KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS: ÖRNEK OLAY VE YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRME
KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS
Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “kasten öldürme” suçunun işlenmeye teşebbüs aşamasında kalmasıdır.
Bu durumda, failin öldürme kastı ile hareket ettiği ancak neticenin (ölümün) meydana gelmediği sabittir.
Uygulanacak hükümler:
-
TCK m.81-82 (Kasten öldürme suçunun temel ve nitelikli halleri),
-
TCK m.35 (Teşebbüs hükümleri):
Failin elverişli hareketlerle suç işlemeye başlamış olması, ancak elinde olmayan nedenlerle neticeye ulaşamaması durumunda ceza, teşebbüs nedeniyle verilir.
Önemli Yargıtay İlkesi:
Yargıtay’a göre teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için failin öldürme kastı bulunduğu tartışmasız bir şekilde ortaya konulmalı, eylem neticeye ulaşmasa bile öldürmeye elverişli vasıta ile gerçekleştirilmiş olmalıdır.
Suçun Unsurları:
I. Maddi Unsur
Kasten öldürmeye teşebbüs suçunun maddi unsuru, suçun dış dünyada gözlemlenebilir fiili davranışlarla ortaya konmasıdır. Bu kapsamda:
1. Fail
-
Suçun faili herkes olabilir. Özel bir nitelik gerekmez.
-
Fail, doğrudan öldürme kastı ile hareket etmelidir.
2. Mağdur
-
Mağdur da herkes olabilir; herhangi bir kişinin yaşam hakkı, bu suçun konusu olabilir.
3. Fiil (Hareket)
-
Failin gerçekleştirdiği fiil, öldürmeye elverişli bir hareket olmalıdır.
-
Eylem, silah kullanımı, boğma, darp, yüksekten atma gibi doğrudan yaşam hakkına yönelen bir davranış olmalıdır.
-
Önemli olan, eylemin öldürme kastı taşıması ve neticeye (ölüme) failin elinde olmayan nedenlerle ulaşmamasıdır.
4. Elverişli Hareket
-
Teşebbüsün geçerli olabilmesi için hareketin ölüme yol açabilecek nitelikte olması gerekir.
-
Yargıtay içtihatlarına göre, “bıçağın kalp veya karın bölgesine saplanması”, “tabanca ile hayati bölgeye ateş etme” gibi eylemler elverişli hareket sayılır.
5. Neticenin Gerçekleşmemesi
-
Suçun teşebbüs aşamasında kalması için ölümün gerçekleşmemesi gerekir.
-
Bu, failin iradesi dışında (örneğin mağdurun kaçması, sağlık ekiplerinin hızlı müdahalesi vb.) meydana gelmelidir.
II. Manevi Unsur
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu, ancak kast ile işlenebilen bir suçtur. Taksirle öldürmeye teşebbüs hukuken mümkün değildir. Manevi unsurda şu kriterler bulunur:
1. Doğrudan Kast
-
Failin amacı, mağduru öldürmek olmalıdır.
-
“Öldürmek istedim, ama başaramadım” şeklindeki irade yapısı söz konusudur.
2. Olası Kast (Yeterli Değildir)
-
Yargıtay, olası kastla öldürmeye teşebbüs suçunun oluşmayacağını kabul eder.
-
Olası kast varsa, genellikle kasten yaralama suçu oluşur.
3. Kastın Tespiti
-
Kast, failin sözleri, eylemin yöneldiği vücut bölgesi, kullanılan araç, olaydan sonra kaçıp kaçmadığı gibi objektif kriterler ile belirlenir.
Örnek:
Kalp bölgesine bıçak saplayan failin öldürme kastı olduğu kabul edilir.
Ancak fail yalnızca korkutma amacıyla kol bölgesine bıçakla hafifçe dokunmuşsa, kastın derecesi tartışmalıdır.
Örnek Olay:
Sanık Ali, eski iş arkadaşı Mehmet ile sokakta karşılaşır. Aralarında daha önce yaşanan bir tartışma nedeniyle gerginlik vardır. Ali, yanında taşıdığı bıçakla Mehmet’e doğru “Seni gebertmeden rahat etmeyeceğim” diyerek kalp hizasına doğru üç defa bıçak savurur. Mehmet, son anda geri çekilir, yalnızca omzundan yüzeysel bir yara alır. Olay yerine gelen polis sanığı gözaltına alır. Mehmet hayatta kalır, ancak rapora göre yara “ölüme neden olacak nitelikte değil”dir.
Hukuki Değerlendirme:
Sanığın öldürme kastıyla hareket ettiği anlaşılmaktadır:
-
Kalp bölgesine bıçakla saldırı,
-
“Gebertmeden rahat etmeyeceğim” şeklindeki söz,
-
Elverişli vasıta (bıçak) ile saldırı,
-
Yaralanmanın, failin iradesi dışında hafif kalması.
Savunma (Sanık Müdafii Bakış Açısı):
Olay, müvekkilim Ali’nin, eski iş arkadaşı Mehmet ile sokakta karşılaşması neticesinde yaşanan ani ve kontrolsüz bir gerginlikten ibarettir. Aralarında öncesine dayalı ciddi bir husumet bulunmamakta; müvekkilim, Mehmet’nin sözlü ve fiziksel tahriki sonucu, kendisini savunmak amacıyla yanındaki küçük boy bir mutfak bıçağını kullanmıştır.
Eylemin niteliği itibarıyla öldürme kastı değil, kendini koruma saikiyle sınırlı kasten yaralama kastı bulunmaktadır. Zira saldırı sonucu oluşan yara, yüzeysel niteliktedir ve adli tıp raporuna göre hayati tehlike taşımamaktadır. Müvekkilimin olay sonrası kaçmayıp güvenlik güçlerine teslim olması da öldürme kastıyla hareket etmediğinin güçlü göstergesidir.
Bu bağlamda, isnat edilen “kasten adam öldürmeye teşebbüs” suçunun yasal unsurları oluşmamıştır. Olayın TCK m.86 kapsamında kasten yaralama olarak değerlendirilmesi gerekmekte, cezalandırma yerine orantılılık ilkesi gereği lehine takdir hakkının kullanılması isabetli olacaktır.
Şikayet (Müşteki Vekili Bakış Açısı):
Müvekkilim Mehmet, sanık Ali’nin saldırısı sonucu tesadüfen hayatta kalmıştır. Sanık, aralarında hiçbir güncel temas ya da fiziksel gerginlik olmamasına rağmen, cebindeki bıçakla doğrudan kalp hizasına üç kez darbe savurmuştur. Kullanılan sözler – “Seni gebertmeden rahat etmeyeceğim” – failin açık ve doğrudan öldürme kastını ortaya koymaktadır.
Failin eylemi, sıradan bir kavga veya basit yaralama değildir. Bıçağın yöneldiği bölge, kullanılan kuvvet ve sözlü tehditler birlikte değerlendirildiğinde; bu eylem kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunun tipik örneğidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu tür doğrudan hayati bölgeye yönelmiş saldırıların öldürme kastıyla yapıldığını kabul etmektedir.
Olayın mağdur üzerinde yarattığı psikolojik etki, yalnızca fiziksel zarar değil, sürekli ölüm korkusuyla yaşama hali olmuştur. Bu nedenle, sanığın üst sınırdan cezalandırılması talep edilmektedir.
Yargıtay Kararları Işığında Hukuki Değerlendirme:
Yargıtay, kasten öldürmeye teşebbüs suçu yönünden aşağıdaki kriterleri dikkate almaktadır:
🔹 Kastın yoğunluğu: Sanığın öldürme yönündeki sözleri ve hedef aldığı vücut bölgesi (kalp – karın – boyun gibi hayati noktalar)
🔹 Kullanılan vasıta: Bıçağın öldürmeye elverişli olup olmadığı
🔹 Eylemin yönelimi: Failin öldürmeye mi, korkutmaya mı yöneldiği
🔹 Sonucun gerçekleşmemesi: Failin iradesi dışında mı, yoksa kendi isteğiyle mi netice oluşmamıştır?
🔹 Mağdurun davranışı: Yaralanmaktan kendi hareketiyle mi kurtulmuştur?
🔸 Örnek Karar 1 – Yargıtay 1. Ceza Dairesi, E. 2021/237, K. 2021/5674:
“Sanığın kalp hizasına bıçakla hedef alarak saldırması, öldürme kastının bulunduğunu gösterir. Mağdurun hayatta kalması failin lehine yorumlanmaz.”
🔸 Örnek Karar 2 – Yargıtay 1. CD, 2020/4353 E., 2020/8942 K.:
“Öldürme kastı, yalnızca sözle değil, eylemin yöneldiği bölge ve fiilin ağırlığıyla birlikte değerlendirilir. Hayati bölgeye yönelik bıçaklama eylemi teşebbüs suçunu oluşturur.”
Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, eğer eylem kalp gibi hayati bölgeye yönelmişse ve sanığın öldürme kastını gösteren sözleri varsa; bıçağın küçük olması veya yaralanmanın hafif kalması, teşebbüs suçunu ortadan kaldırmaz.
Hukuki Sonuç ve Muhtemel Mahkeme Kararı
Somut olayda sanığın, mağdurun kalp bölgesine yönelttiği öldürmeye elverişli bıçak darbeleri, sarf ettiği sözlerle birlikte değerlendirildiğinde, doğrudan öldürme kastı ile hareket ettiği sabittir. Neticenin gerçekleşmemesi, failin iradesi dışındaki nedenlere dayandığından, eylem TCK m.81/1 ve m.35/2 kapsamında kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturur.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da, hayati bölgeye yönelen çoklu bıçak darbelerini öldürme kastının varlığına karine saymaktadır.
Bu bağlamda mahkeme;
-
TCK m.81 gereği müebbet hapis cezasını esas alıp,
-
TCK m.35 uyarınca cezada teşebbüs nedeniyle indirim yaparak,
-
TCK m.62 (takdiri indirim) uygulanması hâlinde,
Sanık hakkında 9 ila 15 yıl arası hapis cezası ile hüküm kuracaktır.