Sigorta Şirketinin Sigortalıya Rücu Hakkı
İlk olarak sigorta şirketinin esas yükümlülüğü, rizikoyu taşıma yükümlülüğüdür. Korunması kararlaştırılan bir menfaat ile alakalı bir tehlike gerçekleşirse sigorta şirketinin sorumluluğu doğacaktır. Sigorta sözleşmesinde de sigortacının hangi durum ve şartlarda sorumlu olacağı elbette belirlenmelidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları trafik kazalarında sigorta şirketinin bazı durumlarda sigortalıya rücu hakkının olabileceğini söylemiştir. Rücu konusu özellikle sigorta hukuku alanında önem taşır, zira sorumluluk hususunda çok önemli etkileri vardır. Sigorta şirketinin sahip olduğu rücu imkanı, kazada kusurlu olan karşı taraftan sigortalıya ödediği tazminatı talep edebilmesini sağlar. Yani halefiyet ilkesi gereğince sigorta şirketi ödediği zararı zarar verenden tahsil edebilir, 3. bir kişiye rücu edebilir ve ödediği parayı tarafına ödenmesini talep edebilir. Ancak söz konusu rücu imkanının doğması için belli şartların sağlanması gerekir. Bu şartlar şunlardır;
- Belli bir tazminatın ödenmesinin gerekli olduğu söz konusu olaydan sorumlu olan kişilerin ağır kusuru veyahut kasıtlı hareketleri olmalı ve bunun neticesinde zarar ortaya çıkmalıdır.
- Kazaya sebep olan sürücünün ehliyetsiz veya ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş biri olabilir.
- Kazaya neden olan sürücünün mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü olması veya uyuşturucu kullanmış olması ihtimali olabilir.
- Bazı araçların yolcu taşımaya ruhsatı olmadan veya kapasitesinden oldukça fazla yolcu almasından dolayı kaza gerçekleşmiş olabilir.
- Kaza sonucunda hasar varsa ve sigorta ettiren kendi yükümlülüklerini yerine getirmediği için hasarda artış olmuş olma ihtimalinde
- Zararlı maddelerin izin ve önlemler alınmadan taşınması sonucu zarar ortaya çıkmışsa
- Söz konusu zararın aracın gaspı, çalınması ihtimalinde sigorta ettirenin de çalınma veya gaspta kusurlu sorumluluğu olabilir.
- Kişinin kazayı ihbar etme yükümlülüğünü yerine getirmemesi, delilleri toplamaması ve ortaya çıkacak zararları önlememe ihtimali olabilir.
İşte bu durumlar somut olayda karşımıza çıkarsa sigorta şirketinin rücu hakkı gündeme gelecektir. Vurgulamamız gerekir ki kazalarda sigorta şirketinin rücu hakkında ispat külfeti sigorta şirketine ait olacaktır. Sigorta şirketi, meydana gelen kazayla bu belirtilen nedenlerin arasında uygun bir illiyet bağı var mı yok mu araştırmalıdır. Rücu hakkının doğabilmesi için sayılan bu nedenlerin kazayla bağlantısının olması gerekmekte ve trafik kazasına da bu hususların sebebiyet vermesi gerekmektir. Sigortacı, illiyet bağının olduğunu gerekirse bilirkişilerin yardımını da alarak kanıtlamalı ve mahkemeye belgelerle sunmalıdır.
Esasında rücunun belirlenmesindeki temel husus; sigortalının kusuru ve ihlalinin ödenecek tazminat tutarını arttırıp artırmadığının tespit edilmesidir. Günümüzde rücu hakkının en çok karşımıza çıktığı sigorta türü; zorunlu trafik sigortası ve kasko sigortalarıdır. Sigorta şirketi yalnızca sigortalının adına karşı tarafa karşı rücu hakkını kullanmaz. Sigorta şirketi, rücu hakkını aynı zamanda sigortalı olan kişiye karşı da kullanıp rücu davasını yöneltebilir. Fakat rücu davasının açılamayacağı kişileri de söylemek gerekir. Onlardan biri de sigortalının aracını kullanan üçüncü kişidir. Kanun ve mevzuat, sigortalının aracını kullanan üçüncü kişiye (şoföre) rücu davasının açılması imkanını vermemiştir. Çünkü sigorta sözleşmesi ve ilişkisi yalnızca sigorta şirketi ve sigorta ettiren arasındadır. Ayrıca Yargıtay’ın kararlarında da sigortalının aracını kullanan üçüncü kişiye karşı açılmış olan davaların , husumet yokluğu gerekçesiyle reddedildiğini görmekteyiz. Sonuç olarak sigorta şirketi, hasara neden olan kişinin kusuru oranında ve ödediği tazminat doğrultusunda karşı taraftan tahsil talebinde bulunabilecektir. Her somut olaya göre, her dosyanın içeriğine göre bu rücu oranı elbette değişecektir.