Zina Nedeniyle Boşanma Davası Dilekçe
NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ MAHKEMESİNE
DAVACI : M.Y. (T.C. Kimlik No: …)
Adres : … / … / …
VEKİLİ : Av. Y.Y.
Adres : … / … / …
DAVALI : D.Y. (T.C. Kimlik No: …)
Adres : … / … / …
DAVA KONUSU :
Türk Medeni Kanunu’nun 161 ve devamı maddeleri uyarınca zina nedeniyle boşanma davası açılması; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan zina fiili nedeniyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacı anne/babaya verilmesine, davacı lehine maddi ve manevi tazminata, yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için iştirak nafakasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi istemidir.
AÇIKLAMALAR:
- Davacı M.Y. ile davalı D.Y., yaklaşık … yıllık bir evlilik birliğine sahiptir. Taraflar …/…/20… tarihinde … Belediyesi Evlendirme Dairesi nezdinde evlenmiş, evlilik birliğini öncelikle … adresinde, daha sonra ise … adresinde sürdürmüşlerdir. Tarafların evliliği ilk yıllarında karşılıklı sevgi, saygı ve dayanışma çerçevesinde sürmüş, davacı evlilik birliğinin korunması ve sağlıklı bir aile ortamı kurulması için üzerine düşen tüm yükümlülükleri büyük bir özveri ile yerine getirmiştir.
- Tarafların bu evlilikten, … doğumlu … isimli bir müşterek çocukları bulunmaktadır. Davacı, çocuklarının sağlıklı bir aile ortamında yetişebilmesi için büyük fedakârlıklar yapmış, eğitim, sağlık ve sosyal gelişim süreçlerinde davalı ile birlikte hareket etmeye gayret etmiştir. Ancak, davalının zina teşkil eden eylemleri sonucu aile içi güven duygusu tamamen sarsılmış, müşterek çocuğun da ruhsal dünyasını etkileyen ciddi bir kriz ortaya çıkmıştır.
- Davacı M.Y., evlilik birliğinin devamı süresince düzenli olarak çalışan, aile ekonomisine katkı sağlayan, davalının kişilik haklarına saygı duyan, evlilik birliği içerisindeki sorumluluklarını özenle yerine getiren bir eştir. Gerek mesleki ve sosyal hayatta, gerek aile içerisindeki davranışlarında davalının onur ve saygınlığını zedeleyecek herhangi bir tutum veya eylemde bulunmamıştır. Davacının herhangi bir şekilde sadakat yükümlülüğünü ihlal eden, evlilik birliğini zedeleyen veya davalıyı küçük düşüren bir davranışı bulunmamaktadır.
- Yaklaşık … yıl önce, davalı D.Y.’nin davranışlarında gözle görülür bir değişim yaşanmaya başlamıştır. Davalı, daha önce olmadığı şekilde geç saatlere kadar dışarıda kalmaya, telefonunu sürekli sessize alarak yanından ayırmamaya, sosyal medya hesaplarını gizlemeye ve davacıya açıklama yapmaktan kaçınmaya başlamıştır. Evlilik birliği içerisinde karşılıklı güven esası gereği davcı, başta bu davranış değişikliklerini iş yoğunluğu ve stres gibi nedenlere bağlamış, evliliği koruma amaçlı olarak bu durumları tolere etmeye çalışmıştır.
- Zaman içinde davalı, davacı ile arasındaki iletişimi belirgin biçimde azaltmış, ev içi sorumluluklarını ihmal etmeye başlamış, ortak sosyal faaliyetlerden uzak durmuştur. Davalı, sık sık “arkadaşlarıyla buluştuğunu”, “işten geç çıktığını” veya “toplantılarının uzadığını” ileri sürerek gece geç saatlerde eve gelmiş; bu süreçte evlilik birliği kapsamındaki sadakat yükümlülüğünü göz ardı eden bir tutum sergilemiştir.
- Davacı, evlilik birliğini kurtarmak amacıyla davalıyla defalarca konuşmuş, davranışlarındaki değişikliğin sebebini sorgulamıştır. Ancak davalı, sürekli kaçamak cevaplar vererek ve konuyu farklı yönlere çekmeye çalışarak durumu gizlemeye çalışmıştır. Davacı, bir gece davalının cep telefonuna gelen ve içerik bakımından evlilik birliğiyle bağdaşmayan mesajlar üzerine kuşkulanmış; davalının isteksiz ve kaçamak tavırları nedeniyle gerçeği öğrenmek için kapsamlı bir gözlem sürecine girmiştir.
- Somut olayda davacı, davalının telefonunda tesadüfen gördüğü ve içeriği itibarıyla duygusal ve cinsel nitelikli bir ilişkiyi açıkça ortaya koyan kısa mesaj, sosyal medya yazışmaları ve çevrim içi sohbetlerini tespit etmiştir. Mesaj içeriklerinde, davalının evlilik dışı ilişki yaşadığı kişinin adı, buluşma tarih ve saatleri, birlikte otelde konakladıkları bilgileri ile davalının “eşinden gizli” olarak bu ilişkiyi sürdürdüğüne dair açık ifadeler bulunmaktadır. Bu yazışmalar, ileride delil olarak kullanılmak üzere davacı tarafından tarih ve saat bilgileriyle birlikte ekran görüntüsü şeklinde kaydedilmiştir.
- Davalı D.Y.’nin zina fiilini ortaya koyan en önemli delillerden biri, davalının evlilik dışı ilişki yaşadığı kişi ile birlikte … ilçesinde bulunan … isimli otelde konaklamasıdır. Davacı, elde ettiği mesaj kayıtlarında belirtilen tarih ve mekân bilgileri doğrultusunda söz konusu otele giderek otel kayıt defterini ve fatura örneklerini incelemek istemiş; otel personeli ile yaptığı görüşmeler neticesinde davalı ile üçüncü kişinin …/…/20… ve …/…/20… tarihlerinde aynı odada konakladığı anlaşılmıştır.
- Davacı, ileride yargılamada kullanılmak üzere söz konusu otelden, davalının kimlik bilgilerini içeren konaklama kayıtlarının ve düzenlenen faturaların örneklerinin verilmesini talep etmiş; otel tarafından düzenlenen ve davalının kimlik numarası, giriş-çıkış tarihleri, oda numarası gibi bilgileri içeren belgeleri temin etmiştir. Bu belgeler, davalının zina fiilini açıkça ortaya koyan objektif nitelikte yazılı delil mahiyetindedir.
- Davacı ayrıca, söz konusu otelin güvenlik kameralarına ait kayıtların ilgili tarihler bakımından incelenmesini talep etmektedir. Otel kayıtları ile birlikte kamera görüntülerinin temini, davalının zina fiilinin ispatı bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, Sayın Mahkeme’nizce ilgili otele müzekkere yazılarak, belirli tarihlerdeki giriş-çıkış kamera kayıtlarının istenmesi ve delil olarak dosyaya getirtilmesi gerekmektedir.
- Davacı, davalının zina teşkil eden ilişkisinin yalnızca yazışma ve otel kayıtları ile değil, aynı zamanda tanık anlatımlarıyla da sabit hale geleceğini düşünmektedir. Davalı ile aynı iş yerinde çalışan …, … ve davacının yakın arkadaşı olan …, davalının evlilik dışı ilişki yaşadığını, bu ilişkinin iş çevresinde konuşulduğunu ve davalının eşinden bağımsız şekilde çeşitli organizasyonlara farklı bir kadın/erkekle katıldığını bizzat görmüş veya duymuştur. Tanıklarımız, yargılama sırasında mahkeme huzurunda dinlenerek bu hususları ayrıntılı şekilde ifade edebilecek durumdadır.
- Türk Medeni Kanunu m. 185 uyarınca eşler, birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadır. Zina, bu sadakat yükümlülüğünün en ağır ihlallerinden biri olup, evlilik birliğini objektif olarak temelinden sarsan bir davranıştır. Davalı, evlilik dışı ilişki yaşamak suretiyle davacıya karşı hem duygusal hem de cinsel sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş; evlilik birliğine duyulan güven ve saygıyı geri döndürülemez biçimde zedelemiştir
- Zina nedeniyle boşanma davasına konu olaylar, davacı üzerinde derin bir psikolojik travma yaratmıştır. Evlilik birliğini özveriyle sürdürmeye çalışırken eşinin başka bir kişiyle otel odalarında konakladığını, duygusal ve cinsel içerikli mesajlar paylaştığını öğrenen davacı, yoğun bir hayal kırıklığı, öfke, aşağılanmışlık ve değersizlik duygusu yaşamıştır. Bu durum, davacının hem iş hayatını hem sosyal yaşamını hem de aile içi ilişkilerini olumsuz etkilemiş; davacı uyku bozuklukları, dikkat dağınıklığı, kaygı ve depresif belirtiler ile mücadele etmek zorunda kalmıştır.
- Davalının zina fiilinin yoğunluğu, sürekliliği ve gizliliği, evlilik birliğinin davacı açısından katlanılamaz hale gelmesine neden olmuştur. Her ne kadar davacı, evliliğin ve ailenin korunması adına başlangıçta olayları anlayıp tolere etmeye çalışmış ise de, zina fiilinin açık ve belgeli şekilde ortaya çıkmasıyla birlikte artık evlilik birliğinin devamı davacıdan beklenemez hale gelmiştir.
- Bu bağlamda, Türk Medeni Kanunu m. 161 uyarınca zina nedeniyle boşanma davası açma hakkını zamanaşımı süresi içinde kullanan davacı, evlilik birliğinin sürdürülmesinin hem kendi psikolojik sağlığı hem de müşterek çocuğun üstün yararı bakımından imkânsız olduğunu düşünmektedir
- TMK m. 161/2 uyarınca, zina nedeniyle boşanma davası açma hakkı, zina fiilinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her hâlde zina fiilinin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içinde kullanılmak zorundadır. Aksi takdirde, bu sebeple dava açma hakkı düşmektedir.
- Somut olayda davacı, davalının zina teşkil eden fiilini …/…/20… tarihinde, telefon mesajları ve otel kayıtlarına ilişkin belgelerin ele geçirilmesiyle birlikte kesin olarak öğrenmiştir. Davacı işbu davayı, öğrenme tarihinden itibaren 6 aylık yasal süre içerisinde açmakta olup, ayrıca zina fiilinin gerçekleşme tarihinden itibaren 5 yıllık üst süre de dolmamıştır.
- Türk Medeni Kanunu’na göre, zina nedeniyle boşanma davası açma hakkı, zina fiilini affeden eş bakımından ortadan kalkar. Somut olayda davacı, davalının zina fiilini öğrendikten sonra davalıyı affetmemiş, tam aksine bu fiilleri kabul edilemez bulduğunu açıkça belirtmiş, davalıyla ortak hayatın devamına ilişkin hiçbir harici veya yazılı açıklamada bulunmamış ve davalıyı evlilik birliğini kurtarmaya yönelik davranışlar sergilemeye davet etmiş; ancak davalı bu çağrılara da kayıtsız kalmıştır.
- Davacının, zina fiilini öğrenmesinden sonra davalıyla zorunlu ailevi sebepler, müşterek çocuğun üstün yararı veya sosyal baskılar nedeniyle kısa süreli aynı çatı altında bulunması veya sınırlı iletişim kurması, hukuken affetme olarak değerlendirilemez. Bu nedenle, affetme kurumu davaya engel teşkil etmemektedir.
- Tarafların müşterek çocuğu …, halen davacı ile birlikte yaşamaktadır. Davacı, çocuğun tüm bakım, eğitim, sağlık ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Davalının zina fiili sebebiyle aile içindeki otoritesi ve güvenilirliği ciddi biçimde sarsılmış, ev içinde huzursuzluk ve çatışma ortamı doğmuştur.
- Çocuğun eğitim hayatının kesintiye uğramaması, psikolojik olarak daha fazla zarar görmemesi ve istikrarlı bir aile ortamında büyüyebilmesi açısından velayetin davacıya verilmesi, çocuğun üstün yararına en uygun çözümdür. Davalı, zina fiili nedeniyle eşine sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş, aile içi sorumluluklarını ikinci plana itmiş, çocuğun ihtiyaçları açısından yeterli duyarlılığı göstermemiştir.
- Davacı, velayetin kendisine verilmesi halinde dahi çocuğun anne-baba sevgisinden mahrum kalmaması gerektiği bilincindedir. Bu nedenle, davalı ile müşterek çocuk arasında çocuğun üstün yararı gözetilerek uygun süre ve sıklıkta kişisel ilişki kurulmasını kabul etmektedir. Kişisel ilişki düzenlemesinde çocuğun yaşı, eğitim durumu, okul takvimi, sosyal gelişimi ve psikolojik durumu dikkate alınmalı; davalının çocukla kişisel ilişki hakkını kötüye kullanmasının önüne geçecek şekilde, icra gerektirmeyen, uygulanabilir ve net zaman dilimleri belirlenmelidir.
- Davalının zina fiili, davacının evlilik birliği içinde sahip olduğu sosyal, ekonomik ve kişisel konumunu olumsuz etkilemiş; davacı boşanma ile birlikte hem ekonomik hem de sosyal açıdan ciddi bir kayba uğramıştır. Davacı, evlilik süresince kariyerini ikinci plana itmiş, aile içi sorumluluklara ağırlık vermiş, davalının işleri ve sosyal çevresi için fedakârlıklarda bulunmuştur.
- Boşanma ile birlikte davacı, bağımsız yaşam kurmak zorunda kalacak; konut, taşınır-taşınmaz eşya, kira, nakliye gibi pek çok ek mali yüke maruz kalacaktır. Bu çerçevede davacı; davalının tam kusurlu sayılmasını gerektirecek derecedeki zina fiili nedeniyle, TMK m. 174/1 uyarınca … TL tutarında maddi tazminata hükmedilmesini talep etmektedir.
- Zina, evlilik birliği içinde davacının kişilik haklarına ağır bir saldırı teşkil etmektedir. Davacı, eşinin kendisini aldattığını, üçüncü kişilerle otelde konakladığını, duygusal ve cinsel nitelikli mesajlar paylaştığını öğrenmek suretiyle toplum içinde küçük düşmüş, arkadaş çevresine ve aile bireylerine karşı utanç duymaya başlamıştır. Bu durum davacının onur, saygınlık ve kişilik haklarına ciddi şekilde zarar vermiştir.
- Davalının zina fiilini gizleme biçimi, yalan beyanları ve davacıyı uzun süre aldatmaya devam etmesi, manevi zararın ağırlığını artırmaktadır. Bu sebeple, TMK m. 174/2 uyarınca davacı lehine, davalının kusurunun ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayların yarattığı manevi elem ve üzüntü dikkate alınarak takdiren … TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyoruz.
- Boşanma davası devam ederken davacı, ekonomik olarak zor duruma düşmektedir. Dava sürecinde kira, fatura, gıda, giyim ve müşterek çocuğun eğitim giderleri gibi zorunlu harcamalar artmış; davacının geliri bu giderleri karşılamakta yetersiz kalmıştır.
- Bu nedenle TMK m. 169 uyarınca, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, davalıdan davacı lehine aylık … TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ederiz. Tedbir nafakası, dava süresince davacının asgari geçimini sağlayabilmesi ve müşterek çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi açısından zorunludur.
- Boşanma ile birlikte davacının mevcut yaşam standardı önemli ölçüde düşecektir. Davacı, evlilik sırasında davalının ekonomik gücüne güvenerek bazı kariyer tercihlerinden vazgeçmiş, ev içi iş yükünü üstlenmiş, böylece iş gücü piyasasında geri planda kalmıştır. Boşanmayla birlikte davacı, kendi yaşamını tek başına sürdürmek zorunda kalacak, kira, faturalar, temel ihtiyaçlar ve sağlık giderleri bakımından yoksulluğa düşecektir.
- Bu çerçevede, TMK m. 175 uyarınca, davalının zina fiiliyle tam kusurlu olması da göz önünde bulundurularak, davacı lehine aylık … TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ediyoruz. Yoksulluk nafakasının ekonomik koşullar ve enflasyon dikkate alınarak artırılmasına yönelik hüküm kurulması da gerekmektedir.
- Müşterek çocuğun bakımı, eğitimi ve genel ihtiyaçlarının karşılanması için, davalı da gelirine ve sosyal-ekonomik durumuna uygun şekilde katlanmak zorundadır. TMK m. 182/2 uyarınca, çocuğun üstün yararı gözetilerek davalıdan aylık … TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ediyoruz. Bu iştirak nafakasının, çocuğun yaşına, eğitim giderlerine, sağlık masraflarına ve ekonomik koşullardaki değişikliklere göre ileride artırılabilir nitelikte belirlenmesi uygun olacaktır.
- Taraflar arasında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, evlilik süresince edinilen taşınır ve taşınmaz mallar, araçlar, banka hesaplarındaki birikimler ve benzeri malvarlığı unsurları, ayrı bir dava ile tasfiyeye konu edilebilecektir.
- Davacı, işbu zina nedeniyle boşanma davası dilekçesiyle birlikte, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hakkını saklı tutmaktadır. Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesiyle ilgili eda davası, uygun görülecek zamanda, ayrı bir dosya üzerinden ikame edilecek; bu nedenle bu aşamada yalnızca hakların saklı tutulduğu belirtilmektedir.
HUKUKİ NEDENLER:
- Türk Medeni Kanunu m. 161 (Zina nedeniyle boşanma)
- TMK m. 166 (Evlilik birliğinin temelinden sarsılması)
- TMK m. 169 (Boşanma davası sırasında geçici önlemler – tedbir nafakası)
- TMK m. 174 (Maddi ve manevi tazminat)
- TMK m. 175 (Yoksulluk nafakası)
- TMK m. 182 (Velayet ve iştirak nafakası)
- TMK m. 185 vd. (Evlilik birliğinin genel hükümleri – sadakat yükümlülüğü)
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ilgili diğer hükümleri
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili usul hükümleri
- İlgili Yargıtay içtihatları ve yerleşik içtihatlar
HUKUKİ DELİLLER:
- Nüfus kayıt örnekleri (taraflar ve müşterek çocuk için)
- Evlilik cüzdanı fotokopisi
- Davalının üçüncü kişi ile yaptığı yazışma, mesajlar, sosyal medya ekran görüntüleri
- … Oteli’ne ait konaklama kayıtları, fatura örnekleri, kayıt defterleri
- Otel güvenlik kamera kayıtlarının istenmesine ilişkin müzekkere cevabı
- HTS (telefon görüşme ve mesaj trafiği) kayıtlarının ilgili operatörlerden getirtilmesi
- Tanık beyanları
- Tanık 1: … (Ad-Soyad, adres, telefon)
- Tanık 2: …
- Tanık 3: …
- Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının tespiti için kolluk marifetiyle sosyal ve ekonomik durum araştırması
- Gerek görülürse psikolog/psikiyatrist raporu (davacının ve müşterek çocuğun yaşadığı psikolojik etkilerin tespiti için)
- Her türlü yasal delil, bilirkişi incelemesi, keşif ve tanık
- Delil sunma ve genişletme hakkımız saklı kalmak kaydıyla, yargılama sırasında ortaya çıkabilecek tamamlayıcı deliller
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda ayrıntılı şekilde arz ve izah ettiğimiz üzere;
- Zina nedeniyle boşanma davası kapsamında, Türk Medeni Kanunu m. 161 vd. gereğince, davalı D.Y.’nin zina fiilinin sabit olması nedeniyle tarafların BOŞANMALARINA,
- Müşterek çocuk …’ın velayetinin, çocuğun üstün yararı da gözetilerek davacı M.Y.’ye verilmesine,
- Davalı ile müşterek çocuk arasında uygun gün ve saatlerde kişisel ilişki kurulmasına,
- Dava süresince TMK m. 169 uyarınca davalıdan davacı lehine aylık … TL tedbir nafakasına,
- Boşanmanın kesinleşmesiyle birlikte TMK m. 175 gereğince davalıdan davacı lehine aylık … TL yoksulluk nafakasına,
- Müşterek çocuğun bakım, eğitim ve sağlık giderlerine katılmak üzere davalıdan aylık … TL iştirak nafakasına, ekonomik koşullar ve enflasyon oranlarındaki değişiklikler de dikkate alınarak, nafakaların ileride artırılmasına ilişkin hüküm kurulmasına,
- TMK m. 174/1 uyarınca, davacının evlilik birliği süresince yaptığı fedakârlıklar ve boşanma sonucu ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, davalıdan davacı lehine … TL maddi tazminata,
- TMK m. 174/2 uyarınca, davalının zina fiiliyle davacının kişilik haklarına yönelttiği ağır saldırı nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa gidermek amacıyla, davalıdan davacı lehine … TL manevi tazminata,
- Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava açma hakkımızın saklı tutulmasına,
- Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına,
karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.
17/11/2025
DAVACI
M.Y.
(İmza)
VEKİLİ
Av. Y.Y.
(İmza)