Single Blog Title

This is a single blog caption

TAZMİNATA ESAS TANIMLAR : 3

Munzam Zarar

Munzam zarar, genellikle ana zarar ile doğrudan ilişkili olmayan, ancak ana zararın sonucunda ortaya çıkan ek zararları ifade eder. Başka bir deyişle, bir olayın doğrudan etkileri dışında, dolaylı olarak meydana gelen zararlar munzam zarar olarak değerlendirilir. Örneğin, bir iş kazasında işçinin ana zarar olarak bedensel zararı yanında, iş gücü kaybı veya ekonomik kayıpları gibi ek zararlar da ortaya çıkabilir. Bu ek zararlar, munzam zarar olarak tanımlanır.

  • Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2013/14544 E., 2014/6698 K., 17.11.2014 T.
    • Özet: Bu kararda, Yargıtay, davacının talep ettiği tazminatın, sadece ana zararın değil, aynı zamanda bu zararın dolaylı etkilerinin de dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Davacının, ana zararın dışında oluşan iş gücü kaybı ve ekonomik kayıpların da tazminat kapsamına dahil edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
  • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2011/17637 E., 2013/11040 K., 18.12.2013 T.
    • Özet: Bu içtihatta, Yargıtay, bir iş kazasında oluşan ana zararın yanı sıra, kazadan kaynaklanan ek zararların (munzam zararların) da tazmin edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Yargıtay, zarar görenin bu ek zararları ispatlamakla yükümlü olduğunu, ancak tazminat talebinin kapsamının genişletilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Sigorta Şirketi ve Sigortalı Arasındaki Hukuki Uyuşmazlık

a) Ödeme Belgesi Araştırması

Ödeme belgesi araştırması, bir ödeme işlemine ilişkin kullanılan belgelerin doğruluğunu, geçerliliğini ve hukuki durumunu inceleyen bir süreçtir. Bu araştırma, genellikle çek, senet, fatura veya makbuz gibi belgelerin yasal standartlara uygunluğunu kontrol etmek amacıyla yapılır. Belge üzerindeki ödeme bilgileri, tutar, tarih, imza ve diğer detaylar doğruluk açısından incelenir. Ayrıca, belgenin kaynağı ve imzalayan kişinin yetkili olup olmadığı da araştırılır. Ödeme şartlarının, sürelerinin ve planlarının doğru şekilde yerine getirilip getirilmediği değerlendirilir. Hukuki açıdan, belgenin geçerliliği ve olası uyuşmazlıklar açısından riskler göz önünde bulundurulur. Bu tür bir araştırma, finansal kurumlar, bankalar, ticari işlemler ve hukuki uyuşmazlıklarda büyük önem taşır. Özellikle büyük meblağlı ödemelerde ve hukuki süreçlerde, ödeme belgelerinin doğruluğu ve geçerliliği, işlemlerin güvenliğini ve tarafların haklarını koruma açısından kritik rol oynar. Dolayısıyla, ödeme belgesi araştırması, finansal ve hukuki süreçlerin şeffaflığını ve güvenliğini sağlamak için önemli bir adımdır.

b)Cenaze Defin Gideri

TBK m.53

 Ölüm

MADDE 53- Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:

  1. Cenaze giderleri.
  2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.

3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.

Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgisi bulunan giderlerden olup ölünün taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar.

İşleten

2918 syl KTK 3.madde

İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde
kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet
veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi
kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu
kimse işleten sayılır

Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir.

KTK m.85

Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Bilirkişi Raporları

Kaza tespit tutanakları, trafik kazaları ve diğer olayların detaylarını içeren resmi belgelerdir. Bu tutanaklar, kazanın meydana geliş şekli, taraflar arasındaki sorumluluklar ve zararın boyutları hakkında bilgi sağlar. Ancak, kazanın teknik ve hukuki yönlerinin objektif bir şekilde değerlendirilmesi için bilirkişi raporları büyük önem taşır. Bu makalede, bilirkişi raporlarının kaza tespit tutanaklarındaki rolü ve önemi detaylı olarak ele alınacaktır.

Bilirkişi Raporlarının Rolü

  1. Teknik Analiz ve Değerlendirme:
    • Kaza tespit tutanakları genellikle polis memurları veya kazayı gören şahıslar tarafından düzenlenir. Ancak, bu tutanaklar, kazanın teknik detayları hakkında sınırlı bilgi sunar. Bilirkişi raporları, kazanın teknik analizini yaparak, kaza anındaki araç durumunu, yol koşullarını ve diğer faktörleri detaylandırır. Bu teknik değerlendirme, kazanın oluşumunu ve olası nedenlerini anlamak için gereklidir.
  2. Objektif ve Tarafsız İnceleme:
    • Bilirkişiler, kazayı tarafsız ve objektif bir bakış açısıyla değerlendirir. Bu, kaza tespit tutanaklarının eksik veya subjektif olabilecek yönlerini tamamlar. Bilirkişi raporları, kazanın tarafsız bir şekilde incelenmesini sağlar ve yargı sürecinde güvenilir bir temel oluşturur.
  3. Sorumluluk ve Tazminat Değerlendirmesi:
    • Kaza tespit tutanakları, kazanın temel bilgilerini içerirken, sorumluluk belirleme ve tazminat hesaplamaları konusunda detaylı bilgi sunmaz. Bilirkişi raporları, kazanın meydana geliş nedenlerini, tarafların sorumluluk derecelerini ve tazminat miktarlarını belirlemede kritik rol oynar. Bu, zarar gören tarafın haklarının korunması ve adil bir tazminat sürecinin yürütülmesi açısından önemlidir.
  4. Hukuki Süreçlerde Delil Niteliği:
    • Bilirkişi raporları, hukuki süreçlerde önemli bir delil olarak kullanılır. Mahkemeler, bilirkişi raporlarını değerlendirerek kararlarını verir. Raporlar, kazanın teknik ve hukuki yönlerinin anlaşılması ve doğru bir yargılama sürecinin yürütülmesi için temel bir kaynak sağlar.
  5. İhtilafların Çözümünde Katkı:
    • Bilirkişi raporları, kaza tespit tutanaklarında yer alan anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olur. Taraflar arasında yaşanan anlaşmazlıkların objektif bir şekilde ele alınması, raporların sunduğu teknik ve bilimsel veriler sayesinde mümkün olur. Bu, hukuki uyuşmazlıkların daha sağlıklı bir şekilde çözülmesini sağlar.

Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibariyle konunun uzmanı olması gerekir.

HMK m.266

Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller

MADDE 266- (1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.

Bilirkişi raporuna itiraz

MADDE 281- (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (Ek cümle:22/7/2020-7251/24 md.) Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.

(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.

(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.

Çelişkili Kusur Raporu

Çelişkili kusur raporu, bir olayda her iki tarafın da kusurlu olduğu durumları teknik ve bilimsel veriler ışığında değerlendiren bir bilirkişi raporudur. Bu rapor, genellikle trafik kazaları gibi olaylarda, tarafların kusur oranlarını belirlemek amacıyla hazırlanır.

Örneğin, bir trafik kazasında A aracı kırmızı ışıkta geçerken, B aracı da hız limitinin üzerinde hareket etmiş olabilir. Bilirkişi, olay yerindeki verileri, trafik kameralarının görüntülerini ve diğer fiziksel kanıtları inceleyerek her iki tarafın kusur oranlarını tespit eder. Raporda, A aracının %70, B aracının ise %30 kusurlu olduğu belirtilmiş olabilir.

Bu oranlar, her iki tarafın da kazanın meydana gelmesine olan katkılarını yansıtır. Çelişkili kusur raporu, tazminat hesaplamaları ve hukuki sorumlulukların paylaşımı açısından önemli bir araçtır, çünkü adil bir çözüm süreci ve tarafların haklarının korunması için objektif bir değerlendirme sağlar.

Çelişkili Maluliyet Raporu

Çelişkili maluliyet raporu, bir olay sonucunda ortaya çıkan maluliyetin derecesi ve etkileri konusunda farklı uzmanlar veya bilirkişiler tarafından verilen raporlar arasındaki uyumsuzlukları inceleyen bir belgedir. Bu rapor, çelişkili raporların içeriğini detaylı bir şekilde değerlendirir, her iki rapordaki tıbbi bulguları ve değerlendirme yöntemlerini karşılaştırarak çelişkilerin nedenlerini açıklar.

Örneğin, bir iş kazası sonrası iki farklı raporun maluliyet oranları hakkında verdiği farklı sonuçlar, çelişkili maluliyet raporu ile netleştirilir. Bu rapor, çelişkili bilgilerin nedenlerini ve hukuki sonuçlarını ortaya koyar, adil bir tazminat hesaplaması ve doğru maluliyet değerlendirmesi için gerekli yönlendirmeleri sağlar. Bu şekilde, tarafların haklarının korunması ve adil bir hukuki sürecin yürütülmesi sağlanır.

Ceza Mahkemesinden Alınan Rapor

TBK 

Yargılama

I. Ceza hukuku ile ilişkisinde

MADDE 74- Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.

Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.

Hukuk hakimi, kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile  bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.

Hukuk Öğrenci Stajyeri 

Behiye Zeynep Öztürk

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button