Single Blog Title

This is a single blog caption

Rekabet Hukukunda Pazar Tanımı ve İktisadi Yaklaşımlar

Rekabet Hukukunda Pazar Tanımı ve İktisadi Yaklaşımlar

Giriş

Rekabet hukuku, serbest piyasa ekonomisinin işleyişini güvence altına almayı amaçlayan en önemli hukuk dallarından biridir. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“RKHK”), Türkiye’de rekabet hukukunun temel çerçevesini çizerken, Avrupa Birliği hukukundaki 101. ve 102. maddeler ile paralellik göstermektedir. Rekabetin korunabilmesi için en kritik konulardan biri ise pazar tanımıdır. Çünkü bir teşebbüsün hâkim durumda olup olmadığının, anlaşmaların rekabeti kısıtlayıp kısıtlamadığının veya yoğunlaşmaların rekabeti bozup bozmadığının anlaşılabilmesi, doğru bir pazar tanımı yapılmasına bağlıdır.

Bu makalede, pazar tanımının hukuki ve iktisadi boyutları ele alınacak; mevzuattaki düzenlemeler, Rekabet Kurulu uygulamaları ve doktrindeki görüşler ışığında detaylı bir inceleme yapılacaktır.


I. Rekabet Hukukunda Pazar Tanımının Önemi

Pazar tanımı, rekabet hukukunda üç temel işlevi yerine getirir:

  1. Hâkim Durumun Belirlenmesi: Bir teşebbüsün pazar gücü ancak ilgili ürün ve coğrafi pazarın doğru tanımlanmasıyla ortaya çıkar.

  2. Anlaşmaların Etkisi: Teşebbüsler arası anlaşmaların rekabeti kısıtlayıp kısıtlamadığı, tanımlanan pazardaki rekabet koşulları dikkate alınarak değerlendirilir.

  3. Yoğunlaşma Kontrolü: Birleşme ve devralma işlemlerinin rekabeti bozup bozmayacağı, ilgili pazarın yapısına göre incelenir.

Bu nedenle yanlış bir pazar tanımı, ya gereksiz müdahalelere yol açabilir ya da rekabeti bozan davranışların gözden kaçmasına sebep olabilir.


II. Hukuki Çerçeve

1. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun

  • m.3: Kanunda pazar tanımına ilişkin doğrudan bir tanım bulunmasa da “ilgili pazar” kavramına gönderme yapılır.

  • m.4 ve m.6: Anlaşmaların rekabeti kısıtlayıcı olup olmadığı ve hâkim durumun kötüye kullanılması değerlendirilirken ilgili pazar esas alınır.

  • m.7: Birleşme ve devralmalarda ilgili pazar dikkate alınarak rekabetin önemli ölçüde azaltılıp azaltılmadığı incelenir.

2. AB Hukuku ile Paralellik

Avrupa Komisyonu’nun 1997 tarihli “İlgili Pazarın Tanımı Bildirimi”, Türk rekabet hukukunda da yol gösterici niteliktedir. Nitekim Rekabet Kurulu, kararlarında sıklıkla AB uygulamasına atıf yapmaktadır.


III. Pazar Tanımının Unsurları

1. Ürün Pazarı

Ürün pazarı, birbirinin yerine ikame edilebilecek mal veya hizmetlerin oluşturduğu alandır. Burada talep yönlü ikame ve arz yönlü ikame kavramları öne çıkar.

  • Talep yönlü ikame: Tüketicilerin bir malın fiyatı arttığında diğer mallara yönelme eğilimidir.

  • Arz yönlü ikame: Üreticilerin kısa vadede düşük maliyetle farklı ürün üretmeye geçebilme kabiliyetidir.

Örneğin, gazlı içecekler pazarı içinde kola ve gazoz genellikle aynı ürün pazarı içinde değerlendirilir. Ancak enerji içecekleri, farklı bir ürün pazarı olarak tanımlanabilir.

2. Coğrafi Pazar

Coğrafi pazar, rekabet koşullarının homojen olduğu bölgedir. Bu, ulusal, bölgesel veya uluslararası düzeyde olabilir. Rekabet Kurulu uygulamalarında bazen Türkiye geneli, bazen de il bazlı tanımlar yapılmaktadır.

3. Zaman Boyutu

Pazar tanımı yapılırken belirli bir dönem dikkate alınır. Özellikle mevsimsel ürünlerde bu unsur önem taşır.


IV. İktisadi Yaklaşımlar

Pazar tanımı salt hukuki bir mesele olmayıp, iktisadi analizlere dayalıdır. Rekabet hukuku, iktisat biliminin ölçütlerinden yararlanır.

1. SSNIP Testi (Küçük ama Önemli Geçici Olmayan Fiyat Artışı)

  • Bir ürünün fiyatı %5–10 oranında ve kalıcı şekilde arttığında tüketicilerin alternatif ürünlere yönelip yönelmediği incelenir.

  • Eğer yöneliyorlarsa, o ürünler aynı pazarın içindedir.

  • AB ve Türk uygulamalarında en yaygın kullanılan testtir.

2. Talep Esnekliği Analizi

  • Fiyat değişikliklerine karşı talebin ne kadar değiştiği ölçülür.

  • Yüksek ikame oranı olan ürünler aynı pazara dâhil edilir.

3. Arz Esnekliği

  • Üreticilerin ürün çeşitlendirme yetenekleri pazar tanımında belirleyici olabilir.

  • Örneğin, bir firmanın mevcut makineleriyle kısa sürede rakip ürün üretmesi mümkünse, bu ürünler aynı pazarda değerlendirilebilir.

4. İlgili Kurul Kararlarında Yaklaşımlar

Rekabet Kurulu, kararlarında genellikle SSNIP testine atıf yapmakta, fakat çoğu durumda iktisadi verilerin sınırlılığı nedeniyle sektörel değerlendirmeler yapmaktadır. Örneğin:

  • Turkcell/Telsim kararında, mobil iletişim hizmetleri pazarı ayrı bir ürün pazarı olarak kabul edilmiştir.

  • Migros/Tansaş birleşmesinde, organize perakendecilik sektörü dikkate alınarak bölgesel pazar tanımları yapılmıştır.


V. Pazar Tanımının Uygulama Alanları

1. Hâkim Durum ve Kötüye Kullanma

Bir teşebbüsün hâkim durumda olup olmadığının belirlenmesi, pazar payının hesaplanmasıyla mümkündür. Pazar tanımı ne kadar dar yapılırsa, teşebbüsün pazar payı o kadar yüksek görünür.

2. Rekabeti Kısıtlayıcı Anlaşmalar

Rakipler arası anlaşmaların rekabet üzerindeki etkileri, tanımlanan pazarın yapısına göre değerlendirilir.

3. Yoğunlaşmalar

Birleşme ve devralma işlemlerinde, yoğunlaşmanın rekabeti bozup bozmayacağı ancak doğru pazar tanımıyla anlaşılır.


VI. Türk Rekabet Kurulu Kararları Işığında Pazar Tanımı

Rekabet Kurulu, farklı sektörlerde farklı yöntemler kullanarak pazar tanımları yapmıştır:

  • Bankacılık sektöründe, kredi kartları ve banka kartları farklı ürün pazarları olarak kabul edilmiştir.

  • İlaç sektöründe, aktif maddeler bazında pazar tanımları yapılmıştır.

  • Medya sektöründe, reklam pazarı ve yayıncılık pazarı ayrı ayrı değerlendirilmiştir.

Bu çeşitlilik, pazar tanımının sektörün dinamiklerine göre şekillendiğini göstermektedir.


VII. Eleştiriler ve Sorunlar

  • Veri Eksikliği: Türkiye’de çoğu sektörde güvenilir istatistik bulunmaması, iktisadi testlerin uygulanmasını zorlaştırmaktadır.

  • Dinamik Pazarlar: Dijital platformlar gibi hızla değişen pazarlarda geleneksel pazar tanımı yetersiz kalmaktadır.

  • AB’ye Uyum Sorunu: AB uygulamaları ile uyum olsa da, bazen Türk uygulamalarında daha dar veya geniş tanımlar yapılabilmektedir.


VIII. Çözüm Önerileri

  1. Rekabet Kurulu’nun sektörel raporlarını artırması ve veri şeffaflığını geliştirmesi, pazar tanımını kolaylaştıracaktır.

  2. Dijitalleşen ekonomide, platform pazarlarının doğru analiz edilmesi için yeni iktisadi modeller kullanılmalıdır.

  3. Akademi–Kurul iş birliği ile iktisadi testlerin uygulama alanı genişletilmelidir.


Sonuç

Pazar tanımı, rekabet hukukunun kalbinde yer alan bir kavramdır. Doğru yapılmayan bir pazar tanımı, ya rekabet ihlallerini gizler ya da haksız yere müdahalelere yol açar. Türk rekabet hukuku, AB ile uyumlu şekilde pazar tanımı yaklaşımını benimsemiş olsa da, uygulamada iktisadi analizlerin güçlendirilmesine ihtiyaç vardır.

Rekabet Kurulu’nun kararlarında pazar tanımı, hâkim durum tespitinden birleşme incelemelerine kadar geniş bir yelpazede belirleyici rol oynamaktadır. Önümüzdeki dönemde, özellikle dijital pazarlar ve platform ekonomisi bağlamında pazar tanımı daha da önem kazanacaktır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button