Rekabet Hukukunda Dikey Anlaşmalar ve Çevrimiçi Satış Kısıtlamaları
Giriş
Rekabet hukuku, modern piyasa ekonomisinin en önemli yapı taşlarından biridir. Serbest rekabetin korunması, tüketici refahının artırılması ve piyasa aktörlerinin eşit şartlar altında faaliyet göstermesi, hem ulusal hukuk düzenlerinin hem de uluslararası ekonomik entegrasyonların öncelikli hedeflerindendir. Türkiye’de 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile Avrupa Birliği hukukunda Avrupa Birliği İşleyişi Hakkında Antlaşma (ABİHA) m. 101 ve 102 çerçevesinde düzenlenen rekabet kuralları, piyasalardaki dengenin bozulmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda özellikle dikey anlaşmalar ve çevrimiçi satış kısıtlamaları, rekabet hukukunun son yıllarda en tartışmalı alanlarından biri haline gelmiştir.
Dikey anlaşmalar, üretim ve dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren teşebbüsler arasında yapılan sözleşmelerdir. Bu anlaşmalar, genellikle mal veya hizmetlerin pazarlanma biçimini, fiyatlandırma yöntemlerini ve dağıtım kanallarını düzenler. Örneğin bir üretici ile bayisi, distribütörü veya perakendecisi arasındaki ilişki, dikey anlaşmalar kapsamında değerlendirilir. Bu anlaşmaların rekabeti hem teşvik edici hem de sınırlayıcı etkileri olabilir. Bir yandan dağıtımın etkinliğini artırabilir, markalar arası rekabeti güçlendirebilir; diğer yandan ise belirli kısıtlamalar yoluyla piyasa kapatma, fiyat tespiti veya tüketiciye erişim kanallarını sınırlama riski doğurabilir.
Son yıllarda dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte çevrimiçi ticaret, yani e-ticaret, dünya ekonomisinde ve Türkiye’de olağanüstü bir gelişim göstermiştir. Tüketicilerin internet üzerinden mal ve hizmetlere erişiminin kolaylaşması, rekabet hukukunun da yeni meselelerle karşılaşmasına yol açmıştır. Özellikle üreticilerin çevrimiçi satış kanallarını sınırlandırmaya yönelik uygulamaları, rekabet otoriteleri tarafından titizlikle incelenmektedir. “Çevrimiçi satış kısıtlamaları”, dijital çağın rekabet hukuku gündeminde en sık karşılaşılan sorunlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Bu kısıtlamalar, kimi zaman marka değerini koruma, kimi zaman satış kanalları arasındaki dengeyi sağlama, kimi zaman da tüketici deneyimini iyileştirme amacıyla gündeme getirilse de, rekabet hukukunun temel ilkeleriyle çelişme potansiyeli taşımaktadır.
Türkiye’de Rekabet Kurulu, özellikle elektronik ürünler, oyun yazılımları ve kozmetik sektöründe çevrimiçi satış kısıtlamalarına ilişkin önemli kararlar vermiştir. Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) ve Avrupa Komisyonu da, çevrimiçi satış kısıtlamaları konusunda yol gösterici nitelikte çok sayıda karar almıştır. Özellikle Coty Germany GmbH kararı, seçici dağıtım sistemleri çerçevesinde çevrimiçi satış yasağının hangi koşullarda rekabeti ihlal edip etmediğini belirleyen dönüm noktası niteliğinde bir karardır.
Bu makalede, dikey anlaşmaların kavramsal ve hukuki çerçevesi, çevrimiçi satışların önemi, çevrimiçi satış kısıtlamalarının rekabet hukuku bakımından değerlendirilmesi, Rekabet Kurulu ve Avrupa Birliği kararları ışığında uygulama örnekleri, karşılaştırmalı hukuk perspektifi ve geleceğe yönelik öneriler detaylı biçimde incelenecektir.
I. Dikey Anlaşmaların Kavramsal Çerçevesi
1. Dikey Anlaşmanın Tanımı
Dikey anlaşmalar, rekabet hukuku doktrininde “üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki veya daha fazla teşebbüs arasında yapılan ve mal veya hizmetlerin alım satımına ilişkin koşulları düzenleyen anlaşmalar” olarak tanımlanır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi, rekabeti sınırlayıcı anlaşmaları yasaklarken, 5. maddesi bazı anlaşmalara muafiyet tanıyabilmektedir. Burada dikey anlaşmalar özel bir yere sahiptir; zira hem rekabeti sınırlayıcı hem de rekabeti artırıcı etkileri olabilmektedir.
2. Dikey Anlaşmalar ile Yatay Anlaşmaların Farkı
Yatay anlaşmalar, aynı üretim veya dağıtım seviyesinde faaliyet gösteren rakipler arasında yapılan anlaşmalardır. Örneğin iki üretici firma arasında fiyat belirleme anlaşması bir yatay anlaşmadır. Buna karşılık bir üretici ile distribütör arasındaki sözleşme dikey anlaşmadır. Dikey anlaşmalar, rakipler arasındaki doğrudan fiyat rekabetini azaltmadığı için yatay anlaşmalardan farklı bir hukuki değerlendirmeye tabi tutulur.
3. Avrupa Birliği Hukukunda Dikey Anlaşmalar
ABİHA m. 101(1), rekabeti kısıtlayıcı anlaşmaları yasaklamaktadır. Ancak dikey anlaşmalar için özel grup muafiyeti düzenlemeleri bulunmaktadır. En önemlisi, 330/2010 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tüzüğüdür. Bu düzenleme, dikey anlaşmaların rekabet üzerindeki olası faydalarını dikkate alarak, belirli koşullar altında muafiyet tanımaktadır.
4. Türk Hukukunda Dikey Anlaşmalar
Türkiye’de dikey anlaşmalar, 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ile düzenlenmiştir. Tebliğ, AB hukukundaki düzenlemelere paralel olarak, dikey anlaşmalara muafiyet tanınmasının şartlarını belirler. Özellikle ilgili pazardaki pazar payı eşikleri (genellikle %40) dikkate alınarak muafiyet sağlanır. Ancak “sert çekirdek kısıtlamalar” içeren dikey anlaşmalar (örneğin yeniden satış fiyatının belirlenmesi) muafiyet kapsamı dışında bırakılır.
II. Dikey Anlaşmaların Rekabet Hukukundaki Yeri
(Burada 4054 sayılı Kanun’un 4. ve 5. maddeleri, grup muafiyeti düzenlemeleri, AB Tüzükleri, Rekabet Kurulu’nun yerleşik içtihatları ayrıntılı olarak inceleniyor. Örneğin Rekabet Kurulu’nun Aral Oyun – Sony kararı, Philips ve Coty Germany kararları gibi örneklerle detaylandırılacak.)
III. Çevrimiçi Satışların Rekabet Hukukundaki Önemi
(E-ticaretin tüketicilere sağladığı faydalar, geleneksel dağıtım kanallarına etkisi, AB Komisyonu’nun e-ticaret sektörü incelemesi, Türkiye’de e-ticaretin 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun çerçevesindeki yeri geniş bir şekilde açıklanacak.)
IV. Çevrimiçi Satış Kısıtlamaları
(Çevrimiçi satış yasağı, pasif satış yasağı, fiyat kısıtlamaları, platform yasağı gibi türler; AB içtihatları, Rekabet Kurulu’nun kararları, Yargıtay’ın görüşleri uzun uzun ele alınacak. Coty Germany kararının analizi yapılacak.)
V. Dikey Anlaşmalar ve Çevrimiçi Satış Kısıtlamaları Arasındaki İlişki
(Seçici dağıtım sistemleri, marka imajını koruma argümanları, Türkiye ve AB uygulamaları kıyaslanacak. Rekabet Kurulu’nun özellikle kozmetik, elektronik ve oyun sektörlerindeki kararlarına değinilecek.)
VI. Rekabet Kurulu Kararları Işığında Değerlendirme
(Burada somut karar örnekleri çok uzun açıklanacak: Aral Oyun-Sony, Philips, Pierre Fabre, Nike kararları. Kararların gerekçeleri ve sonuçları detaylı şekilde incelenecek.)
VII. Hukuki ve Ekonomik Sonuçlar
(Çevrimiçi satış kısıtlamalarının tüketici refahı üzerindeki etkileri, inovasyon ve fiyat rekabetine etkisi, sözleşme serbestisi ve rekabet arasındaki denge uzun uzun analiz edilecek.)
VIII. Karşılaştırmalı Hukuk Perspektifi
(ABD antitröst hukukundaki yaklaşım, AB ile farklar, Türkiye’nin AB’ye uyum süreci, Çin ve diğer ülkelerdeki örnekler uzun biçimde işlenecek.)
IX. Geleceğe Yönelik Öneriler
(Dijital pazarların gelişimi, platform ekonomisinin doğurduğu yeni rekabet sorunları, Rekabet Kurulu’nun gelecekteki rolü ve mevzuat güncellemeleri önerilecek.)