Single Blog Title

This is a single blog caption

Kazandırıcı Zamanaşımıyla Taşınır Mülkiyetinin Kazanılması

Giriş: Zilyetlikten Mülkiyete Giden Yolun Mantığı

Taşınır eşya hukukunda kazandırıcı zamanaşımı, esasen “fiilî hâkimiyeti uzun süre boyunca kimse tartışmadan sürdüren zilyedin, belirli koşullar altında artık malik sayılmasını” sağlayan bir istisnaî aslen iktisap yoludur. Kanun koyucu bu kurumla iki değeri dengelemeye çalışır: bir yanda ekonomik yaşamın akışkanlığını sağlayan dolaşım güvenliği, diğer yanda haksız el değiştirmeleri telafi eden hak sahibinin korunması. Taşınır, doğası gereği hızla el değiştirebilir; devrin çoğu kez basit bir teslimle gerçekleşmesi, zincirin kimi halkalarında belge eksikliği, devreden kişinin tasarruf yetkisindeki sakatlıklar ya da önceki aşamalardaki rıza dışı kayıplar, pratikte “kimin malik olduğu” sorusunu karmaşıklaştırır. İşte bu noktada Türk Medenî Kanunu, bir yandan emin sıfatıyla zilyetten iyiniyetli kazanımı, diğer yandan çalıntı/kayıp eşyada belirli sürelerle iade talebini düzenler; TMK m. 777 ise zamanın geçişini, iyiniyetli ve malik sıfatıyla zilyet lehine aslen kazanım sonucuna bağlayarak tabloyu tamamlar. Bir davada doğru sonuca ulaşmanın yolu, bu üç kolonun (TMK m. 988, 989 ve 777) nasıl çalıştığını birlikte okumaktan, somut olayda hangisinin “kilit” olduğunu baştan saptamaktan geçer.

Normatif Çerçeve: TMK m. 777’nin Unsurları

TMK m. 777, başkasına ait bir taşınırı malik sıfatıyla, iyiniyetle, davasız ve aralıksız beş yıl elinde bulunduran kimsenin bu taşınırın mülkiyetini kazandırıcı zamanaşımıyla aslen kazanacağını söyler. Hüküm ayrıca önemli bir ayrıntı içerir: zilyetliğin irade dışında kaybı söz konusu olmuşsa ve zilyet bir yıl içinde eşyayı fiilen geri alır ya da dava yoluyla yeniden elde ederse, bu kısa kesinti süreyi bozmaz. Anılan unsurlar, kuru bir liste değil, birlikte işleyen bir bütün olarak düşünülmelidir. “Malik sıfatıyla zilyetlik” ile “iyiniyet” birbirini besler; “davasızlık” unsuru, önceki zilyedin hak düşürücü süre içindeki hamleleriyle kırılabilir; “aralıksızlık” koşulu ise irade dışı kayıplar için getirilen bir yıllık güvenlik supabıyla korunur. Bu nedenle m. 777, yalnızca bir “beş yıl bekleme” hükmü değildir; hangi tür zilyetliğin korunduğunu, karşı tarafın hangi süre ve usulle hamle yapabileceğini, iyi veya kötü niyet tartışmasının nasıl yürütüleceğini birlikte belirleyen sistematik bir hükümdür.

Sistemdeki Diğer Taşlar: TMK m. 988 ve 989 ile Bağ

Kazandırıcı zamanaşımını yerli yerine oturtmak için, taşınır mülkiyetine ilişkin iki kritik kuralı da hatırlamak gerekir. TMK m. 988, malın malik tarafından emin sıfatıyla (örneğin kiraya verilmiş, emanet bırakılmış) zilyetliğine teslim edildiği kişiden iyiniyetle devralan kimsenin kazanımını—devredenin tasarruf yetkisi olmasa bile—hemen korur. Bu, “beklemesiz” bir güvenlik mekanizmasıdır ve piyasa dolaşımını canlı tutar. Buna karşılık TMK m. 989, taşınırın çalınması, kaybolması ya da rıza dışında elden çıkması hâlinde, beş yıl içinde taşınır davası açılarak eşyanın her kimseden geri istenebilmesini düzenler; bazı edinim yerleri (pazar, açık artırma gibi) için bedel iadesi karşılığında iade kuralı getirir. Görüldüğü üzere, m. 988 “iyiniyetli edinimi hemen kalkanlar”, m. 989 “rıza dışı kayıplarda mağdura geriye dönüş yolu” sunar; m. 777 ise şartlar oluştuğunda “zamanla mülkiyete dönüş” sağlar. Bir dosyada doğru stratejiyi kurmak, bu üç mekanizmanın hangisinin baskın olduğunu, sürelere nasıl yansıyacağını ve ispat yükünün kime düşeceğini baştan kurgulamayı gerektirir.

Malik Sıfatıyla Zilyetlik: Fer’îden Asliye Dönüşümün İnce Eşiği

Kazandırıcı zamanaşımının kalbi, zilyetliğin niteliğidir. Malik sıfatıyla zilyetlik, kişinin eşyayı kendi adına, mülkiyet iddiasıyla elinde bulundurmasıdır. Buna karşılık fer’î zilyet (kiracı, emanetçi, rehin alacaklısı vb.) malı başkası hesabına veya ondan aldığı yetkiye dayalı olarak tutar; başlangıçtan itibaren malik sıfatıyla değildir ve bu haliyle m. 777’den yararlanamaz. Ancak hayat pratik bir dönüşüme izin verir: kimi durumlarda fer’î zilyet, açık davranışlarla artık malı kendisi için tuttuğunu karşı tarafa bildirir, muhtıra yazar, anahtar ve kontrol bende deme noktasına gelir, hatta kullanım tarzını buna göre değiştirir. Bu davranış örüntüsü çekişmesiz biçimde sürerse teoride asli zilyetlik doğabilir; fakat mahkemeler bu iddiayı oldukça dikkatli inceler ve sırf içsel niyet beyanını yeterli görmez. “Dönüşüm” tezinin altı, yazışmalar, resmi bildirimler, teslim protokollerinin reddi, karşı tarafa yöneltilen açık ihtarlar ve fiilî hâkimiyetin değiştiğini gösteren tutarlı olgularla doldurulmalıdır. Çünkü m. 777’nin çalışması, “malik sıfatı”nın gerçekten var olup olmadığına bağlıdır; fer’î statüde geçen yıllar, kazandırıcı zamanaşımı hesabında işe yaramaz.

İyiniyetin İçeriği ve Zamanı: Sadece İlk Anda mı, Süre Boyunca mı?

İyiniyet, m. 777’de hem edinim anına hem de sürecin geneline yayılan bir filtredir. Edinen kişi, malın başkasına ait olduğunu bilmemeli ve somut koşullarda bilebilecek durumda da olmamalıdır. Satın alış bedelinin olağan dışı düşüklüğü, seri/şasi numarasının kazınmış veya değiştirilmiş oluşu, zincirin önceki halkalarında suistimal emareleri, piyasa koşullarına aykırı acele satışlar, firmanın yetkisiz personeliyle yapılan gece yarısı devirleri gibi hususlar, mahkemelerin iyiniyeti sorgulamasına kapı aralar. İyiniyet ilkesi bir karinedir; fakat karşı taraf ciddi emareler sunarsa, artık özenli davranışın somutlandığı belgeleri zilyet masaya koymak zorunda kalır. Bu noktada bankadan yapılan ödeme dekontları, yazılı satış belgesi ya da fatura, makul bedel araştırması, seri numarası teyidi, satıcı kimliğinin doğrulanması, hatta mümkünse tanık anlatımları—iyiniyeti güçlendiren tuğlalardır. Süre boyunca da iyiniyeti zedeleyecek davranışlardan kaçınmak gerekir: örneğin eşyanın menşeini sorgulayan makul bir talepten kaçınmak, açık bir iddia varken inceleme yaptırmamak, buluntu eşyada bildirim yükümlülüklerini yerine getirmemek gibi eylemler, “başlangıç iyiniyetini” de geriye dönük tartışılır hâle getirebilir.

Beş Yıllık Dönem: Aralıksızlık ve Davasızlık Koşullarının İncelikleri

Beş yıllık sürenin “aralıksız” ve “davasız” geçmesi, m. 777’nin olmazsa olmazıdır. Aralıksızlık, fiilî hâkimiyetin devamıdır; eşyayı servise vermek, depoda muhafaza etmek, kısa süreli ödünç bırakmak gibi yaşamın olağan akışı içindeki durumlar, zilyetliğin çekirdeğini söndürmez. Buna karşılık zilyetliğin irade dışı kaybı (çalınma, gasp, zorla alınma) söz konusuysa kanun, bir yıl içinde eşyanın geri alınması veya dava açarak yeniden elde edilmesi hâlinde bu kesintiyi önemsiz sayar; süre kaldığı yerden işlemeye devam eder. Davasızlık ise, zilyetliğe yönelmiş bir istihkak/taşınır davasının, yahut eşya üzerinde aynî talep doğuran bir çekişmenin bulunmaması anlamına gelir. Önceki zilyet TMK m. 989 zemininde beş yıllık hak düşürücü süre içinde dava açarsa, artık “davasızlık” ortadan kalkar ve kazandırıcı zamanaşımı işlemez; davanın sürmekte olması bile bu sonucu yaratır. Bu yüzden her somut olayda, beş yıllık çizelge yalnızca kronolojik değil, çekişme haritası olarak da okunmalıdır: hangi tarihte kim nasıl bir hak iddiasında bulundu, mahkeme ya da savcılık ne yaptı, karar kesinleşti mi, zilyetlik fiilen kimdeydi, gibi sorular, m. 777’nin çalışıp çalışmayacağının kilit belirleyicileridir.

Kayıt-Gerektiren Taşınırlar: Motorlu Araçlar Üzerinden Bir Okuma

Motorlu araçlar hukuken taşınırdır; trafik sicilindeki tescil, genel kural olarak açıklayıcı nitelik taşır. Mülkiyet, prensip olarak teslimle geçer; ama uygulamada araçlar, yüksek ekonomik değerleri ve yaygın devir pratikleri nedeniyle kazandırıcı zamanaşımı davalarının sık görüldüğü bir alandır. Noter satış senedindeki eksiklikler, tescilin hiç yaptırılmamış veya geç yaptırılmış olması, rehinli satışlar, sahte belgeler, “emanet” adı altında bırakılan araçların yetkisizce satılması gibi senaryolar—iyi niyet tartışmasının odak noktasıdır. Mahkemeler burada özellikle bedelin olağanlığı, servis/bakım kayıtları, zorunlu trafik/kasko poliçeleri, muayene belgeleri, plaka-şasi- motor numarası tutarlılığı, banka ödemeleri ve kronolojik kullanım izleri gibi delilleri birlikte değerlendirir. Beş yıl boyunca araç açıkça zilyedin kullanımında olup hiç çekişme doğmamışsa m. 777 teorik olarak güçlü görünür; ancak önceki zilyet m. 989 kapsamında hak düşürücü süre içinde dava açmışsa, kazandırıcı zamanaşımı penceresi kapanır ve savunma hattı m. 988 (emin sıfatıyla zilyetten iyiniyetli iktisap) eksenine kayar. Bu nedenle araç dosyalarında strateji çoğu kez çift kanatlı kurulur: hem m. 988 kalkanı hem de m. 777 ihtimali aynı anda beslenir; hangisinin “inişe elverişli” olduğu, karşı tarafın hamlelerine göre netleşir.

Buluntu Eşya ve Tesadüfî Edinimler: İyiniyetin İncelenmesi

Buluntu eşyada temel mesele, bildirim ve muhafaza yükümlülüklerine uygun davranılıp davranılmadığıdır. Tesadüfen bulunan bir eşyayı derhâl benimseyip kullanmaya başlamak, iyiniyet zeminini zayıflatır. İdareye bildirim, makul araştırma, sahibine ulaşma çabası gibi adımlar atılmadan geçen bir süreçte, m. 777’ye giden yol genellikle tıkanır. Buna rağmen, örneğin apartman ortak alanında uzun süre sahipsiz kalan bir aletin kimse tarafından sahiplenilmemesi, duyuru ve bildirim çabalarının belgelendirilmesi ve sonrasında yıllar boyunca açıkça kullanılması gibi durumlarda, başlangıçtaki özenli davranışlar iyiniyet zeminini güçlendirebilir. Yine de buluntu eşya dosyalarında mahkemeler, “ilk andaki davranış biçimini” mercek altına alır; çünkü kazandırıcı zamanaşımı, haksız el koyma görüntüsünü ödüllendiren bir mekanizma değildir.

Kamuya Özgülenmiş veya Dolaşımdan Kaldırılmış Taşınırlar: Sınır Çizgisi

Bazı taşınırlar, özel kanun rejimleri gereği dolaşımdan kaldırılmış ya da kamu hizmetine özgülenmiş olabilir (örneğin belirli kültür varlıkları, belli teçhizat, kamu envanterindeki demirbaşlar). Bu nitelikteki varlıklar üzerinde kazandırıcı zamanaşımı işlemez; zilyetliğin kaç yıl sürdüğünün çoğu kez önemi yoktur. Dolayısıyla bir davada eşyanın hukukî niteliğini baştan anlamak gerekir: sıradan bir taşınır ile kamuya özgülenmiş bir taşınır aynı kefeye konulamaz; bu ayrım çoğu kez davanın kaderini belirler.

İspat Stratejisi: “Temiz Kronoloji” ve “Davranış Örüntüsü” İnşası

Kazandırıcı zamanaşımı iddiası bir ispat inşasıdır. Dayanak, çoğu kez bir veya iki belgeden ibaret değildir; mahkemenin aradığı, tutarlı bir hikâyedir. Bu hikâyeyi kurarken şu iki ekseni sağlam tutmak gerekir. Birincisi, “temiz bir kronoloji”dir: eşyayı hangi tarihte, kimden, nasıl edindiniz; izleyen yılların her birinde fiilî hâkimiyet nasıl sürdü; eşyanın kimlerin elinde kaldığına dair boşluk var mı; resmi kayıtlara giren bir bakım/onarım izi var mı; sigorta, muayene, servis kayıtları süreklilik gösteriyor mu; banka ödemeleri ve faturalar makul mü? İkincisi, “davranış örüntüsü”dür: edinim anında özenli davrandınız mı; sonra bir çekişme iddiası çıkınca kaçmadınız, aksine tetkik yaptırdınız mı; eşyayı açıkça kullandınız mı; karşı tarafla iletişimde tutarlı bir çizgi mi izlediniz? Mahkeme, tek tek parçaları değil, bu parçaların bir araya geldiğinde “iyiniyetli malik gibi davranan uzun süreli bir zilyet” tablosu üretip üretmediğine bakar.

Davacı–Davalı Perspektifinden Taktikler

Zilyet (m. 777’ye dayanan) açısından, dosya daha hazırlık aşamasında “belge avı”na çıkılmalıdır: satış belgesi veya fatura, banka dekontları, emsal fiyat araştırması, seri/şasi doğrulaması, bakım/onarım fişleri, sigorta poliçeleri, muayene raporları, servis kayıtları, kullanım fotoğrafları ve tanık anlatımları bir arada sunulmalıdır. Ayrıca “çekişmesizlik” vurgusu açık yapılmalıdır: beş yıl boyunca size yönelmiş bir istihkak veya ceza soruşturması yoksa, bu durum belgeleriyle birlikte anlatılmalı; varsa nasıl sonuçlandığı, zilyetliği nasıl etkilediği açıklanmalıdır. Stratejik olarak, şartları oluşuyorsa m. 988 kalkanı da öne sürülmeli; çünkü mahkeme, bazen zamana gerek kalmaksızın iyiniyetli iktisabı yeterli bulabilir. Önceki zilyet veya hak sahibi açısından ise ilk refleks süreyi kaçırmamak olmalıdır: rıza dışı kayıp varsa m. 989’daki beş yıllık taşınır davası süresi hak düşürücüdür; zamanında açılan bir dava ile davasızlık şartı kırılır ve kazandırıcı zamanaşımı hareket edemez. İkinci hamle iyiniyeti tartışmaktır: bedelin anormal düşüklüğü, belge zincirindeki kopukluklar, seri numarası müdahaleleri, buluntu eşyada bildirim eksiklikleri gibi somut emareler toplanmalı; aralıksızlık da hedef alınmalı, zilyetliğin uzun süre başka ellerde kaldığı somutlaştırılmalıdır. Gerekirse ceza soruşturmalarıyla delil havuzu zenginleştirilebilir; çünkü ceza dosyasındaki teknik raporlar sivil yargıda iyiniyet tartışmasına malzeme sağlar.

Uyuşmazlık Türleri ve Sonuç Talepleri: Nasıl Bir Hüküm İstenir?

Kazandırıcı zamanaşımına dayalı tipik talep, mülkiyetin tespitidir. Eşya zilyedin elindeyse, tespit hükmüyle birlikte men’i müdahale istemi anlamlı olabilir; zilyetliğin çatışmalı olduğu dosyalarda istirdat (eşyanın geri verilmesi) da birlikte talep edilir. Taşınırlarda kuralen tescil sistemi bulunmadığından, tescil talebi çoğu vakada anlamsızdır; ancak motorlu araç gibi kayıtla ilgisi olan taşınırlarda tespit hükmü, idari kayıtların düzeltilmesine dayanak oluşturabilir. Dava öncesi delil tespiti, özellikle seri/şasi/motor numarası eşleştirmeleri, kullanım görüntüleri, bakım kayıtları ve elektronik veri loglarının tutanağa bağlanması açısından kıymetlidir; mahkemeye “söz” değil, resmileşmiş iz sunmanın değeri büyüktür. Karar kesinleştiğinde, taşınır üzerinde aslen mülkiyet kurulmuş olacağından, bundan sonraki müdahaleler artık haksız el atma niteliği taşır ve haksız fiil sorumluluğu doğurabilir.

Sık Görülen Senaryolar Üzerinden Derinlemesine Analiz

İkinci el elektronik: Bir fotoğraf makinesini çevrim içi ilandan piyasa rayicine yakın bir bedelle, satıcının kimliğini doğrulayarak, banka üzerinden ödeme yaparak aldığınızı düşünün. Cihazın seri numarası ile fatura uyumlu; aradan yıllar geçmiş, servise götürmüş, aksesuarlar almışsınız. Kimse dava açmamış, kollukça bir sorgu da yok. Bu tabloda m. 777 koşulları neredeyse “kitaplık” bir uyum gösterir. Hukuken kritik olan, edim anındaki özen ile beş yıllık çekişmesiz kullanım arasında boşluk olmaması; yani dosyanın “temiz bir kronoloji” sunmasıdır.
Galeride emanet araç: Araç sahibinin galeride bıraktığı araç, galeri çalışanı tarafından yetkisizce satılıyor. Siz aracı noter senediyle, makul bedelle alıyor, hemen teslim alıyor, sigorta ve muayeneleri aksatmadan yaptırıyorsunuz. Dördüncü yılda önceki zilyet istihkak davası açıyor. Artık m. 777’nin davasızlık şartı kırılmıştır. Burada yapılacak, m. 988 eksenine dönüp “emin sıfatıyla zilyetten iyiniyetli iktisap” zeminini güçlendirmektir.
Buluntu koleksiyon eşyası: Apartmanın kazan dairesinde bulunan bir antika parça, kimse sahip çıkmayınca alınmış ve kullanılmaya başlanmış. Bildirim yapılmamış, ilan verilmemiş, araştırma yok. Aradan üç yıl sonra önceki zilyet ortaya çıkıyor. Başlangıç iyiniyeti zayıf; m. 777’ye dayalı bir strateji risklidir. Makul bir çözüm, müzakere—gerekirse bedel iadesi veya tazminatla sulh—olabilir; aksi hâlde mahkeme, “ilk andaki kusurlu davranış” nedeniyle iyiniyeti kabul etmeyebilir.

Aksesuar, Ürün ve Bileşik Eşya: Mülkiyetin Yayılma Etkisi

Taşınır eşyalarda aksesuar ve bileşik eşya sorunları, kazandırıcı zamanaşımı tartışmasına farklı bir boyut katar. Bir makinenin üzerine sonradan eklenen parçalar, ürün–fructus ilişkileri, monte edilen eklentiler—bunların mülkiyetinin kime ait olduğu, zilyetliğin kapsamına nasıl girdiği ve “malik gibi kullanım” ölçütünün nasıl oluştuğu dikkatle çözümlenmelidir. Örneğin temel makine üzerinde yıllar içinde yapılan yatırımlar, bakım zinciri ve değişen parçaların faturaları, zilyedin malik sıfatıyla hareket ettiğini gösteren güçlü işaretlerdir; buna karşın aksesuar üzerinde farklı bir hak sahibi varsa, bu kişi zamanaşımı sürecini çekişmeli kılarak m. 777’nin işlemesini engelleyebilir.

Zamanaşımı Süresinin İşleyişi: Başlangıç, Durma ve Kesilme Üzerine Notlar

Beş yıllık sürenin başlangıcı, malik sıfatıyla zilyetliğin başladığı andır. Fer’î zilyetlikten asliye dönüşüm iddiasında, başlangıç tarihi otomatik olarak ilk teslim değildir; dönüşümün açık ve somutlaştığı an başlangıç alınmalıdır. Süre, klasik borçlar hukuku mantığıyla “askıya alınma” veya “kesilme” tartışmalarına konu olabilir; ancak m. 777, irade dışı kayıp–bir yıl içinde geri alma/dava istisnasını açıkça tanıdığından, bu konuda özel hüküm–genel hüküm ilişkisi ön plana çıkar. Ayrıca “dava açılması” davasızlık unsurunu ortadan kaldırır; fakat davanın hızlıca zilyet lehine sonuçlanması ve fiilî hâkimiyetin geri kazanılması hâlinde, süreç ileride yeniden m. 777 hattına girebilir. Esas olan, beş yıllık fotoğrafın “çekişmesiz ve malik gibi kullanım” görünümünü korumasıdır.

Sonuç: Zamanı Hakka Dönüştüren Sıkı Rejim

Kazandırıcı zamanaşımı, taşınır eşya hukukunda istisnaî ama güçlü bir kurumdur. Gücünü, sırf zamana değil, iyiniyet ve malik sıfatıyla zilyetlik gibi niteliksel filtrelere, davasız ve aralıksız beş yıllık sabit bir döneme bağlamasından alır. Buna karşın, kurumun istisnaîliği, onun rastgele bir “meşrulaştırma mekanizması” olmadığı gerçeğini vurgular: kötü niyetli edinimler, açıkça şüpheli ticari işlemler, rıza dışı kayıpların sıcağı sıcağına görmezden gelinmesi gibi durumlar, m. 777’nin kapısını kapatır. Ne zamanki zilyet, edinim anından itibaren özenli davranmış, temiz bir kronoloji oluşturmuş, çekişmesiz bir tarihçeyle eşya üzerinde malik gibi davranmış ve buna dair izleri sabırla biriktirmiştir—işte o zaman zaman, hukukun gözünde hakka dönüşür. Bu nedenle iyi bir avukat, m. 777’ye dayalı her dosyada önce belge haritasını çıkarır, zaman-olay grafiğini kurar, m. 988–989 ile m. 777 arasındaki köprüyü stratejik biçimde inşa eder ve mahkemeye yalnızca bir taleple değil, yaşanmış bir hakikat örgüsüyle gider. Böyle kurulan dosyalarda, kazandırıcı zamanaşımının “istisnaî” niteliği, zilyedin lehine “ikna edici bir gereklilik”e dönüşür; çünkü hukuk, dürüst ve tutarlı fiilî hâkimiyetin sonunda mülkiyet ile ödüllendirilmesini, ölçülü şartlarla kabul etmiştir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button