Düğünde Takılan Altınlar Kime Aittir?
Giriş: Sorunun Pratik Önemi
Boşanma ve mal rejimi tasfiyesi davalarının en çok tartışılan kalemlerinden biri düğünde takılan altın ve ziynet eşyalarının kime ait olduğudur. Uygulamada “takı alacağı/ziynet alacağı” isimli müstakil taleplerle, eşlerden biri diğerinden aynı ile iadeyi; bu mümkün değilse bedelini talep eder. Bu makale, Türk Medenî Kanunu (TMK) hükümleri, ispat kuralları, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve uygulamadaki özel ihtimaller ışığında kapsamlı bir yol haritası sunar.
Odak anahtar kelimeler (SEO): düğün takıları kime ait, ziynet eşyası alacağı, düğün altınları kime kalır, boşanmada takıların iadesi, TMK 220 hediyeler, ziynet alacağı davası, aile mahkemesi yetkisi, Yargıtay takı içtihadı.
Hukuki Çerçeve: Hediyeler Kişisel Maldır
1) TMK m. 220/1-b – Hediyeler (kişisel mal):
Kanuna göre, eşlerden birine hediye edilen mallar o eşin kişisel malıdır. Düğünde takılan altın ve ziynet eşyası, kural olarak hediye niteliğindedir. Bu nedenle mal rejimi tasfiyesine konu edinilmiş mal sayılmaz; kişisel mal olarak bağımsız iade veya bedel talebine konu edilir.
2) Mal rejimi ile karıştırılmamalı:
Düğün takıları, çoğu kez mal rejimi davasına dahil sanılsa da aslen kişisel mal başlığında değerlendirilir. Bu yüzden mal rejimi tasfiyesi (TMK m. 202 vd., 219, 231, 236) ile ziynet alacağı aynı çuvala konulmamalıdır. Ziynet alacağı ayrı bir hukuki talep olarak ileri sürülebilir; çoğu olayda boşanma davasıyla birlikte veya bağımsız açılır.
3) HMK m. 190 – İspat yükü:
Kim iddia ediyorsa onu ispat eder. Ancak düğün takılarında uygulamanın getirdiği bazı fiilî karineler vardır (aşağıda ayrıntılandırılacaktır).
Yargıtay’ın Yerleşik Yaklaşımı: Esas İlke ve Karineler
1) Kural: Düğün takıları kural olarak kadına aittir.
Yargıtay’ın uzun yıllara yayılan istikrar kazanmış uygulamasına göre, düğünde takılan altın ve ziynet eşyasının tamamı, aksine yerleşik örf ve âdet ispat edilmediği sürece, kadına (gelin) aittir. Bu yaklaşımın temelinde, ziynetin kadının üzerinde taşınan kişisel süs eşyası olması, güvence fonksiyonu görmesi ve yaşamın olağan akışı içinde kadında muhafaza edilmesi bulunur.
2) İstisna: Erkek için gelen, örf-adete göre “erkeğe özgü” sayılan takılar.
Bazı yörelerde erkeğe takılan altın ve ziynetlerin (örneğin saat, tespih, kol düğmesi gibi “erkeğe özgü” hediyeler) erkeğe ait sayılabileceği kabul edilir. Ancak Yargıtay, genel ve somut bir örf-adet ispatı arar; soyut bir gelenek iddiası yeterli olmaz. Uygulamada çoğu uyuşmazlıkta tamamı kadına ait kabulü baskındır.
3) Bozdurma/harcama savunması ve ispat:
Koca (veya takıları elinde tuttuğunu iddia eden eş) “takıları bozdurduk ve evin ihtiyaçları için harcadık” diyorsa, bu iddiayı ispat yükü kendisindedir. Yargıtay, kadının rızasıyla ve bağış iradesiyle kocaya devredildiğini veya bozdurulmasına onay verildiğini açıkça gösteren somut deliller arar. Aksi hâlde iade veya bedel sorumluluğu gündeme gelir.
4) “Kadın yanında götürdü” iddiası ve zilyetlik karinesi:
Evlilik sürecinde ziynetler olağan akışta kadının zilyetliğinde bulunur. Taraf ayrılırken “kadın zaten yanında götürdü” iddiası varsa, bunu ortaya koyacak somut kanıt gerekir (ör. kamera görüntüsü, tanık anlatımı, tutanak, fotoğraf). Aksi hâlde “kadında kaldı” genellemesi işleyebilir, fakat geri verilmeyen/bozdurulan takılar için koca sorumlu tutulur.
5) Bağış (hibe) savunması:
Kocaya yapılan bağış veya “eşin rızasıyla kesin ve karşılıksız devri” savunması dar yorumlanır; açık, belirgin, tereddüde yer bırakmayacak deliller aranır. “Gündelik harcama için verdiydi” türü soyut anlatımlar genellikle yeterli değildir.
Uygulamada Sık Görülen Kalemler ve Değerlendirme
-
Bilezikler, setler, küpe-kolye-yüzük, çeyrek/yarım/tam/cumhuriyet altınları: Kural olarak kadına aittir.
-
Takı takma defteri/listesi, düğün videosu/fotoğraflar, davetli paylaşımları: Delil niteliğindedir.
-
Alyanslar: Genellikle simgesel olup çoğu dosyada tartışma dışıdır; ancak değerli taşlı nişan yüzükleri ziynet kapsamına girer.
-
Erkeğe özgü hediyeler (saat vb.): Bölgesel ve somut adet ispatlanırsa erkeğe ait kabul edilebilir; aksi hâlde kadın lehine yorum baskındır.
-
Takıların kasada/ortak yerde saklanması: Zilyetlik tartışmasını güçlendirir; kimin fiilî hâkimiyet sağladığı ve sonradan kimde kaldığı ispatı önemlidir.
Talep ve Dava Türü: Ziynet (Takı) Alacağı
1) Dava konusu:
-
Ayni iade: Takıların aynen iadesi (bilezik, set vb.).
-
Bedel talebi: Aynen iade mümkün değilse, güncel rayiç bedeli ile nakden iade.
Uygulamada hâkim, aynen iadeye hükmeder; iade mümkün değilse bilirkişi aracılığıyla rayiç değer tespiti yaptırır.
2) Görevli ve yetkili mahkeme:
-
Görev: Aile Mahkemesi.
-
Yetki: Genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri; boşanma davası ile bağlantı kurulursa TMK m. 168 yetki kuralları gündeme gelebilir.
3) Zamanaşımı:
-
Ziynet alacağı, TBK’daki 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi kabul edilir (aksi niteliğe göre değişebilir).
-
Boşanma davası sırasında veya sonrasında bağımsız olarak ileri sürülebilir.
4) Faiz:
-
Aynen iade mümkün değil de bedele hükmedilecekse, genellikle dava tarihinden (temerrüt varsa ihtar/temerrüt tarihinden) itibaren yasal faiz uygulanır.
-
Altının gram ve kur dinamikleri nedeniyle, “rayiç bedel” tespiti özellikle önemlidir.
İspat Araçları ve Delil Stratejisi
1) Delil seti (örnek):
-
Düğün videosu (takı takma anları, altın miktarı ve türleri),
-
Fotoğraflar,
-
Takı listesi/defteri (varsa),
-
Tanıklar (davetliler, yakınlar, takı takma anına şahit olanlar),
-
Sosyal medya içerikleri (görsel/video),
-
Kuyumcu kayıtları/faturalar (bozdurma/alış-satış belgeleri),
-
Banka dekontları (bozdurma sonrası paranın akıbeti),
-
Kasaya konulmuşsa kasa sözleşmesi ve giriş-çıkış kayıtları.
2) İspat yükü dengesi:
-
Davacı kadın, “düğünde takı takıldı ve iade edilmedi”yi ortaya koyar.
-
Davalı eş, “takılar kadına iade edildi / kadında kaldı / rızayla bozduruldu ve harcandı” gibi savunmalarını belgelendirmekle yükümlüdür.
-
Yargıtay; “rızayla bağış/temlik” iddiasında açık, tereddütsüz ispat ister.
3) Değer tespiti ve bilirkişilik:
-
Ziynet eşyası aynen varsa, cins ve ayar üzerinden güncel rayiç belirlenir.
-
Aynen yoksa bozdurulduğu veya elden çıkarıldığı kabul edilirse, dava tarihine en yakın rayiç üzerinden bedel hükmü kurulması uygulamada yaygındır.
Özel Durumlar: Uyuşmazlıkta İnce Ayarlar
1) Aileler arası takılar (gelin–damat ailelerinin taktıkları):
Genel kural değişmez: Kime takıldıysa ve kime özgülenmişse, o kişinin kişisel malıdır. Damat tarafının taktığı altınların da kadına takılması, mülkiyeti değiştirmez.
2) Nişan takıları:
Nişanın bozulması hâlinde hediyelerin iadesi ayrı bir tartışmadır; konu evlilik içindeki takılardan farklıdır. Evlilik kurulmuşsa, evlilikte takılan ziynetlere hediye/kişisel mal rejimi uygulanır.
3) “Acil ihtiyaç” gerekçesiyle bozdurma:
Eşler arası dayanışma gereği geçici kullanım iddiası tek başına bağış anlamına gelmez. Yargıtay, bağış iradesinin varlığını açık delillerle arar. “İhtiyaç vardı, sattık” savunması, iade borcunu ortadan kaldırmaya çoğu kez yetmez.
4) Şiddet veya baskı altında elden çıkarma:
Kadının takılarının baskı, tehdit, şiddet ile alınması/satılması hâlinde, iade/bedel talebine ek olarak cezai süreçler (ayrı konu) doğabilir. Medenî talep bakımından, irade fesadı ya da haklı sebep değerlendirmesi önemlidir.
5) Saklama ve zilyetliğin devri:
Ziynetlerin ortak kasada saklanması, tarafların fiilî hâkimiyeti tartışmasını doğurur. Kasa kayıtları, kimin ne zaman aldığı ve ne yaptığı yönünden ispatta belirleyicidir.