Çevreye Dayalı Açılmış Dava veya Uygulanan Cezalar Yatırım Kararını Nasıl Etkiler?
Giriş
Yatırım kararları sadece finansal göstergelere veya pazar potansiyeline dayanmaz. Özellikle çevreye duyarlılığın arttığı, ESG (Environmental, Social, Governance) kriterlerinin global yatırım fonları için temel ölçüt haline geldiği günümüzde, çevresel yükümlülükler bir şirketin yatırım değerini doğrudan etkileyen faktörlerden biridir. Bu bağlamda, bir şirketin çevreye dayalı olarak hakkında açılmış dava veya uygulanmış cezaları, due diligence (hukuki ve mali inceleme) sürecinde kritik analiz başlıklarından biridir.
Bu makalede, çevreye dayalı açılmış davaların ve idari yaptırımların yatırım sürecindeki rolü hem teorik çerçevede hem de pratik örneklerle incelenecek, due diligence kapsamında nasıl değerlendirilmesi gerektiği, yatırım kararına etkileri ve önleyici stratejiler detaylandırılacaktır.
1. Teorik Çerçeve: Çevre Hukuku ve Yatırım İlişkisi
1.1. Çevresel Yükümlülüklerin Kaynağı
Türkiye’de çevreye ilişkin yükümlülükler başta 2872 sayılı Çevre Kanunu, ÇED Yönetmeliği, Atık Yönetimi Yönetmeliği, Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği gibi düzenlemelerden kaynaklanmaktadır. Bu mevzuatlar uyarınca şirketler;
-
Faaliyet izni almak,
-
Atıklarını bertaraf etmek,
-
Emisyon sınırlarına uymak,
-
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecine tabi olmak,
-
Toprak, hava, su kirletici faaliyetleri önlemek,
zorundadır.
Bu yükümlülüklere aykırı davranışlar ise hem idari para cezalarına, hem faaliyet durdurmaya, hem de cezai ve özel hukuk sorumluluğuna yol açabilmektedir.
2. Due Diligence Sürecinde Çevresel İnceleme Nasıl Yapılır?
Due diligence sırasında çevresel risklerin tespiti, yatırımcının hem gelecekteki yükümlülükleri öngörebilmesi hem de şirketin değerlemesinin doğru yapılması açısından zorunludur.
2.1. İnceleme Konuları
Çevresel due diligence kapsamında şu belgeler ve süreçler analiz edilir:
-
Şirketin ÇED raporu, çevresel izin belgeleri
-
Bakanlık denetim raporları
-
Uygulanan idari para cezaları, kapatma kararları
-
Devam eden çevresel ceza/özel hukuk davaları
-
Atık yönetimi uygulamaları
-
Kiralanan veya kullanılan arsaların toprak kirliliği riski
2.2. Risk Sınıflandırması
Tespit edilen riskler:
-
Geçmişe dönük cezalar nedeniyle doğmuş borç yükü
-
Devam eden davaların tazminat riski
-
Faaliyetin gelecekte durdurulması ihtimali
-
Toplumsal itibar kaybı (reputational damage)
-
Uluslararası ortakların sözleşmelerden cayma riski
şeklinde yatırım kararını doğrudan etkileyen unsurlar olarak değerlendirilir.
3. Pratik Uygulama: Örnek Olaylar Üzerinden İnceleme
3.1. Örnek Olay 1: Atık Yönetimi Yetersizliği Nedeniyle Alınan İdari Ceza
Olay: Bir tekstil firması, boya atıklarını mevzuata aykırı şekilde bertaraf etmiş ve bu durum Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından yapılan denetimde tespit edilmiştir. Firmaya 1.200.000 TL tutarında çevre kirliliği cezası uygulanmış, ek olarak atık yönetimi sistemi kurması için 6 ay süre verilmiştir.
Yatırım Sonucu: Yatırımcı, şirketin sürdürülebilirlik ilkesine aykırı bu durumunu öğrenince yatırım yapmaktan vazgeçmiş, zira benzer ihlallerin tekrarı halinde hem hukuki riskin hem de markaya zarar verecek medya etkisinin yüksek olduğunu değerlendirmiştir.
3.2. Örnek Olay 2: ÇED Oluru Bulunmadan Yapılan Proje
Olay: Bir enerji şirketi, rüzgar enerji santrali (RES) projesi için ÇED Olumlu Kararı almadan inşaata başlamış ve bölge halkı tarafından dava açılmıştır. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Yatırım Sonucu: Şirketin değerlemesi bu dava sebebiyle %30 oranında düşmüş, zira projenin tamamlanmaması halinde sözleşmelerin iptali, banka kredilerinin temerrüdü gibi domino etkiler oluşacaktır. Yeni yatırımcılar bu süreçte çekimser kalmış, şirket yalnızca teknik iflas sürecine girmemek için mevcut ortaklarca fonlanmak zorunda kalmıştır.
4. Yatırımcı Açısından Risk Değerlendirme Kriterleri
4.1. Etkilenebilecek Faaliyet Alanları
-
İnşaat ve enerji sektöründe çevresel yaptırımlar doğrudan faaliyet durdurma anlamına gelir.
-
Gıda ve tarım sektöründe atık su arıtma sistemleri yetersiz olan firmaların lisansları iptal edilebilir.
-
Ağır sanayi işletmelerinde emisyon ihlalleri nedeniyle tazminat davaları ve cezai soruşturmalar sıklıkla görülür.
4.2. Risk Skorlaması Önerisi
Kategori | Düşük Risk | Orta Risk | Yüksek Risk |
---|---|---|---|
Mevcut çevre cezası | Yok | < 500.000 TL | > 1.000.000 TL |
Devam eden dava | Yok | Şirket dışı üçüncü kişiler | Doğrudan şirket faaliyetine engel |
ÇED Raporu | Olumlu ve güncel | Eski tarihli / kapsam dışı | Bulunmuyor veya iptal edilmiş |
Atık yönetimi sistemi | Mevzuata uygun | Eksik raporlama | Sistem yok / usulsüz bertaraf |
Reputasyon etkisi | Olumlu kamuoyu | Yerel basında şikâyet | Ulusal basında olumsuz haber |
5. Uluslararası Yatırımcıların Çevresel Duyarlılığı
Özellikle Avrupa Birliği, ABD merkezli fonlar ve IMF/World Bank destekli projelerde çevre yükümlülüklerine özel önem verilir. ESG (Çevresel, Sosyal, Yönetişim) kriterleri çerçevesinde şirketlerin;
-
Karbon ayak izi
-
Atık yönetimi uygulamaları
-
Yenilenebilir enerji kullanımı
-
Çevreyle ilgili şeffaf raporlama yapması
yatırım alma süreçlerinde şart olarak belirlenmektedir.
Uygulamada Örnek:
Bir Alman yatırım fonu, Türkiye’de faaliyet gösteren bir plastik üreticisi firmaya yatırım yapmadan önce çevresel etki incelemesi talep etmiş, firmanın geçmişte 2 kez atık sızıntısı nedeniyle cezai yaptırım aldığı tespit edilince yatırım durdurulmuştur. Aynı fonda, “çevre ihlali tespiti halinde” otomatik cayma maddesi içeren yatırım sözleşmeleri mevcuttur.
6. Önleyici Stratejiler ve Uyum Programları
Yatırım almak isteyen şirketlerin çevresel due diligence sürecine hazırlıklı olması, risklerini proaktif şekilde yönetmesi gerekir. Bunun için:
6.1. Uyum Süreci Adımları
-
Çevresel iç denetim yapılmalı
-
Tüm izin ve belgeler güncellenmeli
-
Yasal yükümlülüklere ilişkin eğitim ve denetim süreçleri oluşturulmalı
-
Çevresel risk haritası hazırlanmalı
-
İç kontrol ve çevre danışmanlığı hizmeti alınmalı
6.2. Raporlama ve Şeffaflık
-
Faaliyet raporlarında çevre uygulamalarına yer verilmeli
-
Cezaların sebepleri ve alınan önlemler açıkça yazılmalı
-
Sürdürülebilirlik hedefleri belirlenip yıllık izleme yapılmalı
Sonuç: Çevresel Geçmiş, Yatırımın Geleceğini Belirler
Bir şirketin çevreye duyarlılığı artık sadece etik bir tercih değil, yatırımın sürdürülebilirliğini belirleyen hukuki ve ekonomik bir zorunluluktur. Due diligence sürecinde çevreye dayalı açılmış davalar ve cezalar, şirketin piyasa değerinden operasyonel devamlılığına kadar her şeyi etkiler. Bu nedenle, yatırım kararı verirken çevre hukuku ile uyum düzeyi, teknik raporlar ve idari sicil ayrıntılı biçimde analiz edilmelidir.
Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gamze Akbulut