Single Blog Title

This is a single blog caption

ZORUNLU MÜDAFİLİK KURUMU (CMK m. 150)

1. Giriş: Zorunlu müdafilik neden bu kadar önemli?

Ceza muhakemesi, bireyin özgürlüğüne en ağır müdahalelerin söz konusu olduğu yargılama alanıdır. Gözaltı, tutuklama, mahkûmiyet, adli sicil kaydı, sınır dışı edilme gibi sonuçlar; şüpheli veya sanığın hayatını kökten değiştirebilmektedir. Bu nedenle savunma hakkının etkin kullanımı ve kişinin yalnız bırakılmaması, hem Anayasa’nın hem de AİHS’nin koruma altına aldığı temel güvencelerdendir.

Bu çerçevede Zorunlu Müdafilik Kurumu, özellikle ekonomik gücü sınırlı, hukuki bilgiye sahip olmayan, çocuk, engelli, yabancı veya ağır suç isnadıyla karşı karşıya kalan kişilerin “yalnız yargılanmaması” için oluşturulmuş bir mekanizmadır. CMK m. 150 başta olmak üzere, ilgili yönetmelikler ve meslek kuralları ile zorunlu müdafilik; hem savunma hakkının somutlaşmasını hem de yargılamanın adilliğini güvence altına alır.

Bu makalede, CMK m. 150 çerçevesinde zorunlu müdafilik kurumunun hukuki dayanakları, kapsamı, uygulama şartları, usulü, müdafiin yetki ve yükümlülükleri ile uygulamadaki sorunlar ve çözüm önerileri ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.


2. Hukuki Dayanaklar ve Normatif Çerçeve

Zorunlu müdafilik kurumu, birden fazla normun birlikte değerlendirilmesi ile anlaşılmalıdır:

  • Anayasa m. 36 – Hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı

  • Anayasa m. 19 – Kişi özgürlüğü ve güvenliği; yakalama ve tutuklama hâllerinde savunma güvenceleri

  • AİHS m. 6 – Adil yargılanma hakkı, avukat yardımından yararlanma

  • CMK m. 147, 150, 234–239, 101, 154, 156 vd. – Şüpheli/sanığın hakları, müdafi yardımı, zorunlu müdafilik hâlleri

  • Çocuk Koruma Kanunu ve ilgili hükümler – Çocuk şüpheli/sanıkların korunması

  • CMK uyarınca müdafi ve vekillerin görevlendirilmesi ile ödemelere ilişkin yönetmelikler

  • Avukatlık Kanunu ve TBB/Baro CMK Uygulama Esasları

Bu normatif yapı içinden özellikle CMK m. 150, zorunlu müdafiliğin ne zaman ve hangi koşullarda devreye gireceğini düzenleyen temel maddidir. Madde, özetle:

  • Şüpheli veya sanığın müdafi istemesi hâlinde baro tarafından avukat atanmasını,

  • Bazı hâllerde istem aranmaksızın, yani re’sen zorunlu müdafi görevlendirilmesini,

  • Çocuklar, kendini savunamayacak derecede engelli/sağır-dilsiz kişiler ve belirli ağırlıktaki suçlar bakımından müdafiden vazgeçme beyanının geçerli olmamasını

öngörür.


3. Zorunlu Müdafilik Kavramı ve Müdafi – Vekil Ayrımı

3.1. Müdafi kimdir?

Ceza muhakemesinde sanık veya şüphelinin savunmasını yapmak, haklarını korumak ve hukuki yardımda bulunmak üzere görevlendirilen avukat müdafidir. Müdafi, ceza dosyasına özgü, cezai sürece ilişkin savunma faaliyetini yürütür.

3.2. Vekil kimdir?

Katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin ceza muhakemesi sürecindeki temsilcisi ise vekildir. Zorunlu müdafilik temelde şüpheli/sanığı korumak için öngörülmüş olsa da, bazı hâllerde mağdur/çocuk mağdur lehine de zorunlu vekillik benzeri düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak bu makalenin odak noktası, şüpheli/sanık açısından zorunlu müdafiliktir.

3.3. Zorunlu müdafilik neyi ifade eder?

Zorunlu müdafilik; şüpheli veya sanığın:

  • Kendi seçeceği bir avukatının bulunmaması
    veya

  • Hukuken korunması gereken hassas bir durumda olması
    veya

  • Suçun ağırlığının ciddi özgürlük kaybı riski doğurması

hâllerinde, baro tarafından bir müdafinin görevlendirilmesi ve bu görevlendirmeden vazgeçilememesi sistemidir.

Burada kritik olan, avukatın sadece “şeklen” dosyada görülmesi değil, fiilen ve etkin bir savunma faaliyeti yürütmesi zorunluluğudur.


4. CMK m. 150 Kapsamında Zorunlu Müdafilik Şartları

CMK m. 150’de düzenlenen zorunlu müdafilik hâllerini üç ana başlık altında toplamak mümkündür:

  1. Şüpheli veya sanığın müdafi talebi (isteğe bağlı müdafilik)

  2. Çocuk, engelli veya kendini savunamayacak durumda olan kişiler

  3. Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlar

4.1. İsteğe bağlı müdafilik (CMK m. 150/1)

Her şüpheli veya sanık, mali durumu ne olursa olsun, müdafi yardımından yararlanma hakkına sahiptir. Bu kapsamda:

  • Kişinin avukat seçebilme imkânı varsa, kendi seçeceği avukatla temsil edilmesi esastır.

  • Ancak avukat seçemiyorsa veya ekonomik durumu buna elverişli değilse, talebi hâlinde baro tarafından müdafi görevlendirilir.

  • Bu hâlde müdafilik, kişinin talebine bağlı olmakla birlikte, talep geldikten sonra görevlendirme artık zorunludur.

Bu düzenleme, hem savunma hakkını somutlaştırır hem de ekonomik imkânsızlıkların adalete erişimi engellemesinin önüne geçmeyi amaçlar.

4.2. Çocuklar ve kendini savunamayacak durumda olan kişiler (CMK m. 150/2)

Maddeye göre, aşağıdaki kişiler bakımından istek aranmaksızın zorunlu müdafi görevlendirilir:

  • Çocuk şüpheli veya sanıklar

  • Kendini savunamayacak derecede akıl hastalığı, zihinsel engel, ağır bedensel engel bulunanlar

  • Sağır ve dilsiz olup kendini ifade edemeyenler

Bu gruplarda, kişi “avukat istemiyorum” dese dahi müdafiden vazgeçme beyanı geçerli sayılmaz. Zira burada bireyin kendi hakkını koruyamayacağı, yargılamayı ve sonuçlarını kavramakta güçlük çekeceği kabul edilmektedir.

4.3. Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlar (CMK m. 150/3)

Zorunlu müdafilik hallerinden biri de suçun ağırlığı ile ilgilidir. Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezası öngörülen suçlarda, şüpheli veya sanık için:

  • Herhangi bir talep aranmaksızın müdafi atanır.

  • Müdafiden vazgeçme beyanı geçerli kabul edilmez.

Burada kanun koyucu, özgürlükten yoksun kalma riskinin yüksekliği nedeniyle profesyonel hukuk yardımını zorunlu kılmıştır. Uygulamada özellikle ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren pek çok suç bu kapsamda yer almaktadır.


5. Zorunlu Müdafinin Görevlendirilmesi Usulü

5.1. Baro CMK servisi üzerinden görevlendirme

Zorunlu müdafilik hâli doğduğunda;

  • Soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısı veya kolluk,

  • Kovuşturma aşamasında ise mahkeme,

durumu ilgili baroya bildirir. Baro, CMK servisleri aracılığıyla sıraya göre veya belirli usullere göre bir avukat görevlendirir.

Güncel uygulamada;

  • UYAP entegrasyonu,

  • Baroların CMK otomasyon sistemleri,

  • Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde telefon veya elektronik posta bildirimleri

ile görevlendirme yapılmaktadır.

5.2. Görevlendirme belgesi ve vekâletname

Zorunlu müdafilikte:

  • Noter vekâletnamesi aranmaz.

  • Baro tarafından düzenlenen görevlendirme yazısı, avukatın dosyada müdafilik yetkisini gösterir.

  • Müdafi, bu belge ile soruşturma ve kovuşturma makamları nezdinde tüm savunma işlemlerini yürütebilir.

5.3. Görevin süresi ve sona ermesi

Kural olarak zorunlu müdafi görevi:

  • Soruşturma aşamasında başlayıp,

  • Kovuşturmanın tüm evrelerini (istinaf, temyiz dâhil) kapsayacak şekilde devam eder.

Ancak;

  • Şüpheli/sanığın kendi seçeceği bir avukat görevlendirmesi,

  • Müdafinin haklı sebeple çekilmesi,

  • Baro tarafından değişiklik yapılması

hâllerinde görev sona erebilir veya değişebilir. Yine de zorunlu müdafilik şartları devam ediyorsa, baronun yeni bir müdafi görevlendirmesi gerekir.


6. Zorunlu Müdafilikte Ödeme ve Ücretlendirme

Zorunlu müdafilik kapsamında görevlendirilen avukatın ücreti:

  • Şüpheli veya sanıktan değil,

  • Devlet bütçesinden, ilgili tarifeler çerçevesinde karşılanır.

Bu kapsamda:

  • Her yıl yayımlanan tarifeler çerçevesinde,

  • Soruşturma, kovuşturma, istinaf, temyiz, tutuklama sorgusu gibi her işlem için ayrı ücret kalemleri belirlenmektedir.

Avukat, görevlendirme sonrası hizmetini tamamladığında;

  • İlgili mahkeme veya Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan

  • CMK ücreti tahakkuk ettirilmesini talep eder.

Bu ödeme mekanizması, şüpheli/sanığın ekonomik gücüne bakılmaksızın nitelikli savunma hizmetine erişimini amaçlayan sosyal bir düzenlemedir. Ancak düşük ücretler ve geciken ödemeler, uygulamada zorunlu müdafilik kurumunun etkinliğini doğrudan etkilemektedir (aşağıda uygulama sorunları bölümünde ayrıca değinilecektir).


7. Zorunlu Müdafiin Yetkileri, Yükümlülükleri ve “Etkin Müdafilik”

7.1. Müdafiin temel yetkileri

Zorunlu müdafiin yetkileri, esasen diğer müdafilerle aynıdır. Bunlar arasında:

  • Dosyayı inceleme ve örnek alma,

  • Şüpheli/sanıkla gizli görüşme,

  • Delil toplama ve delil sunma,

  • Tanık dinletme,

  • İtiraz, istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurma,

  • Duruşmalara katılma ve savunma yapma

gibi yetkiler bulunmaktadır.

Müdafi, sadece duruşmada hazır bulunmakla değil, tüm süreç boyunca müvekkilinin hakkını korumakla yükümlüdür.

7.2. “Etkin müdafilik” ilkesi ve Yargıtay – AİHM yaklaşımı

Gerek Yargıtay’ın gerek AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihatlarında, avukat yardımının sadece şeklen sağlanmış olmasının yeterli olmadığı vurgulanmaktadır. Yani:

  • Avukatın duruşmada ismen görünmesi,

  • Ancak dosyayı incelememesi,

  • Şüpheli ile görüşmemesi,

  • Savunmaya katkı sunmaması,

  • Sadece hazır bulunup “savunmaya katılıyoruz” türü kısa beyanlarla yetinmesi

hâlinde, savunma hakkının fiilen kısıtlandığı kabul edilebilmektedir.

Nitekim Yargıtay, bazı kararlarında;

  • Şüpheli veya sanığın zorunlu müdafisiz sorgulanmasını,

  • Müdafi hazır olmaksızın alınan ifadeye dayanılarak mahkûmiyet kurulmasını,

  • Müdafinin hiç söz almamasını, savunma hakkını zedeleyen usul hataları olarak nitelendirmiş ve bozma sebebi saymıştır.

AİHM de Türkiye hakkında verdiği çeşitli kararlarda, özellikle ilk ifade aşamasında avukat yardımının sağlanmamasını adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirmiş; sonradan mahkemede avukat bulunmasının bu eksikliği her zaman telafi etmediğini belirtmiştir. Bu yaklaşım, zorunlu müdafilik kurumunun soruşturma aşamasından itibaren etkin şekilde işletilmesinin önemini göstermektedir.

7.3. Müdafinin mesleki ve etik yükümlülüğü

Zorunlu müdafi, her ne kadar ücreti devletten alsa da:

  • Müvekkiline karşı sadakat ve özen borcuna sahiptir.

  • Menfaat çatışmasına düşmemeli, sır saklama yükümlülüğüne uymalıdır.

  • Sadece “ücret karşılığı zorunlu hizmet” değil, hukuki yardım ve savunma görevi ifa etmektedir.

Baro disiplin kurulları ve TBB meslek kuralları çerçevesinde, zorunlu müdafinin pasif davranışı, duruşmalara mazeretsiz katılmaması veya müvekkilinin haklarını gözetmemesi, disiplin sorumluluğu doğurabilmektedir.


8. Zorunlu Müdafilik Kapsamında Aşamalar: Soruşturma – Kovuşturma – Kanun Yolları

8.1. Soruşturma aşamasında zorunlu müdafilik

Savunma hakkı, sadece mahkeme huzurunda değil, ilk gözaltı anından itibaren korunmalıdır. Bu çerçevede:

  • Yakalama ve gözaltı,

  • İfade alma,

  • Teşhis, yer gösterme, konfrontasyon gibi işlemler

öncesinde, müdafiin hazır bulunma hakkı ve zorunlu müdafilik şartları gözetilmelidir.

Özellikle:

  • Çocukların kollukta sorgulanması,

  • Tercüman ihtiyacı olan yabancılar,

  • Engelli veya kendini savunamayacak durumda olan kişiler,

  • Alt sınırı beş yıldan fazla olan suçlarda şüpheli

bakımından, müdafisiz ifade alma işlemleri ciddi hak ihlali riski taşır.

8.2. Kovuşturma aşamasında zorunlu müdafilik

Dava açıldıktan sonra;

  • Ağır ceza ve asliye ceza mahkemelerinde görülen davalarda,

  • Zorunlu müdafilik şartları varsa,

  • Mahkeme re’sen baroya başvurarak müdafi görevlendirilmesini sağlamalıdır.

Müdafi:

  • İddianameye karşı savunma hazırlığı yapmalı,

  • Duruşmalara katılmalı,

  • Tanık sorgulamalı, delil araştırmalıdır.

Mahkemenin, zorunlu müdafinin yokluğunda duruşma yapması veya karar vermesi, çoğu hâlde savunma hakkının kısıtlanması iddiasına zemin oluşturur ve bozma sebebidir.

8.3. Kanun yollarında zorunlu müdafilik

Zorunlu müdafi, kural olarak:

  • İstinaf,

  • Temyiz,

  • Yargılamanın yenilenmesi başvuruları

gibi kanun yollarında da müvekkilini temsil etmeye devam eder. Özellikle alt sınırı 5 yıldan fazla olan suçlarda, kanun yolu başvurularının yapılmaması ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle müdafi:

  • Kararın gerekçesini incelemeli,

  • Kanun yolu süresini kaçırmamalı,

  • Gerekirse müvekkili ile istişare ederek istinaf/temyiz dilekçesi sunmalıdır.


9. Zorunlu Müdafilikte Şüpheli/Sanığın Rızası ve Müdafiden Vazgeçme Sorunu

9.1. Genel kural: Avukat istememe hakkı

Kişi kural olarak, avukatsız savunma yapabileceğini beyan edebilir. Bazı hafif suçlarda, zorunlu müdafilik hâli yoksa, sanığın “avukat istemiyorum” demesi pratikte geçerli kabul edilebilir.

Ancak bu beyanın:

  • Açık, bilinçli ve baskıdan uzak olması,

  • Soruşturma mercilerinin bu beyanı yazılı şekilde tutanağa geçirmesi,

  • Kişiye avukat yardımının sonuçları hakkında önceden bilgi verilmiş olması

gerekmektedir. Aksi hâlde, avukattan feragat iradesinin geçerliliği tartışmaya açık olacaktır.

9.2. Zorunlu müdafilik kapsamındaki istisna

CMK m. 150’de sayılan;

  • Çocuklar,

  • Kendini savunamayacak derecede engelli/sağır-dilsiz kişiler,

  • Alt sınırı beş yıldan fazla olan suçlar

bakımından müdafiden vazgeçme beyanı geçerli değildir. Uygulamada hâlâ matbu formlarla “avukat istemiyorum” beyanı alındığı görülse de, bu tür tutanaklar:

  • Zorunlu müdafilik hâlinin mevcut olduğu durumlarda,

  • Sonradan yargı denetiminde geçerli bir feragat olarak kabul edilmemektedir.

Bu yaklaşım, özellikle AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin; “savunma hakkından feragat, açık ve güvenilir olmalı; kamu yararı ile bağdaşmayan feragatler kabul edilemez” yönündeki içtihadına paraleldir.


10. Uygulamada Zorunlu Müdafilik Kurumunun Karşılaştığı Sorunlar

Teoride son derece güçlü görünen zorunlu müdafilik sistemi, uygulamada çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır:

10.1. Müdafinin pasifliği ve formaliteye indirgeme

En çok dile getirilen sorunlardan biri, bazı zorunlu müdafilerin:

  • Dosyayı incelemeden duruşmaya katılması,

  • Şüpheli ile hiç görüşmemesi,

  • “Savunmayı sanığa bırakıyorum” şeklinde çok kısa beyanlarla yetinmesi,

  • Delil araştırmaya girişmemesi,

şeklinde özetlenebilecek pasif savunma davranışlarıdır.

Bu durum:

  • Yargı mercilerince savunma hakkının güya yerine getirilmiş gibi görünmesine,

  • Fakat fiiliyatta şüpheli/sanığın yalnız kalmasına yol açmaktadır.

Bu tutum, AİHM ve Yargıtay’ın “etkin müdafilik” anlayışı ile açıkça çelişmektedir.

10.2. İş yükü, düşük ücretler ve motivasyon sorunu

Bir diğer önemli sorun:

  • CMK görevlendirmelerine ilişkin ücretlerin nispeten düşük olması,

  • Ödemelerin gecikmesi,

  • Özellikle büyük şehirlerde avukat başına çok sayıda dosya düşmesi

gibi faktörlerin, zorunlu müdafilerin motivasyonunu azaltmasıdır. Bu durum bazı avukatları, CMK dosyalarını “ikincil iş” gibi görmeye itmektedir.

10.3. İlk ifade aşamasında müdafiin fiilen devrede olmaması

Uygulamada sıkça rastlanan bir diğer problem; özellikle:

  • Gece saatlerinde,

  • Yoğun kolluk birimlerinde,

  • Suçüstü yakalamalarda,

müdafiin fiilen hazır bulunmadan veya esaslı hazırlık yapmadan ifade alma işlemlerinin yürütülmesidir. Bazı dosyalarda, avukatın sadece tutanağa imza attığı, içerik bakımından sürece katkı sunmadığı görülmektedir. Hâlbuki ilk ifade, genellikle delil açısından en kritik aşamadır ve savunma stratejisinin omurgası burada şekillenir.

10.4. Yabancı şüpheli/sanıklarda dil ve kültür bariyeri

Yabancı uyruklu şüpheli/sanıklar bakımından zorunlu müdafilik, tercüman ihtiyacı ve kültürel farklar nedeniyle daha da kritik hâle gelmektedir. Çoğu olayda:

  • Kişiler neyle suçlandığını tam anlayamamakta,

  • Müdafi ile sağlıklı iletişim kuramamakta,

  • Sınır dışı ve oturum statüsü gibi ek riskleri kavrayamamaktadır.

Bu alanda hem tercüman kalitesi hem de yabancılar hukuku bilgisine sahip müdafilerin görevlendirilmesi önem arz etmektedir.


11. Çözüm Önerileri: Zorunlu Müdafiliğin Güçlendirilmesi İçin Neler Yapılmalı?

11.1. Ücret ve iş yükü dengesinin iyileştirilmesi

  • CMK ücret tarifelerinin, avukatlık emeğini karşılayacak düzeyde güncellenmesi,

  • Ödemelerin gecikmeksizin yapılması,

  • Avukat başına düşen CMK dosyası sayısının makul bir düzeyde tutulması,

zorunlu müdafilik kurumunun itibarını ve etkinliğini artıracaktır.

11.2. Meslek içi eğitim ve uzmanlaşma

Barolar tarafından:

  • Ceza muhakemesi tekniği,

  • Çocuk ceza adaleti,

  • Yabancılar ve mülteciler hukuku,

  • Adli psikoloji ve travma farkındalığı

gibi alanlarda CMK avukatlarına düzenli ve zorunlu eğitimler verilmesi; belirli alanlarda uzman CMK müdafileri havuzu oluşturulması, savunma kalitesini yükseltecektir.

11.3. Etkin denetim ve kalite standartları

  • Zorunlu müdafilerin duruşmalara katılmaması,

  • Müvekkiliyle hiç görüşmemesi,

  • Savunmaya katkı sunmaması

gibi durumlarda baro disiplin mekanizmalarının işletilmesi; CMK görevlendirmelerine ilişkin asgari kalite standartları belirlenmesi gereklidir.

11.4. Yargı organlarının zorunlu müdafiliğe bakışının güçlendirilmesi

Mahkemelerin ve savcılıkların:

  • Müdafinin dosyayı inceleyebilmesi için yeterli zaman ve imkân tanıması,

  • Müdafinin taleplerini ciddiyetle değerlendirmesi,

  • Müdafisiz yürütülen işlemleri istisnaî görmesi,

zorunlu müdafiliğin “formaliteden ibaret bir prosedür” olmaktan çıkmasına katkı sağlayacaktır.

11.5. Teknolojik altyapının etkin kullanımı

  • UYAP üzerinden dosya paylaşımı,

  • Uzaktan duruşma veya SEGBİS bağlantılarında müdafinin aktif katılımı,

  • CMK görevlendirmelerinin dijital sistemlerle şeffaf takip edilmesi

gibi imkanlar, hem müdafi hem de yargı süreci açısından verimlilik yaratabilir.


12. Sonuç: Zorunlu Müdafilik Kurumu, Adil Yargılanmanın Temel Taşı

Zorunlu müdafilik, CMK m. 150 başta olmak üzere bir dizi düzenleme ile:

  • Ekonomik durumu yetersiz olan,

  • Çocuk, engelli, sağır-dilsiz, yabancı veya hukuki süreci kavramakta zorlanan,

  • Ağır suç isnadıyla karşı karşıya bulunan

kişilerin profesyonel savunma hizmetine ücretsiz ve zorunlu olarak erişimini sağlayan anayasal bir güvencedir.

Bu kurumun gerçek anlamda işleyebilmesi için:

  • Yasal çerçevenin öngördüğü etkin müdafilik ilkesinin uygulamaya yansıması,

  • Müdafilerin sadece “isim olarak değil, fiilen savunma yapan aktörler” olması,

  • Barolar, yargı organları ve idare arasında koordineli bir yaklaşım benimsenmesi
    zorunludur.

Sonuç olarak, zorunlu müdafilik:

  • Şüpheli ve sanığın yalnız bırakılmamasını,

  • Devlet ile birey arasındaki güç dengesizliğinin kısmen giderilmesini,

  • Ceza yargılamasının şeffaf ve adil yürütülmesini sağlayan temel bir mekanizmadır.

CMK m. 150’nin öngördüğü sistem, kağıt üzerinde oldukça güçlüdür. Asıl mesele, bu hükümlerin her bir dosyada, her bir ifade ve duruşmada gerçekten uygulanmasını sağlamak; zorunlu müdafiliği, sadece bir imza formalitesi olmaktan çıkarıp, yaşayan bir savunma kurumu hâline getirmektir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button