Single Blog Title

This is a single blog caption

HAKSIZ REKABET VE MARKA HUKUKU

Haksız Rekabet ve Marka Hukuku: Yasal Düzenlemeler ve Uygulama Alanları

Giriş

Haksız rekabet, ticaret hayatında dürüst ve adil bir şekilde rekabet etmenin gerekliliği ile yakından ilgilidir. Marka hukuku ise bir işletmenin ürün veya hizmetlerini ayırt edici nitelikteki markaların korunmasını sağlar.

1. Haksız Rekabet Hukuku

Haksız rekabet, Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 54-63. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK, haksız rekabetin ne olduğu, hangi fiillerin haksız rekabet teşkil edeceği ve haksız rekabete maruz kalan kişinin hangi hukuki yollara başvurabileceği konusunda ayrıntılı hükümler içermektedir.

1.1 Haksız Rekabetin Tanımı ve Unsurları

TTK m. 54’e göre, “Haksız rekabet, ekonomik rekabette dürüstlük kurallarına aykırı davranışlarda bulunarak başka bir kişinin müşteri çevresine, işletmesine, ticari faaliyetlerine veya diğer ekonomik menfaatlerine zarar veren veya zarar verme tehlikesi doğuran haksız ve hukuka aykırı davranışlardır.”

1.2 Haksız Rekabet Fiilleri

Haksız rekabet fiilleri, TTK m. 55’de şu başlıklar altında düzenlenmiştir:

  • Dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri
  • Yanıltıcı beyanlar ve gereksiz yere kötüleyici açıklamalar
  • Özgün şekil ve ifadeleri taklit
  • Haksız şartname ve işaret kullanımı

1.3 Haksız Rekabetin Hukuki Sonuçları

Haksız rekabetin varlığı halinde, zarar gören taraf aşağıdaki hukuki yollara başvurabilir:

  • Dava Açma Hakkı: TTK m. 56 gereğince, zarar gören kişi tazminat davası açabilir.
  • Hukuka Aykırılığın Tespiti: Mahkemeden, haksız rekabet oluşturan fiilin durdurulmasını ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep edebilir.

2. Marka Hukuku

Marka hukuku, bir işletmenin mallarını veya hizmetlerini diğer işletmelerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işaretlerin korunmasıyla ilgilidir. Türk Hukukunda marka koruması, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir.

2.1 Markanın Tanımı ve Tescili

SMK m. 4’e göre marka, “Bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlamaya yarayan, kişi adları dâhil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajlarının çizimleri gibi her tür işaret” olarak tanımlanmıştır. Marka tescili, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından gerçekleştirilir ve tescil, marka sahibine münhasır haklar tanır.

2.2 Marka Haklarının Korunması

SMK m. 29’da marka hakkının ihlal edilmesi durumunda marka sahibinin başvurabileceği hukuki yollar belirtilmiştir:

  • Tazminat Davası: Marka sahibi, marka hakkına tecavüz eden kişiye karşı tazminat davası açabilir.
  • Tecavüzün Önlenmesi ve Sonuçlarının Giderilmesi Davası: Marka sahibi, marka hakkına tecavüz eden fiilin durdurulmasını ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep edebilir.

2.3 Marka Hukukunda Haksız Rekabet

Marka hukukunda haksız rekabet, bir markanın taklit edilmesi, başka bir markaya zarar verecek şekilde kullanılması gibi durumlarda ortaya çıkar. Yargıtay, marka hakkının ihlali ile haksız rekabet arasında sıkı bir bağ kurmakta ve bu tür davalarda marka sahibinin haklarını güçlü bir şekilde korumaktadır.

Yargıtay İçtihatları

Yargıtay, haksız rekabet ve marka hukuku konularında birçok önemli karara imza atmıştır. Bu kararlardan bazıları, uygulamada yol gösterici niteliktedir:

 

11. Hukuk Dairesi         2016/8296 E.  ,  2018/2385 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin durdurulması, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının ürünleri üzerindeki markasal kullanımın ve ürün ambalajının davacının marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet yarattığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tecavüzün önlenmesi ve 556 sayılı KHK 66. maddesi uyarınca maddi tazminata hükmedilmiştir. Ancak, 556 sayılı KHK 6. maddesi uyarınca marka koruması tescil ile elde edilir ve hükümsüz kılınmadığı sürece markanın tescilli haliyle kullanılması yasal kullanım niteliğindedir. Somut uyuşmazlıkta, davalı tescilli “… Eşanlamlı … …+şekil” markasını ürünleri üzerinde tescil edildiği haliyle kullandığına göre, bu kullanım davacının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı halde mahkemece markaya tecavüzün tespiti ve meni ile tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan, davacı ürün ambalajlarının renk ve kompozisyonu itibariyle de TTK hükümlerine göre haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporunda haksız rekabetin varlığına ilişkin olarak markasal unsurların varlığı da dikkate alınmak suretiyle ürünler üzerinde aynı renk ve yazı stili kullanımının haksız rekabet oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Oysa ki, davalının markasal kullanımı yasal kullanım olduğundan haksız rekabet değerlendirmesinde dikkate alınamaz. Bu durumda tarafların ürünleri üzerindeki markasal unsurlar dışında kalan renk ve ambalaj kompozisyonu karşılaştırılarak ürün ambalajları bakımından haksız rekabetin değerlendirilmesi gerekirken, markasal unsurlar da dikkate alınarak haksız rekabetin varlığına kanaat getirilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı olan gerekçelerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA; ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

11. Hukuk Dairesi         2016/1197 E.  ,  2017/4042 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Davacı vekilimüvekkili adına tescilli 205475 sayılı “…” markasının tanınmış marka olarak da kabul edildiğini, davalının aynı markayı kendi ticaret alanında, mağazacılık hizmetinde kullanmak suretiyle müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, bu eylemin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek “…” markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, müvekkilinin haklarına vaki tecavüzün ve haksız rekabetin yasaklanmasını, markanın internet ortamında ticari etki oluşturacak şekilde kullanılmasının yasaklanmasını, şimdilik 5.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsilini, kararın ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, “…+Şekil” ve “…+ Türk Malı” markasının 25. sınıfta, “… ” markasının 24, 25, 35. sınıfta müvekkili adına tescilli olduğunu, bu tescilli markaların kullanıldığını, davacının ayakkabı sektöründe, müvekkilinin ise hazır giyim sektöründe faaliyet gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalının iş yeri adresinde “…” ibareli ve diğer bir kısım tabelalarının bulunduğunun görüldüğü, davalının … Mağazasının konfeksiyon ürünlerinin satışı ile iştigal ettiği, davacının tescilli “…” ibareli markasının davalı iş yerinde haksız rekabet oluşturacak tarzda ve davacı aleyhine maddi zarar doğuracak şekilde marka tecavüzünde bulunduğunun tespit edildiği, 556 sayılı KHK’nın 64 ve 66. maddelerinde belirtilen kriterlerle hesaplanabilecek tazminat miktarının, davalının dosyaya yansıtılan alt kira sözleşmelerinde ve sunulan faturalar kapsamında en az 5.000 TL olarak belirlendiği, manevi tazminat yönünden ise davalının eylemi Borçlar Kanunu anlamında haksız fiil oluşturduğundan 556 sayılı KHK’nın 68 ve BK 58. maddeleri uyarınca 5.000 TL manevi tazminata hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının “…” ibareli markasının davalı iş yerinde haksız rekabet oluşturacak tarzda ve davacı aleyhine maddi zarar doğuracak şekilde kullanıldığının tespitine, 5.000 TL maddi tazminatın ve 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı firmaya verilmesine, diğer istem ve taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve uyuşmazlığın dava tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilecek olmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, davacı vekili, dava dilekçesinde markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti talebinin yanında müvekkilinin haklarına vaki tecavüzün ve haksız rekabetin yasaklanmasını, 04.11.2009 tarihli celsedeki beyanında da davalının “…” markasını 35/08. sınıfta kullanmasının men’ini de istemiştir. Mahkemece, davalının, davacının marka hakkına tecavüz ettiği ve haksız rekabette bulunduğu tespit edildiğine göre bu eylemlerin men’i yönünde de karar verilmesi gerekirken tespit kararı verilmekle yetinilip hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde “Diğer istem ve taleplerin reddine” dair hüküm kurulmak suretiyle markaya tecavüz ve haksız rekabetin men’i talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmamış, kararın bu yönden davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, davalıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 03/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sonuç

Haksız rekabet ve marka hukuku, ticaret hayatının düzenlenmesi ve korunması açısından büyük öneme sahiptir. Türk Ticaret Kanunu ve Sınai Mülkiyet Kanunu, bu konularda ayrıntılı düzenlemeler getirmiş ve hak sahiplerinin korunması için çeşitli hukuki yollar sunmuştur. Yargıtay içtihatları da, uygulamada yol gösterici olup, haksız rekabet ve marka hukuku davalarında önemli bir rehber niteliğindedir. Bu nedenle, işletmelerin haksız rekabetten korunmaları ve marka haklarını etkin bir şekilde savunmaları için hukuki düzenlemeler ve içtihatlar doğrultusunda hareket etmeleri gerekmektedir.

 

Öğrenci Stajyer

Behiye Zeynep Öztürk

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button