EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDİR?
Evlilik eşlere birtakım sorumluluklar yükler, bu sorumluluklara eşlerin birbirlerine karşı duyması gerektikleri sevgi, saygı, aile içi huzur, anlayış, birbirlerini desteklemek, güven, maddi anlamda birbirlerini rahatlatmaları gibi örnekler verilebilir. Bu gibi sorumlulukların gereği gibi yerine getirilmemesi ortak hayatı birlikte yaşanması zor bir hale getirir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ise bu ortak hayatın sürdürülmesinin eşlerden beklenememesi durumunda ortaya çıkar. Sarsılma nedeni ile açılan boşanma davası çekişmeli bir boşanma davasıdır, kusursuz ya da daha az kusuru olan eşin açtığı bir davadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel bir boşanma sebebidir, özel boşanma sebeplerinin olmaması halinde açılır. Özel boşanma sebeplerinin aksine genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması için birden çok sebep vardır. Bunlara örnek olarak eşlerden birinin diğerini sosyal medya üzerinden aldatması, karşı cins ile çok fazla samimi olması, alkol veya kumar bağımlılığı, fiziksel, psikolojik, cinsel şiddet, saygısızca konuşmak, eşinin ailesine hakaret etmek, eşi ile ayrı bir evde yaşamayıp kendi ailesinin yanında yaşatmak verilebilir. Hâkim somut olaya göre olayın evliliğin temelinden sarılmasına sebep olup olmadığına karar verir. Evlilik temelinden sarsılmışsa, davalı kusurluysa veya davacıdan daha fazla kusurluysa hâkim eşlerin boşanmasına karar verir.
KUSUR
Boşanma davasını kusursuz veya daha az kusurlu olan eş açar ve hâkim evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına karar verirse boşanmaya karar verir.
Davayı daha fazla kusurlu eş açıyorsa diğer eşin davaya itiraz etme hakkı vardır, eğer bu hak kötüye kullanılıyorsa veya hem eşin hem de çocukların korunmaya değer bir yararı kalmamışsa boşanmaya karar verilir.
Eşler eşit kusurluysa boşanmalarına karar verilir
Davayı açan eş tamamen kusurluysa boşanma davası reddedilir. Bunun sebebi hukukta bir kimsenin bir hakkı kendi kusuruna dayanarak elde edemeyeceğidir.
BOŞANMA SONRASI
Eşlerin evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaları durumunda eşler arasında çocuğun velayeti, mal rejimi, nafaka, tazminat, kadının kişisel durumu gibi konular ortaya çıkmaktadır. Velayet konusunda çocuğun üstün yararı gözetilir. Mal rejimi konusunda belirlenen bir mal rejimi varsa o mal rejiminin tasfiyesi uygulanır yoksa yasal mal rejiminin tasfiyesi uygulanır yani kişisel mallar dışındaki mallar yarı yarıya paylaştırılır. Nafaka konusunda daha az kusurlu veya kusursuz olan taraf yoksulluğa düşecek ise yoksulluk nafakası isteyebilir, velayeti kendisine verilmeyen ana veya babadan çocuğun bakım, eğitim, sağlık gibi giderleri için iştirak nafakası istenebilir veya hâkim re’sen verilmesine karar verebilir. Tazminat konusunda boşanma yüzünden kişiliği saldırıya uğrayan taraf manevi tazminat isteyebilir, mevcut veya beklenen menfaati zedelenirse maddi tazminat isteyebilir. Kadının kişisel durumu konusunda ise boşanma ile kadın kişisel durumunu korur. Boşanmadan sonra önceki soyadını alır, boşanmadan önce dulsa hâkimden bekarlık soyadını kullanmasını talep edebilir. Kocasının soyadını ise menfaati bulunduğu takdirde ve bunun kocaya zarar vermeyeceği takdirde kullanabilir. Koca ilk başta kendisine zarar vermiyorsa fakat ilerleyen zamanlarda zarar vermeye başlamışsa örneğin evlenirse ve yeni karısı rahatsız olduysa bunun için evliliğinde huzursuzluklar meydana geldiyse ya da kocanın kendisine zarar vermeye başlamışsa koca soyadının kullanılmasının izninin kaldırılmasını isteme hakkına sahiptir.
Konu ile ilgili kararlar:
Yargıtay 2. HD., 2014/385 E., 2014/11657 K.
Bu karar, kocanın eşine karşı fiziksel şiddet ve hakaret içeren davranışlarının evlilik birliğini temelinden sarstığını ortaya koymaktadır. Mahkeme, her iki tarafın da kusurlu olduğunu belirlemiş, ancak kocanın daha ağır kusurlu olduğunu kabul etmiştir. Bu durumda, evlilik birliğinin devamı artık mümkün görülmemiştir. Yargıtay, evlilik birliğinde daha ağır kusurlu olan tarafın daha fazla sorumluluk taşıdığını vurgulamıştır.
Yargıtay 2. HD., 2014/11622 E., 2014/22159 K.
Bu kararda, kocanın fiziksel şiddet uygulaması ve birlik görevlerini yerine getirmemesi, evlilik birliğini temelinden sarsan nedenler olarak kabul edilmiştir. Mahkeme, kadının boşanma davasına karşı çıkmasının, eşini affettiği anlamına gelmediğini belirtmiş ve boşanma davasının kabul edilmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu karar, evlilikte kusurlu davranışların affedilmediği veya hoşgörüyle karşılanmadığı durumlarda bile, evlilik birliğinin devamının zor olduğunu ortaya koymaktadır.
Yargıtay 2. HD., 2017/3495 E., 2018/13446 K.
Bu karar, tarafların birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeleri ve fiziksel şiddet uygulamalarının evlilik birliğini temelinden sarsan sebepler arasında değerlendirildiğini göstermektedir. Mahkeme, sadakat yükümlülüğünü ihlal eden kadının daha ağır kusurlu olduğunu belirtmiş, ancak kocanın da fiziksel şiddet uyguladığı tespit edilmiştir. Bu durumda, mahkeme her iki tarafın da kusurlu olduğunu, ancak birliğin devamının artık mümkün olmadığını belirtmiştir.
Bu kararlar, evlilik birliğinin temelinden sarsılması davalarında fiziksel şiddet, hakaret, sadakat yükümlülüğünün ihlali gibi unsurların önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Yargıtay, evlilik birliğini devam ettirmenin her iki taraf için de artık mümkün olmadığını tespit ettiği durumlarda boşanma kararı vermektedir. Mahkemeler, tarafların kusurlarını dikkatle değerlendirir ve boşanma sürecinde daha ağır kusurlu olan tarafa maddi ve manevi sorumluluklar yükleyebilir. Ayrıca, fiziksel şiddet gibi olaylarda affetme veya hoşgörünün kolayca varsayılamayacağı vurgulanmaktadır.
Stajyer Hukuk Fakültesi Öğrencisi
Dilek Aydın