Boşanma: Tanımı, Süreçleri ve Türk Medeni Kanunu’na Göre Düzenlemeler
Giriş
Boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak sona erdirilmesi anlamına gelir. Eşler arasındaki duygusal, sosyal ve ekonomik bağların sona erdiği bu süreç, aynı zamanda hukuki düzenlemeler çerçevesinde yürütülmek zorundadır. Türkiye’de boşanma süreci, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre düzenlenmiş olup, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirler. Bu metinde, boşanmanın tanımı, boşanma sebepleri, süreçleri ve kanundaki yeri sade ve anlaşılır bir dille ele alınacaktır.
Boşanmanın Tanımı ve Hukuki Dayanağı
Boşanma, evli olan kişilerin, aralarındaki evlilik birliğini sona erdirmek amacıyla yargı yoluna başvurması ile gerçekleşir. Boşanma kararı, yetkili aile mahkemesi tarafından verilir ve bu karar, evliliğin sona erdiğini hukuken tescil eder. Türk Medeni Kanunu, boşanma sürecinde tarafların haklarını korumak ve çocukların yüksek yararını gözetmek için belirli düzenlemeler getirmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 161. ve 166. maddeleri arasında yer alan hükümler, boşanma sebeplerini ve sürecini düzenlemektedir. Kanuna göre, boşanma davaları belirli özel sebeplere veya genel olarak evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayanılarak açılabilir.
Boşanma Sebepleri
Türk Medeni Kanunu, boşanma sebeplerini özel ve genel sebepler olarak iki ana başlıkta ele alır:
- Özel Boşanma Sebepleri: Kanunda özel olarak sayılan bazı davranışlar, eşler için boşanma sebebi teşkil eder. Bu durumlarda, davayı açan tarafın bu özel sebepleri ispatlaması gereklidir. Özel boşanma sebepleri şunlardır:
- Zina (T.M.K. m. 161): Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek zina yapması, diğer eş için boşanma sebebidir. Bu durumda, zina fiilinin ispatlanması gerekmektedir.
- Hayata Kast, Pek Kötü Muamele ve Onur Kırıcı Davranış (T.M.K. m. 162): Eşlerden birinin, diğerinin yaşamına kastetmesi, ona ağır şekilde kötü davranması veya onur kırıcı davranışlarda bulunması boşanma sebebidir.
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (T.M.K. m. 163): Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya toplumda kötü bir üne sahip olacak şekilde haysiyetsiz bir yaşam sürmesi, diğer eş için boşanma sebebi olarak kabul edilir.
- Terk (T.M.K. m. 164): Eşlerden biri, diğerini terk eder ve bu terk en az altı ay süreyle devam ederse ve bu süre sonunda mahkeme tarafından yapılan ihtara rağmen eve dönmezse, terk nedeniyle boşanma davası açılabilir.
- Akıl Hastalığı (T.M.K. m. 165): Eşlerden birinin akıl hastalığı bulunması ve bu hastalığın evlilik birliğini sürdürmeyi imkansız hale getirmesi durumunda, diğer eş boşanma davası açabilir. Ancak, bu durumda sağlık raporu alınması gereklidir.
- Genel Boşanma Sebebi: Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması (T.M.K. m. 166): Evlilik birliği, eşlerin ortak hayatı sürdüremeyecek şekilde sarsılmışsa, her iki taraf da bu nedenle boşanma davası açabilir. Bu durumda, mahkeme, evliliğin taraflar için çekilmez hale gelip gelmediğini değerlendirir. Evlilik birliğinin temelden sarsılması, en çok karşılaşılan boşanma sebeplerinden biridir ve bu davalarda eşlerin geçimsizlik, şiddetli geçimsizlik, maddi ve manevi uyumsuzluk gibi konular gündeme gelebilir.
Boşanma Süreci ve Nafaka
Boşanma sürecinde, mahkeme tarafların mali durumlarını, çocukların velayetini ve nafaka gibi konuları da değerlendirir:
- Velayet: Mahkeme, çocukların velayetini belirlerken çocuğun yüksek yararını gözetir. Anne ve babanın her ikisi de çocuğun bakımı için uygun değilse, mahkeme çocuğu koruyucu aileye veya devlet bakımına verebilir.
- Nafaka: Boşanma davalarında, mahkeme nafaka ödenmesine karar verebilir. İki tür nafaka bulunur:
- İştirak Nafakası: Çocuğun bakımı ve eğitim masraflarını karşılamak amacıyla ödenir. Velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakımına katkı sağlamak amacıyla iştirak nafakası öder.
- Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonucunda maddi olarak zorluk çekecek eş lehine ödenir. Mahkeme, yoksulluk nafakasının miktarını belirlerken eşlerin ekonomik durumlarını dikkate alır.
Boşanmanın Hukuki Sonuçları
Boşanma kararı, taraflar arasında hem kişisel hem de mali açıdan çeşitli sonuçlar doğurur:
- Mal Rejimi: Boşanma ile birlikte, taraflar arasındaki mal rejimi sona erer. Evlilik sırasında edinilen malların paylaşımı, Türk Medeni Kanunu’nun mal rejimi hükümlerine göre yapılır. Taraflar arasında mal rejimi sözleşmesi yapılmamışsa, yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma rejimi” uygulanır.
- Soyadı Kullanımı: Boşanan kadın, evlilik sırasında aldığı soyadını kullanmak isterse, mahkemeye başvurarak bunu talep edebilir. Ancak, bu talebin kabul edilebilmesi için kadının soyadını kullanmasında meşru bir menfaatinin bulunması gereklidir.
- Mirasçılık Durumu: Boşanma kararı kesinleştikten sonra eşler birbirlerinin yasal mirasçısı olmaktan çıkarlar. Ancak boşanma davası sürecinde bir eşin ölmesi durumunda, dava sona ermediği için sağ kalan eş miras hakkını koruyabilir.
Sonuç
Boşanma, hem duygusal hem de hukuki açıdan zorlu bir süreçtir. Türk Medeni Kanunu, tarafların haklarının korunması ve adil bir boşanma sürecinin yürütülmesi için kapsamlı düzenlemeler yapmıştır. Boşanma davalarında, özel ve genel boşanma sebepleri dikkatle değerlendirilmeli ve tarafların mali hakları, çocukların velayeti ve nafaka gibi konular titizlikle ele alınmalıdır. Boşanmanın ardından ortaya çıkan hukuki sonuçların doğru bir şekilde yönetilmesi, tarafların yeni hayatlarına uyum sağlamalarına yardımcı olacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun getirdiği düzenlemeler, boşanma sürecinin adaletli bir şekilde yürütülmesini sağlamayı amaçlar ve aile hukukunun temel taşlarından biri olarak işlev görür.
Öğrenci Stajyeri Asel DÖNGELLİ