Yargılama Makamı: Hakim
CEZA MUHAKEMESİNDE YARGILAMA MAKAMI: HAKİMİN HUKUKİ NİTELİĞİ, BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIĞININ GÜVENCELERİ
Ceza muhakemesi hukuku, iddia (tez), savunma (antitez) ve hüküm (sentez) diyalektiği üzerine kurulu, kamusal niteliği haiz bir yargılama faaliyetidir. Bu faaliyetin nihai amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır bir şekilde ortaya çıkarılması ve bozulan kamu düzeninin yeniden tesis edilmesidir. Bu diyalektik süreçte son sözü söyleyen, çatışan menfaatleri dengeleyen ve devletin cezalandırma yetkisini (jus puniendi) somut bir karara dönüştüren merci, Yargılama Makamı yani Mahkeme/Hakimdir.
Hukuk devleti ilkesinin geçerli olduğu bir sistemde, yargılama makamının sadece şekli olarak var olması yeterli değildir. Bu makamı işgal eden hakimin; anayasal güvencelere sahip, bağımsız, tarafsız, mesleki yetkinliğe haiz ve “doğal hakim” ilkesine uygun olarak atanmış olması şarttır. Zira Aristo’nun da belirttiği gibi; “Hakim, yaşayan adalettir.”
Bu çalışmamızda; ceza muhakemesinin karar mercii olan hakimin hukuki statüsünü, Anayasa ve CMK çerçevesindeki niteliklerini, tarafsızlığın sağlanması için öngörülen “yasaklılık” ve “red” müesseselerini ve hakimin hukuki/cezai sorumluluk rejimini detaylıca inceleyeceğiz.
I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE: MAHKEME VE HAKİM AYRIMI
Ceza muhakemesi hukukunda “Mahkeme” ve “Hakim” kavramları, işlevsel olarak yargılama yetkisini kullanan makamı ifade etse de, teknik anlamda farklılıklar içerir.
A. Mahkeme (Kovuşturma Evresi)
Mahkeme, yargılamanın kovuşturma (duruşma) evresinde görev yapan, hüküm kurmaya yetkili organdır. Kurul halinde (heyet) çalışabileceği gibi, tek hakimli de olabilir.
-
Toplu Mahkemeler: Ağır Ceza Mahkemeleri (Bir başkan ve iki üye hakimden oluşur).
-
Tek Hakimli Mahkemeler: Asliye Ceza Mahkemeleri.
B. Hakim (Soruşturma ve Kovuşturma Evresi)
Hakim kavramı ise, yargı yetkisini kullanan gerçek kişiyi ifade eder. CMK sistematiğinde hakim iki farklı görünümde karşımıza çıkar:
-
Naip Hakim / Sulh Ceza Hakimi: Soruşturma evresinde koruma tedbirlerine (tutuklama, arama vb.) karar veren veya kovuşturma evresinde mahkeme heyetinin görevlendirdiği işleri yapan hakimdir.
-
Hüküm Hakimi: Davanın esası hakkında karar veren yargıçtır.
II. HAKİMİN ANAYASAL VE EVRENSEL NİTELİKLERİ
Bir kişinin kürsüye çıkıp cübbeyi giymesi, onu hukuk devleti anlamında “hakim” yapmaya yetmez. Hakimin, yargılama faaliyetini meşru kılan bazı temel niteliklere sahip olması gerekir.
1. Bağımsızlık İlkesi (Anayasa m. 138)
Yargı yetkisinin kullanımı, hiçbir makamın, merciin veya kişinin etkisi altında kalamaz. Anayasa’nın 138. maddesi bu durumu en kesin ifadelerle hüküm altına almıştır: “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.”
Bağımsızlık, hakimin bir ayrıcalığı değil, vatandaşın adil yargılanma hakkının teminatıdır. Bağımsızlık iki boyutta ele alınır:
-
Kişisel Bağımsızlık: Hakimin özlük haklarının, tayin ve terfi işlemlerinin yürütme organının (hükümetin) baskısından uzak olması (Coğrafi teminat).
-
İşlevsel Bağımsızlık: Karar verirken yasama veya yürütme organından etkilenmemesi.
2. Tarafsızlık İlkesi
Tarafsızlık, hakimin davanın taraflarına (iddia ve savunma) eşit mesafede durması, önyargısız olması demektir. AİHM içtihatlarına göre tarafsızlık ikiye ayrılır:
-
Subjektif (Öznel) Tarafsızlık: Hakimin iç dünyasında taraflara karşı kin, düşmanlık veya sevgi beslememesi, kişisel bir önyargısının olmamasıdır.
-
Objektif (Nesnel) Tarafsızlık: Hakimin dışarıdan bakıldığında da tarafsız olduğu izlenimini vermesidir. “Adalet sadece yerine getirilmemeli, yerine getirildiği de görülmelidir” ilkesi gereği, hakimin tarafsızlığına gölge düşürecek her türlü şüpheden uzak durması gerekir.
3. Doğal (Tabii) Hakim İlkesi
Anayasa m. 37 uyarınca; “Hiçkimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” Bu ilke, suç işlenmeden önce o suça bakacak mahkemenin kanunla belirlenmiş olmasını ifade eder. Suç işlendikten sonra o kişiye veya o olaya özel mahkeme kurulamaz (Olağanüstü mahkeme yasağı). Hakim, olaydan sonra atanan değil, olaydan önce kanunla yetkilendirilmiş olan kişidir.
III. HAKİMİN TARAFSIZLIĞINI SAĞLAYAN USULİ KURUMLAR (YASAKLILIK VE RET)
Kanun koyucu, hakimin sadece “tarafsızım” demesini yeterli görmemiş, tarafsızlığın zedelenebileceği durumları varsayarak hakimin davaya bakmasını yasaklamış veya taraflara hakimi reddetme hakkı tanımıştır.
A. Hakimin Davaya Bakamaması ve Yasaklılık Halleri (CMK m. 22)
Bu hallerde hakimin tarafsız olamayacağı kanunen karine olarak kabul edilmiştir. Hakimin takdir yetkisi yoktur, davadan çekilmek zorundadır. Taraflar talep etmese bile işlem yapması yasaktır; yaparsa o işlemler mutlak hukuka aykırı olur.
Yasaklılık Halleri Şunlardır:
-
Suçtan Zarar Görme: Hakim, bizzat suçun mağduru ise o davaya bakamaz.
-
Akrabalık İlişkisi: Sanık veya mağdur ile aralarında; evlilik (sona ermiş olsa bile), vesayet, altsoy-üstsoy (anne, baba, çocuk), evlatlık veya üçüncü dereceye kadar kan/kayın hısımlığı varsa.
-
Önceki Görevler: Hakim, aynı davada daha önce;
-
Cumhuriyet savcısı,
-
Adli kolluk görevlisi,
-
Şüpheli veya sanık müdafii,
-
Mağdur vekili,
-
Tanık veya bilirkişi olarak görev yapmışsa, o davanın hakimliğini yapamaz.
-
-
Alt Derece Mahkemesi Kararı: Kendi verdiği kararın Yargıtay veya İstinaf aşamasındaki incelemesine katılamaz.
B. Hakimin Reddi (CMK m. 24)
Yasaklılık halleri dışında, hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek başka sebeplerin varlığı halinde “Hakimin Reddi” kurumu devreye girer. Burada yasaklılık gibi kesin bir durum yoktur; somut olayın özelliğine göre bir şüphe söz konusudur.
Red Sebepleri:
-
Hakimin, duruşma dışında taraflardan biriyle görüşmesi veya ona yol göstermesi.
-
Hakimin, dava hakkında görüşünü ihsas etmesi (karardan önce fikrini açıklaması).
-
Taraflardan biriyle arasında husumet veya menfaat ilişkisi bulunması.
Usulü:
-
Sanık, müdafii, katılan veya savcı hakimi reddedebilir.
-
Ret talebi, sebepler ve deliller gösterilerek yazılı dilekçe ile yapılır.
-
Reddedilen hakim, ret talebi hakkında görüşünü bildirir.
-
Karar mercii: Tek hakimli mahkemede reddedilmişse, aynı yerdeki diğer Asliye Ceza veya Ağır Ceza Mahkemesi; Ağır Ceza Mahkemesi üyesi reddedilmişse, mahkemenin diğer üyeleri karar verir.
-
Ret talebi kabul edilirse, o hakim dosyadan el çektirilir ve yerine başka hakim görevlendirilir.
IV. HAKİMİN GÖREV VE YETKİLERİ
Ceza muhakemesinde hakim, Anglo-Sakson sistemindeki gibi pasif bir “hakem” değil, Kıta Avrupası sistemine uygun olarak maddi gerçeği araştıran aktif bir süjedir.
1. Duruşmanın Yönetimi ve Disiplini
Kovuşturma evresinde duruşma salonunun mutlak hakimi Mahkeme Başkanı veya Hakimdir.
-
Söz verir, sözü keser.
-
Tarafların, tanıkların ve izleyicilerin duruşma düzenini bozmasını engeller.
-
Gerekirse duruşma düzenini bozan kişiyi (avukatlar hariç) dışarı çıkartır veya 4 güne kadar disiplin hapsi verebilir.
2. Delillerin Doğrudan Doğruya Takdiri
Türk hukukunda “Delil Serbestisi” ve “Vicdani Delil Sistemi” geçerlidir.
-
Doğrudanlık İlkesi: Hakim, kararını verirken delillerle bizzat temas etmelidir. Tanığı kendi dinlemeli, belgeyi kendi incelemelidir. Kağıt üzerindeki (tutanaktaki) ifade ile yetinmemeli, mümkünse kişiyi huzura çağırmalıdır.
-
Vicdani Kanaat: Hakim, delilleri serbestçe değerlendirir. Kanun, “şu delil varsa mutlaka şu karar verilir” demez (yasal delil sistemi yoktur). Hakim, hukuka uygun elde edilmiş delillerden edindiği izlenime göre, vicdani kanaatiyle karar verir. Ancak bu kanaat keyfi olamaz; gerekçeli ve denetlenebilir olmalıdır.
3. Re’sen Araştırma İlkesi
Hukuk davalarında hakim “taraflar ne getirirse onunla bağlıdır”. Ancak ceza hakimi, savcının veya sanığın getirmediği delilleri de kendiliğinden (re’sen) araştırmak zorundadır. Maddi gerçek, sanığın lehine olan bir delilin kuytu köşede kalmasına izin vermez. Hakim, şüphe duyduğu her noktayı aydınlatmakla mükelleftir.
V. HAKİMİN HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUĞU
Yargı yetkisi, sınırsız ve sorumsuz bir iktidar alanı değildir. Hakimlerin görevleri sırasında yaptıkları hatalar veya suçlar, belirli yaptırımlara bağlanmıştır.
1. Hukuki Sorumluluk (Tazminat)
Hakimlerin yargılama faaliyetleri (tutuklama, mahkumiyet vb.) nedeniyle kişilerin uğradığı zararlardan dolayı doğrudan hakime dava açılamaz.
-
Devletin Sorumluluğu: CMK m. 141 ve devamı uyarınca, koruma tedbirlerinin veya yargılamanın hukuka aykırı olması durumunda (Örn: Haksız tutuklama, beraat eden kişinin tutuklu kalması), vatandaş tazminat davasını Devlet Hazinesi’ne karşı açar.
-
Rücu Mekanizması: Devlet, vatandaşa tazminatı ödedikten sonra; eğer hakimin işleminde “kasıt” veya “ağır kusur” varsa, ödediği parayı ilgili hakime rücu eder (hakimden ister). Bu sistem, hakimin sürekli tazminat tehdidi altında kalmadan özgürce karar verebilmesi için getirilmiştir.
2. Cezai Sorumluluk
Hakimler, görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle suç işlerlerse (Örn: Rüşvet, Görevi Kötüye Kullanma), özel bir soruşturma usulüne tabidirler.
-
Soruşturma izni Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından verilir.
-
Yargılamaları, suçun niteliğine ve hakimin derecesine göre genellikle Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde veya en yakın Ağır Ceza Mahkemesinde yapılır.
3. Disiplin Sorumluluğu
Mesleğin onuruna yakışmayan hareketlerde bulunan, görevini ihmal eden veya geciktiren hakimler hakkında HSK tarafından disiplin soruşturması yapılır. Uyarma cezasından meslekten ihraç cezasına kadar çeşitli idari yaptırımlar uygulanabilir.
VI. HAKİMİN NİTELİKLERİ VE ATANMA ŞARTLARI (2802 SAYILI KANUN)
Bir hukukçunun “Hakim” sıfatını kazanabilmesi için 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda belirtilen nitelikleri taşıması gerekir. Bu nitelikler, yargı hizmetinin kalitesini sağlamaya yöneliktir.
-
Vatandaşlık: Türk vatandaşı olmak.
-
Eğitim: Hukuk Fakültesinden mezun olmak (İdari yargı için farklı fakültelerden mezuniyet kabul edilse de adli yargı/ceza hakimliği için hukuk fakültesi şarttır).
-
Sınav ve Mülakat: Adalet Bakanlığı ve ÖSYM tarafından yapılan yazılı sınavda ve akabinde yapılan mülakatta başarılı olmak.
-
Staj: Hakim adayı olarak belirli bir süre (mevcut uygulamada 2 yıl) mahkemelerde staj yaparak tecrübe kazanmak.
-
Karakter ve Etik: Hapis cezası almamış olmak, mesleğin şeref ve haysiyetiyle bağdaşmayan davranışlarda bulunmamak.
-
Atama: HSK tarafından mesleğe kabul edilmek ve atamasının yapılması.
VII. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Ceza muhakemesinde hakim; sadece kanun maddelerini olaya uygulayan bir memur değil, toplumsal barışı sağlayan, adaleti tecelli ettiren ve bireyin devlet karşısındaki en büyük güvencesi olan makamdır.
Hakimin bağımsızlığı ve tarafsızlığı, bir lütuf değil, anayasal bir zorunluluktur. Yasaklılık ve ret müesseseleri, bu tarafsızlığın “göstermelik” değil, “gerçek” olmasını sağlamak için hukuk sistemimize yerleştirilmiş emniyet subaplarıdır.
Şüpheli, sanık veya mağdur için yargılama sürecinin en önemli unsuru, karşısında “kendisini dinleyen, anlayan, önyargısız ve sadece hukuka bağlı bir hakim” bulmaktır. Bu nedenle, hakimlik mesleği sadece hukuki bilgi değil, aynı zamanda yüksek bir vicdani ve ahlaki olgunluk gerektirir. Yargılama makamının kalitesi, doğrudan hukuk devletinin kalitesini belirler.
Vatandaşların ve hukuk uygulayıcılarının, yargılama makamının yetkilerini ve sınırlarını bilmesi; yasaklılık veya ret sebeplerinin varlığı halinde bu haklarını kullanmaktan çekinmemesi, adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesi bakımından elzemdir.
Yasal Uyarı: İşbu metin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 2709 sayılı Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile hukuki doktrin çerçevesinde genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Somut hukuki süreçlerinizde hak kaybı yaşamamak adına profesyonel hukuki destek alınması önemle tavsiye olunur.