TÜRK HUKUKUNDA İNTERNET ALAN ADI
Alan adı, internet web sitesine erişimi sağlayan IP adresinin bir karşılığını oluşturmaktadır. İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte alan adının önemi büyümüştür ve konuyla ilgili olarak bazı hukuksuzluklar gündeme gelebilmektedir. Günümüzde insanların tüm işlerini internet üzerinden halletme isteği ticaret hayatının da internet ortamında aktif rol almasına sebep olmuştur. Bu sebeple kar amacı güden kuruluşlar da web sitesi kurma yoluna gitmişlerdir. Nitekim TTK’ya göre bazı şirketler için bu bir zorunluluktur. Her web sitesi, siteye erişimi sağlayan alan adına sahiptir. Dolayısıyla alan adının hukuk dünyasındaki yeri büyük önem taşır hale gelmiştir
Alan Adı Neden Önemli?
Kâr amacı güden kuruluşlar için kolay erişilebilir olmanın önemi büyüktür. Örneğin bir mağazanın veya marketin göz önünde ve ulaşılabilir bir yerde olmasının önemi tartışılamaz. Aynı bunun gibi web sitesi alan adının da insanların aradığında kolaylıkla bulabileceği bir isimde olması büyük önem arz eder. Örneğin trendyol sitesine girmek isteyen bir kişi google arama motoruna “trendyol.com” yazacak ve siteye erişim sağlayacaktır. Dolayısıyla alan adının marka adını içeriyor olması ticari kuruluşlar açısından neredeyse bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu sebepledir ki söz konusu kuruluşlar kendi domainlerini almak konusunda oldukça çaba sarfetmektedir. İşte bu noktada domain ihlali sorunu ortaya çıkabilmektedir. Nitekim bazı kötü niyetli kişiler bir markanın veya firmanın ismini o markanın veya firmanın sahibinden önce domain olarak alabilmektedir. Zira, domain almak konusunda ilk gelen ilk alır (first come, first served) ilkesi kabul edilmektedir. Bu nedenle, markanın veya firmanın adını oluşturan domaini bir başkasının alabilmesi olasıdır. Bazı kişiler bu şekilde onlardan önce domain satın alarak ilgili markaların veya firmaların sahiplerine satıp, bundan kazanç elde edebilmektedir. Dolayısıyla alan adının hukuk dünyası tarafından korunması ve hangi hukuk dalı tarafından korunacağı büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de alan adının düzenlendiği belirli bir kanun olmamakla beraber, birden fazla kanun tarafından korunabilmektedir.
Türk Hukuku Çerçevesinde Alan Adı
Alan adı kavramı Elektronik Haberleşme Kanunu’nda tanımlanmıştır. EHK madde 3/v’de yapılan tanıma göre alan adı bilgisayar veya internet sitelerinin adresini belirlemek için kullanılan adı ifade eder. Yine EHK’nın 35. maddesine göre, internet alan adlarının yönetimine ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından belirlenir.
Alan adında yer alan ismin bir gerçek kişiyi veya tüzel kişiyi temsil ediyor olması nedeniyle Türk Medeni Kanun bakımından bir isim niteliği taşımaktadır. Buna istinaden TMK’nın ilgili hükümleri ile korunmaktadır.
Domain ihlalinden söz edebilmek için kötü niyetle, hukuka aykırı olarak gerçekleştirilmiş bir eylemin varlığı, yani haksız fiil aranır. Bu da bizi Türk Borçlar Kanunu madde 49’a götürmektedir. Sonuç olarak, alan adının hakkı TBK kapsamında da korunabilmektedir.
Bunun dışında alan adı Türk Ticaret Kanunu madde 11/3’te bahsedilen “…diğer fikrî mülkiyet hakları” kapsamında değerlendirilir. Madde başlığında da belirtilen bütünlük ilkesi gereğince ticari işletmeye dahil sayılmaktadır. Dolayısıyla alan adının TTK kapsamında da korunabileceği söylenebilir. Bunun sonucunda haksız rekabete konu olabilecektir. Ayrıca yine TTK’nın 3. maddesinde belirtilen sınai haklardan biri sayılacağından rehnedilebilme özelliği de vardır. Doktrinde kabul edilen görüşe göre alan adı gayrı maddi malvarlığı niteliğindedir. Ek olarak, TTK madde 127 kapsamında şirkete sermaye olarak konabilmektedir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun madde 7/d’de belirtildiği üzere alan adının tescilli bir marka ile benzer veya aynı olması nedeniyle çıkan domain ihlalinin gerçekleşebilmesi için, bu alan adının “ticarti etki” yaratacak şekilde kullanılmış olması gerekir. Aksi takdirde ilgili alan adının kullanılması yasaklanamaz. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de ilgili kararlarında bu görüşü benimsemiştir.
EHK’ya dayanılarak çıkartılan İnternet Alan Adları Yönetmeliği “.tr” uzantılı alan adlarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu yönetmeliğe göre söz konusu alan adlarına ilişkin uyuşmazlıkların çözüm süreci Uyuşmazlık Çözüm Hizmet Sağlayıcısı (UÇHS) tarafından yürütülür. “.tr” uzantılı olmayan alan adlarına ilişkin uyuşmazlıklar konusunda ise WIPO’ya başvurulabilir. Bunun dışında yargıya da başvurulabilir. Bu durumda Uluslararası Hukuk hükümleri uygulama alanı bulur. Tanınmış markaların isimlerinden oluşan alan adları, markanın tanınmışlık seviyesini kullanarak kar elde ediyorsa kötü niyetin varlığından söz edilir. Ayrıca alan adını tahsis edenin alan adı ile meşru bir bağlantısı da bulunmuyorsa İAAY’ye göre marka sahibinin UÇHS’ye başvurabilme hakkı doğar.
“.tr” alan adı verme bakımından yetkili kuruluş olan BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu), bu konu hakkında başkaca önemli görevlere sahiptir. En önemli görevlerinden birinin UÇHS’yi, yani Uyuşmazlık Çözüm Sağlayıcılarını seçmek olduğunu söylemek yerinde olur. Ayrıca “.tr” alan adı ile ilgili olarak rehberlik hizmeti sunan TRABİS’i kurmak yine BTK’nın görevidir. TRABİS aracılığı ile alan adı başvuru işlemlerinin yapılması da mümkündür. İAAY’de TRABİS’in açılımı “.tr ağ bilgisistemi” olarak belirtilmiştir.
Sonuç
Türkiye’de alan adı belirli bir kanun içinde düzenlenmiş olmayıp, farklı hukuk dallarını etkilemektedir. Alan adının korunması bakımından çeşitli hukuk kurallarının oluşması önemlidir. Bunun yanında, alan adı uyuşmazlığı ile ilgili olarak birçok ülkenin benimsemiş olduğu, ICANN tarafından getirilmiş olan UDRP usulünün de benimsenmesi gerekir. Zira hukuki uyuşmazlıklar bakımından çeşitli başvuru imkanlarının olması hakkın yerine getirilmesinin yolunu açar.
Şeydanur TOSUN