Aldatma Sebebiyle Boşanma
Aldatma, hukuki tabiriyle de zina olarak bilinen boşanma davası; eşlerden birinin evlilik sürerken diğer eşi aldatması nedeniyle Medeni Kanunu’nun 161.maddesi gereğince aile mahkemesinde özel yargılama usullerine tabi açılmaktadır.
Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Hususu
Aldatma, hukuki anlamda dava türü bakımından net ayrıştırılmıştır. Zira kanuna göre eşlerin bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi zina olarak kabul edilmektedir. Öpüşme, sarılma ya da dokunma benzeri haller Medeni Kanun’un 163.maddesine göre haysiyetsiz yaşam sürme davasına tabi olmaktadır.
Aldatmanın İspatı
Aldatma nedeniyle açılan boşanma davalarında bu durumların varlığını kanıtlama yükümlülüğü, iddia da bulunan eşe aittir. Dolayısıyla aldatılan eş, bu sebeple boşanma talebinde bulunduğunda bunu kanıtlamak mecburiyetindedir.
Teknolojinin insanların yaşamlarında artan rolü, kendini bu alanda da göstermektedir. Zira geçmişte kadın ya da erkek evlilikleri sürerken gerçekleşen gizli ilişkiler tanıklarla kanıtlanırdır. Günümüzde ispat kanallarını sosyal medya platformları almıştır. Bu kanıtlarında hukuki sınırlar içerisinde sağlanması gerektiği unutulmamalıdır.
Dava Açma Süreci
Medeni Kanun’da evlilik birliği süren çiftlerin mutlak boşanma sebepleri belirtilmiştir. Bu anlamda aldatma ya da zina, mutlak boşanma nedenlerinden biridir. Dolayısıyla bu sebeple boşanma talebinde bulunmak isteyen eş, bu durumun varlığına ilişkin iddialarını açıkladığı dilekçeyle Aile Mahkemesine başvurarak davayı açabilmektedir. Fakat sürecin takibi ve davanın gidişatı bakımından daha etkin yürütebilmesi için hukuki destek optimum çözüm olacaktır.
Dava Zamanaşımı
Medeni Kanun’un 161/2 maddesine göre, eşlerden birinin diğerini aldatması halinde, aldatıldığını öğrenen eşin, bunu öğrendiği tarihten itibaren altı ay içerisinde boşanma davası açma hakkı bulunmaktadır. Aldatılan eş boşanma sebebini daha geç öğrense dahi, aldatma sebebiyle boşanma davası açma süresi ise, aldatma eyleminin meydana gelmesinden itibaren beş yıl geçtiği takdirde zamanaşımına uğramaktadır. Tabii ki affeden tarafın dava hakkı bulunmamaktadır.
Bu konuda daha fazla bilgi ve destek almak için büromuzun alanında deneyimli avukatlarından danışmanlık hizmeti sağlayabilirsiniz.