İnternet Sitesi Açmakla Yükümlü Şirketler
1. Giriş
Günümüzde şirketlerin faaliyetlerini yürütürken şeffaflık, güvenilirlik ve kamunun bilgiye erişimi ilkeleri giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Özellikle sermaye şirketlerinin ekonomik hayatta üstlendikleri rol, bu kuruluşların yalnızca ortaklarına değil; alacaklılara, yatırımcılara, çalışanlara ve hatta geniş anlamda topluma karşı da sorumluluk taşımasını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile getirilen en önemli yeniliklerden biri, belirli şirketlere internet sitesi açma yükümlülüğü getirilmesidir.
Söz konusu düzenleme, kurumsal şeffaflık anlayışını geliştirmeyi, ticari işlemlerde güveni artırmayı ve paydaşların bilgiye erişimini kolaylaştırmayı hedefler. Ancak bu yükümlülük, tüm şirketler için değil, sadece belli kriterleri sağlayan “denetime tabi sermaye şirketleri” için geçerlidir.
Aşağıdaki bölümlerde, bu yükümlülüğün hukuki dayanakları, hangi şirketlerin internet sitesi açmak zorunda olduğu, sitede bulunması gereken içerikler, süreler, yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde uygulanacak yaptırımlar ve uygulamadaki sorunlar ayrıntılı olarak incelenecektir.
2. Hukuki Dayanak
2.1. Türk Ticaret Kanunu Madde 1524
TTK m.1524 hükmü, internet sitesi yükümlülüğünün temel dayanağını oluşturur. Maddeye göre:
-
Denetime tabi olan sermaye şirketleri, kuruluşlarının ticaret siciline tescilinden itibaren üç ay içinde bir internet sitesi açmakla yükümlüdür.
-
İnternet sitesinin belirli bir bölümü, kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına özgülenecektir.
-
Yayımlanacak içerikler, kanunda belirtilen süreler içinde; süre belirtilmemişse en geç beş gün içinde siteye konulmalıdır.
-
Siteye konulan içeriklerin en az altı ay süreyle erişilebilir halde kalması gerekir.
2.2. Sermaye Şirketlerinin Açacakları İnternet Sitelerine Dair Yönetmelik
Kanuna paralel olarak çıkarılan bu Yönetmelik, uygulamanın teknik ve usul esaslarını düzenlemektedir. Yönetmelikte;
-
Hangi içeriklerin internet sitesinde yer alacağı,
-
İlanların ne şekilde yayımlanacağı,
-
Site bölümlerinin nasıl ayrıştırılacağı,
-
Güvenlik ve elektronik imza gibi teknik konular,
-
Ticaret siciline yapılacak tescil yükümlülüğü
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
3. İnternet Sitesi Açmakla Yükümlü Şirketler
3.1. Denetime Tabi Şirket Olma Kriterleri
TTK m.397/4 uyarınca, hangi şirketlerin bağımsız denetime tabi olacağı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmiştir. En güncel düzenleme, 2018/11597 sayılı Karar ile yapılmıştır.
Bir sermaye şirketi aşağıdaki üç ölçütten en az ikisini, ardı ardına iki hesap döneminde sağlarsa denetime tabi olur:
-
Aktif toplamı: 35 milyon TL
-
Yıllık net satış hasılatı: 70 milyon TL
-
Çalışan sayısı: 175 kişi
Halka açık şirketler bakımından bu eşikler daha düşük olarak belirlenmiştir (aktif 15 milyon TL, satış 20 milyon TL, çalışan sayısı 50 kişi).
3.2. Ölçütten Bağımsız Olarak Denetime Tabi Şirketler
Karara ekli (I) sayılı listede yer alan bazı şirketler, ölçütlerden bağımsız olarak doğrudan denetime tabidir. Bunlara örnek olarak:
-
Bankalar
-
Finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri
-
Sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri
-
Sermaye piyasası kurumları (portföy yönetim şirketleri, aracı kurumlar vb.)
Dolayısıyla bu kuruluşların tamamı internet sitesi açmak zorundadır.
3.3. Yükümlü Olmayan Şirketler
-
Eşik değerleri aşmayan anonim ve limited şirketler,
-
Şahıs şirketleri (kollektif, komandit),
-
Küçük ölçekli işletmeler,
-
Dernek ve vakıf gibi tüzel kişilikler
internet sitesi açma yükümlülüğü altında değildir.
4. İnternet Sitesinde Bulunması Gereken İçerikler
4.1. Zorunlu Tanıtıcı Bilgiler
-
Ticaret unvanı, merkez adresi
-
Ticaret sicil numarası, MERSİS numarası
-
Sermaye miktarı
-
Yönetim kurulu üyeleri veya müdürlerin kimlik bilgileri
4.2. Kanunen İlan Edilmesi Gereken İşlemler
-
Esas sözleşme değişiklikleri
-
Genel kurul toplantı ilanları ve tutanakları
-
Sermaye artırımı ve azaltımı kararları
-
Pay sahipliği ile ilgili duyurular
-
Şirket birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararları
-
Fesih veya tasfiye kararları
-
Hakimiyet sözleşmeleri
4.3. Mali Tablolar ve Denetçi Raporları
-
Yıllık bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu
-
Bağımsız denetim raporları
-
Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
4.4. Süre ve Erişim
-
İçerikler en az 6 ay süreyle sitede kalmalı,
-
Pay sahipleri ve alacaklılar için kolay erişilebilir olmalı,
-
Arşiv bölümünde geçmiş ilanlar muhafaza edilmelidir.
5. Yükümlülüğün Başlangıcı ve Süreler
-
Yeni kurulan şirketlerde tescilden itibaren 3 ay içinde site açılmalıdır.
-
Mevcut olup sonradan denetime tabi hale gelen şirketler için, kapsama girdikleri tarihten itibaren yine 3 ay süre söz konusudur.
-
Geçmişte yapılan işlemler de site açıldığında derhal yayımlanmalıdır.
6. Yaptırımlar
İnternet sitesi açma yükümlülüğünü yerine getirmeyen şirketler ve yöneticiler bakımından ciddi hukuki sonuçlar söz konusudur:
-
TTK m.1524/6: Site açmayan veya içerikleri yayımlamayan şirket yöneticileri hakkında idari para cezası uygulanır.
-
Geçersizlik ve sorumluluk: Yayımlanması gereken bazı işlemlerin yayımlanmaması, üçüncü kişiler bakımından geçerliliğini etkileyebilir.
-
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu: İlgili kararların zamanında siteye konulmamasından doğan zararlardan, yönetim kurulu üyeleri şahsen sorumludur.
-
Tescil yükümlülüğü ihlali: İnternet sitesinin ticaret siciline tescil edilmemesi de ayrıca yaptırım doğurur.
7. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
-
Küçük ölçekli şirketler: Bazı şirketler kriterleri aşmadığı halde yanlış yorumla site açmaktadır.
-
Teknik yetersizlik: Sitelerin güvenlik, erişilebilirlik ve arşivleme standartlarına uygun olmaması sorun yaratmaktadır.
-
Şeffaflık kültürü: Şirketler, olumsuz bilgileri sitede yayımlamaktan kaçınmakta, bu da amaca aykırı bir uygulamaya yol açmaktadır.
-
Denetim eksikliği: Uygulamanın yeterince denetlenmemesi, düzenlemenin etkinliğini azaltmaktadır.
8. Değerlendirme ve Sonuç
İnternet sitesi açma yükümlülüğü, Türk şirketler hukukunun şeffaflık ve kurumsal yönetim ilkelerine uyum sağlama çabasının bir sonucudur. Ancak bu yükümlülüğün sadece denetime tabi sermaye şirketleri için öngörülmesi, küçük işletmeleri ağır bir idari yükten koruma amacına hizmet eder.
Bununla birlikte uygulamanın etkinliği, şirketlerin bu yükümlülüğü yalnızca “formal bir tescil” olarak değil; kurumsal şeffaflığın önemli bir unsuru olarak görmesine bağlıdır. İlerleyen dönemde teknolojik altyapının gelişmesi ve ticari hayatın dijitalleşmesi ile birlikte bu yükümlülüğün kapsamı daha da genişleyebilir.