Türkiye’de Şirket Kuruluş Süreci ve Hukuki Çerçeve
Türkiye’de Şirket Kuruluş Süreci ve Hukuki Çerçeve
Giriş
Türkiye, coğrafi konumu ve genç nüfusu sayesinde yatırımcılar açısından cazip bir ülke konumundadır. Özellikle yabancı yatırımcıların artan ilgisi, şirket kuruluş süreçlerini daha da önemli hale getirmiştir. Ancak Türkiye’de şirket kurmak yalnızca ekonomik bir karar değildir; aynı zamanda hukuki açıdan sıkı bir prosedüre tabidir. Türk Ticaret Kanunu (TTK), Vergi Usul Kanunu (VUK), Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve ilgili mevzuat çerçevesinde her şirket türünün kuruluş süreci farklı kurallara bağlanmıştır. Bu makalede, Türkiye’de şirket kuruluş süreci hukuki çerçevesiyle birlikte ele alınarak dikkat edilmesi gereken hususlar detaylı bir şekilde açıklanacaktır.
Türkiye’de Şirket Kuruluşunun Hukuki Dayanağı
Türkiye’de şirket kuruluşunu düzenleyen temel kanun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’dur (TTK). Bu kanunda anonim, limited, kollektif, komandit ve kooperatif şirket türleri tanımlanmış olup, her birinin kuruluş usulleri ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
-
Anonim şirketler (A.Ş.) için TTK m.329-563 hükümleri,
-
Limited şirketler (Ltd. Şti.) için TTK m.573-644 hükümleri,
-
Kollektif şirketler için TTK m.211 vd.,
-
Komandit şirketler için TTK m.304 vd.,
-
Kooperatifler için 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uygulanır.
Bunların yanı sıra, Vergi Usul Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Ticaret Sicili Yönetmeliği ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı düzenlemeleri de şirket kuruluş sürecinde önem arz etmektedir.
Şirket Türlerinin Seçimi
Yatırımcıların en çok tercih ettiği şirket türleri anonim şirket ve limited şirkettir.
-
Anonim Şirket (A.Ş.): En az bir ortakla kurulabilir, sermaye payları serbestçe devredilebilir, halka arz imkânı vardır. Büyük ölçekli yatırımlar için tercih edilir.
-
Limited Şirket (Ltd. Şti.): En az bir ortakla kurulabilir, ortak sayısı 50 ile sınırlıdır. Daha küçük ve orta ölçekli işletmeler için uygundur.
-
Kollektif ve komandit şirketler günümüzde daha az tercih edilmekte, genellikle aile şirketlerinde görülmektedir.
-
Kooperatifler ise üretim ve tüketim birlikleri şeklinde faaliyet göstermektedir.
Şirket türü seçilirken sermaye ihtiyacı, ortak sayısı, ortakların sorumluluk düzeyi ve hedeflenen büyüme stratejisi dikkate alınmalıdır.
Türkiye’de Şirket Kuruluş Süreci
Türkiye’de şirket kurma süreci, MERSİS (Merkezi Sicil Kayıt Sistemi) üzerinden elektronik ortamda başlatılır ve Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından tamamlanır. Bu süreç, Türk Ticaret Kanunu (TTK), Vergi Usul Kanunu (VUK) ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen adımlar doğrultusunda yürütülür. Aşağıda şirket kuruluşu için izlenmesi gereken aşamalar detaylı şekilde açıklanmaktadır:
1. Ana Sözleşmenin Hazırlanması
Ana sözleşme, şirketin kimliği niteliğindedir. Şirketin ticaret unvanı, merkezi, sermayesi, faaliyet konusu, ortakların pay oranları ve yönetim yapısı bu belgede yer alır.
-
Anonim şirketlerde (TTK m.339) ana sözleşmede bulunması gereken zorunlu unsurlar açıkça sayılmıştır.
-
Ana sözleşme hazırlanırken faaliyet konusu açık, anlaşılır ve mevzuata uygun belirlenmelidir. Belirsiz faaliyet konuları Yargıtay içtihatlarında geçersiz sayılmıştır.
2. Sermaye ve Ortaklık Yapısının Belirlenmesi
Türkiye’de şirket kuruluşunda sermaye, şirket türüne göre farklıdır:
-
Anonim şirketlerde asgari sermaye 250.000 TL,
-
Limited şirketlerde ise asgari sermaye 50.000 TL’dir.
Ortakların taahhüt ettikleri sermaye, banka nezdinde açılan geçici hesaba yatırılır ve dekontu başvuru dosyasına eklenir. Yabancı ortaklı şirketlerde bu aşamada döviz transferi ve bankacılık mevzuatı açısından ek belgeler gerekebilir.
3. Ticaret Siciline Başvuru
Ana sözleşme MERSİS’te hazırlandıktan sonra ilgili Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne başvuru yapılır. Ticaret siciline tescil, şirketin hukuki kişilik kazanmasını sağlayan en önemli aşamadır. Tescil edilmediği sürece şirketin tüzel kişiliği doğmaz.
4. Noter Onayları ve Belgeler
Şirket ortaklarının imza beyannameleri, kimlik belgeleri, bazı durumlarda yönetim kurulu kararları noterde onaylanır. Bu belgelerin eksiksiz hazırlanması, sürecin hızla tamamlanması açısından kritiktir.
5. Vergi Dairesi ve SGK Kayıtları
Tescil sonrasında şirket adına vergi numarası alınır. Ayrıca işçi çalıştırılacaksa Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıt zorunludur. Vergi dairesi tarafından yapılan yoklama sonucunda şirketin fiilen faaliyet gösterdiği adres doğrulanır.
6. İlan ve Tescil
Kuruluş tamamlandığında, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan yapılır. Bu ilanla birlikte şirket resmen faaliyete geçmiş olur.
Şirket Kuruluşunda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Türkiye’de şirket kuruluş süreci yalnızca formalite değil; gelecekteki ticari faaliyetlerin sağlıklı yürütülmesi için kritik bir aşamadır. Dikkat edilmesi gereken başlıca hususlar şunlardır:
-
Faaliyet Konusu: Ana sözleşmede faaliyet konusu açıkça tanımlanmalı, belirsiz ifadelerden kaçınılmalıdır. Yargıtay kararları, belirsiz faaliyet konularının geçersiz sayılabileceğini ortaya koymuştur.
-
Unvan Seçimi: TTK m.41’e göre şirket unvanı, başka bir şirketle karışıklığa yol açmayacak şekilde seçilmelidir. Ayrıca unvanın faaliyet konusunu yansıtması önemlidir.
-
Vergi Yükümlülükleri: Kuruluşla birlikte Katma Değer Vergisi (KDV), Kurumlar Vergisi ve Damga Vergisi gibi yükümlülükler doğar. Bu vergilerin zamanında ve eksiksiz beyan edilmesi gereklidir.
-
Ortakların Sorumluluğu: Anonim şirkette ortakların sorumluluğu taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıyken; limited şirkette ortaklar, bazı vergi borçlarından dolayı da sorumlu tutulabilir.
-
Yabancı Yatırımcılar İçin İzinler: Bankacılık, enerji, medya gibi stratejik sektörlerde faaliyet gösterecek şirketler için özel izin ve lisanslar aranır. Bu nedenle kuruluş aşamasında sektör mevzuatının ayrıca incelenmesi gerekir.
Vergi ve Mali Yükümlülükler
Türkiye’de şirket kuruluşu tamamlandıktan sonra yatırımcıların karşısına çeşitli vergi ve mali yükümlülükler çıkar. Bu yükümlülükler, şirket türüne ve faaliyet alanına göre değişebilmekle birlikte, genel olarak aşağıdaki başlıklarda toplanabilir:
1. Kurumlar Vergisi
Anonim ve limited şirketler, her yıl elde ettikleri kazanç üzerinden %25 oranında Kurumlar Vergisi öderler. Vergi oranı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir ve dönemsel olarak değişiklik gösterebilir. Kurumlar Vergisi beyannamesi, ilgili mali yılın sonunda hazırlanıp elektronik ortamda vergi dairesine sunulmalıdır.
2. Katma Değer Vergisi (KDV)
Türkiye’de ticari faaliyetlerin çoğu KDV’ye tabidir. Mal veya hizmet türüne göre farklı oranlar uygulanır:
-
%1 (ör. bazı temel gıda ürünleri ve konut satışları),
-
%10 (ör. turizm, yeme-içme, sağlık sektöründeki bazı hizmetler),
-
%20 (genel oran).
Şirketler, aylık KDV beyannamesi vererek bu vergiyi düzenli olarak beyan etmek zorundadır.
3. Damga Vergisi
Sözleşmeler, taahhütnameler, kira kontratları ve benzeri belgeler Damga Vergisi kapsamındadır. Şirketler kuruluş aşamasından itibaren yaptıkları her resmi işlemde bu vergiyi ödemekle yükümlüdür.
4. Stopaj (Gelir Vergisi Kesintisi)
Şirketler çalışanlarına yaptıkları maaş ödemeleri, kira ödemeleri veya serbest meslek ödemeleri üzerinden stopaj kesintisi yapmakla yükümlüdür. Bu kesintiler ilgili vergi dairesine düzenli olarak ödenir.
5. Sosyal Güvenlik Primleri
İşçi çalıştıran şirketler, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) prim ödemek zorundadır. Bu primler hem işveren hem de çalışan payı olarak hesaplanır ve her ay düzenli olarak yatırılır. SGK yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi ciddi idari para cezalarına yol açabilir.
6. Bağımsız Denetim ve Finansal Raporlama
Belirli büyüklük ölçütlerini aşan şirketler, bağımsız denetime tabi tutulur. Bu şirketler finansal tablolarını Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS/IFRS) çerçevesinde hazırlamak zorundadır. Bağımsız denetim hem şeffaflığı artırır hem de yatırımcı güvenini sağlar.
Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Türkiye’de şirket kuruluş süreci her ne kadar mevzuatla ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olsa da, uygulamada girişimcilerin ve yatırımcıların karşısına çeşitli sorunlar çıkabilmektedir. Bu sorunlar hem yerli girişimciler hem de yabancı ortaklı şirketler için farklı boyutlarda yaşanmakta ve kuruluş sürecini uzatabilmektedir.
1. Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde Yaşanan Gecikmeler
Şirket kuruluşunun en kritik adımlarından biri ticaret sicili tescilidir. Ancak Ticaret Sicili Müdürlükleri zaman zaman yoğunluk nedeniyle başvuruları kısa sürede sonuçlandıramamaktadır. Bu durum, özellikle hızlı şekilde faaliyetlerine başlamak isteyen şirketler için ciddi zaman kaybı anlamına gelir. Ayrıca belgelerde eksiklik veya ana sözleşmede hukuka aykırılık olması, süreci daha da uzatabilir. Bu nedenle tescil başvurusu yapılmadan önce tüm belgelerin eksiksiz hazırlanması ve hukuki kontrollerinin yapılması gerekir.
2. Yabancı Ortaklı Şirketlerde Apostil ve Tercüme Zorlukları
Yabancı ortakların yer aldığı şirketlerde en çok karşılaşılan problemlerden biri de apostil ve noter onaylı tercüme işlemleridir. Yabancı belgelerin Türkiye’de geçerli olabilmesi için apostil şerhi bulunması zorunludur. Ayrıca bu belgelerin yeminli tercüman tarafından Türkçe’ye çevrilip noter tasdikinden geçmesi gerekir. Bu süreç, yatırımcıların planladığı tarihlerde şirket kuruluşunu tamamlamasına engel olabilmektedir. Profesyonel danışmanlık desteği alınması, bu işlemlerin hızla ve doğru şekilde yapılmasını sağlar.
3. Faaliyet Konusunun Yanlış Belirlenmesi
Ana sözleşmede faaliyet konusunun net olarak yazılmaması ya da yanlış sınıflandırılması, hem ticaret sicili tescil sürecinde hem de ilerleyen dönemlerde vergi daireleriyle olan ilişkilerde sorun yaratabilir. Örneğin; faaliyet alanı üretim olan bir şirketin yalnızca ticaret amacıyla faaliyet göstermesi ileride ruhsat, izin ve vergi yükümlülüklerinde uyuşmazlık doğurabilir. Bu nedenle ana sözleşme hazırlanırken faaliyet konusunun hukuki ve sektörel açıdan doğru belirlenmesi çok önemlidir.
4. Vergi Dairesi ve Belediyelerle Bürokratik Engeller
Şirket kuruluşu tamamlandıktan sonra vergi dairesi yoklaması ve belediye ruhsat süreçleri devreye girer. Özellikle büyükşehirlerde, yoklama işlemlerinde yaşanan gecikmeler şirketin faaliyetlerine başlamasını öteleyebilir. Ayrıca işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınırken belediyelerin farklı taleplerde bulunması bürokratik süreçleri karmaşıklaştırmaktadır. Bu noktada vergi danışmanları ve avukatların yönlendirmesi, sürecin hızlanmasına katkı sağlar.
5. Profesyonel Hukuki Danışmanlığın Önemi
Tüm bu sorunların önüne geçmek için kuruluş aşamasında deneyimli bir avukattan veya hukuk bürosundan destek alınması büyük önem taşır. Hukuki danışmanlık sayesinde belgeler önceden kontrol edilir, ticaret sicili tescil işlemleri hızlandırılır, yabancı ortaklı şirketlerde apostil ve tercüme süreçleri koordine edilir. Böylece şirket kuruluşu çok daha kısa sürede ve sorunsuz şekilde tamamlanır.
Sonuç
Türkiye’de şirket kuruluşu ciddi bir hukuki süreçtir. Türk Ticaret Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve ilgili mevzuatlar çerçevesinde yürütülen bu süreç; doğru adımların atılması halinde yatırımcılara sağlam bir başlangıç imkânı sunar. Ancak ticaret sicili tescilindeki gecikmeler, yabancı ortaklı şirketlerdeki apostil ve tercüme işlemleri, faaliyet konusunun yanlış belirlenmesi ve vergi dairesi ile belediyelerde yaşanan bürokratik engeller, girişimcilerin önünü tıkayabilmektedir.
Bu noktada şirket kuruluşunu yalnızca bir formalite olarak görmek yerine, hukuki ve mali boyutlarıyla bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmek gerekir. Profesyonel hukuki danışmanlık alınması, hem sürecin hızlanmasını sağlar hem de ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçer. Özellikle yabancı yatırımcılar için doğru şirket türünün seçilmesi, ana sözleşmenin mevzuata uygun hazırlanması ve vergi yükümlülüklerinin eksiksiz yerine getirilmesi kritik öneme sahiptir.
Kısacası Türkiye’de şirket kurmak isteyen girişimciler için en güvenli yol; hukuki destekle adım adım ilerlemek, ticari vizyonu doğru bir hukuki çerçeve ile birleştirmektir. Böylece hem yatırımcı güvenliği sağlanır hem de Türkiye’nin sunduğu fırsatlardan en verimli şekilde yararlanılır.
Limited şirket kurmayı düşünüyorsanız, konuyu daha detaylı ele aldığımız LİMİTED ŞİRKET KURULUŞU İÇİN GEREKLİ BELGELER NELERDİR? adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.