Single Blog Title

This is a single blog caption

FSEK’e Göre Eser Sahibi Kimdir? (m.8–12)

1) Eser sahibinin hukuki tanımı: Yaratma gerçeği ilkesi (FSEK m.8)

FSEK m.8’in açık hükmü uyarınca bir eserin sahibi, onu meydana getirendir. Bu temel kural “yaratma gerçeği ilkesi” olarak adlandırılır. Kayıt, tescil, şerh veya herhangi bir idari onay kurucu şart değildir; eser ortaya çıkar çıkmaz, onu yaratan kişi eser sahibi sıfatını kendiliğinden kazanır. Bu nedenle, eseri meydana getirenin fiil ehliyetine sahip olup olmaması da belirleyici değildir; akıl hastası tarafından meydana getirilen eser de eser korumasından yararlanır. Hatta yaratma amacı bulunmasa dahi (örneğin notlar, taslaklar), ortaya çıkan ürün eser niteliği taşıyorsa eser sahipliği doğar.

Burada kritik bir nüans şudur: Eser sahibi yalnızca gerçek kişi olabilir. Tüzel kişiler eser sahibi olamaz; ancak mali hakların sözleşmeyle veya kanundan doğan yetkilerle kullanıcısı olabilir. Uygulamada işveren–işçi, yapımcı–yaratıcı, ajans–tasarımcı gibi ilişkilerde eser sahibinin kim olduğu ile mali hakları kimin kullandığı mutlaka ayrıştırılmalıdır.


2) İşlenme ve derleme eserlerde sahiplik (m.8/2)

İşlenme (adaptasyon, tercüme, düzenleme) ve derleme (antoloji, seçki) eserlerde, asıl eser sahibinin hakları saklı kalmak kaydıyla, işleyen/derleyen kişi işleme veya derlemenin eser sahibidir. Buradaki kilit unsur, işlenen veya derlenen ürünün bağımsızlık unsuru taşımasıdır: Sırf teknik çoğaltma, basit dizgi veya redaksiyon dokunuşları işlenme eser oluşturmaz. İşleyen/derleyen açısından özgün katkının eser eşiğini aşması gerekir.


3) Sinema ve canlandırma (animasyon) eserlerinde birlikte sahiplik

Kanun, sinema eserlerinde yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarını eserlerin birlikte sahipleri sayar; canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde animatör de bu birlikte sahipler arasındadır. Bu özel rejim, sinema eserinin çok bileşenli ve yaratıcı emek süreçlerini içeren doğasından kaynaklanır. Dolayısıyla sinema eserlerinde, kural olarak yaratıcı çekirdek kadronun manevî hakları şahsen korunur; mali hakların kullanımı ise çoğu zaman sözleşmeler (ör. yapım sözleşmesi) ile yapımcı tarafından üstlenilir.


4) Birden çok kişinin birlikte meydana getirdiği eserler: Müşterek eser sahipliği (m.9)

Bir eser kısımlara ayrılabiliyorsa, her yaratıcı kendi kısmının sahibi sayılır. Öğretide ve Yargıtay uygulamasında bu hâl müşterek eser sahipliği olarak anılır. Örnek: Bir şarkıda güfte başka, beste başka kişi tarafından yaratılmış olabilir; çizgi romanda çizimler güzel sanat eseri, diyaloglar ilim ve edebiyat eseri niteliği taşıyabilir. Bu durumda her bir bölümün sahibi, kendi kısmı üzerinde eser sahibi olarak hak iddia eder.

Yetki kullanımı yönünden, aksi kararlaştırılmadıkça, eserin yayımlanması veya değiştirilmesi için diğer ortakların iştiraki gerekir; haklı bir sebep olmaksızın iştirakten kaçınılırsa, mahkeme izni devreye girer. Yargısal pratikte, “haklı sebep” değerlendirmesinde eserin bütünlüğü, ekonomik değer, sözleşmesel denge ve dürüstlük kuralı birlikte ele alınır.


5) Ayrılmaz bütün oluşturan eserler: İştirak hâlinde (elbirliğiyle) eser sahipliği (m.10)

Birlikte yaratılan eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eser sahipliği elbirliğiyle (iştirak hâlinde) kullanılır. Heykelin farklı parçalarının farklı heykeltıraşlarca yaratıldığı ve parçaların bağımsız birer eser olarak var olamadığı senaryoyu düşünün: Tek bir bütün eser vardır ve sahiplik adi şirket (adi ortaklık) mantığıyla yürür. Bu rejimde, tek başına tasarruf sınırlıdır; önemli işlemler için oydaşma veya mahkeme izni gerekebilir. İhlal hâlinde her ortak, birlik menfaatlerini korumak üzere tek başına da harekete geçebilir.


6) Organizatörün hakları: Birlikte eserlerde hakların kullanımı

Kanun, ayrılmaz bütün oluşturan eserlerde (m.10’un tamamlayıcı sistemi) bir sözleşmede, hizmet şartlarında veya yürürlükteki mevzuatta aksi öngörülmedikçe, birlikte eser üzerindeki hakların, eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi (ör. tiyatro kumpanyası, ajans, üretim şirketi) tarafından kullanılabileceğini kabul eder; sinema eserleri bakımından özel hükümlerin saklı olduğunu ayrıca belirtir. Bu düzenleme, kolektif yaratım süreçlerinde yapım–organizasyon gücünü, eserin fiilî dolaşımı ve korunması için koordinasyon yetkisiyle donatır. Uygulamada bu yetki, üretim ve yayma süreçlerinde lisans, çoğaltma ve temsil kararlarının alınmasını kolaylaştırır; ancak manevî hakların (adın belirtilmesi, eserde değişiklik yapılmasına karşı koyma gibi) şahsa bağlı niteliği saklıdır.


7) Karine: Eser nüshası üzerindeki ad veya müstear ad (m.11/1)

Bir güzel sanat eserinin aslında veya yayımlanmış nüshalarda adını veya tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar eser sahibi sayılır. Bu, ispat yükünü yer değiştirten güçlü bir karinedir: Adı yazılı kişi eser sahibi sayılır; aksini iddia eden, bunun doğru olmadığını ispat etmelidir. Uygulamada imza atma, künyede ad geçirme veya tekil bir mahlasın tanınmışlığı büyük önem taşır.


8) Sözlü/temsili eserlerde karine: “Mutad şekilde tanıtılan kişi” (m.11/2)

Konferans, radyo–televizyon, internet yayınları gibi temsil/iletişim ortamlarında, mutad şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kişi eser sahibi sayılır (yine aksi sabit oluncaya kadar). Bu karine, yazılı nüsha bulunmayan eserlerde belongs to iddiasını pratikte çözen bir ispat kolaylığı sağlar. Ancak m.11/1’deki somut imza/isim karinesi önceliklidir: Her iki karine çakışırsa, yazılı/nesnel karine üstün gelir.


9) Sahibinin adı belirtilmeyen eserlerde yayımlayanın/çoğaltanın yetkisi (m.12)

Eser yayımlanmış, ancak m.11’e göre sahibi belli değilse, yayımlayan; o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Dikkat: Buradaki kişi eser sahibi sayılmaz; yalnızca hakları kullanır. m.11/2’deki sözlü/temsili karine hallerinde ise bu yetki konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir.

Vekâlet ilişkisi: Asıl hak sahibi sonradan ortaya çıktığında, yayımlayan/çoğaltan ile arasındaki ilişkiye, aksi kararlaştırılmadıkça adi vekâlet hükümleri uygulanır. Yani elde edilen menfaatler, asıl eser sahibinin hesabına iade edilmek durumundadır.


10) Tüzel kişiler ve işveren–çalışan ilişkisi: Sık yapılan hatalar

  • “Şirket eserin sahibidir” ifadesi yanlıştır. Şirket eser sahibi olamaz; ancak mali hakları yazılı ve açık devralma kayıtlarıyla kullanabilir.

  • Şekil şartı: Mali haklara ilişkin devir ve lisans sözleşmeleri yazılı şekle tabidir ve devredilen hakların türleri tek tek açıkça gösterilmelidir. Uygulamada “tüm haklar” gibi muğlak ibareler, Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihadında, eser sahibinin aleyhine geniş yorumlanmaz.

  • Manevî haklar (adın belirtilmesi, eserde değişikliklere rıza gibi) şahsa bağlıdır ve devri sınırlıdır; sözleşmeyle kullanım şekline ilişkin rızalar alınabilir, ancak hakların bizzat kişiye bağlı çekirdeği korunur.

  • Hizmet sözleşmesi tek başına yeterli değildir: Çalışanın yarattığı eserde mali hakların işverence kullanımı, açık ve yazılı hükümler gerektirir; aksi hâlde haklar çalışanda kalır.


11) Yargıtay’dan uygulama ilkeleri (özet)

  • Eser sahibi gerçek kişidir; tüzel kişiler ancak hak kullanıcısı olabilir.

  • Mali hak devri/lisans anlaşmalarında yazılı şekil ve açık belirleme şarttır; tereddüt hâlinde dar yorum esastır.

  • Müşterek/iştirak ayrımı sonuç doğurur: Kısımlar ayrılabiliyorsa müşterek, ayrılmıyorsa iştirak rejimi uygulanır; önemli işlemler için iştirak edenlerin rızası veya mahkeme izni aranır.

  • Karine (m.11) güçlüdür; fakat aksinin ispatı her zaman mümkündür (ör. sahte imza, hayali mahlas, hayalet yazarlık).

  • Yayımlayanın yetkisi (m.12) eser sahibini değiştirmez; asıl hak sahibinin ortaya çıkışı, vekalet benzeri iade–hesap verme yükümü doğurur.


12) Sözleşme ve ispat açısından pratik kontrol listesi

  1. Kim eser sahibi? Ad/mahlas, imza, yaratıcı katkı ve özgünlük analizi.

  2. Tek kişi mi çok kişi mi? Ayrılabilirlik testi → müşterek mi iştirak mi?

  3. Organizasyon var mı? Ayrılmaz bütün + sözleşme/hizmet şartı → organizasyon yetkisi.

  4. Sinema/animasyon mu? Yönetmen–senaryo–diyalog–besteci–animatörün birlikte sahip statüsü.

  5. Sahip belirsiz mi? m.11–12 karineleri, yayımlayan/çoğaltanın geçici hak kullanımı.

  6. Mali haklar devredildi mi? Yazılı, tür bazında açık, süre–yer–kullanım şekli sınırları belirli mi?

  7. Manevî haklar? Adın belirtilmesi, değişiklik izni ve eserin bütünlüğü hususlarında rızalar.

  8. İş ilişkisi/ajans sözleşmesi? Eseri doğuran yaratıcı ile hakları kullanan kişi/şirket arasında net hüküm.


13) Örnek senaryolar ve çözüm

  • Ajans–müşteri logosu: Tasarımcı logoyu yaratır → eser sahibi tasarımcıdır. Müşterinin logoyu geniş kullanımı için mali hak devri/lisans gerekir; “tüm mecralar, sınırsız süre, Türkiye ve dünya” gibi alan–zaman–yer sınırları açık yazılmalıdır.

  • Şarkı: Güfte A’ya, beste B’ye aittir → müşterek eser sahipliği. Albüm yayımı için her iki kısımdan doğan haklar bakımından koordineli izin gerekir; haklı sebep olmadan engellenirse mahkeme izni gündeme gelir.

  • Karma heykel: Parçalar ayrılmaz bir bütün oluşturuyorsa → iştirak hâli. Temsil/sergileme kararları birlikte alınır; menfaat ihlalinde her ortak tek başına da koruma davası açabilir.

  • Tedavülde imzalı tablo: Tabloda X’in imzası var → X eser sahibi sayılır (karine). Aksini ileri süren, imzanın sahte olduğunu ispatlamalıdır.

  • Yazar adı yok roman: Yayımcı, eser sahibinin kimliği belli olana kadar hakları kullanabilir; eser sahibi ortaya çıkarsa, elde edilen menfaatler asıl hak sahibine iade edilmelidir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button