Single Blog Title

This is a single blog caption

Yeşil Mutabakat (Green Deal) ve Rekabet Hukukunun Kesişimi: Sürdürülebilirlik mi Rekabet mi?

  1. Giriş

İklim krizi, çevresel bozulma ve kaynak kıtlığı çağımızın en temel sorunları arasındadır. Bu sorunlara karşı Avrupa Birliği’nin geliştirdiği stratejik çerçeve olan “Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal)”, çevre koruma hedefleriyle birlikte piyasaların yeniden yapılandırılmasını amaçlamaktadır. Ancak çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için alınacak bazı kolektif ticari önlemler, klasik anlamda rekabet hukukuna aykırı nitelikler taşıyabilmektedir.

Bu yazıda, rekabet hukukunun serbest piyasa ilkeleriyle Yeşil Mutabakat’ın çevresel hedeflerinin nasıl çatıştığı veya kesiştiği ele alınacak; AB Komisyonu, OECD ve Türk Rekabet Kurumu’nun yaklaşımları ışığında “yeşil kartel” ve “sürdürülebilirlik iş birlikleri” tartışmaları değerlendirilecektir.

  1. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Ekonomik Etkisi

Avrupa Komisyonu tarafından 2019 yılında açıklanan Yeşil Mutabakat; 2050 yılına kadar Avrupa’nın karbon nötr ilk kıta olmasını amaçlamaktadır. Bu kapsamda;

  • Enerji, ulaşım, sanayi ve tarımda karbonsuzlaşmahedeflenmekte,
  • Döngüsel ekonomi modeli benimsenmekte,
  • Tedarik zinciri yönetimi çevre kriterlerine göre yeniden şekillenmektedir.

Bu süreçte şirketlerden beklenti yalnızca bireysel dönüşüm değildir; aynı sektördeki şirketlerin kolektif hareket etmesi, bazı çevresel standartlarda ortak mutabakata varması gerekmektedir. Ancak bu mutabakatlar, klasik anlamda rekabet ihlali olarak da değerlendirilebilir.

  1. Sürdürülebilirlik Temelli Anlaşmalar ve Rekabet Hukuku

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi, teşebbüsler arası her türlü rekabeti sınırlayıcı anlaşmayı yasaklamaktadır. Bu yasağa göre, karbon salınımını azaltmak amacıyla aynı sektörde faaliyet gösteren şirketlerin fiyat belirlemesi veya üretim sınırlandırması gibi kararlar alması, açıkça kartel suçu oluşturabilir.

Bu noktada temel tartışma şudur:

“Sürdürülebilirlik amacıyla yapılan bir anlaşma, rekabet ihlali sayılmalı mıdır?”

Bu soruya verilen cevaplar farklı ülkelerde ve hukuk sistemlerinde çeşitlilik göstermektedir.

  1. Avrupa Komisyonu’nun “Yeşil Kartel” Yaklaşımı

Avrupa Komisyonu, 2022 yılında yayımladığı “Rehber Niteliğindeki Sürdürülebilirlik Anlaşmaları Taslağı” ile bu tartışmalara ilk somut çerçeveyi çizmiştir.

4.1. Sürdürülebilirlik Anlaşmalarına İstisna

Komisyon, çevresel faydası yüksek olan anlaşmaların bazı durumlarda 101/3 TFEU maddesi uyarınca rekabet yasağından muaf tutulabileceğini belirtmektedir. Ancak bu muafiyet için:

  • Anlaşmanın doğrudan çevresel etkiyi azaltması,
  • Tüketicilere somut fayda sağlaması,
  • Gerekli ölçülülük kriterini karşılaması,
  • Alternatif daha az kısıtlayıcı yolların bulunmaması

gerekmektedir.

4.2. Örnek Vaka: CECED Kararı

Avrupa Komisyonu, elektrikli ev aletleri üreticilerinin enerji verimliliğini artırmaya yönelik ortak bir etiketleme sistemi geliştirmesini içeren anlaşmayı hukuka uygun bulmuş; bu iş birliğinin piyasada kalite artışına neden olduğunu ve tüketici refahını güçlendirdiğini değerlendirmiştir.

  1. OECD ve Uluslararası Perspektif

OECD tarafından yayımlanan 2020 tarihli “Competition and Sustainability” başlıklı raporda, sürdürülebilirlik hedefli anlaşmalara karşı rekabet hukukunun esnekleşmesi gerektiği savunulmuştur. Raporda, sürdürülebilirlik anlaşmalarının;

  • Uzun vadeli tüketici faydası,
  • Toplum sağlığı ve çevresel etki,
  • Regülasyonlarla desteklenmiş hedefler

gibi unsurlar dikkate alınarak değerlendirilmesi önerilmiştir.

Bu yaklaşım, rekabet hukukunu yalnızca “fiyat – kalite” ekseninde değil, daha bütüncül bir “kamusal refah” çerçevesinde yorumlamayı öngörmektedir.

  1. Türk Rekabet Kurumu’nun Yaklaşımı

Türk Rekabet Kurumu’nun doğrudan “sürdürülebilirlik anlaşmaları”na ilişkin henüz spesifik bir kararı bulunmamakla birlikte, 2021 yılında yayımlanan “Dijital Pazarlar Ön Raporu” ve otomotiv sektörüne ilişkin iş birliklerine ilişkin değerlendirmelerde sürdürülebilirlik hedefli kolektif davranışlara olumlu yaklaşılabileceğine dair işaretler bulunmaktadır.

Kurul’un potansiyel değerlendirme kıstasları:

  • Tüketici refahına uzun vadeli katkı
  • Kamusal çevre politikalarına uygunluk
  • Elde edilen çevresel kazanç ile rekabet sınırlamasının orantısı

gibi parametreler olacaktır.

📌 Uygulamada muhtemel senaryo: Otomotiv üreticilerinin içten yanmalı motor üretimini bırakmak için ortak tarih belirlemesi. Bu durum, üretim kısıtlaması gibi görünse de Kurul çevresel faydayı gerekçe göstererek istisna tanıyabilir.

  1. Çatışma Noktaları ve Eleştirel Değerlendirme

7.1. Tüketici Refahı Testi

Klasik rekabet hukukunda her şey “tüketici refahı” üzerine kuruludur. Ancak karbon salınımını azaltan bir anlaşma, fiyatı artırıyor veya seçeneği azaltıyorsa, kısa vadede tüketici zarar görebilir. Bu durumda:

“Çevre kazanımı mı daha değerli, yoksa fiyat avantajı mı?” sorusu doğar.

7.2. Risk: Greenwashing

Şirketler, rekabeti sınırlamak amacıyla “sürdürülebilirlik” bahanesini kötüye kullanabilir. Bu tür kötüye kullanımları önlemek için:

  • Şeffaflık,
  • Bağımsız denetim,
  • Somut çevresel kriterler

zorunlu hale getirilmelidir.

  1. Yeni Yorumlar ve Regülasyon Önerileri

Rekabet hukukunun çevresel hedeflerle çelişmemesi için şu çözümler önerilebilir:

  • Ön Onay Mekanizması: Rekabet Kurumu sürdürülebilirlik temelli anlaşmaları önceden denetleyerek rehberlik edebilir.
  • Muafiyet Rehberleri: AB örneğinde olduğu gibi sektör bazlı sürdürülebilirlik anlaşmaları için rehber yayımlanabilir.
  • Yatay Anlaşmalarda Yeşil Madde: Çevresel amaçlı sınırlamalar, TFEU m.101/3 gibi 4054 s. Kanun m.5 kapsamında değerlendirilebilir.
  • Yeşil Kartel Tanımı: Belirli koşullarda rekabeti kısıtlayıcı ama çevresel olarak zorunlu anlaşmaların özel rejime tabi tutulması önerilebilir.
  1. Sonuç

Sürdürülebilirlik ve rekabet, ilk bakışta birbiriyle çatışıyor gibi görünse de; aslında uzun vadeli kamusal refah açısından birbirini tamamlayan kavramlardır. Ancak bu bütünleşmenin sağlanabilmesi için, rekabet otoritelerinin klasik fiyat ve çıktı odaklı değerlendirme kriterlerini güncelleyerek, sürdürülebilirlik eksenli “toplum faydası” testini geliştirmesi gerekir.

Yeşil Mutabakat’ın başarısı sadece çevre politikalarıyla değil; bu politikaları destekleyen esnek, teknik ve vizyoner bir rekabet hukuku anlayışı ile mümkündür. Türk Rekabet Kurumu’nun da bu çerçevede AB içtihatlarını ve sürdürülebilirlik uyum kriterlerini dikkate alarak politika geliştirmesi önem arz etmektedir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button