Single Blog Title

This is a single blog caption

Oturma Hakkı Nasıl Kurulur ve Sona Erer? Türk Hukukunda Kapsamlı İnceleme

Oturma Hakkı Nasıl Kurulur ve Sona Erer? Türk Hukukunda Kapsamlı İnceleme


1. Giriş: Türk Hukukunda Oturma Hakkı Kavramı

1.1. Kavramsal Çerçeve

Oturma hakkı, Türk Medeni Kanunu’nun 823 ve devamı maddelerinde düzenlenen, kişisel irtifak hakları arasında yer alan, hak sahibine belirli bir taşınmazda oturma ve barınma imkânı sağlayan sınırlı aynî bir haktır. Bu hak, yalnızca hak sahibinin şahsına tanınmış olup başkasına devredilemez, mirasçılara intikal etmez ve kullanım hakkı çerçevesi dışında tasarrufa konu edilemez.

Kişisel irtifak hakları arasında; intifa hakkı, oturma hakkı ve üst hakkı bulunmaktadır. Bunların içinde oturma hakkı, en dar kapsamlı olanıdır. Zira intifa hakkı, bir malın tamamından yararlanma yetkisi verirken, oturma hakkı sadece konut amacıyla kullanma hakkını tanır.

1.2. Hukuk Sistemimizdeki Yeri

Türk Medeni Kanunu, oturma hakkını sosyal ihtiyaçları gözeterek düzenlemiştir. Özellikle aile bireyleri, yaşlılar veya bakıma muhtaç kimseler lehine tesis edilen oturma hakları, sosyal hayatın korunması ve kişilerin barınma ihtiyacının güvence altına alınması bakımından önemlidir.

Uygulamada, oturma hakkı çoğunlukla:

  • Eşlerden birinin vefatından sonra sağ kalan eş lehine,

  • Çocuklar veya ebeveyn lehine,

  • Üçüncü bir kişiye hayat boyu oturma imkânı tanımak amacıyla kurulmaktadır.

1.3. Yasal Dayanak

  • TMK m. 823: “Oturma hakkı, hak sahibine bir binada veya onun bir bölümünde oturmaya yetki verir.”

  • TMK m. 824: “Oturma hakkı, başkasına devredilemez ve mirasçılara intikal etmez.”

  • TMK m. 825: “Oturma hakkı, intifa hakkının tabi olduğu hükümlere tâbidir.”

Dolayısıyla oturma hakkı, intifa hakkının özel bir türü olarak kabul edilmektedir; fakat intifadan farklı olarak kişiye sıkı sıkıya bağlıdır.

1.4. Uygulamadaki Önemi

Uygulamada oturma hakkı, genellikle:

  • Miras hukukunda: Sağ kalan eş lehine, mal paylaşımını dengelemek için,

  • Gayrimenkul işlemlerinde: Taşınmaz devri yapılırken, devreden kişinin hayat boyu kullanımının korunması için,

  • Aile içi hukuki düzenlemelerde: Çocuk veya ebeveynin barınma ihtiyacını karşılamak için kullanılır.

Örneğin; bir baba, evini oğluna devrederken, kendisi ve eşinin hayat boyu oturma hakkını üzerlerine tesis ettirebilir. Böylece mülkiyet el değiştirse bile, hak sahibi ölene kadar taşınmazda oturma hakkı saklı tutulur.

2. Oturma Hakkının Hukuki Niteliği ve Diğer İrtifak Haklarıyla Karşılaştırılması

2.1. Hukuki Niteliği

Oturma hakkı, sınırlı aynî haklar içinde yer alan kişisel irtifak hakları grubundadır. Bu hak, hak sahibine başkasına ait bir taşınmazda belirli ölçüde kullanım yetkisi tanır.

  • Sınırlı Ayni Hak olması nedeniyle, oturma hakkı herkese karşı ileri sürülebilir (erga omnes etkili).

  • Kişisel İrtifak Hakkı olması sebebiyle, yalnızca belirli bir kişi yararına kurulabilir.

  • Kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğundan, başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez.

  • Konut ihtiyacını karşılamaya yönelik sosyal bir işlev taşır.

Bu özellikler oturma hakkını hem eşya hukukunun hem de aile ve miras hukukunun kesişim noktasına yerleştirmektedir.

2.2. İntifa Hakkı ile Karşılaştırılması

İntifa hakkı, TMK m. 794 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir ve sahibine, bir maldan tamamen yararlanma ve kullanma yetkisi verir. Buna karşılık oturma hakkı, yalnızca oturma ve barınma amacına özgülenmiştir.

  • Kapsam: İntifa hakkı sahibine kira geliri elde etme, başkasına kullandırma, hatta işletme yetkisi verebilir. Oturma hakkı ise yalnızca bizzat kullanma yetkisini kapsar.

  • Devredilebilirlik: İntifa hakkı başkasına devredilemez ama kullanım yetkisi üçüncü kişilere bırakılabilir. Oturma hakkı ise tamamen şahsa bağlı olduğundan üçüncü kişilere kullandırılamaz.

  • Sona Erme: İntifa hakkı süreye bağlı olarak kurulabilir ve hak sahibinin ölümüyle sona erer. Oturma hakkı da süre ile sınırlı olabilir ama genellikle ömür boyu tesis edilir ve ölümle son bulur.

Dolayısıyla oturma hakkı, intifa hakkının daraltılmış bir türü niteliğindedir.

2.3. Üst Hakkı ile Karşılaştırılması

Üst hakkı, bir kimseye başkasının arsası üzerinde inşaat yapma ve bu inşaatın maliki olma yetkisi tanır (TMK m. 826).

  • Üst hakkı esas itibarıyla ekonomik ve ticari amaçlara hizmet eder.

  • Oturma hakkı ise barınma ve sosyal ihtiyaç amacına yöneliktir.

  • Üst hakkı çoğu kez uzun süreli (49 yıl veya daha fazla) ve devredilebilir nitelikte iken, oturma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı olup devredilemez.

Bu nedenle üst hakkı, kurumsal yatırımlarda ve büyük projelerde tercih edilirken; oturma hakkı daha çok aile içi düzenlemelerde ve bireysel kullanımda karşımıza çıkar.

2.4. Kişiye Sıkı Sıkıya Bağlı Hak Olmasının Sonuçları

Oturma hakkının en belirgin özelliği, kişiye sıkı sıkıya bağlı olmasıdır. Bunun sonuçları:

  • Hak sahibi ölünce hak kendiliğinden sona erer.

  • Hak mirasçılara intikal etmez.

  • Hak başkasına devredilemez veya kiralanamaz.

  • Hak sahibinin feragat etmesi mümkündür ama bu da tapuda resmi şekilde yapılmalıdır.

  • Hak sahibi taşınmazı yalnızca kendisi, eşi, çocukları ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerle birlikte kullanabilir.

Yargıtay, birçok kararında oturma hakkının şahsi niteliğini vurgulamıştır. Örneğin; hak sahibinin taşınmazı üçüncü bir kişiye kiraya vermesi mümkün değildir.

3. Oturma Hakkının Kuruluşu

3.1. Genel Çerçeve

Türk Medeni Kanunu’na göre oturma hakkı, ayni hak niteliğinde olduğu için resmi şekle tabidir ve tapu siciline tescil ile kurulur (TMK m. 704, m. 823). Bu nedenle yalnızca tarafların anlaşması yeterli değildir; ayrıca tapu kütüğüne işlenmesi gerekir.

Kuruluş yolları:

  1. Sözleşme ile (satış, bağış, kira ilişkisi ile bağlantılı düzenlemeler),

  2. Ölüme bağlı tasarruflarla (vasiyetname, miras sözleşmesi),

  3. Kanundan doğan haller (özellikle mirasta sağ kalan eşin konut üzerinde oturma hakkı talebi, TMK m. 652).

3.2. Sözleşme ile Kuruluş

Oturma hakkı, en sık olarak tarafların sözleşme yapması suretiyle kurulur. Örneğin:

  • Taşınmazını devreden kişi, kendisi ve eşinin hayat boyu oturma hakkını güvence altına almak isteyebilir.

  • Bir baba, oğluna evini devrederken kendisi lehine oturma hakkı tesis edebilir.

📌 Şartlar:

  • Noter düzenleme şeklinde resmi senet hazırlanması gerekir (TMK m. 706, Tapu Kanunu m. 26).

  • Tapu müdürlüğünde tescil işlemi yapılmalıdır.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, yalnızca adi yazılı sözleşme ile oturma hakkı doğmaz; mutlaka resmi senet ve tescil şarttır.

3.3. Vasiyetname veya Miras Sözleşmesi ile Kuruluş

Oturma hakkı, ölüme bağlı tasarruflarla da kurulabilir. Mirasbırakan, vasiyetnameyle bir kişiye belirli taşınmaz üzerinde ömür boyu oturma hakkı tanıyabilir.

  • Bu durumda hak, mirasbırakanın ölümüyle doğar.

  • Yine tapu siciline tescil edilmesi gerekir.

  • Vasiyetin açılması ve yerine getirilmesi sürecinde mirasçıların onayı aranmaz; vasiyet icra memuru veya mahkeme kararı ile tapuya işlenir.

Özellikle yaşlı ebeveynlerin, vefatlarından sonra eşlerinin barınma ihtiyacını güvence altına almak amacıyla bu yönteme başvurdukları görülür.

3.4. Kanundan Doğan Haller: Sağ Kalan Eşin Konut Hakkı

TMK m. 652’ye göre, mirasbırakanın eşi, miras bırakanla birlikte oturdukları konut üzerinde oturma hakkı talep edebilir.

  • Bu hak, kanuni oturma hakkı olarak adlandırılır.

  • Sağ kalan eş, konutun mülkiyetini istemeyip yalnızca ömür boyu oturma hakkı ile yetinebilir.

  • Yargıtay uygulamasında, sağ kalan eşin bu hakkı özellikle evlilik boyunca kullanılan aile konutu üzerinde gündeme gelmektedir.

Bu düzenleme, miras hukuku ile eşya hukukunun kesişim noktasıdır.

3.5. Resmi Şekil ve Tapu Tescili

Oturma hakkı, ayni hak olması nedeniyle tapuda tescil ile doğar. Bu nedenle:

  • Tapu müdürlüğünde resmi senet düzenlenmesi,

  • Tarafların kimlik, veraset, taşınmaz kayıtlarının kontrol edilmesi,

  • İlgili harç ve masrafların ödenmesi gerekir.

3.6. Uygulamadaki Örnekler

  • Bağışla Kuruluş: Anne, evini kızına bağışlar ancak kendisi lehine ömür boyu oturma hakkı tesis ettirir.

  • Satışla Kuruluş: Baba, oğluna evi satar fakat satış sözleşmesine kendisi için oturma hakkı koydurur.

  • Miras Yoluyla Kuruluş: Vasiyetnamede, eşine veya çocuğuna ömür boyu oturma hakkı tanır.


4. Oturma Hakkının Kapsamı, Kullanımı ve Hak Sahibinin Yükümlülükleri

4.1. Oturma Hakkının Kapsamı

Oturma hakkı, hak sahibine yalnızca barınma amacıyla kullanım yetkisi verir. Bu kapsam:

  • Hak sahibi taşınmazda bizzat oturabilir.

  • Hak sahibi eşini, çocuklarını ve birlikte yaşamak zorunda olduğu kimseleri de yanında bulundurabilir.

  • Hak sahibi taşınmazı kiraya veremez, başkasına devredemez.

  • Hak sahibi taşınmazın yalnızca konut olarak kullanılmasını sağlayabilir; ticari veya sanayi amaçlarla kullanamaz.

Yargıtay, oturma hakkının sınırlarını belirlerken, hak sahibinin yalnızca barınma ihtiyacına yönelik kullanım yetkisine sahip olduğunu vurgulamaktadır.

4.2. Kullanım Şekli

Oturma hakkının kullanımı, hak sahibinin kişisel ihtiyaçlarıyla sınırlıdır:

  • Hak sahibi taşınmazı konut olarak kullanmalıdır.

  • Hak sahibi, taşınmazın bakım ve temizlik işlerini üstlenmek zorundadır.

  • Hak sahibi, taşınmazın değerini azaltacak tasarruflarda bulunamaz.

  • Taşınmazın kullanım alanı, sözleşmede veya tapu kaydında belirtilmiş olabilir; aksi hâlde tüm taşınmazı kapsar.

Örneğin, tapu kaydında “dairenin birinci katında oturma hakkı” denilmişse, hak yalnızca o bölümle sınırlıdır.

4.3. Hak Sahibinin Yükümlülükleri

Oturma hakkı sahibinin bazı borçları da vardır:

  1. Özenle Kullanma Borcu

    • Hak sahibi, taşınmazı iyi bir şekilde kullanmak zorundadır.

    • Kötü kullanım, hakkın sona erdirilmesine yol açabilir.

  2. Masraflara Katılma Borcu

    • Hak sahibi, taşınmazın olağan bakım ve küçük onarım giderlerini karşılamak zorundadır.

    • Büyük onarım giderleri ise malike aittir.

  3. Vergi ve Harçlara Katılma

    • Emlak vergisi gibi malik sorumluluğunda olan vergiler malike ait olsa da, kullanım süresince ortaya çıkan aidat, temizlik, enerji giderleri hak sahibince karşılanır.

  4. Üçüncü Kişilere Kullandırmama Borcu

    • Hak sahibi, taşınmazı üçüncü kişilere kiraya veremez.

    • Yalnızca kendi ailesiyle birlikte oturabilir.

4.4. Malik ile Hak Sahibi Arasındaki İlişki

Malik ile oturma hakkı sahibi arasındaki ilişki, çoğu zaman uyuşmazlıkların kaynağıdır.

  • Malik, taşınmazı satabilir ancak satış, oturma hakkını ortadan kaldırmaz.

  • Yeni malik, oturma hakkına saygı göstermek zorundadır.

  • Hak sahibi, malik ile birlikte yaşamaya zorlanamaz.

Örneğin, malik taşınmazı sattığında alıcı tapu kaydında yer alan oturma hakkı ile bağlıdır. Bu nedenle uygulamada oturma hakkı, taşınmazın değerini düşüren bir unsur olarak görülmektedir.

5. Oturma Hakkının Sona Ermesi ve Terkin Usulleri

5.1. Genel Olarak Sona Erme Nedenleri

Oturma hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğundan sona erme sebepleri diğer irtifak haklarına göre daha sınırlıdır. Sona erme sebepleri şunlardır:

  1. Hak sahibinin ölümü (en yaygın sebep),

  2. Sürenin dolması (belirli süreli kurulmuşsa),

  3. Feragat (hak sahibinin kendi isteğiyle vazgeçmesi),

  4. Hak sahibinin taşınmazı kullanmasının imkânsız hâle gelmesi (örneğin evin yıkılması),

  5. Kamulaştırma nedeniyle taşınmazın kamuya geçmesi,

  6. Malik ve hak sahibinin anlaşması,

  7. Mahkeme kararı (özellikle kötüye kullanım hâlinde).


5.2. Ölümle Sona Erme

TMK m. 824 açıkça oturma hakkının devredilemez ve mirasçılara intikal etmez olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle hak sahibinin ölümü, hakkın kendiliğinden sona ermesine yol açar.

📌 Örnek: Bir kişi lehine ömür boyu oturma hakkı tesis edilmişse, kişi vefat ettiğinde tapu müdürlüğü ölüm belgesine istinaden terkin işlemini yapabilir.


5.3. Sürenin Dolması

Oturma hakkı belirli süre için kurulmuşsa, sürenin bitimiyle birlikte kendiliğinden sona erer.

  • Taraflar örneğin “10 yıl süreyle” kaydı düşebilir.

  • Süre bitiminde malik, tapu müdürlüğüne başvurarak hakkın terkinini isteyebilir.

Yargıtay, süre dolduğunda ayrıca bir feragat veya anlaşmaya gerek olmadığını, hakkın kendiliğinden sona erdiğini kabul etmektedir.


5.4. Feragat Yoluyla Sona Erme

Hak sahibi, oturma hakkından resmi senetle feragat edebilir.

  • Feragat için tapu müdürlüğünde işlem yapılması gerekir.

  • Noterlikte düzenlenen feragatname tek başına yeterli değildir; tapu tescilinin terkin edilmesi zorunludur.


5.5. Fiili İmkânsızlık

Taşınmazın yıkılması, ortadan kalkması veya oturma hakkının kullanılmasının fiilen imkânsız hâle gelmesi durumunda hak sona erer.

Örneğin:

  • Deprem sonucu evin yıkılması,

  • Taşınmazın sit alanı ilan edilip kullanılamaz hâle gelmesi.

Bu hâllerde malik, mahkeme kararıyla hakkın terkinini talep edebilir.


5.6. Kamulaştırma

Taşınmazın kamulaştırılması hâlinde, oturma hakkı da sona erer. Ancak hak sahibine kamulaştırma bedelinden uygun tazminat payı ödenmesi gerekir.

  • Bu husus Kamulaştırma Kanunu m. 12 ve devamı hükümlerine dayanır.

  • Uygulamada hak sahipleri tazminat payı için dava açmaktadır.


5.7. Malik ve Hak Sahibinin Anlaşması

Taraflar anlaşarak oturma hakkını sona erdirebilir. Ancak bu da resmi senet ve terkin ile mümkündür.

Sadece yazılı anlaşma geçersizdir. Mutlaka tapu kütüğüne işlenmesi gerekir.


5.8. Mahkeme Kararı ile Sona Erme

Oturma hakkı sahibi, taşınmazı amacına aykırı kullanır veya malike ciddi zarar verirse, malik mahkemeden hakkın kaldırılmasını isteyebilir.


5.9. Tapu Sicilinde Terkin Usulü

Oturma hakkı sona erdiğinde tapu sicilinden terkin edilmesi gerekir. Terkin usulleri:

  1. Hak sahibinin ölümü → Ölüm belgesi ile malik veya mirasçıların başvurusu,

  2. Sürenin dolması → Süreye ilişkin kayıt ve malik başvurusu,

  3. Feragat → Hak sahibinin resmi senetle feragat beyanı,

  4. Mahkeme kararı → Kesinleşmiş kararın ibrazı,

  5. Kamulaştırma → Kamulaştırma idaresinin yazısı,

  6. Fiili imkânsızlık → Mahkeme kararı.

Tapu Kanunu m. 101 uyarınca, terkin işlemleri ancak resmi belgelerle yapılabilir.


5.10. Uygulamadaki Sorunlar

  • Noter feragatnamesi ile tapuda işlem yapılmadığında hakkın hukuken devam etmesi,

  • Hak sahibinin akıl hastalığı/kısıtlı olması hâlinde feragat için vasi ve sulh hukuk mahkemesi izni gerekmesi,

  • Ölüm hâlinde terkinin kendiliğinden değil, talep üzerine yapılması,

  • Kamulaştırma bedelinden hak sahibine düşecek tazminatın hesaplanmasındaki uyuşmazlıklar.

6. Oturma Hakkının Terkini Davaları ve Yargısal Uygulamalar

6.1. Genel Çerçeve

Her ne kadar oturma hakkı çoğunlukla ölüm, süre bitimi, feragat veya tapuda işlemle sona erse de, bazı durumlarda taraflar arasında uyuşmazlık çıkabilir. Bu gibi hâllerde terkin için dava açılması gerekir.

Terkin davaları, genellikle şu durumlarda açılır:

  • Hak sahibinin taşınmazı amacı dışında kullanması (örneğin kiraya vermesi),

  • Hak sahibinin taşınmazı kötüye kullanarak zarara yol açması,

  • Tapu sicilinde hakkın sona ermesine rağmen kaydın terkin edilmemesi,

  • Malik ile hak sahibi arasında feragat veya anlaşmanın tapuya yansıtılmaması,

  • Fiili imkânsızlık (örneğin evin yıkılması) nedeniyle hakkın kalkmasına rağmen kaydın devam etmesi.


6.2. Görevli ve Yetkili Mahkeme

  • Görevli Mahkeme: Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir (HMK m. 2).

  • Yetkili Mahkeme: Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir (HMK m. 12).

📌 Örnek: İstanbul’da bulunan bir daire üzerinde tesis edilen oturma hakkının terkini için açılacak dava, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür.


6.3. Davacı ve Davalı Sıfatı

  • Davacı: Taşınmaz maliki veya yeni malik (satış sonrası).

  • Davalı: Oturma hakkı sahibi.

  • Hak sahibinin ölümü hâlinde mirasçılar davalı gösterilmez; zira hak şahsa bağlıdır ve ölümle sona erer. Bu durumda doğrudan tapuya başvuru yeterlidir.


6.4. İspat Araçları

Terkin davasında mahkeme, hakkın sona erdiğini ortaya koyan delilleri arar. Bunlar:

  • Nüfus kayıtları (ölüm belgesi),

  • Resmi senetler (feragatname, sözleşme),

  • Tapu kayıtları,

  • Tanık beyanları (kötüye kullanım ispatında),

  • Bilirkişi incelemesi (taşınmazın yıkılması, oturulamaz hâle gelmesi gibi).


6.5. Dava Süreci

  1. Malik, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açar.

  2. Dava dilekçesinde terkin sebebi (ölüm, kötüye kullanım, feragat, süre dolması, imkânsızlık) belirtilir.

  3. Deliller (ölüm kaydı, resmi senet, bilirkişi raporu) mahkemeye sunulur.

  4. Mahkeme, şartların oluştuğuna kanaat getirirse tapuya yazı yazarak hakkın terkinini sağlar.

  5. Karar kesinleştiğinde tapu kaydı silinir.


6.6. Uygulamadaki Sorunlar

  • Tapu müdürlüklerinin mahkeme kararı olmadan işlem yapmaktan çekinmesi,

  • Hak sahibinin kısıtlı olması durumunda feragat için vasi ve sulh hukuk mahkemesi onayı gerekliliği,

  • Yıkılan taşınmazlarda fiili imkânsızlık nedeniyle açılan davaların uzun sürmesi,

  • Feragatname ile tapu arasında uyumsuzluk çıkması.


6.7. Değerlendirme

Oturma hakkının terkini davaları, çoğunlukla maliklerin taşınmazı serbestçe tasarruf etme ihtiyacından kaynaklanır. Yargıtay kararları, bu davalarda hakkın kişisel niteliğini ön planda tutmakta ve üçüncü kişilere kullandırılmasını terkin sebebi saymaktadır.

7. Sonuç ve Değerlendirme – Uygulamada Dikkat Edilecek Hususlar

7.1. Genel Değerlendirme

Oturma hakkı, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olan ve kişiye sıkı sıkıya bağlı nitelikte bulunan özel bir aynî haktır. En önemli özelliği, yalnızca hak sahibinin barınma ihtiyacına hizmet etmesi ve devredilemez oluşudur. Kuruluşunda resmi şekil ve tapu tescili, sona ermesinde ise terkin usulleri büyük önem arz etmektedir.

Bu yönüyle oturma hakkı, hem miras ve aile hukukunda hem de taşınmaz hukukunda önemli işlevler üstlenmektedir.


7.2. Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar

  1. Resmi Şekil Şartı

    • Uygulamada en sık karşılaşılan hata, tarafların adi yazılı sözleşmeyle oturma hakkı tesis etmeye çalışmasıdır. Oysa bu hak ancak resmi senet ve tapu tescili ile doğar.

  2. Feragat İşlemleri

    • Noter feragatnamesi tek başına yeterli değildir. Feragat eden kişinin tapu müdürlüğünde işlem yapması gerekir. Aksi takdirde hak kaydı tapuda devam eder.

  3. Ölüm Hâlinde Terkin

    • Hak sahibinin ölümüyle hak sona erse de tapuda kayıt kendiliğinden silinmez. Mirasçılar veya malik ölüm belgesi ile tapu müdürlüğüne başvurmalıdır.

  4. Kötüye Kullanım

    • Hak sahibinin taşınmazı kiraya vermesi, devretmesi veya ticari amaçla kullanması hâlinde malik dava yoluna başvurmak zorunda kalmaktadır.

  5. Kamulaştırma ve Tazminat

    • Kamulaştırma hâlinde oturma hakkı sona erse de hak sahibinin kamulaştırma bedelinden pay alması gerekir. Bu, çoğu kez ayrıca dava konusu olmaktadır.


7.3. Avukatlar ve Uygulayıcılar İçin Pratik Öneriler

  • Kuruluş aşamasında: Resmi senet düzenlenmeli ve tescil yapılmalıdır. Ayrıca hakkın süresi, kapsamı ve sınırları açıkça belirtilmelidir.

  • Feragat aşamasında: Noterde düzenlenen feragatname mutlaka tapu siciline işlenmelidir.

  • Miras işlemlerinde: Sağ kalan eşin TMK m. 652 uyarınca konut üzerinde oturma hakkı talep etme imkânı göz ardı edilmemelidir.

  • Uygulamada uyuşmazlıkların önlenmesi için: Malik ile hak sahibi arasında yazılı protokoller yapılmalı, masrafların kim tarafından karşılanacağı düzenlenmelidir.

  • Dava yoluna gidildiğinde: Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, ispat yükünün davacıda bulunduğu unutulmamalıdır.


7.4. Nihai Sonuç

Oturma hakkı, sosyal yönü baskın, barınma ihtiyacını güvence altına alan ve hukuk sistemimizde özel koruma gören bir aynî haktır. Ancak kuruluşu ve sona erdirilmesi özel usullere bağlıdır.

  • Kuruluşta: Resmi şekil ve tescil,

  • Sona ermede: Terkin usulü ve gerektiğinde mahkeme kararı şarttır.

Yargıtay uygulaması daima bu hakların şahsi ve devredilemez niteliğini vurgulamış, ancak amacına aykırı kullanımları korumamıştır.

Dolayısıyla gerek malik gerek hak sahibi açısından, oturma hakkının kapsamı ve sınırlarının bilinmesi, ileride çıkabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button