Borçlunun Temerrüdü
Borç ilişkisi kurulduktan sonra olması gereken borcun kararlaştırılan zamanda, yerde ve şekilde ifa edilmesidir. Borçlu temerrüdü, borçlunun borcunu ödememekte direnmesi ve bundan doğan kusur halidir.
Borçlu Temerrüdünün Şartları:
1.Edimin İfasının Mümkün Olması
Temerrüt hali, borcun ifasının imkansız hale gelmesi demek değildir. İmkansız olduğunda borcun yerine getirilmesi hiçbir şartta mümkün değildir. Fakat temerrüt halinde borcun ifası mümkün olduğu halde anlaşılan zamanda ifa edilmemektedir. İfanın imkansızlaşmasında borçlunun kusuru varsa söz konusu borcun yerini tazminat borcu alırken temerrüt halinde alacaklıya sözleşmeden dönme hakkı tanınır.
Kesin vadeli işlemlerde, aralarındaki anlaşmanın amacı ve alacaklının menfaati ifanın zamanında yerine getirilmesine bağlıdır. Borç zamanında yerine getirilmezse sonradan yerine getirilmesinin bir anlamı kalmamış olacaktır. Örneğin düğün tarihine kadar dikilmesi gereken bir gelinlik, düğün tarihinden sonra dikilirse artık alacaklıya bu ifanın bir faydası kalmamıştır. Borcun istenilen şekilde ifa edilmesi borçlu için imkansız hale gelmişse de alacaklının ifayı halen talep edip etmeyeceği kendi isteğine bağlıdır.
2.Borcun Muaccel Olması
Geçerli ve hukuki etkiye sahip borç ilişkisi kurulurken ifa için kararlaştırılan zaman, muaccel olduğu andır. Bu anda alacaklı borcunu talep etmek için beklemek zorunda değildir, borçlunun da ifa etmemesi durumunda temerrüde düşmesi söz konusudur.
Geçerli ve hukuki etkiye sahip bir borç ilişkisi olması, muacceliyet için şarttır. Yokluk halinde, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olması, ehliyetsizlik, kanunun emredici hükümlerine aykırılık, şekil şartına uygun olarak yapılmaması ve muvazaa halinde kesin hükümsüz olacağından geçerli ve hukuki etkiye sahip borç ilişkisinden bahsedilemez.
Yeni bir sözleşmeyle vade uzatılabilir, ek süre verilebilir. Bu süre içerisinde alacaklı borcunu talep edemez. Yeni sürenin ne zaman başlayacağı taraflarca belirlenmemişse kanundaki ifadesine göre, önceki sürenin sona ermesini izleyen birinci gün başlar. Ek olarak erteleme anlaşması da asıl sözleşme için şart olan şekle uygun yapılmalıdır. Bu sözleşme borçlu temerrüde düştükten sonra yapıldıysa, alacaklının, temerrüt faizi vb. haklarından vazgeçmiş olması için sözleşmede bunun da ayrıca belirtilmesi gerekir. Belirtilmediyse, bu alacaklarından vazgeçtiği yönünde yorum yapılamaz.
3.Alacaklının İfayı Kabule Hazır Olması
Haklı bir sebebi yokken alacaklının ifayı kabul etmemesi, ifa için gereken hazırlıkları yapmaması gibi durumlarda alacaklı temerrüdü söz konusu olur ve borç, borçlu istese de ifa edilemez.
Alacaklı, temerrüt halindeyken, yani ifayı kabul etmezken, borçlunun sözleşmeden dönmesi ve tevdi edebilmesi mümkündür.
4.Borçlunun Edimi İfadan Kaçınma Hakkının Bulunmaması
Türk Borçlar Kanunu m.97’ye göre ifadan kaçınma hakkı olabilir:
- 97- Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.
TBK m.98’de de bununla ilgili bir düzenleme vardır:
- 98- Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ve özellikle iflas etmesi ya da hakkındaki haciz işleminin sonuçsuz kalması sebebiyle diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse bu taraf, karşı edimin ifası güvence altına alınıncaya kadar kendi ediminin ifasından kaçınabilir. Hakkı tehlikeye düşen taraf, ayrıca uygun bir sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.
TBK m.138’de de aşırı ifa güçlüğüne düşen borçlunun kaçınma hakkı üzerinde durulmuştur:
- 138– Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.
5.Alacaklının Borçluya İhtarda Bulunmuş Olması
İhtarın şart olduğu durumlar için geçerlidir. İhtar, borçluya borcunu ödemesi için yapılan bir uyarı niteliğindedir. Alacaklı, alacağının ödenmemesi karşısında sessiz kalıyorsa temerrüt ortaya çıkmaz. Alacaklı, borcu talep ettiği zaman borç muaccel olur. Alacaklı sessiz kaldığında, borcun ifa edilmemesi sebebiyle bir zarara uğramadığı ya da borçluya borcunu ödemesi için bir vade verdiği yönünde kabul oluşur. İhtarın şart olmadığı hallerde ise, zaten borcunu zamanında ifa etmeyen borçlu borca aykırı davranmış olur. Borç ilişkisinden doğan sorumluluklarını ihlal etmiştir.
Temerrüdün kendisinin oluşması için borçlunun kusurlu olması şart değildir. Fakat temerrütten kaynaklanan bazı sonuçlar kusur gerektirebilir. Örneğin gecikme tazminatı veya beklenmedik hallerden sorumlulukları için temerrüde düşen borçlunun kendi kusuru aranmaktadır.