Sığınmacıların Ceza Muhakemesindeki Statüsü
Giriş
Türkiye, coğrafi konumu ve uluslararası yükümlülükleri nedeniyle milyonlarca sığınmacının, geçici koruma statüsündeki yabancının ve uluslararası koruma başvurusunda bulunan kişinin bulunduğu bir ülkedir. Bu nüfusun büyüklüğü, ceza muhakemesi süreçlerinde yabancıların taraf, mağdur, şüpheli veya sanık olarak daha sık yer almasına yol açmıştır. Bu nedenle, sığınmacıların ceza muhakemesindeki statüsünün hem normatif düzeyde hem uygulamada nasıl şekillendiğinin incelenmesi önem arz eder.
Ceza muhakemesi sistemi, kişi özgürlüğü ve güvenliğine doğrudan müdahale eden kurumları içerdiğinden, uluslararası koruma altındaki yabancıların statüsü özel koruma gerektirir. Hukuki belirsizlikler, dil engeli, belge eksikliği, kimlik doğrulama zorlukları, tercüman sorunları ve geri gönderilme riski gibi faktörler nedeniyle sığınmacılar ceza muhakemesinin en kırılgan süjelerinden birini oluşturur.
Bu makalede, sığınmacıların ceza muhakemesindeki hakları, yükümlülükleri, koruma mekanizmaları ve uygulamadaki sorunlar kapsamlı biçimde ele alınmaktadır.
I. Kavramsal Çerçeve: Sığınmacı, Mülteci, Uluslararası Koruma Sahibi Yabancı
1. Sığınmacı Kavramı
Türk mevzuatında “sığınmacı”, Göç İdaresi Başkanlığı’na uluslararası koruma başvurusu yapan ancak başvurusu henüz sonuçlanmamış yabancıyı ifade eder.
Bu kişiler:
-
Uluslararası koruma başvuru sahibi,
-
Geçici koruma kapsamındaki kişi,
-
İkincil koruma veya şartlı mülteci adayları olabilir.
Bu statülerin tümü, ceza muhakemesi bakımından farklı sonuçlar doğursa da temel haklar açısından ortak standartlara sahiptir.
2. Uluslararası ve Anayasal Çerçeve
Sığınmacıların ceza muhakemesindeki haklarının temel dayanakları:
-
Anayasa m. 17, 19, 36
-
CMK m. 147, 150, 153, 234, 239
-
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK)
-
1951 Cenevre Sözleşmesi
-
AİHS (Özgürlük ve Güvenlik, Adil Yargılanma, İşkence Yasağı)
Bu normatif yapı, sığınmacının insan onuru ve adil yargılanma hakkının korunmasını esas alır.
II. Ceza Muhakemesine Başlayan Süreçte Sığınmacının Statüsü
1. Kimlik Tespiti ve Kayıt Sorunu
Sığınmacılar hakkında ceza muhakemesi işlemleri çoğu zaman:
-
Kimlik bilgilerinin doğrulanamaması,
-
Belge eksikliği,
-
Göç İdaresi sisteminde kayıt uyuşmazlıkları
nedeniyle karmaşık hale gelir.
CMK m. 147/1-a gereğince ifade alma ve sorguda kimlik bilgisi sorulsa da doğrulama imkânı bulunmadığında kişi özgürlüğü aleyhine uygulamalar görülebilmektedir.
Uygulama Sorunu
Bazı kolluk birimlerinde, kimlik tespiti yapılamadığı gerekçesiyle sığınmacıların fiilî olarak uzun süre bekletildiği, tercüman gelene kadar işlemlerin geciktirildiği gözlemlenmektedir.
2. Tercüman Yardımı ve Dil Engeli
CMK m. 202 ve m. 147/1-e gereği, sığınmacıların ifade sırasında tercüman isteme hakkı vardır. Uygulamada:
-
Tercümanın hazır bulunmaması
-
Dil eşleşmesinde güçlük
-
Az bilinen diller (Peştuca, Darice, Rohingya dilleri, Farsça lehçeleri)
gibi sorunlar yaşanmaktadır.
Hukuki Sonuç
Tercümansız alınan ifade mutlak hukuka aykırılık sebebidir.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında tercüman bulunmaksızın alınan beyan geçersizdir.
3. Müdafi Görevlendirilmesi ve Zorunlu Müdafilik
Sığınmacılar genellikle savunma hakkını bilmediği için zorunlu müdafilik büyük önem taşır.
a) Şüpheli / Sanık İçin Zorunlu Müdafilik (CMK m.150)
Aşağıdaki hâllerde müdafi görevlendirilmesi zorunludur:
-
Kişi müdafi talep etmişse,
-
Alt sınırı 5 yıldan fazla ceza gerektiren suçlar,
-
İfade gücünü zayıflatan sebepler (dil, kültürel uyumsuzluk),
-
Çocuk sığınmacılar için her hâlde.
b) Uygulama Avantajı
Avukatın bulunması, hem adil yargılanma hakkını güvence altına alır hem de sığınmacının sınır dışı edilme riski doğuran ifadeler vermesini engeller.
III. Gözaltı, Yakalama ve Tutuklama Süreçlerinde Sığınmacıların Konumu
1. Yakalama ve Gözaltı Tedbirleri
Sığınmacılar, kimlik tespiti veya suç şüphesi nedeniyle gözaltına alınabilirler.
Ancak:
-
Keyfî yakalama,
-
Uzun bekletme,
-
Tercümansız tebligat
işlemlerinin hukuka aykırılığı açıktır.
a) Yakalama Tebligatı ve Hak Bildirimi
CMK m. 90 ve 91 gereği:
-
Yakalama nedeni,
-
Gözaltına alınma gerekçesi,
-
Haklar
kişiye anladığı bir dilde anlatılmalıdır.
Aksi hâlde işlem geçersizdir.
2. Tutuklama ve Adli Kontrol Uygulamaları
Sığınmacılar bakımından kaçma şüphesi değerlendirmesinde kolluk raporları sıklıkla olumsuz yorumlanmaktadır.
Fakat Yargıtay’ın yerleşik yaklaşımı şudur:
“Sırf yabancı olması tutuklama nedeni sayılamaz.”
a) Adli Kontrol Türleri
Sığınmacılar hakkında uygulanan başlıca adli kontrol tedbirleri:
-
İmza yükümlülüğü
-
Konutu terk etmeme
-
Belirli bir yerde ikamet etme
-
Teminat
-
Elektronik kelepçe
Ancak yabancıların sabit adresleri bulunmadığı gerekçesiyle adli kontrol yerine doğrudan tutuklama kararı verildiği örnekler hâlen mevcuttur.
b) Uygulamada Yapılması Gereken Savunma
Bir sığınmacı hakkında adli kontrol değerlendirmesi yapılırken:
-
Geçici koruma kimliği,
-
Göç İdaresi kayıtları,
-
Sabit ikamet,
-
Aile bağları,
-
Düzenli imza yükümlülüğü geçmişi
ile kaçma şüphesi çürütülmelidir.
IV. Sığınmacının İfadesi ve Sorgu Aşamasında Hakları
1. Hakların Açık ve Anlaşılan Bir Dille Bildirilmesi
CMK m.147, şüpheliye haklarının eksiksiz bildirilmesini zorunlu kılar.
Sığınmacılar için bu bilgilendirme tercüman aracılığıyla ve sade bir dilde yapılmalıdır.
Bazı kolluklarda “kısa ifade” tarzında hızlı tutanak tutulduğu görülmekte; bu tür uygulamalar hukuka aykırıdır.
2. Sessiz Kalma Hakkı
Yabancılar çoğu zaman “sessiz kalmanın suç ikrarı gibi algılanacağı” düşüncesindedir.
Bu nedenle ifade sırasında:
-
Sessiz kalmanın en temel hak olduğu,
-
Sessiz kalmanın olumsuz yorumlanamayacağı
vurgulanmalıdır.
3. Müdafi ile Görüşme Hakkı
CMK m.154 gereği şüpheli, avukatıyla gizli görüşme hakkına sahiptir.
Uygulamada özellikle sınır bölgelerinde:
-
Polis gözetiminde,
-
Tercümana baskı yapılarak,
-
Müdafiye yeterli süre verilmeden
ifadeler alındığı görülmektedir.
Bu durum hem ifadenin delil niteliğini zayıflatır hem de savunma hakkını ihlal eder.
V. Mağdur veya Katılan Olarak Sığınmacıların Statüsü
Sığınmacılar çoğu zaman suçun mağduru olarak da karşımıza çıkmaktadır.
İş kazası, ev içi şiddet, insan ticareti, yaralama, gasp ve cinsel suçlarda mağduriyet oranı yüksektir.
1. Mağdur Hakları (CMK m. 234)
Sığınmacı mağdurlar:
-
Duruşmadan haberdar edilme
-
Tercüman talebi
-
Zorunlu vekillik (özellikle çocuk, cinsel suç mağduru)
-
Maddi-manevi tazminat talebi
haklarına sahiptir.
Özellikle Zorunlu Vekillik
Cinsel saldırı ve çocuk mağduriyetlerinde vekil görevlendirilmesi zorunludur.
Sığınmacı mağdurlar, iletişim sorunu nedeniyle çoğu zaman bu haktan habersizdir.
2. İnsan Ticareti Mağduru Sığınmacılar
YUKK ve TCK, insan ticareti mağduru yabancılara özel koruma getirir:
-
Soruşturma gizliliği
-
Güvenli barınma
-
Geri gönderme yasağı
-
Psikososyal destek
Bu korumaların ceza muhakemesi safhasında eksik uygulanması hâlen önemli bir sorundur.
VI. Geri Gönderme (Non-Refoulement) ve Ceza Muhakemesi İlişkisi
1. Ceza davası devam ederken sınır dışı işlemi
Uluslararası koruma başvuru sahibi veya sığınmacı hakkında ceza yargılaması açıldığında, sınır dışı kararı dava bitmeden uygulanamaz.
Bu durum hem AİHM içtihatları hem YUKK m. 54-55 gereğidir.
2. Mahkûmiyet Sonrası Deport Sorunu
Sığınmacı hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi, otomatik sınır dışı anlamına gelmez.
Somut değerlendirme yapılmalıdır:
-
Ülkesine dönmesi hâlinde yaşam hakkı riski
-
İşkence riski
-
İç savaş
-
Aile bağları
-
Çocukların durumu
Eğer bu riskler mevcutsa geri gönderme yasağı uygulanır.
VII. Ceza Muhakemesi ve Göç Mevzuatının Kesistiği Noktalar
1. Geri Gönderme Merkezinde Bulunan Sığınmacı ve Ceza Soruşturması
GGM’de bulunan sığınmacıya:
-
Tebligatlar yapılırken tercüman zorunludur,
-
Savcı ifadeye çağırırsa kolluk nakil işlemlerini hızlı yapmalıdır,
-
Müdafi ile görüşme şarttır.
2. CMK – YUKK Çatışmalarında Esas Alınacak İlke
Kişi özgürlüğü koruması geniş yorumlanır.
Ceza muhakemesi, idari gözetim süreçlerinden daha öncelikli değerlendirilir.
VIII. Uygulamadaki Yaygın Sorunlar ve Çözüm Önerileri
1. Tercüman Eksikliği
Çözüm önerisi: Noter listeleri genişletilmeli, mobil tercüman birimleri kurulmalı.
2. Keyfî Gözaltı ve Kimlik Tespiti Sorunları
Göç İdaresi – Emniyet entegrasyonu güçlendirilmeli.
3. Avukata Erişim Sorunları
CMK görevlendirmeleri hızlandırılmalı, 7/24 avukat erişimi sağlanmalı.
4. Ceza soruşturması devam ederken deport baskısı
Göç idaresi birimleri ve savcılıklar arasında açık protokoller oluşturulmalı.
5. Delil toplamada tercüman eksikliği
Tebligatlar, mağdur ifadeleri ve fotoğraf teşhislerinde mutlaka profesyonel tercüman kullanılmalıdır.
IX. Sonuç
Sığınmacıların ceza muhakemesindeki statüsü, hem ulusal hukuk hem de uluslararası yükümlülükler gereği özel hassasiyet gerektiren karmaşık bir alandır. Sığınmacılar, dil engeli, hak bilmezliği, kültürel uyumsuzluk, belge eksikliği gibi nedenlerle ceza yargılamasının en kırılgan taraflarıdır. Bu nedenle haklarının etkin biçimde korunması, sadece CMK hükümlerinin uygulanmasıyla değil, aynı zamanda insan onuruna saygılı bir yargılama kültürü ile mümkündür.
Türk ceza muhakemesi sistemi, doğru uygulandığında sığınmacıları güçlü bir şekilde koruyacak mekanizmalara sahiptir. Sorun, çoğu zaman bu mekanizmaların sahada etkin işletilememesinden kaynaklanır.
Bu makale, uygulayıcılar ve akademisyenler için sığınmacıların ceza muhakemesindeki konumuna ilişkin kapsamlı bir çerçeve sunmayı amaçlamaktadır. Özellikle avukatların, savcıların ve hâkimlerin bu alandaki farkındalığı arttıkça hem adil yargılanma hakkı hem de uluslararası koruma ilkeleri daha güçlü şekilde hayata geçirilecektir.