Single Blog Title

This is a single blog caption

Yasaklı Madde Suçları

1. Giriş

Uyuşturucu suçları, suçun mağdurunun bağımlı ya da gelecekte bağımlı olma riski taşıması nedeniyle ceza hukukunda özel bir öneme sahiptir. Türkiye’de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı m. 188 ve “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da kullanma” başlıklı m. 191’de satıcı ile içici ayrımını hukuken düzenlemiştir. Bu yazıda öncelikle satıcı-içici ayrımı kavramsal olarak ele alınacak, ardından bu ayrımın cezai müeyyideleri, uygulamada dikkat edilmesi gereken unsurlar ve ceza-infaz açısından pratik sonuçları değerlendirilecektir. Avukat olarak müvekkil açısından hangi stratejinin izlenebileceğini de hukuki gerekçeleriyle birlikte sunacağız.


2. Satıcı ve İçici Ayrımının Hukuki Niteliği

2.1. İçici (kullanıcı) fiili

TCK m. 191 birinci fıkra uyarınca: “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Yani içici eyleminde suç unsuru kullanmak için bulundurmadır; satma amacı bulunmaz. Yargı uygulamasında bu suçta tedavi-rehabilitasyon odaklı bir yaklaşım – kamu davası ertelenmesi, denetimli serbestlik tedbiri gibi – gündeme gelmiş bulunmaktadır. 
Bu bakımdan içici konumundaki kişi çoğunlukla ceza sorumluluğu bakımından daha hafif bir rejime tabidir: kullanma amacıyla bulundurmanın tespiti halinde temel ceza bandı 2-5 yıl aralığındadır.

2.2. Satıcı (ticaret yapan) fiili

Buna karşılık, TCK m. 188/3 hükmü uyarınca; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri … ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren (temin eden), sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi” on yıldan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca çocuklara satış varsa ceza on beş yıldan az olamaz hükmü de yer almaktadır. (TCK m.188/3 alt. cümle)
Bu düzenleme satıcının eyleminin ticari amaçlı olduğunu kabul etmekte, bu yüzden ceza politikasında daha ağır bir yaptırım alanı açmaktadır. Ayrıca imal, ithal, ihraç fiilleri (TCK m.188/1-2) ise 20-30 yıl gibi üst sınır cezalar öngörmektedir.

2.3. Ayrımın önemi

Satıcı-içici ayrımı hukuk pratiği açısından büyük önem taşır:

  • Kusur oranı ve sorumluluk boyutu farklıdır: İçici bir bağımlılık yüzünden eylem gerçekleştirmiş olabilirken, satıcı genellikle kazanç amaçlı faaliyette bulunur.

  • Ceza miktarı: İçici için alt sınır düşük, satıcı için alt sınır yüksek ve artırıcı sebepler mümkündür.

  • Koruyucu/rehabilitasyon yönü: İçici bakımından yükleyici değil koruyucu tedbirler öne çıkar; satıcı bakımından ise caydırıcılık ön plandadır.

  • Delil açısından: Satıcı eylemleri için “hazırlık, paketleme, tartım, sevk-nakil” gibi unsurlar aranır; içici fiilinde ise “kişisel kullanım” ölçütü önemlidir. Bu ayrım mahkemede kararın niteliğini belirler.


3. TCK ve CMK’ya Göre Cezai Müeyyideler

3.1. İçici için düzenleme – TCK m.191

  • Ceza aralığı: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis.

  • Eğitim, ibadethane, yurt gibi toplu bulunan yerler yakınında işlenirse ceza artırılır (örneğin 3 yıldan 7,5 yıla kadar).

  • Ayrıca CMK ve ilgili mevzuat kapsamında kamu davasının ertelenmesi olanağı bulunmaktadır; tedaviye yönlendirme mümkün olabilir.

Yargı yorumu açısından: “Bulundurma miktarı az ve kullanım amacı belirgin ise, içici fiili olarak değerlendirilerek daha hafif ceza uygulanmalı; ancak paketçi, sevk edip naklediyorsa satıcı fiili değerlendirilmelidir.”

3.2. Satıcı için düzenleme – TCK m.188

  • Temel hal: İmal/ithal/ihraç için 20-30 yıl hapis + 2.000-20.000 gün adlî para cezası.

  • Satma, satışa arz, başkalarına verme, nakletme, depolama için en az 10 yıl hapis + 1.000-20.000 gün adlî para cezası.

  • Çocuklara satış, okul, yurt çevresi gibi özel alanlar yakınında işlenme, örgütlü işleme hâli gibi ağırlaştırıcılar cezayı yarı oranında artırır.

  • Ceza hukuku açısından, CMK çerçevesinde delillerin usulüne uygun toplanması, şahıs hakkının gözetilmesi, örgüt üyeliği irtibatının ispatı gibi unsurlar hâkim tarafından gerekçeli biçimde değerlendirilmelidir.

3.3. Uygulama ve infaz yönünden

  • Satıcı konumundaki kişi ağır ceza mahkemesinde yargılanır; içici ise genellikle asliye mahkemesinde.

  • İnfaz rejiminde satıcı için uzun süreli hapis hükmü söz konusu olduğundan yatar süre ve koşullu salıverilme için dolaylı olarak önemli. İçici için ise tedavi ve denetimli serbestlik olanakları daha fazladır.

  • Örneğin, içici hükmünde ertelenmiş kamu davası ve tedavi yükümlülüğü uygulandığında, ceza hükmü ortadan kalkabilir; satıcı içinse böyle kolay bir rejim yoktur.


4. Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

4.1. Fiilin niteliği ve delil durumu

  • İçici-satıcı ayrımında “paketleme, tartım, ambalaj, kolay ulaşılı satış alanı, nakil ve depolama” unsurları satıcılık lehine delil olarak değerlendirilir.

  • Kişisel kullanım sınırı — mahkeme içici olarak değerlendirebilmesi için delilin bu yönde olması gerekir. Aksi hâlde satıcı için öngörülen ağır ceza devreye girer.

  • Şüpheli ifadesi, bilirkişi raporu, uzman toksikoloji incelemesi, tartı ve ambalaj unsurları kararda belirleyici olmalıdır.

4.2. Basit bulundurma vs ticaret amaçlı bulundurma

  • Tek küçük miktar kullanım amacıyla bulundurulmuş, satışa hazır ambalaj yoksa içici kabul edilebilir.

  • Ancak çok sayıda paket, hassas terazi, satışa hazırlık işareti varsa satıcı fiili söz konusu olur. Bu ayrım mahkeme kararlarını büyük ölçüde etkiler.

4.3. Ağırlaştırıcı / hafifletici sebepler

  • Eğitim kurumu, yurt, hastane gibi kamuya açık yerlerin 200 m çevresinde fiil işlenmesi hâlinde ceza artırılır.

  • Çocuklara satış, örgütlü işleme hâli, tedaviye direnme gibi unsurlar da artırım nedenidir.

  • İyi hâl, gönüllü teslim olma, etkin pişmanlık gibi unsurlar satıcı cezasında indirime yol açabilir (TCK m.192 etkin pişmanlık)


5. Hukuki Değerlendirme ve Hakkaniyet Analizi

5.1. Satıcının ağır cezalandırılması

Uyuşturucu satıcıları üzerinden uygulanan yüksek ceza rejimi önemlidir çünkü satıcılık fiili “kazanç amacıyla bağımlılık yaratan maddeyi başkalarına verme” tarzında toplumsal zararı büyük bir eylem olarak temsil eder. Bu bakımdan TCK m.188 hükmü cezalandırma açısından makul bir çerçeve sunmaktadır.
Ancak, uygulamada cezanın orantısı, i­spat düzeltilikleri ve cezanın infazı açısından ciddi tartışmalar vardır. Örneğin çok sayıda sanığın “kullanım sınırı” altında bulundurma iddiasıyla satıcılıkla aynı cezaya maruz bırakılması adalet algısını zedeleyebilir.

5.2. İçici için rehabilitasyon ağırlıklı yaklaşım

İçici; bağımlılık riski taşıyan, çoğu kez sosyal yardım ve tedavi ihtiyacı bulunan kişilerdir. Bu yönüyle ceza hukukunun mı yoksa koruyucu/önleyici hukukun mu ağırlık kazanacağı tartışmalıdır. TCK m.191’de yer alan 2-5 yıl aralığı ve kamu davasının ertelenmesi olanağı bu bakımdan anlamlıdır.
Hakkaniyet açısından, kullandığı miktar, bağımlılık düzeyi, tedaviye yönelmeye hazır olması gibi unsurlar cezanın hafifletilmesinde önemlidir.

5.3. Satıcı-içici ayrımının yerinde uygulanması

Hukukun temel adaleti gereğince, bir kişi içici mi satıcı mı olduğunun doğru tespiti gerekir. Yanlış nitelendirme, ceza adaletini zedeleyebilir: içici olarak değerlendirilmesi gereken kişi satıcı olarak ağır cezaya mahkûm edilirse, hakkaniyet ilkesinden sapılır. Öte yandan, satıcı fiilini gerçekleştiren kişiye içici muamelesi yapılması suçta cezasızlık veya hafif ceza verilmesine yol açabilir ki bu da toplumsal güvenliği zayıflatır.


6. Avukat Gözüyle Stratejik Yaklaşım

6.1. İçici savunma stratejisi

  • Delillerin kullanım amacıyla bulundurma düzeyinde olduğunun vurgulanması (örneğin ambalajlı halde değil, tek parça vs.).

  • Bağımlılık tanısı, tedavi geçmişi ve tedaviye yönelme belgeleri dosyaya sunulabilir.

  • Kamu davası ertelenmesi (CMK m.231) ya da denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması için erken müdahil olunmalı.

6.2. Satıcı savunma stratejisi

  • Fiilin kazanç amaçlı olmadığına veya ambalaj/tartım/sevk/nakil unsurlarının bulunmadığına dair savunma yapılabilir.

  • Organizasyon ya da şebeke bağlantısı iddialarına karşı somut delil istenmeli.

  • Etkin pişmanlık (TCK m.192) ya da delillere ilişkin usulsüzlükler varsa bunlar savunmada reddi gerekir.


7. Sonuç

Uyuşturucu suçlarında satıcı ile içici ayrımı, ceza hukuku açısından temel bir kısıtlama – sorumluluk ve ceza mekanizmasıdır. İçici eylemi çoğu kez tedavi ve ıslah odaklıdır; satıcılık ise caydırıcı ağır yaptırımlarla karşılanır. TCK m.188 ve m.191 hükümleri bu ayrımı açıkça düzenlemiştir.
Adalet ve hakkaniyet açısından önemli olan husus, mahkemenin yalnızca kanundaki ceza aralığını uygulaması değil, fiilin niteliğini, failin kişisel durumunu, toplumsal zararı ve ölçülülük ilkesini iyi göz önünde bulundurmasıdır. İçici için aşırı ağır ceza, satıcı için ise aşırı hafif tutum, hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz.
Sonuç olarak:

Uyuşturucu ticareti yapan kişi (satıcı) için 10 yıldan başlayıp 20-30 yıl ve hatta müebbet yönünde ağır ceza öngörülmüştür; kullanmak için bulunduran kişi (içici) için ise 2-5 yıl aralığında ceza ve tedavi-denetimli serbestlik imkanı söz konusudur.
Bu ayrım, hem suçun niteliğini hem de failin toplumsal rolünü dikkate alarak kurulmuştur.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button