Rekabet Hukukunun Türk Hukukunda Ortaya Çıkışı ve Gelişimi
Giriş
Rekabet hukuku, piyasa ekonomisinin en temel ilkelerinden biridir. Modern ekonomilerde tüketici refahının korunması, etkin kaynak dağılımının sağlanması ve girişim özgürlüğünün güvence altına alınması için rekabetin korunması zorunludur. Bu nedenle birçok ülkede rekabet hukuku, anayasal düzeyde olmasa dahi temel bir kamu politikası olarak düzenlenmiştir.
Türkiye’de rekabet hukukunun ortaya çıkışı, hem iç dinamiklerin hem de dış faktörlerin etkisiyle şekillenmiştir. İç dinamikler arasında ekonomik dönüşüm, özel sektörün gelişmesi ve tüketici bilincinin artması; dış faktörler arasında ise Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, Dünya Ticaret Örgütü yükümlülükleri ve küresel rekabet düzeni öne çıkmaktadır.
Türk rekabet hukuku, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve Rekabet Kurumu’nun kurulması ile kurumsallaşmış; Yargıtay, Danıştay ve Rekabet Kurulu kararları ile içtihat boyutu zenginleşmiştir.
1. Rekabet Hukukunun Felsefi ve İktisadi Temelleri
1.1 Serbest Rekabet Düşüncesi
Rekabet, iktisadi hayatta verimlilik ve yeniliği teşvik eden bir mekanizmadır. Adam Smith’in 1776’da yayımladığı Milletlerin Zenginliği adlı eserinde ortaya koyduğu “görünmez el” teorisi, bireysel çıkarların toplum yararına hizmet etmesini sağlayan rekabetin işlevini açıklar.
1.2 Devlet Müdahalesinin Gerekliliği
Rekabetin tamamen serbest bırakılması ise tekelleşme, kartelleşme ve piyasa aksaklıklarına yol açabilir. Bu nedenle devletin, “hakim durumun kötüye kullanılmasını önleme” ve “rekabeti sınırlayıcı anlaşmaları yasaklama” gibi müdahaleleri zorunlu hale gelir.
1.3 Avrupa ve ABD Örnekleri
-
ABD’de 1890 tarihli Sherman Act, rekabet hukukunun miladı kabul edilir.
-
Avrupa’da ise 1957 Roma Antlaşması ile rekabet hukuku AB hukukunun temel sütunlarından biri haline gelmiştir.
Türk rekabet hukuku da hem Anglo-Sakson hem de Kıta Avrupası geleneğinden etkilenmiştir.
2. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Rekabetin Düzenlenmesi
2.1 Osmanlı Dönemi Düzenlemeleri
Osmanlı’da piyasa düzeni, serbest rekabetten ziyade fiyat istikrarı ve toplumsal adalet ilkeleri üzerine kuruluydu. “Narh” sistemi ile devlet, temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını belirlerdi. Lonca sistemi, üretim ve dağıtımı sıkı bir şekilde düzenlerdi.
2.2 Cumhuriyet’in İlk Yılları
1923 İzmir İktisat Kongresi, serbest teşebbüsün önemini vurgulasa da, 1930’lu yıllarda benimsenen devletçilik politikaları özel sektörün gelişimini sınırlamıştır. 1950’lerden sonra özel girişimin önünün açılmasıyla rekabet olgusu önem kazanmış, ancak hukuki altyapı eksik kalmıştır.
3. 1980 Sonrası Dönem: Rekabet İhtiyacının Ortaya Çıkışı
3.1 24 Ocak Kararları
1980’de alınan ekonomik kararlarla birlikte ithal ikameci modelden ihracata dayalı büyüme modeline geçilmiştir. Bu dönüşüm, özel sektörün gelişmesini teşvik etmiş ve rekabet ihtiyacını doğurmuştur.
3.2 Uluslararası Baskılar
Türkiye’nin 1987’de Avrupa Ekonomik Topluluğu’na tam üyelik başvurusu ve 1995’te Gümrük Birliği’ne giriş süreci, rekabet hukuku alanında ciddi bir uyum zorunluluğu yaratmıştır.
4. 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun
4.1 Kanunun Kabulü ve Amacı
1994 yılında kabul edilen 4054 sayılı Kanun, Türkiye’de modern rekabet hukukunun temelini oluşturmuştur. Amaç, mal ve hizmet piyasalarında rekabetin korunması, tüketicilerin bundan fayda sağlaması ve teşebbüslerin verimliliğinin artırılmasıdır.
4.2 Temel Yasaklar
-
Rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar (m.4) → Kartel, fiyat belirleme, pazar paylaşımı yasaktır.
-
Hakim durumun kötüye kullanılması (m.6) → Bir teşebbüsün piyasadaki üstünlüğünü haksız şekilde kullanması yasaktır.
-
Birleşme ve devralmalar (m.7) → Rekabeti ciddi şekilde azaltabilecek yoğunlaşmalara izin verilmez.
4.3 Yaptırımlar
Kanun, ihlaller için yüksek oranda idari para cezaları öngörmektedir. Ayrıca teşebbüsler hakkında piyasa düzeltici tedbirler uygulanabilmektedir.
5. Rekabet Kurumu’nun Kuruluşu
5.1 Kuruluş Süreci
1997 yılında Ankara merkezli olarak kurulan Rekabet Kurumu, bağımsız idari otorite statüsüne sahiptir.
5.2 Görev ve Yetkiler
-
Rekabet ihlallerini soruşturmak,
-
Birleşme ve devralmaları denetlemek,
-
Rekabet politikaları geliştirmek,
-
Raporlar ve sektör incelemeleri yapmak.
5.3 Sektörel Kararlar
Kurum bugüne kadar bankacılık, enerji, telekomünikasyon, ulaşım ve dijital piyasalarda çok sayıda kritik karar almıştır.
6. Yargısal İçtihatların Rolü
6.1 Yargıtay Kararları
Yargıtay, rekabet ihlallerinden doğan tazminat davalarında içtihatlar geliştirmiştir. Örneğin, fiyat belirleme anlaşmalarının kesin hükümsüz olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
6.2 Danıştay Kararları
Danıştay ise Rekabet Kurulu kararlarının hukuka uygunluğunu denetlemiştir. Böylece Kurul’un idari işlemleri yargı denetimine açık hale gelmiş, hukuki güvenlik sağlanmıştır.
7. AB Hukuku ile Uyum Süreci
Türkiye, 1995 Gümrük Birliği Anlaşması ile AB rekabet kurallarını uygulama taahhüdünde bulunmuştur.
-
AB’nin TFEU m.101 ve 102 hükümleri, 4054 sayılı Kanun’un m.4 ve m.6 hükümlerine ilham kaynağı olmuştur.
-
Birleşme ve devralmaların kontrolünde de AB uygulamaları örnek alınmıştır.
8. Dijital Ekonomi ve Rekabet Hukuku
-
yüzyılda dijitalleşme, rekabet hukukunun karşısına yeni sorunlar çıkarmıştır.
-
E-ticaret platformları: Satıcı ve alıcı arasındaki aracılık hizmetlerinde pazar gücünün kötüye kullanılması.
-
Veri ekonomisi: Kişisel verilerin piyasa gücü aracı olarak kullanılması.
-
Algoritmik fiyatlama: Kartel benzeri etkilerin yazılımlar üzerinden ortaya çıkması.
Rekabet Kurumu, özellikle Google, Facebook, Trendyol gibi şirketler hakkında açtığı soruşturmalar ile dijital ekonomiye uyum sağlamaya çalışmaktadır.
9. Rekabet Hukukunun Ekonomik ve Sosyal Etkileri
Türk rekabet hukukunun gelişimi ile birlikte:
-
Tüketiciler daha uygun fiyat ve kaliteli ürünlere ulaşabilmektedir.
-
Şirketler arasında yenilikçilik ve verimlilik teşvik edilmiştir.
-
Yabancı yatırımcılar için güvenli bir iş ortamı oluşmuştur.
10. Gelecek Perspektifi
Türk rekabet hukukunun geleceğinde öne çıkan başlıklar şunlardır:
-
Dijital piyasalarda daha etkin düzenlemeler (AB Dijital Piyasalar Yasası’na paralel).
-
Sektörel incelemelerin artırılması (fintech, yapay zeka, sağlık teknolojileri).
-
Özel hukuk boyutunun güçlendirilmesi (tazminat davalarının yaygınlaşması).
-
Uluslararası işbirlikleri (OECD, ICN gibi örgütlerle).
Sonuç
Rekabet hukuku, Türkiye’de gecikmeli de olsa 1990’lardan itibaren güçlü bir kurumsal ve hukuki yapıya kavuşmuştur. 4054 sayılı Kanun ve Rekabet Kurumu, Türk hukuk sisteminde rekabetin korunmasının temel aktörleridir. Yargı kararları ile uygulama pekişmiş, AB ile uyum süreci rekabet hukukunu sürekli geliştirmiştir.
Günümüzde dijitalleşme, veri ekonomisi ve küresel ticaretin getirdiği yeni sorunlar, rekabet hukukunun önemini daha da artırmaktadır. Türk hukuk sisteminin bu dinamikleri dikkate alarak mevzuat ve içtihatlarını güncellemesi, hem ekonomik kalkınma hem de hukukun üstünlüğü açısından vazgeçilmezdir.