanarak dava açabilir.

  • Yargıtay uygulamasında da, rekabet ihlalinin haksız rekabet teşkil ettiği yönünde kararlar bulunmaktadır.


6. Avrupa Birliği ve Karşılaştırmalı Hukuk Perspektifi

Türk rekabet hukuku büyük ölçüde Avrupa Birliği hukukundan etkilenmiştir.

  • ABİHA m. 101 ve 102, sırasıyla anlaşmalar yoluyla rekabetin sınırlanmasını ve hâkim durumun kötüye kullanılmasını düzenler.

  • ABİHA m. 101/2, rekabeti sınırlayıcı anlaşmaların geçersiz olacağını belirtir (Türk hukukundaki m. 56 ile aynı).

  • AB’de de zarar görenlerin tazminat talep etmesi mümkündür. Nitekim Courage v. Crehan (C-453/99) kararında Avrupa Adalet Divanı, rekabet ihlalinden zarar gören kişilerin tazminat davası açma hakkı olduğunu kabul etmiştir.


7. Sonuç ve Değerlendirme

4054 sayılı Kanun kapsamında rekabetin sınırlanması yalnızca idari para cezalarıyla sonuçlanmaz. Özel hukuk alanında da ciddi sonuçlar doğurur:

  1. Rekabeti sınırlayan sözleşmeler kesin hükümsüzdür.

  2. Zarar görenler, uğradıkları zararın tazminini talep edebilir.

  3. Üç katına kadar tazminat mekanizması mevcuttur.

  4. Rekabet Kurulu kararları, özel hukuk davalarında güçlü delil teşkil eder.

  5. TTK’nın haksız rekabet hükümleri ile RKHK arasında tamamlayıcı bir ilişki vardır.

Sonuç olarak, rekabet ihlalleri yalnızca Rekabet Kurulu’nun verdiği idari para cezaları ile değil; aynı zamanda özel hukuk yaptırımlarıyla da teşebbüsler üzerinde ciddi bir mali yük doğurmaktadır. Bu durum, teşebbüslerin hukuka uygun davranmasını teşvik eden ve piyasada adil rekabeti koruyan güçlü bir mekanizma oluşturmaktadır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button