Borcu Sona Erdiren Haller
1.Borcun İfası
Borçlanılan edimin yerine getirilmesidir. Borçlunun borcunu ifa etmesiyle alacaklı tatmin edilmiş ve aralarındaki borç ilişkisi sona ermiş olur. İfanın istenilen şekilde gerçekleşmesi önemlidir. Yani borçlu neyi borçlanmışsa onu, kararlaştırılan zamana uygun, kararlaştırılan yerde ifa etmek zorundadır.
- ‘‘…kira sözleşmesine konu ve davalı kooperatifin ileride kiracı adına bedelsiz tescili için gerekli teşebbüste bulunmayı taahhüt ettiği taşınmaz bölümü yol olarak terk edilmek suretiyle kamu malı haline geldiğinden, borcun ifasında imkânsızlık vardır.’’ (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 18.02.2008,2008/520 E, 2008/1833 K.)
2.İfa İmkansızlığı
Borç ilişkisi doğduktan sonra borcun ifa edilmesinin imkânsız hale geldiği durumlarda da borç sona erer. İmkânsızlık doğal bir olaydan veya bir kişinin kusurundan doğmuş olabilir. Ayrıca maddi bir sebep ya da hukuk da imkansız hale getirmiş olabilir.
Örneğin satışı vadedilen arsanın kamulaştırılması ya da satılan hayvanın ölmesi ifa imkansızlığı sonucunu doğurur.
Türk Borçlar Kanunu m.36’daki hükme göre, ifanın imkânsız hale gelmesinde borçlunun kusuru yoksa borç sona erer ve borçludan herhangi bir talepte bulunulamaz. Ancak burada borçluya düşen borcun ifasının imkânsız hale geldiği hususunda alacaklıyı derhal bilgilendirmeli ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almalıdır. Eğer bu yükümlülüklerini yerine getirmezse bundan doğan zararları gidermesi gerekir. Borçlunun kusuru sebebiyle ifa imkansızlığı ortaya çıktıysa alacaklı oluşan zararını borçludan talep edebilmektedir. Satılan hayvanın ölmesi örneği üzerinden açıklamak gerekirse, borçlunun hayvanın bakımı ve sağlığı için gerekli tüm önlemleri aldığı halde hayvanın ölmesi halinde borçlunun bir kusuru yoktur ve alacaklı ondan zararının giderilmesini talep edemez. Ancak hayvan için gerekli bakımı ve kontrolleri sağlamamış ise ve hayvan bu ihmalkarlık sonucu öldüyse alacaklı borçlunun kusurlu olması sebebiyle zararının tazmin edilmesini isteyebilir.
- ‘‘…Bu imkânsızlık iş sahibinin kusuru nedeniyle doğmuşsa yüklenici zararının giderilmesini de isteyebilir. 371. maddeye göre ise yüklenici öldüğü veya kusuru olmaksızın işi bitirmekten âciz kaldığı takdirde yüklenicinin şahsı nazara alınarak yapılan eser sözleşmesi sona erer. Ancak bu takdirde yapılan kısmın kullanılması mümkün ise iş sahibi onu kabule ve bedelini vermeğe mecburdur. Bu maddeler belirtilen ifa imkansızlığı hallerinde iş sahibinin yapılan kısım yönünden sorumluluğunu öngörmektedir. Bu sorumluluk 370. maddede yapılan iş kısmının değerinin ödenmesi, 371. maddede ise yapılan ve yararına olan imalât bedelinin ödenmesi şeklinde düzenlenmiştir…’’ (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 30.01.2017, 2016/1159 E, 2017/350 K.)
3.İbra
İbra, borçluya borcu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır. Alacaklı alacağından vazgeçer ve bunu bir sözleşmeyle yapar. Aksi kararlaştırılmadıkça ibra borcun tamamı için yapılmıştır. Kısmi ibrada ise sadece kararlaştırılan kısım için borç sona ermektedir.
- ‘‘İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.’’(Yargıtay 9.Hukuk Dairesi. 5.11.2010, 2008/37441 E, 2010/31943 K.)
- ‘‘…iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup…’’ (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 15.10.2010, 2008/41165 E, 2010/29240 K.)
4.Yenileme (Tecdid)
Yeni bir borç meydana getirilerek önceki borcun sona erdirilmesidir. Borcun konusunun, tabi olduğu hükümlerin, sebebinin veya taraflarının değiştirilmesi ile olabilir.
Yenileme, tarafların açık iradesi ile olur. Aksi halde tarafların borcu sona erdirmeden değişiklik yapmak istedikleri kabul edilir. Çünkü borç ilişkisindeki her yenileme borcu sona erdirmez. İki tarafın da niyetlerinin, söz konusu değişiklikle borcu sona erdirmek olması ve bunu açık iradelerine dayandırmaları şarttır. Yenilemeyle önceki borca ait bağlı haklar (cezai şart, rehin, kefalet) da sona erer. Eski alacak başka bir zamanaşımına tabi olsa bile yeni alacak on yıllık zaman aşımına tabi olur.
5.Takas
Tarafların birbirine olan aynı tür borçlarını azı tutarında sona erdirir. Bir tarafın beyanıyla ortaya çıkar ve takas hakkının doğduğu andan itibaren iki tarafın da borçları sona ermiş olur. Alacağı muaccel olmayan taraf takas isteminde bulunamaz. Takas, mahkemede veya mahkeme dışında da gerçekleşebilir.
- ‘‘…Takas edilecek alacaklar aynı nitelikte, aynı türden olmalıdır. Borçlar doğdukları anda aynı türden olabileceği gibi, sonradan da aynı türden olabilirler. Ancak takas hakkının kullanıldığı anda, mutlaka aynı türden olmaları zorunludur…’’ (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 05.2016, 2016/16409 E, 2016/11622 K.)
6.Zamanaşımı
Zamanaşımının söz konusu olabilmesi için iki şart vardır. Birincisi, alacağın zamanaşımına tabi olmasıdır. Türk Borçlar Kanunu’ndaki ifadesine göre kanunda aksi hüküm bulunmadıkça her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir. İkinci şart ise bu zamanaşımı süresinin geçmesidir. Yine üstteki kanun ifadesine göre alacaklar için zamanaşımı süresi 10 yıldır fakat özel olarak belirlenmiş daha az veya çok zamanaşımı süresi var ise o süre uygulanır. Örneğin TBK m.147’ye göre kira bedelleri, anapara faizleri, vekalet/komisyon/acentalık sözleşmelerinden doğan alacaklar, otel/motel/pansiyon/tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri gibi alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresi olan alacaklardır.
- Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımısüresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 26.03.2019, 2014/941 E, 2014/2876 K.)
7.Borçlu ve Alacaklı Sıfatlarının Birleşmesi
Alacaklı ve borçlu aynı kişi haline gelirse borç sona erer. Bu mirasçılık, evli çiftlerin mal ortaklığı rejimini kabul etmesi söz konusu olduğunda veya devir işlemi yapıldığında ortaya çıkabilir. Ortaya çıkmasıyla asıl borca bağlı kefalet, rehin vb. haklar da sona erer. Kanundaki ifadesine göre taşınmaz rehni ve kıymetli evraka ilişkin özel hükümler saklıdır.
- ‘‘…bu sona eriş, birleşme hükümsüz hale gelmedikçe mutlaktır, sona eren borcun başkasına nakli (alacağın başkasına temliki) artık mümkün değildir.’’ (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 07.03.2013, 2012/13313 E, 2013/3070 K.)